Bilbao Etkisi
Prof. Dr Şengül Öymen Gür
Bilbao’nun Sırrı
Bilbao 1300’lerde, iki dağ arasına ve Okyanus’tan 15 km içeride kurulmuş ve 19. yy’ın başında yalnızca 36 adet işlek sokaktan oluşan, 13. yy gotiği Santiago Katedrali’nin çevresinde şekillenen ve 7 Sokaklar diye anılan bir yerleşmeden ibaretti. Şimdi bir ucunda 1756 yılında Ignacio Ibero tarafından tasarlanan San Nicolâs Kilisesi ve Eustkaltzaindia yönetim binasının da içinde yer aldığı, 1849’da Antonio Echevarria tarafından tasarlamış olan Plaza Nueva ile sınırlanan ve hemen, yakınında yine tarihi Bilbao Bankasının bulunduğu bir “Eski Kent”.
Demir-çelik endüstrisi ve madenciliğin gelişmesiyle çok sayıda göçmen çeken kentin nüfusu çağ dönümünde on misli arttı. 1876 yılında “Yeni Kent” kurulması kararının alınmasıyla nehrin batısına doğru yerleşen yeni kent Neoklasik bir havaya büründü. Son yıllarda metropolitan nüfusun bir milyonun epey üstünde olduğu bilinmektedir. 1960 ve 70’li yıllardan kalan sergi fotoğraflarında Nervión nehrinin pas renginde aktığı, kıyılarındaki meanderlerde sayısız fırının yer aldığı görülmektedir. Balıkçıların bu nedenle kıyıdan kilometrelerce uzaklaşması gerekiyordu. 1990’larda yükselişe geçerken yeniden yapılanan Bilbao işte bu endüstriyel enkazın üstünde yükselmektedir.
Ağır endüstrinin Asya’ya kayması nedeniyle Bilbao 60-70’li yıllar arasında ciddi bir ekonomik kriz yaşamıştı. Biskay Bölge Konseyi başkanı Koldobika Narbaiza, Bilbao’nun dönüşümünü şu sözlerle aktarıyordu: “Bu bir parti sorunu değildi. Hayatta kalma isteği ve zorunluluğundan doğdu. Stratejik planımızın en önemli kararı kentin yüzünü değiştirip onu nehre açmaktı. Ama doğrusunu söylemek gerekirse başarılı olup olmayacağımıza emin değildik”. Yerel eleştirmenlerden Carlos Basañez de “Bilbao’nun çekici olabileceğine hiç kimse inanmıyordu. Ateş fırınları ve berbat havasıyla buna olanak yoktu” diyordu (The Sunday Times, Mayıs 23, 2004).
Koldobika Narbaiza, “1998 yılında ETA ateşkes ilan edince turistler yavaştan gelmeye başladı. Elbette Guggenheim amblematik bir bina ama eğer senfoni orkestrası binası, opera, futbol sahası ve belediye müzesi gibi öteki kültürel alanlarla bağlantılı bir biçimde ele alınmamış olsaydı bu başarıyı yakalaması olanaksızdı. Hattâ bize $100 milyona mal olan bu bina bizim felaketimiz olabilirdi” diye ekliyor ve açıklıyor: “Ama limanın temizlenip kaydırılmasına ve denizden 3,5 milyon m2 alanın kazanılmasına zaten bu rakamın beş katı para harcandı” (agy).
O’Toole (2017), Bilbao’nun yakın tarihteki bu başarılı dönüşümünün ardında iki önemli etmenin yattığını ifade ediyor: “Bask Eyaleti, eskiden zaten yürürlükte olan, Madrid’in 1975 yılında yeniden tanıdığı vergileri toplama ve yerel olarak değerlendirme yetkisine sahip İspanya’daki tek eyalettir. Ama bir planınız yoksa vergi toplama yetkisinin elinizde olması neye yarar? Entegre stratejik turizm planlaması, şemsiye bir yapı olan Bilbao Metropoli-30 yönetim ve denetiminde bütün üniversiteler, yerel yönetimler, iş adamları, medya ve sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği halinde elde edilmiştir”.
Ve sonuçta bir işçi kentinden bir turizm kenti yaratılmıştır. Bu başarının sırrı aşağıdaki gibi madde madde betimlenebilir:
1.Kent etiği: Kent sevgisi ve toplumsal sorumluluk duygusu,
2.Kaynakların var olması ve dürüstçe değerlendirilmesi,
3.Uzmanlardan alınan desteklerle tasarlanmış stratejik bir planlamanın olması ve buna uyulması,
4.Yeni fiziksel projeler elde edilmesi ve bunların birbirini desteklemesi ilkesinin benimsenmesi,
5.Proje hizmetinin alanda temayüz etmiş kişilerden talep edilmesi.
Ve yine şu cümle belki de Bilbao’nun başarısını kestirmeden anlatıyor: “Para ve zaman dikkatli kullanılması gereken emtiadır. Az şeyi en iyi yapmak asıl amaçtır” (Foster, aktaran O’Toole; 2017).
Bilbao Etkisi
Bundan 17 yıl önce Bilbao belli sezonlarda fuarlara gelen ziyaretçiler dışında kimsenin umrunda olmayan bir Bask kentiyken Frank Gehry’nin büyüleyici, titanyum kaplı Guggenheim Müzesi peçesini kaldırdıktan sonra bir gecede her şey değişti. Basklıların deyişiyle dağlar arasında “bir delik” olan Bilbao’ya gökten sırmalar yağdı. Öyle bir sonuç elde edildi ki, Bilbao olgusunu anlatmak üzere “Bilbao Etkisi” deyimi kullanılmaya başlandı. Oysa, Eyfel Kulesi ve Sidney Opera binasından sonra en önemli kentsel amblem olarak sivrilen Bilbao Guggenheim Müzesi, kentsel dönüşümü tek başına başlatan yapı değildi. Yukarıda ayrıntılarıyla aktarıldığı gibi, Bilbao dönüşümü Bask eyaletini oluşturan üç bölgeden biri olan Bizkay bölgesel yönetiminin, araştırma, geliştirme ve (Bilbao metropoliten alanının canlandırılmasından sorumlu kamusal ve özel ortaklıkların Bilbao Metropoli-3 tarafından planlanmasıyla birlikte) 13 kilit proje çevresinde örgütlenmişti. O tarihten bu yana İspanya’nın öteki belediyeleri de kesenin ağzını açtı ve “star/yıldız” mimarlara para yağdırmaya başladı. Ancak, bir tek bina ile bir kentin kalkındırılabileceği sanrısına kapılanlar aldandı. Bu nedenle “Bilbao Etkisi” kalıbı bir tür ironidir.
Öte yandan, Bilbao dönüşüm çalışması kentin liman kapasitesini ikiye katlamıştır. Zaha Hadid’in Zorrozaurre masterplanı da ilerde büyük olasılıkla gerçekleşecektir, zira bizim Kartal Projesi’nden daha ciddi görünmektedir. Zorrozaurre, Bilbao limanının genişletilmesi için çevresinden bir kanal ile ayrılmış, kent merkezinin hemen karşısında Nervión nehri boyunca yayılan 60 hektarlık bir alan olup 15.000 kişilik bir nüfusu barındıracağı öngörülmektedir. Bu kanalın aynı anda sel baskınlarını da önlemesi planlandığından bir kontrol kanalı olduğu da söylenebilir. Zaha Hadid Mimarlık bu talebe dramatik bir kentsel doku oluşturmak suretiyle cesur bir altyapı, bir tür yarımada önermiştir.
Dönüşüm projesi; Norman Foster’ın etkileyici metrosunu, nehir boyu giden tramvay sistemini (2002), çarpıcı olduğu söylenen ama bana pek de öyle gelmeyen havalimanını (2000), Calatrava’nın Zubi-Zuri yaya köprüsünü (1997), 2003’te dünyanın en iyi konferans salonu ödülünü alan (tankere benzeyen) Konferans ve Kongre Sarayı’nı, César Pelli’nin Abandoibarra semtindeki gösterişli büro binasını ve çevresini, Meksika asıllı Ricardo Legorreta’nın Sheraton Oteli’ni (2004) ve Robert A. M. Stern, Sargent C. Gardiner, Paul L. Whalen tarafından tasarlanan Zubiarte Ticaret Merkezi’ni (2004) barındırır. Bunun dışında sergilerde yer almayan Bilbao yaya yolları projesi, hızlı tren bağlantıları gelişmektedir. Ercilla ve Lopez de Haro gibi birçok yol, yaya yolu olarak trafiğe kapatılmıştır. Yine, henüz ulusal medyamızda yer almayan, José Rafael Moneo Vallés’in Deusto Üniversitesi Araştırma Merkezi ve Kitaplığı (2006), Álvaro Siza ve Ramón Losada’nın Toplantı Salonu (2010), Bilbao’nun 1913 tarihli eski stadyumunun La Catedral Atletik kulübüne dönüşümü ve Arata Isozaki’nin Atea’sı (2008) tamamlanmıştır. Bilbao artık yaşayan bir kenttir.
Atea, taçkapı (gate) anlamına gelir ve kuzey yönünden kente ana girişi temsil eder. Atea, 1918 yılında kurulmuş, mal transferini yapan bir şirketin enkazı üzerine, yine uluslararası etkili bir kentsel girişi simgelemek üzere Isozaki tarafından tasarlanmıştır ve “Isozaki Atea” olarak anılmaktadır. 21. yy’a yaraşır bir taçkapı tasarlamak isteyen Isozaki, Ensanche alanını kıyıya açan, 83 metre yüksekliğinde 23 katlı ikiz kuleler, 6-8 kat arasında değişen beş bina tasarlamıştır. En ilgi çekici yanı Bilbao’da Roma’nın İspanyol Merdivenlerini anımsatan kuleler arasındaki büyük merdivendir.
Sonsöz Yerine: “İçi Boş Kaplar”
Bilbao’nun göz kamaştıran başarısı gerek İspanya’da gerekse birçok başka ülkede yanlış okunabiliyor. Yukarıda belirttiğim gibi bu başarının kuralları var. Ülkemizde ithal ikameci politikalar Özal Dönemi ile birlikte tarihe karışınca özellikle devlet desteğini fazlasıyla alan belediyeler -Bilbao’yu bilip bilmesinler- birbiriyle yarışırken gösterişli bir bina ile durumu kurtarabileceklerini düşünüyorlar. Onlar için sonsöz yerine bir ibret dersi vermek istiyorum.
Peter Eisenman’ın Santiago de Compostela’daki Kültür Merkezi Tasarımı yerel ekonominin zirve yıllarında gündeme geldi. 700.000 m2’lik bir alana yayılan külliye Eisenman’ın “proje niyeti” diye açıkladığı bir üst kavramla ele alındı: kentin çizgileri, antik yerleşmenin çizgileri ve coğrafi hatlar kesiştirilerek bir kompozisyon elde edildi. Süreç içinde 100 milyon Avro’luk bütçe dörde katlandı; maliyet 400 milyon Avro’ya ulaştı (Curtis; 2011). Ancak külliye yine de tamamlanamadı, çünkü belediye iflas etti.
Peter Eisenman’ın “patlayarak yerden yukarı fışkırmış” şeklindeki yorumuna karşı eleştirmen Tremlett (2011) biten kısmın açılışı üzerine kaleme aldığı bir yazısında “İspanya’nın bu son savurganlığı biten kısımlarıyla dünyanın en pitoresk ve tarihi kentlerinden biri olan Santiago de Compostela’nın tepesinde dev boyutlu beyaz bir fil gibi oturuyor” diye yazdı. Bir çok yerel vatandaş ise yapıyı eski sağcı başkan Manuel Fraga’nın tam da şu sıkışık günlerde anakronistik (zamansız) bir anıtı olarak yorumluyor. 2011 yılında 6 binadan oluşan külliyenin Fraga döneminde ihale edilen iki tanesinin açılışı yapıldı: Kütüphane ve Gazete arşivi. Günün birinde 2.000 koltuklu bir tiyatro, Galiçya Tarih Müzesi ve Uluslararası Sanat Merkezi de belki açılacak. Curtis (2011) bu tür gösteriş için yapılan bütün yapıları kınayarak bunlardan “içi boş kaplar” olarak söz ediyor. Özeti şu ki; herhangi bir başka kent Bilbao koşulları ile planlanmadıkça hiç bir yerde “Bilbao Etkisi” yaratılamaz. Bütüncül stratejik planlama şarttır.
Not: Özgün fotoğrafların bir çoğu için eşim Y. Mimar M. Murat Gür’e teşekkürlerimi sunarım.
Kaynaklar
- Curtis, William JR. “Containers Without Content: The Disastrous roll-out of the Bilbao Effect Across Spain” Uncube Culture and the City, No: 08, Mayıs 14, 2011, ss: 27-34; http://www.uncubemagazine.com/sixcms/detail.php?id=8840839&articleid=art-1363599588458-46#!/page27.
- O’Toole, S. “Learning From Bilbao”, One Hundred and One Hosannas for Architecture, Dublin: Gandon Editions, 2017, Makale No 58.
- Sans, Asier, “Armadillos de Cristal”, BAO, No:3 Nisan, 2017, ss: 12-13
- Tremlett, G., “Spain’s extravagant City of Culture opens amid criticism” https://www.theguardian.com/artanddesign/2011/jan/11/galicia-city-of-culture-opens, Salı 11 Ocak 2011 19.53.
- URL-1: http://www.fosterandpartners.com/projects/bilbao-metro/
- URL-2: http://www.minube.com/fotos/rincon/48622/309057
- URL-3: http://www.uncubemagazine.com/magazines
*Şengül Öymen Gür, Prof. Dr.
TC Beykent Üniversitesi