Atölye 3 Dönüşüm: Tasarım Aracının Tasarım Süreci ile İlişkisi Üzerine Bir Araştırma

Dr. Öğr. Üyesi Emel Cantürk
Dr. Öğr. Üyesi Yekta Özgüven
Dr. Öğr. Üyesi A. Kumsal Şen

Bilgi teknolojilerinin gelişimi ve yol açtığı değişimler, günümüzde 4. Endüstri Devrimi olarak adlandırılmaktadır. Akıllı otomasyon sistemleri, veri alışverişleri ve üretim teknolojileri gibi kavramları içeren Endüstri 4.0’ın gündelik hayatın her alanında olduğu gibi, mimarlık pratiğinde de köklü dönüşümleri beraberinde getirmesi kaçınılmaz olmuştur. Mimarlık alanına önce bir temsil ve görselleştirme aracı olarak giren bilgisayar teknolojileri, çok geçmeden geleneksel tasarım araçları ile tasarlanması olanaksız olan, karmaşık geometrilerin hesaplanabilmesi ve tasarlanabilmesine olanak sağlayan bir tasarım aracına dönüşmüştür. Günümüzde ise bilgi teknolojilerinin mimarlık ortamındaki kullanım alanı yalnızca tasarım süreci ile sınırlı kalmayıp, üretim sürecini de kapsayacak şekilde genişlemiştir.

Bilgisayar destekli tasarım ve üretim, bir yandan, robotik, sanal gerçeklik, sayısal/hesaplamalı tasarım, parametrik tasarım, algoritmik tasarım gibi yeni tasarım yöntemlerinin geliştirilmesinde önemli bir artış sağlarken; diğer yandan, tasarım süreci üzerine çeşitli tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Bu bağlamda, bilgisayar destekli tasarım yöntemleri ve/veya geleneksel yöntemlerle (maket, eskiz, çizim, vb.) gerçekleştirilen tasarım süreçlerinin, tasarımcının yaratıcılığına olan etkisi pek çok araştırmaya konu olmuşsa da konuyla ilgili hala net bir sonuca ulaşılabilmiş değildir. Özellikle, bilgisayar destekli tasarım yöntemlerinin mimari tasarım eğitiminde kullanımı ve bu kullanımın tasarımcı adayı öznenin yaratıcılığı üzerindeki etkisi, hala tartışılagelen güncel konulardan biri olmaya devam etmektedir.

Aslında, tasarım sürecini analiz etmeye ve tasarım metodolojisi geliştirmeye yönelik çalışmalar 1950’li yıllardan beri artarak sürdürülmektedir. Pek çok farklı yaklaşımda, tasarım etkinliği, bir “karar verme” (Asimow, 1962) ve “problem çözme” (Newel & Simon, 1972; Lawson, 2006; Cooper & Press, 1995) eylemi olarak ele alınmaktadır. Bu bağlamda, tasarım süreci, yaratıcı ve sezgisel boyutları da içeren, bir araya getirilen çeşitli bilgilerden ve bu bilgiler aracılığıyla yeni bilgi üretimine dayanan oldukça karmaşık bir süreçtir. Bu süreç, “muhakemeye dayalı, rasyonel” ve “yaratıcı, sezgisel” düşünce olarak iki farklı düşünme biçimini içerir ve bu iki düşünce yapısının kombinasyonu ise, tasarım sürecindeki en önemli yeteneklerden birini meydana getirir (Lawson, 2006). Bu yönüyle tasarım süreci, “yaratıcılık” olgusunu içeren özel bir problem çözme biçimi olarak tanımlanabilir.

Yaratıcılığı etkileyen temel değişkenler bilişsel, çevresel ve bireye bağlı olmak üzere üç ana grupta ele alınmakla birlikte (Eysenck, 1996, s. 209), bir yaratıcı süreç olarak tasarım süreci, ayrıca tasarım aracı ile de birebir ilişkilidir. Çeşitli araştırmalar, pek çok tasarımcının tasarımlarına genellikle eskiz ve maket yaparak başladığını ve tasarımın erken aşamasında bu geleneksel yöntemlerin, sezgisel boyutun ortaya çıkarılmasında ve tasarım fikri geliştirilmesinde önemli bir katkısı olduğunu ortaya koymuştur (Wiegers and Vergeest, 2001; Scali ve diğ., 2002; Dunn, 2010). Özellikle başlangıç aşamasında yapılan eskiz ve maketlerin, içerdikleri muğlaklığın yanı sıra farklı yorumlara açık olmaları, tasarım fikrinin geliştirilmesinde kilit bir rol oynamaktadır (Goldschmidt, 1994). Bilgisayar destekli tasarım araçlarının ise, bu sezgiselliği aktarma noktasında yetersiz kaldığına dair genel bir yargı olmasına karşın, bu araçların tasarımın ilk aşamalarından itibaren değişik form denemelerine, malzeme ve el becerisinden bağımsız hızlı tasarım yapmaya imkan tanıdığını destekleyen araştırmalar da söz konusudur (Akipek & İnceoğlu, 2007; Güney, 2015; İslamoğlu & Değer, 2015). Diğer taraftan, tasarım sürecinin, özgün tasarım fikrinin üretilmesinden çıkarak, yalnızca kullanılacak olan sayısal programın ve tasarım aracının sunduğu olanaklar ve kısıtlamalar çerçevesinde yürütülmesi tehlikesi de bulunmaktadır.

Bu ikili yapı arasındaki ince çizginin, yeni nesil düşünce sistemi ve teknolojiler üzerinden yapılacak olan bir okumayla ortaya konması, mimarlık eğitiminde çağdaş ve güncel olanın takip edilmesi açısından oldukça önemli görünmektedir. Bu kapsamda, güncel teknolojiler ile bu teknolojilerin tasarım aracı ve tasarım süreci üzerindeki etkilerinin ve yeni ilişki biçimlerinin sorgulanması gerekliliğinden yola çıkarak, mimarlık öğrencilerine yönelik bir tasarım atölyesi (1) gerçekleştirilmiştir.

Atölyenin Kurgusu ve Yöntemi
“Atölye 3 Dönüşüm”, güncel kullanımlara ve gereksinimlere cevap üreten kent mobilyalarının tasarlanmasını konu edinen, dört günlük bir tasarım atölyesi ve yarışması olarak kurgulanmıştır. Atölye sürecindeki, tasarım ve üretim aşamaları; eskiz ve fiziksel maket gibi geleneksel yöntemlerle tasarımların geliştirilmesi, dijital model aracılığıyla tasarımların geliştirilmesi, 3 boyutlu yazıcı teknolojisiyle prototiplerinin üretilmesi, atölye sonunda üretilen tasarımların sergilenerek oylamaya sunulması ve en çok oy olan kent mobilyası tasarımının 1:1 ölçekli olarak 3 boyutlu yazıcıda üretilmesi şeklinde belirlenmiştir (2) (Şekil 1).

Maltepe Üniversitesi, Mimarlık ve Tasarım Fakültesi, Mimarlık Bölümü öğrencilerine yönelik olan atölyede, 31 katılımcı açık çağrı yöntemiyle seçilmiş ve katılımcılar, mimarlık eğitiminde geçirdikleri süreye göre 3 veya 4 kişilik tasarım ekiplerine ayrılmıştır. Oluşturulan 9 tasarım ekibi de farklı bir tasarım yöntemi kullanacak olan 3 gruba ayrılmış, her bir gruba, “modüler”, “parçacıl” ve “bütüncül” olmak üzere üç farklı yöntem alternatifinden birisi verilmiştir. Modüler tasarım yöntemini (Yöntem A) kullanacak olan tasarım ekiplerinden, minimum boyutlardaki çeşitli modüllerin, belirli kurallar aracılığıyla tekrarlanarak bir araya gelmesinden meydana gelen bir bütün oluşturmaları, parçacıl tasarım yöntemini (Yöntem B) kullanacak olan tasarım ekiplerinden, az sayıda daha büyük 2 veya 3 parçayı bir araya getirerek farklı kullanım alternatifleri oluşturmaları, bütüncül tasarım yöntemini (Yöntem-C) kullanacak olan tasarım ekiplerinden ise, 3 boyutlu yazıcının maksimum üretim boyutu olan 100x80x50 cm’lik üretim boyutu içinde kalan yekpare bir tasarım yapmaları beklenmiştir (Şekil 2).

Atölye çalışması öncesinde, katılımcıların, 3 boyutlu bilgisayar destekli tasarım programları ile olan görece sınırlı ilişkileri ve 3 boyutlu yazıcı teknolojisini birebir olarak hiç deneyimlememiş olmaları nedeniyle, birkaç günlük kısa eğitimler verilmiştir. Katılımcılara tasarlamaları beklenen “kent mobilyası”nın işlev(ler)ine dair bilgi verilmesinden özellikle kaçınılmış, böylelikle tasarım ürününün tanımlanmasından başlayarak, sezgisel ve rasyonel olarak özgün ve yaratıcı öneriler üretmeleri hedeflenmiştir.

Bu doğrultuda, farklı tasarım yöntemlerinin kullanılması ve kullanılan her farklı yöntemle birlikte tasarlanan ürünün de süreç içerisinde geçirdiği değişim ve dönüşümünün gözlemlenmesi amacıyla, atölye çalışmasının aşamaları şu şekilde gerçekleşmiştir:

1. aşamayı, tasarım fikirlerinin eskiz ve maket gibi geleneksel tasarım yöntemleri ile üretilmesi oluşturmaktadır. Bu bağlamda, katılımcılar, öncelikle kent mobilyası kavramının işlev ve bağlamına dair bir senaryo oluşturmuşlar, form ve kullanım prensiplerini belirlemişler, tasarıma dair ilk fikirlerini eskizler ve maketlerle somutlaştırarak temsil etmişlerdir. Bu aşamada, katılımcıların kendi hayal güçlerini yansıtacak olan özgün tasarım fikirlerini ortaya koyabilmeleri amacıyla, yürütücüler tarafından mümkün olduğunca yönlendirmeden kaçınılmış, yalnızca tasarım süreçlerini gözlemlemek ve soruları yanıtlamak üzere bir kez kritik verilmiştir.

2. aşamayı, maket ve eskizler ile ifade edilen tasarım fikirlerinin, bilgisayar destekli tasarım programları aracılığıyla, dijital ortamda yeniden üretilmesi oluşturmuştur. Bu aşamada, katılımcılardan beklenen, ilk aşamada ortaya koydukları tasarımların birebir olarak dijital ortama aktarılmasından ziyade; tasarım sürecinin dijital ortamda da sürdürülmesidir. Böylelikle, maket ve eskizlerle temsil edilemeyen geometrilerin, malzeme özelliklerinden kaynaklanan kısıtlamalar nedeniyle üretilemeyen biçimlerin ve çok sayıda tasarım alternatifinin oluşturulması olanaklı hale gelmiştir. Bu aşamada, yürütücüler tarafından, katılımcıların bilgisayar programı üzerindeki hakimiyetlerine bağlı olarak ortaya çıkan problemleri çözmek üzere danışmanlık verilmiştir. Tamamlanan dijital modeller, 3 boyutlu yazıcı teknolojisi ile uygulanabilirliği bağlamında revize edilmiştir (3). Biçimsel, yapısal ve işlevsel olarak tüm kararları verilmiş dijital modeller, katılımcılara verilen eğitimler sırasında öğretilen 3 boyutlu yazıcı baskı teknolojisine uygun programlar ile test edilerek, baskı süreleri hesaplanmış ve süreyi kısaltmak üzere çeşitli iyileştirmeler yapılmıştır.

Atölye boyunca, tasarım aşamalarındaki değişim ve dönüşümlerin izlenmesi amacıyla, çalışma süreçleri belirli aralıklarla görsel ve işitsel kayıt altına alınmıştır. Her tasarım ekibi, ilk tasarım fikrinin ortaya çıkışından sonuç ürüne ulaşana dek 3 gün boyunca, 1,5 saat aralıklarla, tasarım aşamalarını 10’ar dakikalık video ve ses kaydı ile belgelemiştir (Şekil 3). Bu kayıtlarda, katılımcılardan, tasarım düşüncelerini kavramlar aracılığıyla, fiziksel maket ve dijital model yapma süreçlerini ise basit eylemlerle sözlü olarak ifade etmeleri istenmiştir. Böylelikle, bir yandan tasarım süreci devam ederken, bir yandan da tasarım sürecinin eş zamanlı olarak görsel ve sözlü ifadelerle aktarılması, tasarlama eyleminin dönüşüm süreçlerini doğrudan ortaya koyma imkanı sağlamıştır.

Tasarım Süreçlerinin Analiz Edilmesi
Süreç boyunca katılımcıların kaydetmiş olduğu görsel ve sözlü dokümanlar, deşifre edilerek yazılı hale getirilmiştir. Tasarım düşüncelerine ilişkin basit kavramlar ile fiziksel maket ve dijital model yapma süreçlerine ilişkin basit eylemlerin oluşturduğu bu ifadeler, tasarım ekipleri ve tasarım yöntemleri bağlamında kategorize edilerek, süreçteki değişim ve dönüşümler, kesişimler ve farklılaşmalar analiz edilmiştir.

Bu bağlamda, modüler tasarım yönetimi ile çalışan A grubu ekiplerinin tasarım kararlarında, çok fonksiyonluluk, hareketlilik, değişebilirlik-dönüşebilirlik, bir araya gelme, esneklik, kullanıcının isteğine göre şekillenme, takma-çıkarma, iç içe geçmek, ayırmak-birleştirmek, eklemek, keskin formlar (prizma), doluluk-boşluk; parçacıl üretim yöntemi ile çalışan B grubu ekiplerinin kararlarında eğrisellik, eğim, altından geçmek, kabuk, denge, basitlik, fonksiyona göre form, işlevsellik, bir araya gelme, hareketlilik, boşluk, teğet; bütüncül tasarım yöntemi ile çalışan C grubu ekiplerinin tasarım kararlarında ise iç mekan, organiklik, eğrisellik, asimetri, akışkanlık, bükmek, keskin olmayan formlar, yüzey, kabuk, açı, kapalılık, delik açmak gibi ifadelerin sıklıkla kullanıldığı tespit edilmiştir.

Tüm ekiplerin tasarım kararlarında ortak olarak, oturma, dinlenme, uzanma, toplanma, çalışma gibi fonksiyonların önerildiği görülmektedir. Bu ortaklık, katılımcıların “kent mobilyası” üzerine sorgulamalarını, alışılagelen kavramsal anlayışla yapmış olmaları ile ilişkilendirilebilir. Diğer taraftan, tüm ekiplerin yine de “kent mobilyası” kavramını daha kapsayıcı bir nitelikte ele aldıkları ve bu doğrultuda oyun oynama işlevini de önerdikleri, ayrıca kent mobilyası fonksiyonlarına ilişkin tüm önerilerin yalnızca insan odaklı olmadıkları, hayvanlara yönelik barınma-beslenme işlevinin de önerildiği, işlevin yanı sıra konfor/ergonomi, strüktür/taşıyıcılık kavramlarının öne çıktığı saptanmıştır.

Modüler tasarım yöntemini kullanarak çalışan A ekiplerinin, sonuç ürünlerinde tanımlı ve katı prizmatik hacimlerden oluşturulan tasarım önerileri dikkat çekerken (Şekil 4, Şekil 5) önerilen işlevlerin kesin olarak tanımlanmadığı ve kullanıcılara bırakılmış olduğu dikkati çekmektedir. Parçacıl tasarım yöntemini kullanan B ekiplerinin, tasarım biçimlenmesinde işlevin diğer tüm tasarım  kriterlerinden baskın rol oynadığı (Şekil 6), bütüncül tasarım yöntemini kullanan C ekiplerinin ise daha çok organik ve amorf yüzeylerden oluşan tasarımlara yöneldiği gözlemlenmiştir (Şekil 7, Şekil 8).

Bu bağlamda, tasarımın ve tasarım sürecinin şekillendirilmesindeki en belirleyici etken, kullanılan tasarım yöntemi olmuştur. Tasarım yöntemi, büyük ölçüde biçimsel özellikleri belirlemekle kalmamış, aynı zamanda önerilen işlevleri de tanımlamıştır.

Maketle Çalışma Süreci
Ekiplerin, verdikleri tasarım kararları doğrultusunda maket yapma sürecinde sıklıkla gerçekleştirdiği eylemler analiz edildiğinde (Şekil 9), bütün ekiplerin makette zorluk yaşadıklarını sıklıkla dile getirdikleri dikkat çekmektedir. Ayrıca, yine tüm ekiplerin ifadelerinde en çok yer verilen diğer ortak eylemler ise, kesmek, yapıştırmak ve eklemek gibi basit maket yapma eylemleridir.

A grubu ekipleri, maketle tasarım sürecinde tasarladıkları biçimleri temsil etmekte herhangi bir problemle karşılaşmazken aynı modülden fazla sayıda üretmek zorunda kalmaları sebebiyle yaşadıkları zorluklardan söz etmişlerdir. Fazla sayıdaki aynı modülün elle üretilmesinin, dijital olarak üretilmesine kıyasla daha uzun bir zaman aralığı gerektirmesi ile ilgili olan bu durum, ekipler tarafından “fazlasıyla zaman kaybı” olarak değerlendirilmiştir. A ekipleri bu süreçte, makette zorluk yaşamak, kesmek, yapıştırmak, eklemek, bir araya getirmek, çizmek, tutturmak, döndürmek, delik açmak, birleştirmek, saplamak, geçirmek, hacim oluşturmak, kapatmak, kırmak, hareket ettirmek eylemlerini kullandıklarını ifade etmişlerdir.

Parçaların değişik kombinasyonlarla bir araya gelmesi ana fikri ile tasarımlarını geliştiren B grubu ekipleri ise, maketle tasarlarken, ortaya çıkarmak istedikleri biçimlerin özellikle ergonomi ve geometrilerine ilişkin zorluk yaşadıklarını belirtmişlerdir. B ekiplerinin sıklıkla dile getirdikleri eylemler; makette zorluk yaşamak, kesmek, yapıştırmak, eklemek, bir araya getirmek, boşluk açmak, içini oymak, katlamak, koparmak, desteklemek, hafifletmek olmuştur.

Bütüncül bir anlayışla tasarımlarını gerçekleştiren C grubu ekiplerinin tamamı, kütlesel önerilerden kaçınmak için amorf geometriler üretmeyi tercih etmişlerdir. Bu durum, maketle tasarım ve ifade konusunda zorluk yaşamalarına neden olmuş; ürettikleri eskiz maketleri tasarım fikirlerini anlatmakta yetersiz kalmıştır. Bu doğrultuda da maketle tasarım sürecinde en çok eylem çeşitliliği görülen gruplar, C ekipleri olmuştur. C ekipleri makette zorluk yaşamak, kesmek, yapıştırmak, eklemek, şerit kesmek, boşluk açmak, uzatmak, bağlamak, esnetmek, bükmek, bozmak, ters çevirmek, bütünleştirmek, sarmalamak, dengelemek, doku vermek, çentik atmak, ayakta tutmak gibi geniş bir yelpaze tanımlayan eylem grubunu kullanmışlardır.

Diğer taraftan, A ve B grubu ekipleri bir araya getirmek eyleminde, B ve C grubu ekipleri ise boşluk açmak eyleminde kesişmişse de; grupların maket aşamasında gerçekleştirdikleri eylemlerin büyük çoğunluğu, kullandıkları tasarım yöntemine özgü görünmektedir. Bu bağlamda, modüler tasarım yapan A ekipleri, birbiri ile eşdeğer parçalardan fazla sayıda üretmelerine bağlı olarak çizmek, birleştirmek, tutturmak, saplamak, geçirmek gibi eylemleri gerçekleştirdiklerini ön planda ifade ederken; B ekipleri, tasarımlarının daha az parçadan meydana gelmesi ile ilişkili olarak, içini oymak, katlamak, koparmak gibi eylemlerden söz etmektedirler. Bütüncül tasarım yöntemini kullanan C ekiplerinin ise esnetmek, bükmek, bozmak, dengelemek, çentik atmak, doku vermek gibi diğer gruplar tarafından belirtilmeyen, bütüncül bir tasarımın kütlesel etkisini hafifletmek ve formu dinamik kılmak amacını güden çeşitli eylemleri ifade ettikleri görülmüştür.

Modelle Çalışma Süreci  
Bilgisayar ortamında modelleme sürecinde, ekiplerin sıklıkla belirttikleri eylemler analiz edildiğinde (Şekil 10), tüm ekiplerin ifadelerinde ortak olarak yer alan eylemlerin kopyalamak, döndürmek ve çizmek gibi basit komutlar olduğu görülmüştür.

A grubu ekiplerinin, daha çok tanımlı geometriler kullanmaları sebebiyle, 3 boyutlu modelleme programının, tasarıma olan biçimsel etkisi sınırlı kalmış, ancak diğer taraftan modüllerin bir araya gelmesine dair çok sayıda farklı varyasyonun üretilmesini olanaklı kılmıştır. Böylelikle, özellikle A ekiplerinin maket ile çalışma sürecinde karşılaştıklarını belirttikleri zorluklar, modelle çalışma sürecinde büyük ölçüde bertaraf edilmiştir. Bu doğrultuda, A ekiplerinin ifadelerinde model yapma sürecine dair kullandıkları eylemler, kopyalamak, döndürmek, çizmek, birleştirmek, silmek,  hareket ettirmek, açı vermek, ölçü girmek, açısını değiştirmek, birbirine  bağlamak, basılabilirlik, denemek, yapıştırmak, aynalamak, üst üste koymak, destek atmak, yerleştirmek, yerini değiştirmek, uyarlamak olmuştur.

B grubu ekiplerinde ise, tasarımların biçimlenmesinde işlevin diğer tüm tasarım kriterlerinden ön planda tutulması ile ilişkili olarak; biçimin, işlevlerin gerektirdiği eylemler tarafından sınırlandığı görülmektedir. Bu bağlamda, B ekipleri model yapma sürecinde özellikle, makette belirlenmesinde zorlanılan ergonomi, ölçek, ölçü ve kullanıma dair kararlar aldığı tespit edilmiştir. B ekipleri, modelleme sürecinde, sıklıkla kopyalamak, döndürmek, çizmek, birleştirmek, silmek, çekiştirmek, oynamak, kalınlık vermek, boşluk açmak, uzatmak, yüzey oluşturmak, düzlem oluşturmak, hesaplamak, hizalamak, takmak, külte oluşturmak, kıvrım oluşturmak, genişletmek gibi eylemleri kullandıklarını belirtmişlerdir.

C grubu ekipleri ise büyük oranda organik formlar ve eğrisel yüzeylerden meydana gelen tasarım fikirlerini, maketle tasarım sürecinde somutlaştırmakta zorlanmışlar; bu bağlamda tasarım sürecini yönlendiren asıl etmen bilgisayar programının sunduğu sınırsız olanaklar olmuştur. Dolayısıyla, C ekipleri özelinde tasarım fikirleri, model yapma sürecinde oldukça farklı bir sonuç ürüne evrilmiştir. C ekipleri model ile tasarım aşamasında, kopyalamak, döndürmek, çizmek, kaydırmak, büyütmek/küçültmek, hareket ettirmek, açı vermek, çekiştirmek, oynamak, kalınlık vermek, boşluk açmak, uzatmak, yüzey oluşturmak, deforme etmek, eğmek, yumuşatmak, ovalleştirmek, kıvırmak, parça çıkarmak, kırmak, içeri gömmek, kavis vermek, pah kırmak, dengelemek, dairesel kesmek, ölçeklendirmek, kesit çizmek, iç-dış kesit oluşturmak gibi eylemleri kullandıklarını ifade etmişlerdir.

A ve B ekipleri birleştirmek ve silmek eylemlerinde, B ve C ekipleri çekiştirmek, oynamak, kalınlık vermek, boşluk açmak, uzatmak, yüzey oluşturmak, A ve C ekipleri ise hareket ettirmek ve açı vermek eylemlerinde kesişmişlerdir. Bu bağlamda, en fazla sayıdaki kesişimin, parçacıl tasarım yöntemini kullanan B ekipleri ile bütüncül tasarım yöntemini kullanan C ekipleri arasında olduğu tespit edilmiştir. Bu noktada, maket ile çalışma sürecinde, tüm tasarım gruplarının ortak olarak ifade ettikleri kesmek, yapıştırmak ve eklemek eylemleri haricinde ortak eylemde bulunmayan A ve C ekiplerinin, modelle çalışma sürecinde diğer ekiplerden farklılaşan bir eylem grubunu kullanmaları dikkat çekicidir.

Ekiplerin, model aşamasında da, tıpkı maket aşamasında olduğu gibi, ifade ettikleri eylemler, kullandıkları tasarım yöntemleri ile ilişkili görünmektedir. Bu bağlamda, A ekipleri ölçü girmek, açısını değiştirmek, denemek, üst üste koymak, destek atmak, yerini değiştirmek, uyarlamak gibi çok modüler tasarıma özgü ifadeler kullanırken; B ekipleri ise tasarım yöntemleri ile paralel olarak düzlem oluşturmak, hizalamak, kütle oluşturmak, genişletmek, hesaplamak gibi parçaların bir araya getirilmesine ilişkin bir takım ifadeler kullanmışlardır. C ekiplerinin ise, deforme etmek, eğmek, yumuşatmak, parça çıkarmak, kavis vermek, içeri gömmek, pah kırmak, dairesel kesmek gibi, maketle temsil edemedikleri, tanımlı olmayan amorf ve eğrisel biçimleri oluşturmaya yönelik bir grup eylem dizisini belirttikleri gözlemlenmiştir.

Değerlendirme
Dört günlük kısa bir zaman aralığında gerçekleştirilen bu atölye çalışması ile tasarım aracının tasarım süreci üzerindeki etkisi, maket ve 3 boyutlu modelleme gibi farklı tasarım araçlarının kullanımı bağlamında irdelenmiştir. Atölye süreci, maket yaparak tasarlama ve bilgisayar aracılığıyla tasarlama süreçlerinin tasarım yöntemi ve düşüncesinden bağımsız olarak ele alınamayacağını, yöntem ve düşünme biçimi değiştikçe söz konusu araçların farklı olanaklar ve kısıtlamaları beraberinde getirdiğini göstermiştir.

Bu kapsamda, modüler tasarım yöntemi ile çalışan A grubu ekiplerinin, tasarımlarında tanımlı formları tercih etmeleri nedeniyle tasarım aşamasını maketle gerçekleştirmekte zorlanmadığı gözlemlenirken daha tanımsız formlar üretmeyi tercih eden B ve C grubu ekiplerinin maket aşamasında tasarım fikirlerini temsil etmekte zorlandıkları görülmüştür. Dilsel ve edimsel olarak makette ifade ortaklıkları bulunsa bile tasarım yöntemindeki farklılıklar, sonuç ürünlerde kendini net olarak ortaya koymuştur.

Bilgisayar destekli tasarımın, tanımlı geometrilerin ve hacimlerin tasarlanması üzerinde belirleyici bir etkisi tespit edil(e)memişse de tekrarların hızlı bir şekilde üretilmesine, böylelikle farklı olasılıkların ve varyasyonların denenmesine olanak sağlayarak zaman kullanımı ve yönetimi konusunda avantaj sunduğu görülmüştür. Tasarım fikirlerini maketle somutlaştırmakta zorluk yaşamayan A grubu ekipleri, diğer taraftan aynı modülü elle tekrar tekrar üretmenin getirdiği zaman kaybından bahsetmiştir. Dolayısıyla A ekipleri, bilgisayar ortamında modelleme sürecinde, aynı modülü tekrar tekrar üreterek yaşadıkları zaman kaybını bertaraf ederek, bu süreyi modülleri farklı şekillerde bir araya getirerek, çeşitli kombinasyonlar ve farklı alternatifler üretmeye ayırabilmiştir. B ve C grubu ekiplerinin ise hem daha tanımlı işlevler, hem de amorf geometriler önermeleri sebebiyle tasarımlarını makette ifade etmekte ve geliştirmekte zorlanmış olduğu, özellikle C ekiplerinin istedikleri geometrileri 3 boyutlu model aracılığıyla daha kolay üretebildiği gözlemlenmiştir. Ayrıca, bilgisayar programına hâkimiyetin de hem tasarım sürecini hem de tasarım sürecine ayrılan zaman aralığını etkilediği açıkça görülmüştür.

Dikkat çekici başka bir sonuç ise tasarım yöntemi fark etmeksizin işlev, ergonomi, ölçü, ölçek ve taşıyıcılığın tasarım fikrine etki eden ortak konular olması ve bu konuların biçimsel karşılıklarının yaratılma sürecinde tasarım aracı değişmesine rağmen birleştirmek, döndürmek, bir araya getirmek, doluluk-boşluk oluşturmak, yüzey-hacim oluşturmak gibi eylemlerin ortak olarak ifade edilmesidir.

Kısıtlı bir zaman içerisinde 31 öğrencinin katılımıyla gerçekleştirilmiş olan bu çalışmanın, ileride daha uzun bir zaman dilimine yayılarak ve daha fazla katılımcının bireysel tasarlama sürecinin dokümantasyonu ile gerçekleştirilmesi, tasarım aracı ile tasarım yöntemi ilişkisine dair daha kapsamlı okumaların yapılmasını mümkün kılacaktır. Bilgisayar destekli tasarım kullanımının (özellikle profesyonel mimarlık pratiğinde) artış gösterdiği, ancak çoğu araştırmanın hala geleneksel tasarım yöntemlerinin tasarım sürecindeki önemini  ortaya koyduğu günümüz tasarım ortamında, bahsedilen kapsamlı araştırmaların gerçekleştirilmesi ve tasarım araçlarının tasarımcılar üzerindeki etkilerinin incelenmesi anlamlı görünmektedir.

Kaynaklar
Akipek, F. Ö., İnceoğlu, N., 2007, “Bilgisayar Destekli Tasarım ve Üretim Teknolojilerinin Mimarlıktaki Kullanımları”, Megaron, YTÜ Mim. Fak. E-Dergisi Cilt 2, Sayı 4.

Asimow, M., 1962, “Introduction to Design”, Prentice-Hall, New York.

Cooper, R. and Press, M., 1995, “The Design Agenda: A Guide to Successful Design Management”, John Wiley & Sons, Chichester.

Dunn, N., 2010, “Architectural Model Making”, London: Laurence King Publishing.

Eysenck, H. J., 1996, “Dimensions of Creativity” içinde The Measurement of Creativity, Ed. Boden M. A., The M.I.T. Press, ss. 199-242.

Goldschmidt, G., 1994, “On Visual Design Thinking: The Vis Kids of Architecture”, Design Studies, Vol. 15, Iss. 2, April 1994, ss. 158-74.

Güney, D., 2015, “The importance of Computer-Aided Courses in ArchitecturalEeducation”, Procedia – Social and Behavioral Sciences, 176, 757 – 765.

İslamoğlu, Ö. S., Değer, K. D., 2015, “The Location of Computer Aided Drawing and Hand Drawing on Design and Presentation in the Interior Design Education”, 4th World Conference on Educational Technology Researches, WCETR2014, Procedia – Social and Behavioral Sciences, 182, 607 – 612.

Lawson, B., 2006, “How Designers Think (4th ed.)”, Architectural Press, Oxford.

Newel, A. ve Simon, H. A., 1972, Human Problem Solving, Prentice-Hall, New York.

Scali, S., Shillito, A.M., Wright, M., 2002, “Thinking In Space: Concept Physical Models and the Call for New Digital Tools. Crafts in the 20th Century”, Edinburgh 2002.

http://www.eca.ac.uk/tacitus/papers.htm.

Wiegers, T. ve Vergeest, J. S. M., 2001, “Extraction of Cad Tool Requirements from Industry and from Experimental Design Projects”, Proceedings of ASME 2001.