Beylikdüzü Fatma Ana Cemevi ve Kültür Merkezi
Künye
Mimari Tasarım
9016 Mimarlık
Tasarım Ekibi
Bilge Altuğ, Mehmet Metin Polat, Bengi Altuğ, Gökhan Turan, Ata Kurt, Gizem Özer, Ecem Özden
İşveren
Beylikdüzü Belediyesi
Peyzaj Projesi
Merve İmer, Doğan Onur Araz
Statik Projesi
OTS Proje Müşavirlik
Mekanik Projesi
Çilingiroğlu Mühendislik ve Müşavirlik
Elektrik Projesi
Enkom Mühendislik Müşavirlik
Aydınlatma Danışmanı
On Off Aydınlatma Tasarımı
Akustik Danışmanı
Proplan Proje
Yönlendirme Tasarımı
Emre Parlak
Mimari Mesleki Kontrollük
Mehmet Metin Polat, Bilge Altuğ
Proje Tarihi
2017
Tamamlanma Tarihi
2020
Arsa Alanı
7.800 m²
Toplam İnşaat Alanı
2.850 m²
Fotoğraflar
Yerçekim Mimari Fotoğraf
9016 Mimarlık’ın Alevi inancının “bir araya getirici” değerleri göz önüne alarak tasarladığı Beylikdüzü Fatma Ana Cemevi ve Kültür Merkezi’nde , dinin sembolik bir temsilden uzak olan mütevazi yanı, sosyal bir program eşliğinde başarıyla vurgulanmış.
Bir yarışma sonucu olarak tasarlanan Beylikdüzü Fatma Ana Cemevi ve Kültür Merkezi, 2020 yılında tamamlandı.
Bir cemevi yapısının yarışmaya açılması ve kazanan projenin ilk öneriye çok yakın bir gerçeklikte tamamlanabilmesi, günümüz mimarlık tartışmaları adına önemli bir sonuç. Nitekim, projenin Türkiye’de “yarışma ile yapılmış” ilk cemevi yapısı olduğu vurgulanıyor. Alevi inancının “bir araya getirici” değerleri göz önüne alınarak hazırlanan proje, Beylikdüzü Yaşam Vadisi ile ilişkili olacak şekilde, 7.800 metrekarelik bir alanda kurgulanmış. Konut alanı ve Yaşam Vadisi arasındaki bir geçiş mekanı olarak, hem Alevi kültürünün saklı kalmışlığına bir yorum getiriyor, hem de ona sakin bir görünürlük sunuyor. Projede dinin sembolik bir temsilden uzak olan mütevazi yanı başarı ile vurgulanırken, programın kendisi sosyal kılınıyor.
Kültür merkezi ve park, projenin “sosyal” bağını oluşturma amacı ile zemin katta, cemevi ise daha mahrem kılınarak üst katta konumlandırılmış. Mekan deneyimindeki süreklilik bozulmadan, mekanlardaki fonksiyonel ayrım malzeme farklılaşması ile betimlenmiş. İç-dış ilişkisini sağlayacak görsellikte doğal taş dokusunun tercih edildiği yapıda, ibadet mekanları ahşap malzeme ile vurgulanmış. Yarışmaya sunulmuş projede ibadet yapılarının tamamının ahşap strüktür ile inşa edilmesi önerisinin, ekonomik koşullar nedeniyle betonarme/ahşap birlikteliği ile sağlandığı dile getiriliyor. Tüm malzemelerin “olduğu gibi”, ham halleriyle kullanımı ise projedeki ana kararlardan biri olarak sonuç ürüne yansımış. Cem meydanı ahşap strüktürü ile ön plana çıkarken, cephesi ve gabarisi ile projenin ana programını davet edici bir dille görünür kılmış. Konferans salonu, kütüphane ve derslikler, park alanı ile bütünleşmiş. Küçük muhabbet alanı, on iki hizmetli odası ve dede odası, cem meydanı ile ilişkili olacak şekilde ayrışmış kütlelerde konumlanmış. Yarışmaya sunulan ilk öneriden farklı olarak, jürinin de önerisi ile, meydanın ve hizmet alanlarının kademelendirildiği gözlemleniyor. Böylece, gerek üst ölçek kararında belirtilen yapı-çevre etkileşiminin, gerekse de mekan deneyimindeki düşey akıcılığın güçlendiği görülüyor.
Tasarlanan bu yapının, Alevi ibadethanesi tasarımı için varılan bir noktadan ziyade, gelişiminin devam edeceği bu yolda bir basamak olması hedeflenmiş.