Napur Architect LtD. imzalı Budapeşte Etnografya Müzesi; çevresindeki kentsel dokuyla iletişim kurarken parkın doğal ortamıyla uyum sağlayan dinamik ve sade tasarımıyla öne çıkıyor.

Napur Architect tarafından tasarlanan Budapeşte Etnografya Müzesi, Avrupa’nın kentsel-kültürel gelişiminin bir parçası olan Liget Projesi kapsamında üretilmiş. Çok sayıda ödüle sahip olan yeni müze binası, hem park ortamına uyum sağlıyor hem de dinamik çizgisi sayesinde çevredeki kentsel alanlarla etkileşim kuruyor. Városliget Şehir Parkı, Etnografya Müzesi için yabancı bir mekan değil, zira 1896’da Ulusal Milenyum Sergisi’nde parkın açılışı yapılmış. Karpat Havzası’ndan ve dünyanın her köşesinden toplanan 250 bin parçadan meydana gelen koleksiyon, kurulduğu 1872 yılından bu yana çeşitli mekanlarda sergilenmiş ancak tarihinde hiç özel olarak ihtiyaçlarını karşılamak üzere tasarlanmış bir binada faaliyet gösterememiş. Bir zamanlar Macar Curia’ya ev sahipliği yapan mevcut konum, bir müzenin gereksinimlerini karşılamaktan uzak, alan ve olanaklar açısından da son derece kısıtlı durumdaymış. Bir uluslararası tasarım yarışması ve başarılı bir inşaat sonucunda Etnografya Müzesi, profesyonel gereksinimleri karşılarken koleksiyonun ve ziyaretçilerin ihtiyaçlarını da karşılamak üzere her yönüyle dünya standartlarında olan modern bir binada yeni bir eve kavuşuyor.

Napur Architect’in tasarladığı Etnografya Müzesi’nin hafifçe kıvrılan hatları, binanın şehir ile parkı birbirine bağlayan bir işlev kazanmasını sağlıyor. Yapının yüzde altmışı zemin seviyesinin altında bulunuyor. Bina, çatısındaki peyzaj ve zemin üzerindeki bölümlerin şeffaflığı sayesinde çevresine kolaylıkla uyum sağlıyor. Çimle kaplı çatı alanı, Városliget’in ziyaretçileri için bir topluluk alanı olarak hizmet veriyor.

Binanın en dikkat çekici özelliği, iç içe geçmiş iki yamacı andıran çatı bahçesinin etrafını çevreleyen, müzenin Macar ve uluslararası koleksiyonlarından seçilmiş etnografik motiflerden ve yaklaşık yarım milyon pikselden oluşan metal ızgaralı benzersiz cam duvarları olarak görülüyor. Motifler, binaya bağlı olan özel bir robot tarafından lazerle kesilerek bir alüminyum ızgaraya yerleştirilmiş. Küçük küpler ise, etnografik motiflerin 20 Macar ve 20 uluslararası çağdaş eserin yeniden yorumlanmasından meydana geliyor.

Etnografya Müzesi şimdiden kıtadaki en heyecan verici çağdaş yapılardan biri olarak kabul ediliyor. Modern ve son teknoloji ürünü olan müze binasının yeni esnek alanlarıyla, koleksiyonun içerdiği tarihi mirasın yanı sıra çağdaş toplumun çeşitli yönlerinin anlaşılmasını da kolaylaştırması planlanıyor. Bu tarihi mirasın aktarılmasının yanı sıra, daha güncel mesleki ve araştırma temalarının ve perspektiflerinin hayata geçirilmesi müzenin öncelikli hedefleri arasında yer alıyor. Amacına yönelik inşa edilen müze binasında, gerekli işlevler azami ölçüde dikkate alınarak tasarlanmış. İnsanlık mirası ile Macar ve uluslararası materyallerden oluşan koleksiyonun, görsel olarak cazip biçimlerde sergilenmesinin yanı sıra kurumun büyük ölçeği, yapının modern ve kullanıcı dostu olarak çalışmasını önemli ölçüde kolaylaştırıyor.