AYDC Public Art Center

Mimari Tasarım
Atelier XI

Proje Yeri
Guiyang, Guizhou Eyaleti, Çin

Tamamlanma Tarihi
2024

Toplam İnşaat Alanı
236 m²

Fotoğraflar
Chao Zhang, AYDC

Atelier XI imzalı AYDC Public Art Center, bölgenin topoğrafyasından ilhamla tasarlanan heykelsi formlar ve gözenekli traverten cepheleriyle mimarlık, doğa ve kültürel hafızayı deneyim odaklı bir mekansal örüntüde buluşturuyor.

2022 yılında Atelier XI, Guiyang’daki AYDC bünyesinde kapsamlı bir kamusal sanat kompleksi tasarlamak üzere davet edilmiş. AYDC (A Yun Duo Cang), Guizhou’nun Yi dilinde “hayallerimizin diyarı” anlamına geliyor. Burası topluluk, yenilik ve doğayı bütünleştiren, kültür odaklı deneysel bir merkez olma amacı taşıyor. Yaratıcı endüstrileri ve topluluk bilincini teşvik etmek üzere kurgulanan bu bölge, Guizhou’nun dağlık peyzajından ilham alıyor.

Başlangıçta tek bir yapı olarak planlanan proje, peyzaj boyunca serpiştirilmiş kamusal sanat pavyonlarından oluşan bir takımyıldızına dönüştürülmüş. Doğanın içine gömülü bu mekanlar, birbirlerinden farklı ama birbirine bağlı kalarak yerel sanat topluluğunun bağımsızca toplanabileceği ve üretim yapabileceği esnek ve çeşitli bir platformlar ağı sunuyor.
Guizhou Eyaleti’ne özgü karstik dağ mağaralarından esinlenen Xima Kütüphanesi, Ginkgo Şapeli ve Dali Sahnesi, kentin doğal topoğrafyasından yükselen heykelsi formlar olarak kurgulanmış. Mekan ve ışığın etkisiyle içe doğru oyulmuş bu yapılar, askıda duran sivri kemerler oluşturarak yapısal denge ve gerilimin şiirselliğini ifade ediyor.

Bu üç heykelsi form sırasıyla okuma, performans ve meditasyon mekanları olarak hizmet ediyorlar. Her biri çevresindeki peyzajın özgün bir unsuru olan su, açık gökyüzü ve yıldız ışığı ile rezonans kuruyor. Xima Kütüphanesi, düşen ginkgo yapraklarının renkli dokusunu arkasına alarak su kenarında zarifçe konumlanıyor. Düzlemsel formunun içinde yer alan ışıldayan metalik kubbe, hafif esen rüzgarla kıpırdayan suya silüet düşürüyor. Ginkgo Şapeli, yamaçtaki ağaçların arasında konumlanıyor ve ginkgo yaprağından esinlenen dört büyük taş tarafından havaya kaldırılıyor. Ziyaretçiler kıvrımlı metal küreler arasındaki dar geçitten geçerken merkezi boşluğa adım atıyorlar. Dali Sahnesi ise görünmez bir kemerin negatif iziyle şekillenmiş olup, kamusal meydana açılıyor. Performanslar ve şenlikli buluşmalar için göz alıcı bir odak noktası haline geliyor. Farklı işlevlere hizmet etseler de bu üç pavyon, ortak bir mimari dile sahip; her biri kendi işlevine ince bir şekilde yanıt verirken görsel bir bütünlük sağlanıyor. Geçirgen mimari karakter, rüzgarın ve ışığın yapılardan serbestçe akmasını mümkün kılıyor.

Dış cepheler, gözenekli beyaz traverten modüler panellerden oluşurken, iç küreler kavisli paslanmaz çelik plakalarla birleştirilmiş. Kütüphane ve şapelde iç yüzeyler kumlanmış dokularıyla yumuşak ve dokunsal bir atmosfer yaratırken, sahnede ise parlak, çelik yüzey tercih edilerek çevresindeki ışık ve hareketler yansıtılıyor. Mevsimler değiştikçe peyzaj da dönüşüyor: Ginkgo ormanı canlı yeşillerden altın ve kehribar tonlarına döndüğünde bu değişim üç pavyonla birlikte doğa ve mimarlığın sürekli dönüşen bir senfonisini oluşturuyor.

AYDC projesinde mimari jestler minimal tutulmuş; heykelsi ve sanatsal müdahalelerle yapı formu, doğal peyzaj ve yerel kültürel hafıza bir araya getirilmiş; mimarlık deneyim, hayal gücü ve topluluk için bir taşıyıcı olarak yeniden tanımlanmış.