Bir İdeale Uzanmak: Şehircilik Eğitimimizi Gözden Geçirme Zamanı   

Prof. Dr. Mehmet Çubuk

Mimarlık eğitimim sonrası devlet bursuyla Fransa’da, Sorbonne Üniversitesi Beşeri Bilimler Fakültesi’ne bağlı Avrupa’nın ilk ve en eski şehircilik eğitim kurumu “Paris Şehircilik Enstitüsü”nde “şehircilik” eğitimi aldım (1962-1966). 1966 yılında DGSA-Y. Mimarlık Bölümü’nde şehircilik asistanı olarak göreve başladım. Beşerî yerleşmelerin oluşum ve değişimleri üzerinde yoğunlaşarak çevre, turizm, kentsel/kültürel mirasın korunması, kentsel peyzaj ve kentsel tasarım konularında çalışmalarımda hep şehircilik öğretimine katkıyı ön planda tuttum. Bu bağlamda; Akademi’de bir gelenek olan “atölye oluşumuna” uyarak, dışından birikimli-deneyimli kişileri bölüme davet ederek, şehircilik eğitimine profesyonel karakter kazandırmaya çalıştım. Kimi önemli planlama ve projelerle ve uygulamalarla deneysel yaklaşımlı şehircilik sonuçlarını da, eğitime dönük değerlendirdim.

DGSA-MSÜ’de, şehircilik dersinden kürsüye ve bölümün kuruluşuna uzanan zamanda ve sonrasında 2002 tarihine kadar görevimde şehircilik formasyonu ve eğitiminin geliştirilmesine gönül verdim. Bölümde bir tür alternatif şehircilik eğitimi kabul ettiğim, dışa açılan tartışma ve bilgi alış-veriş platformlarının oluşumuna öncü oldum.

Bu gelişmelerin sağladığı birikim ve deneyim bende disiplinlerin üzerine inşa edilen ve profesyonel karakterli bir formasyon olarak şehircilik eğitiminin, mevcut “bölüm” yapısı ve formatı ötesinde yapılanması düşüncesini geliştirdi; bölüm yapısının bir “fakülte” formatına dönüşmesi gerekliliğine yöneltti. Çeşitli ortamlarda sözlü ve yazılı olarak bunu dile getirdim. Ancak yeteri ölçüde savunabildim mi bilmiyorum.

Bugün de bunu savunuyorum ve dolayısıyla, şehirciliğe her zamankinden daha çok gereksinimimiz olduğu düşüncesiyle, önceki yazılarımdan bir derlemeyi, yorum katarak paylaşmak istiyorum (1).

Yükseköğretim sistemimizi ilgilendiren bir husus olarak üniversitelerimizde artık, “şehircilik” eğitiminin “fakülte” formatında düzenlenmesini öneriyorum. Aynı zamanda şehircilik disiplininde yüksek lisans ve doktora eğitimi verecek, özellikle de şehircilik araştırmaları yapacak, bir “uzmanlık enstitüsü” oluşturulmasını gerekli görüyorum. Neden?

Gerekçe Yaratan Nedenler Üzerine Açıklamalar

Çünkü dünyada gelişmelerin getirdiği hızlı bir dönüşüm, değişim, yaşamımızda ve yaşam alanlarımızda hareketliliklerin planlanması, çevresel tehditlerin ağırlaşması, mekânsal ve sosyal farklılaşmalar, her türlü olağandışılığın artışı, hâsılı insan yerleşmeleriyle ilgili her şey şehirciliği temelden etkilemekte, yeni durumlar ortaya çıkartmaktadır. Çözümlerle ileriye dönük yeni bellilikler (röperler) aranmakta, bu hedefte kurumlar, sistemler ve kuramlar sorgulanmaktadır. Dolayısıyla da yaşam koşullarının ve yerleşmelerin, hızlı ve sürekli değişimlere uyum sağlamasına çalışılmaktadır. Kentlerde olagelen değişimler, sürekliliği ve yoğunlaştırmayı yeniden oluşturmakta, kentsel yerleşmeler başkalaşmakta, yayılmakta, kentsel alanlar daralarak kırılgan hale gelmektedir. Ekolojik zorunluluklar, hareketliliğin dönüşmesi ve yaşam ortamına kalite kazandırılması, bizi kentin form ve yapılarını yeniden düşünmeye itmektedir. Şehircilik alanında birçok tanım, kavram, kuram ortaya çıkmaktadır. Şehircilik uygulamalarında, çeşitli bilgi alanları ve mesleki formasyonlardan yararlanılmaktadır. Dolayısıyla, şehircilik formasyonu ve eğitimi, bu değişim kalıpları içinde değerlendirilmelidir.

Çünkü 21. yüzyılda düşünce ve üretim temelinde ekolojik modernleşme, kentsel kalite ve mekânsal adalet esas olmaktadır. Dünyada dijital toplum oluşumu, dijital becerilerin öğrenilmesini zorunlu hale getirmektedir. Dolayısıyla gelişmiş ülkelerde bu koşullara uyum için, şehircilik ve planlama alanlarında yenilikçi yaklaşımlarla yeni modeller, tarzlar ve yöntemler araştırılmaktadır.

Çünkü bu gelişmeler yükseköğretim düzenini de değişime zorlamaktadır. 2015 yılında UNESCO’nun yayınladığı raporda, eğitimin kökten biçimsel çerçevesi değişirken üniversitelerin bunun dışında kalamayacağı ve yükseköğretim programlarının da kitlesel isteklere ve beliren gereksinimlere yanıt veremediği açıklanmıştır. Yeni gelişmelerle, eleştirel düşüncenin yön verdiği üniversiteler doğmuştur. Raporda, kamu-özel sektör ortaklığının çoğalmasıyla dünyada “yükseköğretim peyzajının” değişime uğradığı, yeni yönetişim biçimlerinin ortaya çıktığı belirtilmiş, tartışılır hale gelen geleneksel üniversite modeli yerine yeni bir model tanımlanmıştır. Bütün bu gelişmeler, çoğu batılı ülkelerde, köklü yükseköğretim kurumlarını birbirleriyle yarışa sokmuş, yatırımlar, giderler ve bursları karşılayacak adeta bir işletme biçimi ortaya çıkmıştır (2).

Çünkü gelişmelerde idrak edilen her şey, şehircilikle ilgili yeni koşullar, ilkeleri oluşturmuş ve oluşturmaktadır. Kavramsal yönden, hedefler ve eylemler açısından değişerek şehircilik, çeşitli mesleklerin bir uygulama alanı olmuştur. Yeni bilgi teknolojileri de, eğitimin tüm alanlarında disiplinler arası işbirliğini gerektirmiştir.

Çünkü gelişmiş ülkelerde (örneğin, Kanada) kentsel gerçek bağlamında şehircilik formasyonu; coğrafya, tarih, demografik, felsefi, sosyolojik, ekonomik yönlerden eylemsel bir pratiğin uygulama alanı olarak görülmektedir. Bu formasyonda eğitilenler sadece fizik planlamada değil, hukuk ve kamusal kadrolarda ve daha birçok alanda ve yönde görev üstlenebilmektedirler (3).

Çünkü şehircilik eğitiminde bölüm formatında, disiplinler sadece ders olarak okutulmakta, araştırma birimleri bulunmamaktadır. Oysa aynı şemsiye altında ilgili disiplinlerde diğer departmanların da bulunması yararlı olmaktadır. Örneğin; kent sosyolojisi, kent ekonomisi, kentsel altyapı mühendisliği (génie urbaine), kentsel tasarım, peyzaj mimarlığı, kent coğrafyası, demografi, kent yönetimi, yerleşmeler tarihi, kent hukuku, kent politikası departmanları gibi… Keza, şehirciliğin sorgulanması, güncel sorunlarla ilgili araştırmalar, diğer ülkeler ve sistemlerle kıyaslama, eski/yeni yerleşmelerde şehircilik uygulamaları üzerine çalışmalar vb. için de araştırma birimleri  gerekmektedir. Bunların bir bölüm/departman yapılanmasında bulunması olanaklı değildir. Kısacası şehircilik, çeşitli disiplinlere bağlı sonuç ürünlerle koşullanmaktadır.

Çünkü 21. yüzyılın başlarında şehirciliğin niteliksel, kavramsal ve eylemsel değişimini gerektiren gelişmeler, teknolojik alanda araştırmada, uygulamada yararlanılabilecek yenilikler, bilgi akış ortamının değişmesi, sanal ortamda işlemler, benzeşim modelleri yaratılması, üç boyutlu görselleşmeler, geleneksel düzenleme şekilleri ve tekniklerinin değişmesi, şehircilik formasyonunu ve dolayısıyla şehircilik eğitimini de etkilemiştir. Yeni koşullar bugün şehirciliğin önemini daha da artırmış ve gelişmeler bilgi ve tanımlar getiren, eleştirel ve eylemsel nitelikler taşıyan, deneysel olması gereken yeni bir şehircilik eğitimini gerekli kılmıştır.

Gelişmeler Çerçevesinde Türkiye’de Gerekçe Yaratan Durum Üzerine

Türkiye’de de yaşanan değişim/dönüşüm sürecinde, mevcut yapımız, sistemimiz, kurumlarımız sorgulandığında gerekçe oluşturan bir durum ortaya çıkmaktadır. Son on beş yılı aşan zamanda, Türk şehirciliğinde büyük altyapı yatırımlarına yol açan, kentlerde dönüşümleri başlatan bir şehircilik hareketi izlenmektedir. 1990’larda başlayan 2000’li yıllarda hızlanan bu dönüşüm hareketini yaratan eylemler, bugün de devam etmektedir. 1999 Marmara Depremi sonrası, imar sisteminde başlayan değişikliklerle şehircilikte yeni koşullar oluştuğu halde, ne yazık ki gerçek şehircilik hukuku yaratacak bir “şehircilik çerçeve yasası” hazırlanamamış, ancak imar yönlendirmeli yapısal oluşumlarla mevcut “imar kanunu” maddeleri değiştirilmiştir.

Mevcut iktidar yönetimi de, imar kanununda fazlasıyla değişiklikler yaparak yenileme gayretlerini ve keza mega alt yapı yatırımlarını yönlendirmiş ve yönlendirmektedir. Sözde planlı kentleşme ve konut üretimi için bir seferberlik ilan edercesine 2023 yılına kadar bir milyon konut üretilmesi hedeflenmiş ve girişilen kentsel dönüşüm de dünyada en önemli imar hareketi olarak yorumlanmıştır. Kentsel dönüşüm hamlesinin, 20 yıllık perspektifte Türkiye’yi bir şantiyeye dönüştüreceği açıklanmıştır. Ama ne var ki, bu projelerin elde edilmesinde ve uygulanmasında usul ve nitelik açısından sorunlar ve yetersizlikler de bulunmaktadır. Bu denetlenemeyen süreçte yapı sektörü adeta bir üretim üssüne dönüşmüştür. Dolayısıyla, ortaya çıkan durum şehirciliğin önemini artırmış ve büyük kentsel sorunların çözümünde ne kadar önemli olduğunu göstermiştir. Dolayısıyla, yapılacak yeni yasal düzenlemeler çerçevesinde üniversitelerin de, değişim/dönüşüm koşullarına adapte olması ve şehircilik eğitimimizin de bu koşularda gözden geçirilmesi, şehircilik bölümlerinin akademik dönüşümünün sağlanması kanımızca bir zorunluluk olmuştur.

Şehir ve Bölge Planlama Bölümlerinin Durumu

Türkiye’de mevcut üniversiteler arasında şehircilik eğitimi veren bölümlerin sayısı 27 olup, bunların yirmi beşi devlet, ikisi vakıf üniversitesidir. Yani, ülkede toplam 27 üniversitemizde, şehir ve bölge planlama bölümleri vardır. Bunlardan 6’sında İngilizce eğitim yapılırken, 21’inde Türkçe eğitim yapılmaktadır. Keza, 27 üniversitenin 18’inde “mimarlık fakültesi”, yedisinde “mimarlık ve tasarım fakültesi”, ikisinde de “mühendislik ve mimarlık fakültesi” bulunmaktadır.

2010 yılında Türkiye Planlama Okulları Birliği’nin (TUBOP) hazırladığı raporda, gelişmekte olan üniversitelerde yeni şehircilik bölümleri açılmasına karşı çıkılmış ve açılacak yeni bölümlerde eğitim kalitesi için bazı ölçütler uygulanması gereği belirtilmiştir. Oysa asıl sorun, yeni bölümlerin açılması değil, şehircilik bölümlerinin yeni bir akademik birim olarak düzenlenmesidir.

Diğer yandan mevcut sistemde şehircilik araştırmalarında kurumsal anlamda ciddi boşluk bulunmaktadır. Bu amaçla, lisansüstü ve doktora programları için ilgili bakanlıklar, kurumlar ve meslek odalarıyla iş birliği içinde  “ihtisas üniversitesi” niteliğinde bağımsız yeni bir eğitim birimi olarak, “yüksek şehircilik enstitüsü” de kurulmalıdır. Böylece farklı disiplinlerden gelenlere şehircilikte uzmanlaşma ve araştırma yapma olanakları yaratılmış olacaktır. Yüksek şehircilik enstitüleri ancak gelişmiş altyapıya sahip üniversitelerde, YÖK’e bağlı olarak kurulmalıdır. Tıpkı 1992 yılında da “ihtisas üniversitesi” formatında, araştırma ve teknoloji üretim kurumu olarak, İzmir’de ve Gebze’de “yüksek teknoloji enstitüleri” kurulmasında olduğu gibi. Ama ne yazık ki bu enstitüler birkaç yıl sonra, amaç ve özelliklerinden uzaklaşarak lisans düzeyinde eğitim vermeye başlamışlardır.

Bugün ülkede, şehirciliğin toplumsal ilerlemeye katkısı için yeni araçlar ve düşünceler geliştirilmesine yardımcı olacak, yeni eğitim-araştırma kurumlarına gereksinim bulunmaktadır. Gelişmeler karşısında, yeni hizmet niteliği oluşturulması için ve şehirciliğe en çok gereksinimimiz olduğu bu dönemde, şehircilik eğitimi ve araştırma sistemimizin gözden geçirilmesi gerekmektedir. Bilgi ve tanım getiren, eleştirel, eylemsel nitelikler taşıyan, deneysel olması gereken yeni şehircilik eğitimini verecek bir yapılandırmaya gidilmelidir.

Sonuç olarak; şehircilik eğitimi ve araştırmaları için;

1) Fakülte düzeyinde ve formatında “şehircilik fakültesi” oluşturulmalıdır ya da üniversite sistemimizde, mimarlık fakültesi bünyesinde şehir ve bölge planlama bölümü bulunan 27 üniversitemizde, tıpkı “fen-edebiyat fakültesi”, “mimarlık ve tasarım fakültesi”, “mühendislik ve mimarlık fakültesi” formatlarında olduğu gibi, mevcut mimarlık fakülteleri; “mimarlık  ve şehircilik fakültesi” olarak yeni bir yeni formatta düzenlenmelidir. (Yabancı ülkelerde buna ilişkin “Facultés d’Architectur et d’Urbanisme” formatında; Belçika’da “Université de Mons’, Arjantin’de Buenos-Aires’de “University of Belgrano” örnek gösterilebilir.)

2) Şehircilik disiplininde yüksek lisans ve doktora eğitimi verecek ve özellikle de araştırma yapacak YÖK’e bağlı bir araştırma ve bir ihtisas üniversitesi olarak “yüksek şehircilik enstitüsü” kurulmalıdır.

Notlar

  1. İnandığım Şehircilik, s. 239-242-262, Prof. Dr. Mehmet Çubuk, Sinius Yayıncılık, 2018.
  2. Unesco Raporu, Repenser l’Education, Vers un Bien Commun Mondial? Éditions UNESCO, 2015.
  3. Montréal Üniversitesi şehircilik eğitiminin kazandırdığı formasyon tanıtım dokümanı.