KPMB Architects tarafından tasarlanan Boston Üniversitesi’nin yeni Bilgi İşlem ve Veri Bilimleri Merkezi, Boston’ın silüetini yeniden şekillendirirken sürdürülebilirlik konusunda yeni tasarlanacak yapılara örnek olmayı amaçlıyor.

KPMB Architects’in mimarisini ve iç mekanlarını tasarladığı yeni Bilgi İşlem ve Veri Bilimleri Merkezi, Boston’daki en büyük sürdürülebilir, fosil yakıtsız bina olan 32 bin metrekarelik 19 katlı dikey kampüs, Charles Nehri kıyısında Commonwealth Avenue üzerinde bulunuyor ve Boston’un silüetini dramatik bir şekilde yeniden şekillendiriyor. Bu yeni yapı, matematik, istatistik ve bilgisayar bilimleri bölümlerinden 3000 öğrenci ve öğretim üyesi tarafından kullanılıyor. Merkez aynı zamanda üniversitede yeni bir akademik birim olan Bilgisayar ve Veri Bilimleri Fakültesi’ne de ev sahipliği yapıyor.

Yapının tasarımı, sürdürülebilirliği ön plana çıkarırken iş birliği, bağlılık ve yenilikçilik fırsatlarını en üst düzeye çıkarıyor. Dijital dünya etrafında tasarlanan bir merkez, insan merkezli tasarıma güçlü bir vurgu yapılmasını gerektiriyor. Dış cephe, merkezi doğal çevreye bağlamak için sekiz yeşil teras ile gökyüzüne 305 metre yükselen 19 katlı konsol hacimli bir silüet ile karakterize ediliyor. Dış cephedeki açılı ve diyagonal panjurlar, arazinin güneş desenlerinden yola çıkarak tasarlanmış. Bu tasarım öğeleri, yapının estetiğine katkıda bulunurken aynı zamanda yapıyı kışın daha sıcak, yazın daha serin tutarak konfor ve sürdürülebilirlik çabalarına katkıda bulunuyor.

Podyum, sokağı tamamlamak ve cadde üzerinde maksimum zemin kat canlılığı yaratmak için Commonwealth Caddesi cephesinin çoğunu kaplayacak şekilde genişletilmiş. Son derece şeffaf ve gözenekli olan bu yapı, çalışma ve toplanma için bir kentsel sundurma işlevi görüyor. Merkez, alt katları matematik ve istatistiğe, orta katları bilgisayar bilimlerine, üst katları ise disiplinler arası çalışma ve kamusal alana ayrılmış, üst üste akademik mahalleler işlevi görecek şekildeki düşünceyi takip ederek oluşturulmuş. Merkezi bir atriyum, öğretim üyeleri ve öğrencileri işbirlikçi bir ruhla bir araya getiriyor. 8 kat boyunca yükselen birbirine bağlı merdiven, çeşitli disiplinleri birbirine bağlamak, fikir alışverişini sağlamak ve tesadüfi karşılaşmaları tetiklemek için tasarlanmış.

Açık iç mekanlar, merkezin Boston’ın kalbindeki konumundan yararlanarak binanın üç tarafından geniş nehir manzaraları sunuyor. Sınıflar ve ortak çalışma alanları, dijital dünyayla sarmalanmış öğrencilere doğal dünyadan ilham almalarını ve teknoloji ile insanlık arasındaki bağı hatırlamalarını akıllarına getirmek için tabandan tavana pencerelerle bol miktarda ışıkla aydınlatılıyor.

Son teknoloji ürünü binada 12 derslik, 2 bilgisayar laboratuvarı, zemin katta bir kafe, çok sayıda ortak çalışma alanı ve kapalı bisiklet deposu bulunan bir plaza yer alıyor. Binadaki tüm alanlar doğal ışığı en iyi şekilde kullanıyor. Üst üste yığılı hacimlerden oluşan kampüs, en üst katta birlikte çalışmaya dayalı, katılımı teşvik eden ve şehrin geniş manzarasını sunan bir etkinlik alanını ve pavyonu bulunduruyor.

Tasarım, gelecekteki akademik binalar için yeni bir sürdürülebilirlik emsali oluşturuyor. Boston Üniversitesi’nin 2040 yılına kadar kurumun karbon emisyonlarını sıfıra indirmeyi amaçlayan İklim Eylem Planı doğrultusunda LEED Platin seviyesine ulaşması hedeflenen merkez, binayı yer üstü kaynaklı ısı pompası sistemiyle ısıtan ve soğutan jeotermal kapalı döngü sistemiyle %100 fosil yakıttan arındırmış. Bina, güneş panelleri, yeraltı suyu enjeksiyonu sistemi ve son teknoloji gölgeleme sistemleri de dahil olmak üzere yenilenebilir ve alternatif enerji kaynaklarından yararlanıyor.