Arkitektoniğin Önemli Bir Elemanı Olarak Merdivenler II

Şengül Öymen Gür, Prof. Dr.
Ayhan Karadayı, Dr. Öğr. Üyesi

Merdivenin Ontolojisi

Bu metnin birinci kısmını okuyanlar bilecektir ki bu çalışma mimarlığın önemli bir bileşeni olan merdivenlerin ontolojisiyle ilgili olup semantik, etnografik ve kozmogonik bir irdelemedir ve göstergebilimsel yönteme dayalıdır. Dolayısıyla bu metinde merdiven konusunda faydacı bilgiler aktarmayacağız. Konunun bütünlüğünü sağlamak için genç okurların Abdullah Sarı (1960, 2019)’nın merdivenler konusundaki etraflı kitabına bakmalarını, çağdaş merdivenler için Catherine Slessor (2000), Karl J. Habermann (2003), Pietro ve Gallo (2006), vb. kitaplara bakmalarını, çeşitli çevrimiçi mimarlık dergilerini incelemelerini önerebiliriz, o kadar.

Diğer yandan fonksiyonalist ve pragmatik bilgilerin uygulandığı sade, modern merdivenlerin estetik sonuçlara götürmeyeceğini veya kozmogonik olmadığını ileri sürmek de olanaksızdır. KTÜ yerleşkesinden elde edilen deneyimler 1970’li yıllardaki tasarımların ve özellikle merdiven tasarımlarının çok güzel olduğunu ortaya koymaktadır (Resim 1, 2). Bunların içinde Mimarlık Bölümü ana merdiveni ise tam bir kozmogonik örnektir. Üstelik, iki ayrı işlev alanını üstün bir beceriyle ayırarak öğretim üyesi ve öğrenci arasında verimli bir mahremiyet eşiği sağlar (Resim 3, 4). 

Resim 1. KTÜ Fizik Bölümü ana giriş merdiveni, Nihat Güner & Mustafa Polatoğlu, yarışma 1964 (Fotoğraf: Karadayı, 2022).

Resim 1. KTÜ Fizik Bölümü ana giriş merdiveni, Nihat Güner & Mustafa Polatoğlu, yarışma 1964 (Fotoğraf: Karadayı, 2022).

Resim 2. KTÜ Mimarlık Bölümü, stüdyo kanadı merdiveni, Nihat Güner & Mustafa Polatoğlu, imalat 1966 (Fotoğraf: Karadayı, 2022).

Resim 2. KTÜ Mimarlık Bölümü, stüdyo kanadı merdiveni, Nihat Güner & Mustafa Polatoğlu, imalat 1966 (Fotoğraf: Karadayı, 2022).

Resim 3-4. KTÜ Mimarlık Bölümü Orta/Ortak/Ama ayrı merdiveni, Nihat Güner & Mustafa Polatoğlu (Fotoğraf: Karadayı, 2022).

Resim 3-4. KTÜ Mimarlık Bölümü Orta/Ortak/Ama ayrı merdiveni, Nihat Güner & Mustafa Polatoğlu (Fotoğraf: Karadayı, 2022).

Resim 3-4. KTÜ Mimarlık Bölümü Orta/Ortak/Ama ayrı merdiveni, Nihat Güner & Mustafa Polatoğlu (Fotoğraf: Karadayı, 2022).

Resim 3-4. KTÜ Mimarlık Bölümü Orta/Ortak/Ama ayrı merdiveni, Nihat Güner & Mustafa Polatoğlu (Fotoğraf: Karadayı, 2022).   

Ayırırken birleştirmek, birleştirirken ayırmak çok eski bir tarihe sahiptir bizde. Yöresel evlerimizde çevre ile iletişimde değerlendirilen vazgeçilmez bir çözümdür. Neredeyse Karadeniz Bölgesinin tüm geleneksel ev uygulamalarında dikkat çekici bu unsur mevcuttur. Zemin kata çeşitli nedenlerle “düzayak” girilebilirken üst katlara apayrı ve bakımlı merdivenlerle girilir. Burada birkaç örnekle yetiniyoruz (Resim 5-7).

Resim 5. Fındıklı'da bir ev (Fotoğraf: Gür, 2006).

Resim 5. Fındıklı’da bir ev (Fotoğraf: Gür, 2006).

Resim 6. Fındıklı'da bir başka ev (Fotoğraf: Gür, 2006).

Resim 6. Fındıklı’da bir başka ev (Fotoğraf: Gür, 2006).

Resim 7. Hurşitbeyoğulları Konağı- üst katın zemin kattan koparılışının özgün bir biçimi (Fotoğraf: Gür, 2002).

Resim 7. Hurşitbeyoğulları Konağı- üst katın zemin kattan koparılışının özgün bir biçimi (Fotoğraf: Gür, 2002).  

Merdiven insanın çevre ile baş etmede farklı yükseklikleri birleştirmek için zorunlu olarak başvurduğu, her şeyden önce pragmatik bir yapı elemanıdır. İnsan toplulukları ve kavimler bir görünüp bir kaybolurken barınaklar ve yapım tarzları değişir ve buluşlarla birlikte dönüşür. 40.000 ile 14.000 yılları arasına, Buzul Çağına tarihlenen mağara yaşamına bağlı olarak ortaya çıkan mağara resimleri ve oyma işçiliği çeşitli yerlerde kayıt altına alınmıştır. Ülkemiz çok eski bir yerleşme bandı üzerinde yer aldığı için mağaralar tüm coğrafyamıza yayılır. Bir kısmı barınma için kullanılmış ve kullanılmakta olanlardır. Yine bir kısmı turizm yolları üzerinde kültürel ve seyirlik odaklar oluştururlar.  

Homo Sapiens’in, yerin çoğunlukla altında ve ender olarak da üstünde yer alan bu mağaralara inmek-çıkmak için kimi elemanlara başvurmak zorunda olduğunu tahmin etmek hiç de zor değildir (Resim 8-10).  

Resim 8. Hısn Keyfa (Hasankeyf)'in 12.000 yılından beri bilinen mağaralarına çıkan temizlenmiş kiltaşı basamaklar (Fotoğraf: Gür, 2018).

Resim 8. Hısn Keyfa (Hasankeyf)’in 12.000 yılından beri bilinen mağaralarına çıkan temizlenmiş kiltaşı basamaklar (Fotoğraf: Gür, 2018).

Resim 9. Anastasiopolis (Dara)-mağara tapınaklarının dış merdivenleri (Fotoğraf: Gür, 2018).

Resim 9. Anastasiopolis (Dara)-mağara tapınaklarının dış merdivenleri (Fotoğraf: Gür, 2018).

Bu gün çevre, kent ve bina tasarımında mekansal ve işlevsel ilişkileri oluşturmaları açısından, çok önemli bir yer tutan merdivenlerin çok güçlü sembolik ve etkileyici ontolojik boyutu vardır. Basamaklar ve merdivenler farklı kültürlerde yaygın olarak, düşeyde yükselmeyi vurgulayan, mahremiyet anlayışına ışık tutan, farklı seviyeler arasında ve hatta özellikle bu dünya ve ruhlar alemi arasında iletişim kuran tasarım elemanlarıdır. 

Semantik açılımlar

Merdivenler üzerine semantik açılımlar ilk kez Slessor (2000) tarafından gündeme getirilmiş ve daha çok “kutsal olana erişme” anlamında yorumlanmıştır. Örnekleri arasındaki Babil Kulesi, Asurluların kent kurarak cennete ulaşabileceğini anlatmaktadır. Ortaçağ kiliselerinde, altar’a (sunak/mihrap) çıkan üç basamak “faith, love and hope / inanç, sevgi ve ümit”i sembolize edermiş (Selessor, 2000). Bir çeşit haç merdivenleri bile yapılmış zamanında. Böylece hacılar adım adım/çabalayarak dünyalık kaygılarından arınıp, ulvi amaçlarına erişebilecekmiş.

Yüksek mekanlarla bağ kurmak ve yüksek olana kutsallık-tanrısallık addetmek birçok dinin sürekli ihtiyacı ve dolayısıyla sanat ve mimarlığın konusu olmuştur. Fiziki olarak yükselmek dini inançların bir tür sınavı olmuştur, örneğin, birçok Budist tapınağı dağların tepesindedir. Hindistan’da Ganj Nehri boyunca, Hindu kutsal şehri Varanasi’de Ghat olarak bilinen merdivenlere binlerce hacı ve yerel halk yıkanmak, arınmak ve kutsanmak için gelir. Her bir ghat’ın (basamak/sahanlık) kendi inançlarında bir yeri vardır (Slessor, 2000). 

Benzer sembolizm Orta ve Güney Amerika’da Kolombus öncesi klanlarda çok belirgin görülür. İhtişamlı merdivenlerin zirveye ulaştığı yerde rahipler tanrı huzurunda “kurban etme ayini” yaparlarmış. Yukarısı kutsallaştırıldıkça aşağısı, yani yer altında olan ve ezilenler karanlığa boğulurmuş. Toplumlarda bunun da kozmogonik bir veri olması üzücüdür!

Zamanla soyut tanrının yerini yeryüzündeki temsilcileri olan firavun ve hükümdarlar almıştır. Hatşepsut Tapınağı MÖ 1458’de ölen on sekizinci Hanedandan gelen ve tarihteki ikinci kadın firavun olan Hatşepsut döneminde inşa edilmiş bir morg tapınağıdır. Luksor şehrinin karşısında yer alan şehir, antik mimarinin bir başyapıtı olarak kabul edilir. Üç büyük terası çöl tabanının üzerinden Deir el-Bahari kayalıklarına doğru yükselir (Resim 10). 

Resim 10. Hatshepsut Ölüm Tapınağı, Krallar Vadisi-Luxor'un karşı kıyısı, Mısır, İ.Ö 15.yy (Fotoğraf: Gür, 2008).

Resim 10. Hatshepsut Ölüm Tapınağı, Krallar Vadisi-Luxor’un karşı kıyısı, Mısır, İ.Ö 15.yy (Fotoğraf: Gür, 2008).

İslam’da ilk minber uygulaması 622 yılında inşa edilen İslam’ın ilk camisi Mescid-i Nebevi’de, yani Peygamber Camisi’nde uygulanmıştır. Başlangıçta Hz. Muhammed hurma kütüğüne dayanarak topluluğa hitap edermiş, birkaç yıl sonra (628 ya da 629) ılgın ağacından birkaç basamak ve bir oturma yerinden oluşan bir minber yapılmış (1). Dinler tarihinden anlıyoruz ki tanrı, yarı tanrı ve peygamberler halktan hep bir merdivenle ayrılmış? 

On sekizinci yüzyılda Giovanni Battista Piranesi’nin yoğun bir biçimde merdivenlere odaklanmasının nedeni nedir acaba, hiç düşündünüz mü? Piranesi’nin onlara tutkun olmasının nedeni sadece geometrileri ve çok yönlülükleri olabilir mi? Hayır. Piranesi’nin merdivenleri insanoğlunun hiç eksilmeyen yükselme arzusu ve hiyerarşi takıntısını anlatır (Resim 11).

Resim 11. Giovanni Battista Piranesi. Tower with Bridges, from Prison Caprices. 1760-61.Etching, 55.2 x 41.6 cm. The Metropolitan Museum of Art, New York (URL-1).

Resim 11. Giovanni Battista Piranesi. Tower with Bridges, from Prison Caprices. 1760-61. Etching, 55.2 x 41.6 cm. The Metropolitan Museum of Art, New York (URL-1).

Diğer yandan modern bilim ve matematiğe hayran kalan Hollandalı sanatçı Maurits Cornelis Escher, kireç taşı üzerine yağlı mürekkeple çizilmiş şekil ve yazı baskı tekniği uygulayarak, ahşap baskı, bakır ve çelik klişe kullanarak insanın gerçeklik algısını merdivenler aracılığıyla sınamıştır. Escher’in sanat eserleri, genellikle, görünüşte üç boyutlu ve ilgi çekici optik yanılsamalardan oluşur. O, her şeyden önce yaşamlarımızı oluşturan yanıltıcı yapıya odaklanarak insan varlığını inceler. Bu anlamda, en çok kullanılan motiflerinden biri bu metnin de konusu olan merdivenlerdir. 

Escher bu temayı sadece geometrileri ve çoklu boyutları iletmedeki esneklikleri nedeniyle mi seçti? Hayır, aynı zamanda insanların dünyada yükselme konusundaki sonsuz arayışını ve hiyerarşilere olan takıntılarını sembolize ettikleri için seçti (Resim 12).

Resim 12. M.C. Escher – Görecelik (1953) (URL-2).

Resim 12. M.C. Escher – Görecelik (1953) (URL-2).

Kozmogonik açılımlar 

Merdivenin günlük yaşamda önemli işlevleri olduğu herkesçe bilinir. Pragmatik, zorunlu ve işe yarar özellikleri olduğu için merdiven yapının doğrudan bir bileşenidir. Bu anlamda da merdiven yine dokunsal özellikleriyle tektonik bir şiir olma potansiyeline sahiptir ve bunun yapıldığına yukarıda işaret ettik. Ancak dünyevi bir işlevi olması merdivenin etnografik-kozmogonik bir tarihi olmadığı anlamına gelmez!

Merdivenin tarihi insan icatlarının tarihini de yansıtır. Merdivenin birincil görevi basitçe, yukarı tırmanmaktı. İki tarafta destekli, ortada basamak olarak yatay çubuklardan oluşurdu. ABD’nin güneyindeki Yerli Amerikan kabileleri tarafından yapılan kerpiç evlerde üst katlara ve teraslara çıkmak için hala kullanılan bu aparatlar bazı Afrika kabilelerinde de kullanılmaktadır. İhtiyaç haricinde kaldırıldıkları için güvenlik açısından da faydalıdırlar. Benzer çözümlere ülkemiz kırsalında halen sıkça rastlanır (Bkz. Karadayı özel arşivi).

Rize-Ardeşen-Tunca yöresinde baş tarafını yaslanacağı yere sabitlemek için ağacın çatallı kütüğüne oyularak ve ağaç direğin gövdesi üzerinde basamak ve rıht oluşturacak biçimde çentikler açılarak yapılan, alttaki resimdeki merdiven türü tam bir yaratıcılık örneğidir. Yaratıcı bir zekaya işaret etmenin ötesinde “elindekiyle yetinme”, “yarara dönüştürme”, “becerme” gibi özelliklere doğrudan işaret etmekte ve zengin anlamlar taşımaktadır. Yörelerin ve bağlamların zekası yere ve donanıma özgü olduğu için yapı sanatında belli bir tarihi döneme, bir akıma işaret etmezler; yere özgüdürler ve özgündürler (Resim 14, 15).

Resim 13. Rize-Ardeşen-Tunca yöresinde kullanılan merdiven: ağaç kütüğünün üzerinde oyularak basamak ve merdiven açılmıştır (Fotoğraf: Karadayı, 2022).

Resim 13. Rize-Ardeşen-Tunca yöresinde kullanılan merdiven: ağaç kütüğünün üzerinde oyularak basamak ve merdiven açılmıştır (Fotoğraf: Karadayı, 2022).

Resim 14. Hemşin'de bir serander merdiveni (Fotoğraf: Karadayı, 2022).

Resim 14. Hemşin’de bir serander merdiveni (Fotoğraf: Karadayı, 2022).

Avrupa’nın tarihi büyük kentlerinde, doğrudan anayolun yaya kaldırımına bağlandığı ana giriş merdivenlerinde çift yönlü çıkış/iniş sağlayan merdivenlere rastlanır. Rönesans saray ve villalarında zaten mevcut olan bu merdiven, on dokuzuncu yüzyılın ortaları itibarıyla kurumsal yapılarda da uygulanmıştır (Resim 16).

Resim 15. Zürih Üniversitesi Merkez Kampüsü, Zürih (Fotoğraf: Selen Gür Özmen, 2022).

Resim 15. Zürih Üniversitesi Merkez Kampüsü, Zürih (Fotoğraf: Selen Gür Özmen, 2022).

Kökünü geri sürmek olanaklı olmadığı halde binanın ana girişine iki zıt yönden ulaşmanın ülkemizin de kozmogonik bir değeri olduğu rahatlıkla savunulabilir. Örneğin, Erzurum kırsalında artık köhnemiş, tarihi belirsiz binalarda bile çift yönlü merdiven çözümlerine rastlanmıştır, Karadeniz Bölgesi kentlerinde ve dolaylarında on dokuzuncu yüzyıldan kalma villalarda sık rastlanan bir ana giriş merdiveni tipolojisidir (Gür-özel arşivi). Neredeyse, tüm Karadeniz Bölgesi resmi yapılarında geç on dokuzuncu yüzyıl sonu itibarıyla tercihen uygulanmıştır (Resim 17-19). 

Resim 16. Taraklı'da bir geleneksel ev girişi (Fotoğraf: Gür, 2022).

Resim 16. Taraklı’da bir geleneksel ev girişi (Fotoğraf: Gür, 2022).

Resim 17. Dini yapılarda çift yönlü merdiven çözümü-Akşemseddin Camii, Göynük (Fotoğraf: Gür, 2022).

Resim 17. Dini yapılarda çift yönlü merdiven çözümü-Akşemseddin Camii, Göynük (Fotoğraf: Gür, 2022).

Resim 18. Karadeniz Bölgesinde resmi yapılarda resmi yapılarda çift yönlü merdiven çözümü-Göynük (Fotoğraf: Gür, 2022).

Resim 18. Karadeniz Bölgesinde resmi yapılarda resmi yapılarda çift yönlü merdiven çözümü-Göynük (Fotoğraf: Gür, 2022).

Ontoloji ulvi varoluşun yanı sıra canlının/cansızın varoluşunu, toplumları açıklamayı hedefler (Chumley, 2017). Ürettiğimiz kadar var oluruz! Bu kozmogonik değerin bilincinde olan mimarlarımız olmuştur bu ülkede. Biz bu yüzden onlara “büyük mimar” deriz (Resim 19).

Resim 19. KTÜ Makine Mühendisliği Ana Giriş merdiveni-Doğan Tekeli & Sami Sisa, 1970ler (Fotoğraf: Karadayı, 2022).

Resim 19. KTÜ Makine Mühendisliği Ana Giriş merdiveni-Doğan Tekeli & Sami Sisa, 1970ler (Fotoğraf: Karadayı, 2022).

Kimi zaman bir topluluğun yaşamına dokunan geçmiş, ödünç alınmış ya da paylaşılmış bir geçmiş olabilir. Ama bu geçmiş bir varlığın sürekliliğini sağlayabilir. Bizim topraklarımızdaki odeonlar, amfitiyatrolar şu anda bu coğrafyada yaşayanların ürünü değildir ama mimarı olan Romalılar, Grekler ve İyon devletlerinden çok daha uzun süre bu topraklarda yaşayıp belleğimizin ve bugünümüzün parçası oldular (Resim 20). Yeni olan her şeyde bu kozmogonik verilerin izdüşümünü bulmak çok doğaldır (Resim 21).

Resim 20. Hadrian Amfitiyatrosu (URL-3). 

Resim 20. Hadrian Amfitiyatrosu (URL-3). 

Resim 21. KTÜ Mimarlık Bölümü avlusu-mini amfitiyatro (Fotoğraf: Karadayı, 2022).

Resim 21. KTÜ Mimarlık Bölümü avlusu-mini amfitiyatro (Fotoğraf: Karadayı, 2022).

Çift girişin derin ve kozmogonik anlamını öne sürmek için amfitiyatrolar muhteşem örneklerdir. Sahne arkası girişi ve halk girişi ayrımı zorunludur bunlarda ve sahne arkası girişi sahnedeki muhteşem gösteriye hiç işaret etmeyecek kadar sadedir. Bu bağlamda evlerimizin de “sahnesi” ve “kulisi” kozmogoniktir. 

Ama kimi evlerimizde iki hatta üç ayrı sahne vardır. Konaklara çok konuk gelir; ev sahibi ve konuk zonunun işareti birinci kata ulaşan iki “ayrı” merdivendir. Konuk merdiveni girişin hemen yanındadır (Resim 22), diğeri daha sonra algılanır (Resim 23). 

 

Şekil 22. Müderrisoğlu Konağı Konuk sahnesi-Göynük (Fotoğraf: Gür, 2022).

Şekil 22. Müderrisoğlu Konağı Konuk sahnesi-Göynük (Fotoğraf: Gür, 2022).

Şekil 23. Müderrisoğlu Konağı Ev sahibi sahnesi-Göynük (Fotoğraf: Gür, 2022).

Şekil 23. Müderrisoğlu Konağı Ev sahibi sahnesi-Göynük (Fotoğraf: Gür, 2022).

Konak sahibi erkeğin girişi ise üçüncü bir sahnedir. İlk iki sahne hem izleyen hem izlenendir. Ama üçüncü sahne apayrı bir olgudur, ne kimse ‘o’nu görür, ne de ‘o’ kimseyi görür. Orası tam bir arka sahnedir-kulis! (Resim 24a, 24b). 

Resim 24. Müderrisoğlu Konağı sahibinin yan cepheden eve giriş kapısı (Fotoğraf: Gür, 2022).      

Resim 24. Müderrisoğlu Konağı sahibinin yan cepheden eve giriş kapısı (Fotoğraf: Gür, 2022).      

  

             

Aslında Roma’daki İspanyol Merdivenini görmeye gerek yok! Okurun rahatlıkla fark edebileceği gibi merdiven öyle bir olgudur ki hem sahnedir, hem sahneler! Oturanlar bizi seyreder-Biz onları seyrederiz!

Merdivenler önemlidir; bunu en iyi Holocaust’tan kurtulanlar bilir! Merdivenlerde gizleniriz, ağlarız, dinleniriz belki. Korkularımızı merdivenlerde yatıştırır, kendimizi toparlarız. Kah iner kâh çıkarız. Ama son sözümüz şudur ki merdivenin kozmogonisinin ardında önce “topos” sonra “chora” yatar. Örneğin aşağıda resmini gördüğünüz merdivenleri bizim toplumumuzda üretmek olanaklı, ama yaşatmak olanaksızdır! (Resim 25).

Resim 25. Zürih'ten bir semt içi merdiven (Fotoğraf: Gür, 2022).

Resim 25. Zürih’ten bir semt içi merdiven (Fotoğraf: Gür, 2022).

Kaynaklar