Araştırma, Çizim ve İkinci El İnşa: Flores & Prats’ın Mimarlık Pratiği
Flores & Prats’ın mimarlık pratiğini sergiler, çizimler, deneysel maketler, ikinci bir hayat verilen yapılardan bağımsız düşünmek imkansız görünüyor. 1998 yılından beri mimarlık ortamında farklı türlü üretmenin, özgün mekansal çözümlerin ve çok yönlü bir meslek anlayışının mümkün olduğunu gözler önüne seren Flores&Prats’ın projelerinden bir seçkiyi okurlarımız için hazırladık.
Hazırlayan: Ebru Şevli, Mimar
Flores & Prats, 1998 yılında Eva Prats ve Ricardo Flores tarafından kurulan, Barselona merkezli bir mimarlık ofisi. Ancak ofisin portfolyosunda inşa edilmiş mimari üretimler kadar, hatta zaman zaman daha fazla, öne çıkan iki pratik daha bulunuyor: Çizim ve araştırma. Özellikle var olan yapılara ikinci bir hayat vermek üzerine çalışmalarını gerçekleştiren ikonik ikili, araştırmanın ve çizimin keşfedici yönlerini inşa edilen projelerinde de uygulamaya özen gösteriyor. En bilinen projeleri arasında yer alan Sala Beckett, önceden işçiler için bir kooperatif yapısı olarak hizmet veren bir binayı tiyatro okuluna ve sergi mekanına dönüştürmeleri ile Flores&Prats’ın mimarlık anlayışına dair iyi bir örnek oluşturuyor. Kültür sanat yapılarının haricinde sosyal konut, kentsel çevre tasarımı, ibadet yapıları gibi çeşitlenen yapıp etme arşivi ile uluslararası ödüller kazanan ofis, politikanın ve kazancın projeleri baskın bir şekilde dönüştürdüğü günümüz mimarlık ortamında, alternatif mekansal çözümler, duyarlı tasarım yaklaşımları ve kompakt ofis organizasyonu ile mimarlık mesleği için umut verici ve önemli bir yerde duruyor.


Mimarlık yaklaşımlarında tekrar eden bir formüle yaslanmak yerine her projeyi yeni bir araştırma imkanı olarak gördüklerini dile getiren Eva Prats, projelerinde yapılara müdahale etmeden önce, var olan değerleri, yapıların bugüne getirdikleri hikayeleri ve izlerini koruma konusundaki hassasiyetlerini sıklıkla röportajlarında ve yayınlarında vurguluyor. Yapıların birer yıkıntı değil, kentin içinde yaşamaya devam eden alanlar olması gerektiğine inanan Eva Prats ve Ricardo Flores, projelerinde hafıza, anı, duyusal ilişkiler, ışık ve gölge gibi kullanıcı ile mekan arasında anlam ve bağlam temelli ilişkileri kuran kavramlara odaklanıyorlar.
Geçmişle kuvvetli bir ilişki kuran bu mimarlık pratiği, aynı zamanda çizime de yalnızca bitmiş bir tasarımın uygulanması ve anlatılması için kullanılan bir araç olarak değil; keşfedici bir süreç olarak yaklaşıyor. “Drawing without Erasing and Other Essays” başlıklı metinler derlemesinde, hem stüdyolarında hem de uzun yıllardır eğitim verdikleri çeşitli okullarda yaptıkları işleri elleri ile çizerek arşivlemeyi tercih ettiklerinden bahsediyorlar. Kalem ile çizmenin, bugün mimarlık okullarında unutulmaya yüz tutmuş bir pratik olduğunun altını çizen Flores & Prats, çizimi bir araştırma aracı olarak gördüklerini; onun sezgiye, şüpheye ve muğlaklığa açık doğasının tam bitirilmemiş olmanın da etkisiyle düşüncelerimizi aktarmanın ve keşfetmenin özel bir yolu olduğuna inandıklarını belirtiyorlar.

©Flores & Prats
Ricardo Flores, ofislerinde “pis çizimler” (dirty drawings) olarak adlandırdıkları, fikirlerin karmaşasından oluşan, çoğul çizgilerin ve ellerin bir araya getirdiği çizimlerin, projeye dair sahip oldukları sezgileri, yansımaları ve tereddütleri çizimin etrafına bulaşmış grafit izleri ile temsil ettiğini, temiz ve bitmiş olmamalarının onları diyaloğa açan bir yönü olduğunu söylüyor.
Flores & Prats’ın külliyatını sergiler, çizimler, deneysel maketler, ikinci bir hayat verilen yapılardan bağımsız düşünmek imkansız görünüyor. 1998 yılından beri mimarlık ortamında farklı türlü üretmenin, özgün mekansal çözümlerin ve çok yönlü bir meslek anlayışının mümkün olduğunu gözler önüne seren Flores&Prats’ın projelerinden bir seçkiyi okurlarımız için hazırladık.
Sala Beckett
Proje Yeri
Barselona, İspanya
Tamamlanma Tarihi
2016
Fotoğraflar
Adria Goula
Sala Beckett, Barselona’da Flores & Prats tarafından tasarlanmış bir tiyatro mekanı. Bu proje, Pau i Justicia adlı eski kooperatif binasının restorasyonu ve yeni kullanıma adaptasyonu ile tiyatro, deneyim, eğitim ve toplum yaşamına açık bir merkeze dönüştürüyor.
Tasarım sürecinde bina tamamen yenilenmek yerine, orijinal kapılar, fayanslar, pencereler ve diğer tarihi detaylar gibi geçmişten kalan ögeler korunmuş ve yeni mekanlara anlam katacak şekilde tekrar kullanılmış. İç mekan programı; tiyatro salonları, prova odaları, sergi alanları, restoran/bar ve sosyal buluşma mekanlarını içeriyor. Bu alanlar, kentsel çevre ile güçlü bir ilişki kurarak izleyiciyi sahnede sadece bir izleyici olmaktan çıkarıp yaratıcı bir diyalogun parçası haline getirmeyi amaçlıyor. Proje Kasım 2016’da Poblenou mahallesinde açılarak Barselona’nın kültürel yaşamına yeniden canlılık kazandırırken, binanın kolektif hafızasını ve kooperatif ruhunu yaşatıyor.
Casal Balaguer
Proje Yeri
Palma de Mallorca, İspanya
Tamamlanma Tarihi
2002
Fotoğraflar
Adria Goula
Casal Balaguer, İspanya’nın Balear takımadalarındaki en büyük ada olan Mallorca’nın başkenti Palma’nın tarihi merkezinde yer alan bir saray. Kökeni 14. yüzyıla dayanan bu büyük aristokrat konut, 16. yüzyılda yenilenmiş, 18. yüzyılda ise genişletilmiş. Geçen yüzyılın sonlarında Palma Belediye Meclisi, Casal Balaguer’in bir kültür merkezine dönüştürülmesine karar vermiş. Flores & Prats Architects’in Duch-Pizá ile birlikte tasarladığı bu proje, yapının yeni bir döneme girişini simgeliyor. Artık aile konutu olmaktan çıkan yapı, tüm kente açık kamusal bir binaya dönüşmüş.
Yapının farklı inşa evrelerinde ve sonraki kullanımlarında zamanın bıraktığı izler, ayrıntılı bir incelemeye konu edilmiş; bu sayede Flores & Prats + Duch-Pizá, mevcut tüm koşullara saygılı, aynı zamanda yapıda etkileyici dönüşümler ve yeni kullanım olanakları ortaya çıkarabilecek bir proje aracılığıyla bu karmaşık yapıya yeniden hayat kazandırmış.
111 Building
Proje Yeri
Terrassa, İspanya
Tamamlanma Tarihi
2011
Fotoğraflar
Adria Goula
Barcelona’nın dış çeperinde, doğal peyzaj ve çam ağaçlarıyla çevrili bir bölgede konumlanan 111 sosyal konuttan oluşan yapı, konutları merkezi bir avlu etrafında örgütlüyor. Amaç, tek topluluk gibi işleyen bir mahalle oluşturmak ve sosyal ilişkileri güçlendirmek. Bu ortak avlu, farklı kültürlerden ve geçmişlerden gelen insanların etkileşim kurmasını, sosyalleşmesini teşvik eden bir buluşma alanı işlevi görüyor. Bu mahalle, sakinleri için toplum içindeki ilk sosyal yapıyı temsil ederek günümüzde yaygınlaşan izolasyon ve bireyselleşme eğilimini tersine çevirmeye yardımcı oluyor.
Avluda üç ağaç, birkaç oturma birimi ve bir çeşme bulunuyor; bu alan, konutların ana girişini oluşturan açık hava bir tür antre işlevi görüyor. Sokaktan konutlara uzanan yolculuk, farklı ölçeklerin oluşturduğu bir dizi mekansal geçişle düzenlenmiş olup, kamusal ve en açık alandan başlayarak giderek evin mahremiyetine doğru ilerliyor. Bir uçtan diğerine, yatak odasından sokağa uzanan bu güzergah sürekli çeşitlilik gösteriyor. Avluda aile bireylerinin selamlaşmaları, komşuların karşılaşmalarıyla iç içe geçiyor; böylece bu alan, evin “ocağının” bir uzantısına dönüşüyor ve dostların ile tanıdıkların günlük yaşamlarını ikinci bir mahremiyet halkasında paylaşabildiği bir mekan haline geliyor.
The Morning Chapel
Proje Yeri
Venedik, İtalya
Tamamlanma Tarihi
2018
Fotoğraflar
Adria Goula
Bir adada olmak ve ardından bir bahçenin içinde bulunmak, insanın zihninin dinginlik ve tefekküre yöneldiği huzurlu bir hal yaratır. Venedik, San Giorgio’daki bahçe, Palladio’nun Manastırı’ndan Lagün’e doğru uzanan yollardan oluşan yelpaze biçiminde bir yapıya sahip. Sabah Şapeli bu uzun patikalardan birinin üzerinde yer alıyor ve bu yürüyüş güzergahının suyla buluştuğu noktanın hemen öncesine konumlanıyor.
Şapel, patikaya paralel bir duvar olarak sunuluyor. Bu duvarda bir kapı bulunuyor; ziyaretçiye ortak güzergahtan ayrılma, doğrusal yolların sunduğu bilinen hedefi geride bırakma ve yönünü kaybetme riskine rağmen bilinmeyene doğru ormana girme seçeneği tanıyor. Şapel, böylece ormana açılan bir kapı haline geliyor; kendi parçası olduğu daha büyük bütüne, birbirine yaklaşarak doğal bir kubbe oluşturan ağaç dallarının yarattığı yapıya, bağlanıyor.
Şapelin parçalı niteliği çam ormanı tarafından tamamlanıyor ve içerdiği kokular, temiz hava, sesler ve ışık gibi doğal niteliklerini bu ağaçlardan ödünç alıyor. Yapı ve bitki örtüsü birlikte, ziyaretçiyi içine alan ve kalma isteği yaratan doğal bir açıklık oluşturuyor. Bu, ritmin değiştiği ve nefesin farklılaştığı bir an sunuyor.
Liquid Light
Proje Yeri
Venedik, İtalya
Tamamlanma Tarihi
2018
Fotoğraflar
Adria Goula
Flores & Prats’ın, Yvonne Farrell ve Shelley McNamara küratörlüğünde gerçekleşen Freespace sergisi kapsamında 2018 Mimarlık Bienali’ne yaptığı katkı Liquid Light, Sala Beckett projesinden yola çıkarak geliştirilmiş. Doğal ışığın huzmesi binanın içinde korunuyor ve yıl boyunca merkezi dolaşım alanının atmosferini değiştiriyor. Freespace için önerileri, bu doğal ışık huzmesini serginin içine taşımak olmuş. Sala Beckett’ten bir parça, Venedik Arsenale’de gerçek ölçekte yeniden inşa edilmiş; uzakta olan bir yerin mekansal deneyimini yaşatabilen, içinde dolaşılabilir bir fragman sunuyor. Bu parça, Barcelona’daki Sala Beckett’in çatı penceresinin birebir replikası; ancak onu çalıştıran ışık özgün, Venedik’in ışığı.




















Güneş Terkol’un suluboya defterinden detay, 2025