BIG Piranesian Merkez Binası ve Parkı

Mimari Tasarım
Bjarke Ingels Group

Proje Yeri
Kopenhag, Danimarka

Tamamlanma Tarihi
2024

Toplam İnşaat Alanı
4488 m²

Fotoğraflar
Laurian Ghinitoiu, Rasmus Hjortshøj

Kopenhag’ın endüstriyel mirası içerisinde yer alan bir liman bölgesinde konumlanan BIG Genel Merkezi’nde, merdiven etrafında gelişen ve iç mekanın kurucu unsuru olan boşluk ile çalışma alanlarına maksimum gün ışığı sağlanırken aynı zamanda bütüncül bir çalışma mekanı oluşturuluyor.

Kopenhag’ta, BIG tarafından tasarlanan yeni merkez binası; Sundmolen’in ucunda, depoların ve denizcilik altyapı alanlarının arasında yer alıyor. Stüdyonun yeni merkez binası, BIG’in yeni entegre LEAPP yaklaşımının ilk hayata geçirilmiş örneğini oluşturuyor: BIG’in bünyesinde yer alan peyzaj, mühendislik, mimarlık ve ürün tasarımı departmanlarının oluşturduğu bir iş birliği. Bina, UNICON ile yakın ortak çalışmalar sonucunda geliştirilmiş olan Uni-Green betonundan inşa edilmiş. Kopenhag’ın Norhavn mahallesinde, dar bir iskelede yer alan merkez binası, 27 metre uzunluğunda yedi katlı bir yapı olarak limanın endüstriyel mirasında kendine yer ediniyor.

LM Byg, Unicon, Energy Machines, El-Team Vest, Eiler Thomsen, ve HB Trapper ile ortaklaşa gerçekleştirilen iki yıllık inşaat sürecinin ardından, yapı BIG’in üç yüz kişilik Kopenhag merkezli ekibine ev sahipliği yapmaya başladı. DGNB Gold sınıflandırması hedeflenerek tasarlanan bina, güneş ve jeotermal kaynaklı enerji sistemlerinin entegrasyonu ile toplam enerji ihtiyacının yüzde altmışını yenilenebilir kaynaklardan karşılıyor. Doğal havalandırma gibi pasif iklimlendirme tasarımı stratejileri ile birlikte, jeotermal enerji kaynağı yapının ısınma ihtiyacının yüzde seksen dördünün, soğutma ihtiyacının ise tamamının karşılanmasına olanak tanıyor.

İlk uygulaması BIG Merkez Binası’nda gerçekleştirilen, çimentonun içerisindeki cürufun bir kısmının sönmüş kil ve kireç dolgusu ile değiştirildiği bir karışıma sahip olan Uni-Green betonu, geleneksel beton karışımına kıyasla yüzde yirmi beş daha az karbondioksit açığa çıkmasına neden oluyor. BIG HQ, Uni-Green’in dayanıklılığının ve potansiyelinin bir kanıtı olmasının yanı sıra, sadece malzemeler açısından değil, aynı zamanda inşaat yöntemleri açısından da öncü bir proje olarak betonun olanaklarının sınırlarını zorluyor.

Üç metre yüksekliğindeki cam kapıdan geçilerek ulaşılan ana girişte, BIGsterlar ve ziyaretçiler kendilerini, zikzak çizerek hem görsel hem fiziksel olarak yedi katı birbirine bağlayan merkezi bir merdiven boşluğu eşliğinde, binanın içerisindeki yaşamı çapraz bakışlarla ortaya çıkardığı Piranezyen (1) bir mekanda buluyor. Altı farklı tür kayadan oluşan tek bir yük taşıyıcı kolon, yapının açık alanının kalbinde, her katta taşıdığı kiriş ile hizalanmak üzere dönerek, yerçekimine doğru bir totem direği oluşturuyor.

Cephedeki yüz kırk metre uzunluğundaki merdiven, yapının çatısından rıhtım alanına kadar dönerek ilerliyor; her katta bir teras oluştururken yapının dışından katlar arasında hareketi mümkün kılıyor. Yangın kaçışı için de kullanılacak olan merdiven iki katı genişliğine ulaşıyor, böylece geleneksel anlamda tasarlanan yapı çekirdeklerinin kısıtlarından iç mekanı arındırıyor. Bir asansör, dikey merdivenler ve daha küçük, ikincil çıkış merdiveni yapının kuzey kenarına alınmış, bu sayede çalışma alanları için olabildiğinde açık alan sağlanmış. Toplantı ve maket odaları da bu kurguya dahil edilmiş, böylece ışıktan mümkün olduğunca fayda sağlanabiliyor.

BIG Landscape, binanın altındaki eski bir park alanını, Danimarka manzarasının kumsallarından ve kıyı ormanlarından esinlenerek 1.500 m²’lik kamusal bir parka dönüştürmüş. Kuzeye doğru, çam ve meşe gibi yerli orman ağaçları limanın sert rüzgarlarına karşı koruma sağlıyor. Güneye doğru ise, biyolojik çeşitlilik için habitat oluşumunu desteklemek üzere bitkilendirme, kayalık ve ağaçlık alanların yanı sıra oyun ve dinlenme için de yumuşak zemin düzenlemeleri gerçekleştirilmiş.

Not

  1. Bu terim İtalyan mimar Giovanni Battista Piranesi’den türetilmiştir. İtalyan mimar ve sanatçı, antik Roma kalıntıları neoklasizmin canlanmasına katkıda bulunduğu için Roma’nın gravürlerini ve eskizlerini yapmıştır. Bu nedenle “Piranezyen”, terime adını veren mimarın klasik esintili mimarinin yeniden canlanmasında önemli bir figür olması nedeniyle, neoklasik unsurları barındıran mimariyle ilgilidir.