Buffalo AKG Sanat Müzesi

Mimari Tasarım
OMA

Proje Yeri
Buffalo, New York, USA

Tamamlanma Tarihi
2023

Fotoğraflar
Marco Cappelletti

New York’taki tarihi Delaware Parkı’nda konumlanan OMA tasarımı Buffalo AKG Sanat Müzesi, şehir müzesi ve park müzesi anlayışlarını bünyesinde barındırarak sanat, mimarlık ve doğa unsurlarını ilişkilendirmeyi başarıyor.

Müzenin kendisi 1905 tarihli neo-klasik tarzdaki Robert and Elisabeth Wilmers Binası ve ona ek olarak inşa edilmiş 1962 tarihli oditoryum ve dış avluya sahip modernist Seymour H. Knox Binası olmak üzere birbirine bağlı iki yapıya sahip. Parkın içinde bulunmalarına rağmen bu iki yapı parka erişimi şehirden ve hatta müzenin içinden ayırmış durumda. OMA tasarım ekibinin yeni uzantı yapı için yaklaşımı ise bu kopukluğu yeniden sağlamak ve kamusal kullanım için yeni bir açıklık yaratmak. Parkta bulunmasının tüm potansiyelini kullanmak isteyen yapı, aynı zamanda müzenin büyüyen sanat koleksiyonuna ve çeşitlenen programına da ev sahipliği yapıyor.

Yeni Jeffrey E. Gundlach Binası’nın zemin katında bulunan galeriler için yapının bir eklenti olmasından esinlenilerek seçilmiş artı şeklindeki plan göze çarpıyor. Bu artı formunun köşelerini oluşturan transparan kutular ise lobi, medya galerisi, ofis ve yükleme alanı olarak işlevlendirilmiş. Yapı ve park arasında kurulmak istenen yakın ilişki bu transparan mekanlarla sağlanmış. Artı şeklindeki galerilerin boyutları 1905 yapısının oda boyutlarına yakın tutulurken Bunshaft kutusuna benzer daha büyük ve işlevli galerilerin kutuları üst kota yerleştirilmiş. Binanın önündeki çift kat yüksekliğine sahip galeri artı formu ve esnek-transparan kutuları bağlar nitelikte.

Gelişen müze kavramında halihazırda programlı ve sonradan programlanabilir mekanların dengesine sahip Buffalo AKG Sanat Müzesi’nde bu denge ikinci kat galerilerini saran bir promenade ile kurgulanan programlanmamış bir mekan oluşturarak sağlanmış. Heykel sergilerinden eğitim programlarına birçok farklı amaca hizmet edebilen bu esnek mekan sanat ve doğa arasında tampon oluşturan ve müzenin içindekileri parka ve dahası şehre sunan transparan bir kabukla çevreleniyor. 

Ziyaretçilere doğa ile bağ kurma fırsatı vererek yeni Gundlach ile Robert and Elisabeth Wilmers Binası’nı birbirine bağlayan John J. Albright Köprüsü de proje kapsamında kampüse eklenen diğer unsur olmuş. Bunların yanında Wilmers Binası’nın tarihi merdivenleri restore ediliyor ve şehirden parka geçiş niteliği kazanan doğu cephesiyle Knox Binası yeni bir toplumsal katılım merkezi haline getiriliyor.

Gundlach Binası kampüs-müze yapısıyla sanat, mimarlık ve doğa unsurlarını ilişkilendirmeyi başaran böylece çevresindeki içe dönük yapıların aksine çok işlevli ve açık bir mekansal deneyim sunuyor.