Bangalor Sanat ve Fotoğraf Müzesi
Künye
Mimari Tasarım
Mathew & Ghosh Architects
Proje Yeri
Bangalor, Hindistan
Tamamlanma Tarihi
2023
Toplam İnşaat Alanı
–
Fotoğraflar
Iwan Baan
Mathew & Ghosh Architects tasarımı Sanat ve Fotoğraf Müzesi (MAP), sanatı mümkün olan her şekilde ön plana çıkarmayı hedefleyerek Hindistan’da sanatın kültürel değerine dikkat çekmeye çalışan yeni müze dalgasının bir parçasını oluşturuyor.
Sanat ve Fotoğraf Müzesi (MAP), Bangalore’da, ağırlıklı olarak Hint alt-kıtasından geniş ve çeşitli bir sanat, fotoğraf, tekstil ve tasarım koleksiyonuna odaklanan yeni bir müze. MAP’in kimliğinin merkezinde, sanatsal disiplinler arasındaki ilişkilerin izini sürme ve haritasını çıkarma fikri yatıyor. Eski sınıflandırıcı ekollerden uzaklaşarak bunun yerine yeni bir anlatı oluşturma fikri için çabalıyor.
Mathew & Ghosh Architects, MAP’in vizyonunu, “sanat eğitimi ve araştırmalarında bir değişimi tetikleyerek, koleksiyon yönetim süreçlerine profesyonel bir yaklaşım getirerek ve sanat mirasının nasıl sunulduğunu, nesnelerin nasıl tanımlandığını yeniden düşünerek Hindistan’daki müze ve sanat algısını dönüştürmek” olarak aktarıyor. Hindistan’daki mevcut müze sisteminin ötesine geçme ihtiyacından yola çıkan MAP, görsel sanatlar için yaşayan bir kurum olmayı amaçlıyor ve Hindistan’da sanatın kültürel değerine dikkat çekmeye çalışan yeni müze dalgasının bir parçasını oluşturuyor.
Bir müzenin mimari sorumluluğu, sanatı mümkün olan her şekilde ön plana çıkarmak olmalı. Böyle bir amaç için mimarlık; düşüncesinde, fiziksel yapısında, temsil dilinde ve anlatımında bunu birincil hedef olarak alıyor. Bağlama, şehre, insanlara ve mekana derinlemesine gömülü ve doğası gereği öngörülemez olan sanatı mümkün kılma sorumluluğunun farkında olan bir tasarım olarak şekilleniyor. MAP’in hem ziyaretçiler hem de kent sakinleri için şehrin kaçırılmayacak bir parçası olması için mimari karakter kritik bir faktör oluyor. Fiziksel tanınırlığının kolaylığı ile ikonik olması hedefleniyor.
Değerli sanat üretimlerinin ve eserlerin ultraviyole ışığa maruz kalmasını engelleme ihtiyacı, ana galeriler için opak bir muhafazanın yanı sıra gerekli sıcaklık ve nem kontrolünü de gerektirmiş. Öte yandan, müze içinde ve müzeden dışarıya bakıldığında, tüm kamusal alanlarda görsel şeffaflığın yaratılması büyük önem taşıyormuş. Galerilerin çevresini oluşturan opaklık, geleneksel olarak post-endüstriyel metal panel su tanklarıyla ilişkilendirilen, çapraz desenle kabartılmış paslanmaz çelik panellerle kaplanmış. Bu, sanatın toplum ve kültür üzerinde yansımasına, değişim ve evrim için bir etki yaratma kapasitesine sembolik bir gönderme.
Binanın yapısı benzersiz, küçük ayak izine ve üst katlarda kutu benzeri su deposu yapısı için genişletilmiş alanlara sahip. Yapıyı optimize etmek ve galeriler için taşıyıcıyla bölünmeyen alanlar yaratmak için, her seviyede geleneksel kolonlar ve konsol döşemelere kıyasla gücünü yüzeyinden alan bir kutu çalışılmış. Bu nedenle, yapısal dış yüzey, su tankı benzeri bir görünüme sahip kutunun kabuğu fikrini yinelemektedir.
MAP binası tasarım düşüncesindeki sadelik, maddesellik, şeffaflık ve opaklık, Bengaluru şehrinin en önemli yeni destinasyonunun ve mimari ikonunun yaratılmasının ardındaki yolculuğun ve hikayenin bir parçası oluyor. Tasarım, şehrin, güneyin, güney Asya bölgesinin kültürüne adanmış. Rüzgarlar bu yapının içinden, yanından, karşısından geçecek ve dünyanın dört bir yanındaki kültürleri yakınlaştıracak. Müzenin fiziksel varlığının ötesinde, insanlar ve kültürlerle yaratabileceği etkileşim, merak ve ortaklık da önem kazanıyor. Bu, MAP’ın son birkaç yıldır oldukça başarılı bir şekilde başlattığı ve devam eden pandemi çağında yeni fikirler gelişmesini sağlayan bir bakış açısı oluşturuyor.