Bolu’da Antik Dönem ve Mimari İzleri
Can Karagülle, Yrd. Doç. Dr.
Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Bina Bilgisi Anabilim Dalı Başkanı
Bolu’nun Mimari Anlamda Tarihsel Gelişimi
Arkeolojik buluntulara göre Bolu’daki ilk bilinen yerleşim izi Eski Tunç Çağı’na kadar uzanmaktadır. İ.Ö. 3000 yılına tarihlenen bir pişmiş toprak eser Turizm ve Otelcilik Meslek Yüksek Okulu’nun bulunduğu alanda yer alan küçük bir höyükte bulunmuştur (1). Bolu’nun ilk sakinleri olarak bilinen Hititlerden sonra, bölgede M.Ö. 1211’de Frigler hüküm sürmeye başlamıştır (Resim 1).
Bolu’nun Göynük ilçesi, Soğukçam Köyü’ndeki bilinen en uzun kitabeye sahip olan Frig Kaya Anıtı İ.Ö. 8.-7. yüzyıllarda Anadolu’da büyük bir devlet kuran Friglerin bölgedeki varlığını göstermektedir (Ulugün vd; 2004). Prehistorik dönemdeki Bitinya (Bithynia) bölgesinin (2) kültürleri ve yerleşimleri hakkında önemli bir bilgi henüz ortaya çıkarılamamıştır (Kaptanoğlu; 1997).
Makedonya Kralı Büyük İskender’in İ.Ö. 334’te Anadolu’ya girmesi ile Helenistik uygarlık gelişip büyümüştür. Bu dönem içinde Bolu ve çevresi Bithynia Krallığı içinde yer alıyordu. Bolu’daki Bithynia dönemi yalnızca sikkelerden takip edilebilmektedir. Sikkeler dışında bu döneme ait önemli bir buluntu henüz ele geçmemiştir. Strabon, M.Ö. 197’de Bithynia Kralı I. Prusias tarafından Bithynia topraklarına katılan ancak kısa bir süre sonra, M.Ö. 184’de, yeniden el değiştirerek Bergama Krallığına dahil olan Bolu’nun içinde yer aldığı Küçük Frigya’nın (Phrygia Epiktetos) doğuda Bithynia/Bolu ve Karadeniz kıyısında bulunan Tios kentlerini kapsamakta olduğunu bize aktarır (Ulugün vd; 2004, Sevin; 2001, Strabon; 2009).
Yeni yerleşim birimlerinde ticareti özendiren Bithynia kralları İ.Ö. 3.-2. yüzyıllarda Helenizm kültürünün bölgeye girmesinde önemli rol oynamış ve Batı Karadeniz’de Helen tarzında olduğu düşünülen yeni kentler kurmuşlardır.
Plinius, (M.S. 77) Historia Naturalis adlı eserinde Bithynia’nın, içinde Bolu’nun da olduğu 12 şehirden oluştuğunu belirtmiştir: Caesarea-Germanice, Apamea, Prusa, Prusias ad Mare, Nicaea, Nicomedia, Prusias ad Hypium, Iuliopolis, Bithynium-Claudiopolis, Creteia-Flaviopolis, Chalcedon ve Byzantium (Plinius; 1938).
Roma’nın sağladığı olanakla tahta oturan son Bithynia Kralı IV. Nikomedes’in İ.Ö. 74 yılında ölümünden sonra Bergama Kralı Attalos’un yaptığı gibi vasiyeti gereği ülkesini Roma’ya bırakmıştır. Romalı komutan Pompeius, Roma Cumhuriyeti’nin bütün Anadolu’da egemen olmasını sağlayan düzenlemeleri kapsamında, M.Ö. 64’te Pontus’un batı kısmı ile Bithynia bölgesini birleştirerek bölgede Bithynia-Pontus adıyla bir eyalet oluşturmuştur (Ulugün vd; 2004) (Resim 2).
Bithynia krallığının Roma’ya katılması sonrasında şehrin adı Roma İmparatoru Claudius’un (M.S.41-54) adına mal edilerek Claudiopolis olarak değiştirilmiştir. Marek, İmparator Claudius’un eyaletin daha iç kısmındaki Bithynium kenti için verdiği çabalar nedeniyle ona olan minnettarlığını ifade etmek için adını Claudiopolis şeklinde değiştirdiğini belirtir (Marek; 2003).
Pompeius, daha sonra Roma’yı doğrudan idare etme yükünden kurtarmak için, Anadolu’da her bir eyalete özerk yönetim hakkı vermiştir. Bu dönemde Romanın 12 kent eyaletinden biri olan Bithynia, bundan sonra kura ile belirlenen Prokonsüller tarafından idare edilmiştir (Kaptanoğlu; 1997).
Roma İmparatorluğu’nun sonlarına doğru, İmparator I. Theodosius (378-395) 384’te Paflagonia’nın batısında ve Bithynia’nın doğusunda yer alan altı kent ile Honorias eyaletini kurmuştur (3) (Resim 2). Claudiopolis, Hristiyanlık döneminde önemini koruyarak Honorias yöresinin metropolisi konumuna sahip olmuştur. II. Theodosius ise (M.S.408-450) Claudiopolis’i yeni eyalet olan Honorias’ın başkenti yapmıştır. Ancak, Justianus 536 yılında yenilik getiren buyruğu ile (29 sayılı novella) Honorias ve Bolu bu kez Paflagonia’ya dahil edilmiştir (Ulugün vd; 2004).
Bolu’nun Roma Dönemindeki Önemi ve Arkeolojik Buluntular
Bithynium harabesi üzerinde yükseldiği tahmin edilen Claudiopolis kentinin ana yerleşim alanı, Osmanlı Dönemi’nde olduğu gibi bugün de aynı işleve sahip olan kent merkezidir. Roma’nın en güçlü beş imparatorundan biri olan Hadrianus (M.S.117-138), vesayet yolu ile Roma vatandaşlık hakkını verdiği iki kentten biri olan Claudiopolis’i çok önemsemiştir. Hadrian’ın çok değer verip Mısır ve Claudiopolis’te onun adına tapınak yaptırdığı ifade edilen Antinous adına bu kentte düzenli olarak spor yarışmaları düzenlenmiştir (Resim 3).
Bithynia Krallığı döneminde Bolu-Bithynium (Claudiopolis) yerleşiminin önemine ilişkin gerek antik dönem tarihçilerinden gelen ve gerekse arkeolojik buluntu anlamında yeterli bilgi yoktur. Buna karşın özellikle İmparator Hadrianus iktidarındaki Roma Dönemi’nde ise, İmparator Hadrianus’un gözdesi Antonius’un doğum yeri olması nedeniyle (4) Claudiopolis’in daha bayındır bir kent olduğu çeşitli kaynaklarca ifade edilmektedir. Claudiopolis bu dönemde Antonius ile ilişkilendirilerek imparatorlukta büyük bir üne sahip olmuştur ve kent “Hadriane” unvanını almıştır.
Texier, Hadrianus’un onuruna Mısır ve Claudiopolis’te birer tapınak yaptırdığı Bithyniumlu genç adına yapılan çeşitli heykellerin Avrupa’nın hemen hemen her müzesinde bulunduğuna dikkat çeker (Resim 4).
Hadrian, çok önem verdiği Antonius adına kent sikkelerinde ona yer verilmesini sağlamıştır (Resim 5) (Texier, Waddington vd; 1908).
İlk olarak 1978 tarihli kazılarla varlığı belgelenen Claudiopolis’te M.S. 2. ve 3. yüzyıllara tarihlenen mimari anlamda pek çok eser yeryüzüne çıkarılmıştır. Genel bir özet yaparsak, çok sayıda ve farklı binalara ait mozaik taban döşemeleri, oldukça geniş bir alana yayıldığı saptanan nekropol alanları, 15 metrelik bir Roma yolu, hamam, kilise, tapınak ve işlevleri tanımlanamayan farklı yapı kalıntıları ile 2008 yılında yapılan kazı ile ortaya çıkarılan stadion kalıntısı şimdiye kadar ortaya çıkarılan Antik Dönem yapılarını oluşturmaktadır (Resim 6, 7, 8, 9).
Yazılı kaynaklar, yüzey bulguları ve arkeolojik buluntular Hisartepe, Fırkatepe ve Kargatepesi’nin tartışmasız bir şekilde Claudiopolis kentinin merkezini oluşturduğunu göstermektedir. Kurtarma kazılarından ortaya çıkarılan anıtsal yapıların bu bölgede yoğunlaştığı izlemektedir (Resim 10).
Öte yandan, kent çeperindeki Tepecik, Çıkınlar Mahallesi, Tabaklar ve Karaköy nekropol alanları ile Alpagut Mahallesi’ndeki hamam ve havuz kalıntılarının bu kadar geniş bir alanı kapsaması, antik Claudiopolis kentinin önem ve büyüklüğü konusunda bize bir fikir vermektedir (Resim 11, 12).
Hisartepe’nin batısında yer alan Fırkatepe bölgesindeki yol genişletme çalışmaları sırasında çok sayıda dikdörtgen planlı mezarlar, lahitler ve kiremit mezarlar bulunmuş olup bu bölgenin antik kentin nekropol alanı olduğu anlaşılmaktadır.
Kargatepe ve Hisartepe arasında 1972’de çıkarılan monolit sütunlar, arşitrav parçaları, masklı, girlandlı frizler, oturma setleri, Herakles heykeli ve Tanrı Nevra’nın torunu Traianus Hadrianus’a hitaben yazılmış kitabe (6), burada İmparator Hadrianus tarafından yaptırılan bir açıkhava tiyatrosu var olduğunu göstermektedir (Yalman; 1986b) (Resim 13).
Antik Dönem tarihçilerinin ve seyyahların yazdıkları kitaplarda adı geçen tapınağın Bolu kent merkezindeki bir höyük niteliği taşıyan Hisartepesi’nde bulunma olasılığının çeşitli nedenlerden dolayı çok güçlü olduğu düşünülmektedir. 1978 yılında yapılan kurtarma kazılarından sonraki süreçte elde edilen mimari buluntuların bu bölgede yoğunlaşması ile antik dönemdeki kentlerin yapıları incelendiğinde tapınağın Hisartepesi’nin üst düzeyinde olabileceği çıkarımı yapılabilir. Çünkü Antik Dönem’de kült işlevine sahip tapınak yapılarının, herkesin bulunduğu yerden görmesi gerektiği ve yapının anıtsallığını daha güçlü ifade edebilmesi nedenlerinden genellikle bir tepede yapılması tercih edilmiştir (Wycherley; 1993).
Bolu’da ilk kez bir bölgenin arkeolojik sit (7) ilan edilmesine neden olan Hisartepe’deki tapınak kalıntısına ait ilk buluntular, belediyeye ait bir su deposunun inşası için yapılan çalışma sırasında tesadüfen görülmüş olup sonrasında 1978 yılında yapılan kurtarma kazısı ile de kısmen ortaya çıkarılmıştır. Bedri Yalman’ın başkanlığında bir aydan kısa bir sürede yapılan ve topografyanın zorluğu ve var olan yapılar nedeniyle yalnızca 11 açma sonunda tapınağın (tapınak kaidesine ait basamak temelleri, sella ve temenos duvarının) bir bölümü gün yüzüne çıkarılmıştır (Şekil 14).
Yapılan 11 adet açmada farklı dönemlere ait katmanlara rastlanmış olup bu dönemlere ait farklı buluntular da kazanılmıştır (Yalman; 1986a). Tapınağın hala yer altında bulunan bölümlerinin yapılacak bilimsel nitelikli planlı bir arkeolojik kazı ile çıkarılması buranın Roma Dönemi tarihinin aydınlatılması için büyük önem taşımaktadır.
Tapınağın varlığına işaret eden öteki önemli deliller ise tapınak kurtarma kazısında ve çevresinde bulunan, tapınağa ait olduğu düşünülen parçalardır. Bulunan bu parçalardan tapınak yapımında beyaz ve pembe damarlı beyaz kalker kullanıldığı en genişi 1,38 metre ve en darı 1,20 metre olan sütunlarının 24 yiv ve 24 setli olduğu sonucu çıkarılabilir (Yalman; 1986a).
Aynı kazıda; İyon sütun başlığı parçası, akant yaprağı, güneş saati, yüzük, ağırlık; kase, kavanoz ve seramik parçaları ile sikkeler bulunmuştur (Yalman; 1986b).
Sonuç
Helenistik Dönem’den başlayarak, Roma, Bizans ve Osmanlı’nın kent merkezini oluşturan bölge, her dönemde yeni yapılaşma baskısı altında kalmıştır. Bu nedenle üst kültür katmanları Osmanlı’nın (çoğu cami olan birkaç anıtsal yapısı) dışında nerdeyse tümüyle yok olmuş, toprak altındaki kültürel miras ise özellikle 1970’li yıllardan başlayarak Anadolu’daki birçok kentte görüldüğü gibi büyük bir tahribat ve geri getirilemeyecek şekilde yok edilme süreci yaşamaktadır.
Bölge tarihi incelendiğinde birçok kavim, devlet, krallık ve imparatorlukların etkisi görülür. Ancak, Bolu’da Antik Çağ’a ait mimari izlerden stadion dışında hiçbir yapı günümüze ulaşmamıştır. Özellikle kent merkezinde toprak altından farklı katmanlara ait mimari kalıntı bulunma olasılığının çok yüksek olduğunu görüyoruz.
Bolu kent merkezinde şimdiye kadar yapılan arkeolojik kazıların tamamı, antik kente ilişkin verilerden hareketle yapılmamış olup, planlı olmayan türde ve kurtarma kazısı niteliğindedir.
Ülkemizde başta yerel halk ve yönetimler, farklı dönemlere ait arkeolojik buluntulara ilişkin kamu duyarlılığı ve kültürel miras bilincini geliştirecek araştırma ve eğitim konusundaki çalışmalara gereksinim duymaktadır.
Günümüze kadar gelebilen ve bilinen konumları ile yer altından çıkarılacak çok miktardaki Roma Dönemi mimari eserlerinin Bolu kent merkezi içinde yoğunlaşması, tarihi ve kültürel mirasın açığa çıkarılması ile turizm anlamında Bolu kenti için büyük bir potansiyeli içinde barındırmaktadır.
Kent merkezindeki sitlerde yapılaşma taleplerinin bu alanların bütün kent ve ülke vatandaşlarının ortak sahip olduğu tarihi ve kültürel miras olduğu bilinci ile önüne geçilmesi gerekmektedir. Bu nedenle kent merkezindeki sitlerde henüz gün yüzüne çıkartılamadığı için (sikke, tablet, yazıt ve mimari parçalar yardımı ile) bilinemeyen tarihi parçaların aydınlatılması açısından büyük önem taşımaktadır.
Notlar
1. Eser, Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde “Bolu Kabı” adıyla sergilenmektedir.
2. Umar, Bithynia sınırlarını ilk çağda kuzeyde Karadeniz, batıda İstanbul boğazı ve Marmara denizi, doğuda Filyos (Billaios) çayı ve güneyde ise Orhaneli’nin (Rhyndakos-Atranos) sınırladığı bölge olarak belirtir. Strabon’a göre Bithynia, doğuda Paphlagonia’lılar ve Mariandyn’ler ve bir bölümü Epiketonlar; kuzeyde, Sangarios ırmağının döküldüğü yerlerden Byzantion ve Khalkedon denizinin ağzına (İstanbul boğazı) kadar Pontus denizi tarafından; batıda Propontis (Marmaza Denizi); güneye doğru, Mysia ve Hellespontos Phrygia’sı da denilen Phrygia Epiktetoslarla sınırlandığını belirttiği bölgedir.
3. Texier, yeni eyaletin İmparator V. yüzyıla doğru II. Theodos tarafından amcası (H)Onorius onuruna Bithynia’dan ayrıldığını Honoriade başlığı altında ifade ediyor. Onoriade eyaleti ise, altı kenti içeren Hierokles’in çizdiği sınırlar içinde yer alır. Bunlar Prusias ad Hypium (Konuralp), Herakleia (Ereğli), Tieum (Filyos), Claudiopolis (Bolu), Hadrianopolis (Eskipazar-Karabük) ve Kreteia (Gerede) kentleridir.
4. Bu genç Bithyniumlu adına çeşitli heykeller de yapılmıştır. İmparatorluk döneminde İlin (Bithynia) en parlak kentlerinden biri olarak varlığını sürdürdü. (Texier Pausanias’tan aktarır)
5. Paranın ön yüzünde Antinoos’un başının yandan görünüşü ve Patris Antinoos Theon (Tanrı Antinoos’un vatanı) yazısı bulunmaktadır. Arka yüzde, Tanrı Hermes’e benzer bir şekilde tasvir edilmiş Antinoos, sol elinde pedum (ucu kıvrık çoban değneği) tutuyor ve sağ elini bir saz bitkisine uzatıyor, yanıbaşındaki resme göre ön planda bir öküz duruyor, gökte bir yıldız var. Bu arka yüzün çerçevesinde Bithynion Halkının anlamındaki “Beithyneion Adrianon” yazısı bulunur. İmparator Maximus döneminde (İ.S.235-238) basılmış bir parada “Bithynieon” yazısı vardır (Umar; 2004) (Sear s.341 No. 3572)
6. Yazıtın çevirisi: Bu stadiumu Domitius Pontikus İulianus’un ve …ile …nın sözü üzerine kızları Klaudia Prokla ve Ailius plotius iulianus; Tanrı Nerva’nın torunu, Tanrı Traianus Parthicus’un oğlu, en büyük rahip, ….. yıldır hükümdar, …kez konsül ve vatanın babası olan İmparator Kaisar Traianus Hadrianus’a ve onun hanesine ve kutsal senotaya ve Roma halkına ve de Klaudiopolisliler’in danışma meclisine ve halkına kendi paralarıyla yaptırdılar ve adadılar.
7. Bolu ili merkez ilçesinde bulunan ilk arkeolojik sit kararı, 1978 yılı Hisartepe’sinde olduğu saptanan Hadrian Tapınağına ilişkin yapılan kazı çalışması sonrası Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu tarafından 1979 tarihinde verilmiştir.
Kaynaklar
- Dimicioğlu, S.; “Bolu Kültür Dergisi Sebilci”, S.2, Bolu, 2012.
- Güneş, M.; “Bolu İli, Merkez İlçe, Stadion Kurtarma Kazısı”, 18. Müze Çalışmaları ve Kurtarma Kazıları Sempozyumu, Sivas, 2008.
- Texier, C.; “Bithynia, Küçük Asya”, Der: Raif Kaplanoğlu, Avrasya Etnografya Vakfı Yayınları, İstanbul, 1997.
- Marek, C.; “Bithynia et Pontus”, Berlin, 2003.
- Plinius; “Naturalis Historia” (Pliny Natural History) (with an Eng. Trans. by H.R.Rackham, W.H.S. Jones, D.E. Eichholz,1971), London, 1938.
- Sevin, V.; “Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası”, TTK Basımevi, Ankara, 2001.
- Strabon; “Strabon Antik Anadolu Coğrafyası” (Kitap: XII-XIII-XIV), Çev. Adnan Pekman, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul, 2009.
- Ulugün F. Y.; Aksoy, T.; Bakan, M.; Tepeköy, İ.; “Tarih Öncesi ve Helenistik Dönemde Bithynia” Kocaeli Yüksek Öğrenim Derneği Tarih Yayınları, Kocaeli, 2004.
- Umar, B.; “Bithynia”, İnkılap Kitapevi, Ankara, 2004.
- Yalman, B.; (1986a) “Bolu Hisartepe Kazısında Bulunan Tapınak Kalıntısı”, TTK Basımevi, 1986, Ankara.
- Yalman B.; (1986b) “Bolu Hisartepe Kazısında Bulunan Tapınak Kalıntılarına İlişkin Rapor”, Ankara.
- Waddington, W. H.; Babelon, E.; Reinach, Th.; “Recueil général des monnaies grecques d’Asie Mineure: Bithynie”, Paris, 1908.
- Wycherley, R. E.; “Antik Çağda Kentler Nasıl Kuruldu”, Arkeloji ve Sanat Yayınları, İstanbul, 1993.