Antalya: İlk ve Tek Mimarlık Bienalimiz 15 Yaşında

Suha Özkan Hon. F AIA

Antalya öncelikle Altın Portakal Sinema Ödülü olmak üzere birçok sanat etkinliklerinin odağı durumunda. Özellikle Kepez Belediyesi’nin öncül Turgut Cansever Ödülü olmak üzere mimarlık alanının iyeliği ile eşsiz bir konumda yer almaktadır. Konuya girmeden Kepez Belediyesi’nin başkanlarına ve özellikle Başkan Mesut Kocagöz’e teşekkür etmeliyiz. Başkan, “Antalya Mimarlık Bienali, mimarlık dünyasını Kepez’de buluşturdu” derken “etkinliğin bu yıl, Türkiye’nin endüstriyel kültür miraslarından biri olan eski Pil Fabrikası’nda düzenlenmesinin ayrı bir anlam taşıdığını” söyledi. Başkan Kocagöz, “Bugün burada, Antalya’nın geçmişine sahip çıkan ve geleceğini düşünen bir vizyonun buluşmasına hep beraber tanıklık ediyoruz…. Hayallerimizi hedefe dönüştürdük. Hedefimizi, Antalya’nın mimarlık tarihine kazımaya geldik” diye konuştu. “Bu süreçte emeği geçen başta Antalya Mimarlar Odası Başkanımız Hasan Çerçiler’e, Bienal Başkanı Celal Abdi Güzer’e, küratörlerimize, katkı sunan tüm kurumlara ve özveriyle çalışan ekip arkadaşlarımıza ve özellikle genç mimarlara teşekkür ediyorum” dedi. Bienalin derleyicileri Lale Özgenel ile Elvan Hazal Türkyılmaz Bilgiç bu tarihi belgeleme yönetimini üstlendiler. Onlara Ayça Akay Özden ve Batuhan Efe Şahin eşgüdüm sorumluları olarak üstün nitelikli destek oldular.

Bienal Başkanı Güzer de “Bu Bienal’de de heyecanlıyız. Birden fazla nedenle heyecanlıyız. Birincisi; bir ara vererek kaybettiğimizi düşündüğümüz bir değeri yeniden yaşatıyor olmak ve sürdürülebilir kılmak. Dört bienal yaptıktan sonra pandemiyle beraber bir duraksama dönemi olmuştu. O nedenle biraz da kinayeli olarak 4,5 adını verdik. Bu bizim aslında beşinci bienalimiz.” dedi. Antalya Mimarlar Odası Başkanı ve bienalin enerjik destek kaynağı Hasan Çerçiler ise “Mimarlık Bienali, mimarlık mesleğinin geleceğine atılmış tarihi bir imza oldu.” diye konuştu.

Benim katkımı “Antalya Venedik gibi olur mu?” başlığı ile her zamanki iyimserliği ile Hafta’da sunan, yetenekli kültür izleyicisi Gila Benmayor ve Sonses TV şöyle paylaştı:  “Açılış konuşmalarının ardından dünya mimarlık ortamına önemli katkılar sunmuş, Dr. Suha Özkan, ‘Mimarlık Ödüllerine Bakış’ı anlattı. Özkan, mimarların vicdanlı insanlar olduğunu, bu vicdanlılığın arkasında göz ardı edilen birtakım gerçeklere dikkat çekerek, enerji ve kaynak açısından mimarlığın, yapı endüstrisinin ne kadar önemli olduğunu hatırlattı. Mimarlık değerlerini katılım, çoğulculuk, özgürlük, ayrımcı olmamak, eşitlik, barış, paylaşım, ortaklık ve sorumluluk duygusu olarak sıraladı. 21. yüzyılda bu değerlere yeşil ekoloji, koruma, sürdürebilirlik, ortaklık ve dönüşüm kavramlarıyla tasarıma olumlu değerlerin eklendiğini bildirdi.” Burada söyleşi katılım ortamında yer alan öteki katkıcıları ancak yönlendirebilirim iaba.com.tr ile @iaba2025 da hepsi var. Yine de bu derginin derleyeni Yasemin Şener’in “Çizginin Ötesinde, Mimarlığın Kendini Anlatma Biçimleri” başlıklı konuşmasını ve eşi rahmetli dostumuz Zekai Görgülü anısına Tülin Görgülü’nün düzenlediği “Mimarlık Öğrencileri Kolaj ve Görsel Metafor Yarışması”nı nitelikli katkılar arasında anmakta yarar var. 

Mimarlık Bienali denilince, 1980’de kurulan, yeni olmasına karşın Venedik Mimarlık Bienali bir bakıma mimarlık dünyasının odak noktası ve en etkin olanı. İki ana yapısal alandan oluşuyor: Napoleon Bonaparte’ın kurdurduğu park (Giardini della Biennale) ve içindeki ana sergi yapısı Padiglione Centrale ile Arsenale tarihi silah ve özellikle halat fabrikası var. Burada İKSV’nin edindiği Türkiye Pavyonu da bulunmakta.

Antalya Kepez’de 1980 – 1998 yılları arasında çalışmış olan MKE Askeri Pil Fabrikası uzunca bir süredir sanayi müzesi olarak düşünülüyorsa da, mimarlık bienali ile yeniden gündeme gelen bu yapı grubunun tüm sanatlara ayrılmış, yıl aşırı dönemlerle sergileme odağı olursa, bir tarih ve kültür kenti olan Antalya’yı çok etkili bir biçimde evrensel ortama yerleştirir. Gerçekte tarih, doğa ve kültür değerleri ile bütünleşmeyen ya da bu değerlerden yoksun turizm oldukça can sıkıcı bir eylem.

Terk edilmiş MKE Pil Fabrikası bir ana avlu-yol ile çok geniş bir büyük mekan ile pıtrak gibi çepeçevre, öncesinde işlikler olan, daha küçük salonlardan oluşuyor. Bu haliyle çok etkileyici. Duvarlarda çalışanların simgesel ter izleri, tavanlarda dirençli, sağlam metal taşıyıcılar, zeminlerde neredeyse kırk yıl boyunca ezilmişliğin kalıntısı döşemelerle anlamlı, yorgun bir varlığı izlenmekte. Bence ileride “ne olacaksa” yürüyüş zeminleri hassas bir biçimde güvene alınıp, kesinlikle yapının öğelerine özellikle yüzeylere dokunulmamalı. Bir çalışma alanı olarak tasarlandığından, doğal ışık yeterli ve çok iyi. Sergileme için en gerekli olan doğal ışık yapını doğası gereği düşünülmüş olarak var. Hem de çok yeterli ve yumuşak: İyi. 

Bienal’e dönersek, zamana bağımlı Mimar Sinan Kütür Merkezi’nde 8 söyleşi, 3 panel oturumu, Pil Fabrikası’nda da 12 sergi ile “Merak Odaları” ve 8 değişik ortamda yer alan çoğunlukla 3x3x3 metre modüler olarak düzenlenmiş yerleştirmeler (installations) vardı. Yollanan tasarım belgelerinden sergilemelerin üstün nitelikte yerel olarak üretilmiş olması, kutlanması gereken büyük başarı.

Bienalin temaları 2011’de “Mimarlıkta Kesişmeler”, 2013’te “Şablon”, 2015’te “Geleceği Düşünmek”, 2017’de “Süreklilik” olmuştu. Uzun bir pandemi arasından sonra bu yılın teması “Arada” olarak belirlendi. 

Bitirirken bienalin sergileme izlenimlerini anımsarsak, cömert ve aydınlık sanayi mekanları içinde sergilemeler yaklaşıp yakından izleme imkanı sundu. Üç metreküplük yerleştirmeler de büyük alanlarda keskin bir ileti ile yer alan katılımlardı. İlerideki bienallerde üç metreküp sınırı gevşetilip daha farklı izlenimlere ve etkin dışavurumlara olanak verilebilir.

Bienal simgesel biçimi en etkin karşıtlık olan sarı-siyah ile bu renkleri yaşatan küp, koni ve piramit gibi üç Platonik hacimden “küp”ü kullanmakta. Yıpranmış sanayi ortamında yeni, dengeli, diri ve fark edilir olmaktaydılar. World Architecture Festival’ın (WAF) simgeleştirdiği şişman, stilize “W” ile karşılaştırırsak Antalya Bienali’nin sarı küpleri daha soyut ve soylu. Gelecek bienallerde de geliştirilip yorumlanarak sürdürülüp birleştirici simge olarak kullanılmalı. Burada titiz ve tutarlı çalışmaları için Evenworks Creative kutlanmalı.