Allianz Kampüs İzmir

Mimari Proje

Swanke Hayden Connell Mimarlık

Proje Ekibi

Burcu Şenparlak

Bülent Dündar

Burak Aktan

Bengi Amaç

Duygu Gülaydın

Su Akdağ

Nazlı Fettullahoğlu

Proje Yeri

Gaziemir, İzmir

İşveren

Allianz Türkiye

Proje Yönetim

SPM Proje Yönetimi

Peyzaj Projesi

Spiga

Yapım Yılı

2018

Fotoğraflar

Gürkan Akay

Statik Proje

Emir Mühendislik

Mekanik Proje

Anka Proje Danışmanlık

Elektrik Projesi

Aykar Mühendislik

Altyapı Projesi
Proses

Cephe Danışmanlık
Karakalem

Asansör Danışmanlık
3TEK

Aydınlatma Danışmanlık
Optimum Aydınlatma

Yeşil Bina Danışmanlık
Altensis

Swanke Hayden Connell Mimarlık tarafından mevcut yapılaşma koşullarına uygun olarak, az katlı ve yatay bir plan kurgusuyla tasarlanan Allianz Kampüs İzmir, iç ve dış mekân geçişleri, gölgelikli büyük yeşil alanları, avluları ve koru alanı ile bulunduğu bölgeye değer katıyor.

Allianz Türkiye’nin büyüme hedefleri doğrultusunda İzmir’de yatırım yaptığı operasyon merkezi kampüs projesi olan Allianz Kampüs İzmir, İstanbul şehir merkezindeki yüksek bir yapıda tamamlanan genel merkez projesinin devamında, yine Swanke Hayden Connell Mimarlık tarafından, bu kez yeni bir coğrafyada farklı mimari dinamikler ile 20.000 m2’lik bir kampüs olarak tasarlandı.

Projenin her aşamasında işverenle birlikte güçlü bir iş birliği içinde çalışıldı. İlk safhada alternatif araziler değerlendirildi ve İzmir’in hızla gelişen bölgesi olan Gaziemir Sarnıç’taki 20 dönüm parsel seçildi. Bu bölge Adnan Menderes Havalimanı’na yakınlığı, boyutları, yeni metro ve ulaşım ağlarına erişim kolaylığı nedeniyle en uygun konum olarak belirlendi.

Arazi seçiminin tamamlanması ile birlikte kampüs master planı çalışması yapıldı; gelecekteki büyümelere de imkân tanıyacak şekilde yerleşim alternatifleri hazırlandı ve en uygun yerleşim şemasının belirlenmesinin ardından konsept proje çalışmaları başladı.

Tasarımda, Allianz’ın sahip olduğu değerleri yansıtacak modern, fonksiyonel ve esnek bir yapı ve çevre yaratmak hedeflendi. Kampüs binasının yerleştiği arazi içinde açık ve yarı açık mekânları ile mümkün olduğunca fazla rekreasyon, spor ve yeşil alanlar ile desteklenmesi amaçlandı. Allianz Kampüs, içinde bulunduğu yapılaşma koşullarına uygun olarak az katlı ve yatay bir plan kurgusuyla tasarlandı. Şehrin sahip olduğu iklim ve sosyal yaşam biçimleri bu kurguyu destekledi. İç mekân-dış mekân geçişleri, gölgelikli büyük yeşil alanlar, avlular ve koru alanı, tasarımın en önemli kriterleri oldu. Bu yeni proje ile köklerini İzmir’e salan Allianz firması, içinde yapılaştığı alana değer katacak ve buradaki kalıcılığını teyit edecek şekilde tasarımı yönlendirdi. Projede kullanılan tüm peyzaj öğeleri bu beklentiler dahilinde belirlendi. Kampüsün girişinde yer alan 300 yaşındaki zeytin ağacı bunun sembolik bir yansıması oldu.

Araç sirkülasyonu tamamen yer altına alınarak yaya ve engelli dostu bir tasarım yaratıldı; kontrollü ve güvenli bir çevre oluşturuldu. Zemin üstü yapılaşma alanı bilinçli olarak azaltılırken, açık hava spor sahaları, yürüyüş parkurları ve rekreasyon alanlarına daha fazla imkân sağlandı.
Kampüs planlamasının ana hedefleri, üçüncü boyutta net ve dinamik bir yapı tasarlamak, içerde ise mekân çeşitliliği ve konforunu sağlamaktı. Bina kurgusu, temelden çatıya kadar tüm ilişkiler etüt edilip, en verimli grid kurgusunun seçilmesiyle şekillendi. Tüm cephe modülleri ve taşıyıcı sistem bu kurgunun üzerine entegre edildi. Bu karar inşa sürecini de hızlandırdı. Her tasarımda olması gerektiği gibi estetik ve fonksiyonel dengeler gözetilirken binanın araziye göre konumlandırılmasında gün ışığı faktörü irdelendi. Bu ilk karardan sonra arazinin yapılaşması en az seviyeye indirilip, kampüs bünyesindeki yeşil alanları arttırmak için zemin seviyesinin altında geniş bir avlu tasarlandı. Bu avlu bir çok sosyal mekânın merkezinde yer alarak bir çekim noktası oluştururken, aynı zamanda sahip olduğu gölgelendirme etkisiyle İzmir’in iklim şartlarına uygun bir çözüm önerisi getirmiş oldu.

Allianz Kampüs İzmir’in iç mimari tasarımının, İstanbul genel merkezi ile benzer standartlara ve tasarım anlayışına sahip olması sağlandı. Kurumsal hedefleri destekleyen, iş stresini minimuma indiren, çalışanların ihtiyaçlarına karşılık veren ve iş birliği, etkileşim, konsantrasyon ve dinlenme imkânı sunan, açık alanları ile verimli ve efektif, sürdürebilir ofis alanları yaratıldı. Fonksiyonlar tanımlanırken net bir sirkülasyon ağı oluşturmak, çalışanları hareket etmeye teşvik etmek ve onların isteklerine cevap veren esnek çözümler sunmak hedeflendi. İç mekân tasarımının ana fikri, açık ofisin çalışmasını destekleyen odak odaları, proje odaları ve farklı büyüklüklerdeki toplantı odalarıyla gelişmiş bir “komşuluk” sistemi yaratmaktı. Yaratılan bu farklı mekânlarla, kullanıcılara çalışma hayatının farklı gereksinimleri için seçenek sunuldu.

Alçak yapılaşmanın getirdiği yatay plan tipinden dolayı oluşan sirkülasyon rotaları, iç mimaride farklı bitiş malzemeleriyle vurgulandı; böylelikle kullanıcılar için hareket etmenin eğlenceli bir hale gelmesi hedeflendi. Her iki ofis bloğunun da merkezinde yer alan platform merdivenler katlar arası görsel ve fiziksel iletişimi sağlarken, etrafında yer alan kafeterya alanlarıyla da kullanıcıların sosyalleşmeleri desteklendi.

Blokları birbirine bağlayan avlu katında tüm sosyal alanlar bir arada kurgulandı. Bu alan oldukça büyük bir açıklık etrafında şekillendi. Yemek salonu, spor salonu, oditoryum, kreş gibi sosyal imkânlar bu avlu etrafında gün ışığından maksimum faydalanacak şekilde yer aldı.

Ana tasarım hedeflerinden biri de enerji tasarruflu, sürdürülebilirlik kriterleri yüksek ve yenilenebilir enerji kaynakları yaratacak bir kampüs yaratmaktı. Güneş kontrolü ve yapı kabuğu fikri bu konuda destekleyici bir mimari çözüm olarak bina tasarımına entegre edildi. Tasarımın önemli bir unsuru olan perfore metal kabuk, binanın estetik değerlerini oluşturmasının yanı sıra kullanıcı konforunu arttıracak ve enerji verimliliği sağlayacak şekilde geliştirildi. Kabuğun perforasyon oranı ve yoğunluğu dikkatle etüt edildi; güneş açısı, yönü ve çalışanların manzarasını kesmeyecek şekilde tasarlandı. Yenilenebilir enerji kaynağı yaratmak amacıyla çatıda güneş panelleri kullanılırken kampüsten çıkan tüm organik atıklar kompost makinası ile tekrar kampüs içindeki yeşil alanlarda gübre olarak kullanıldı. Allianz Kampüs İzmir Projesi US Green Building Council tarafından LEED Gold Sertifikası ile ödüllendirildi.

Sahip olduğu üstün teknolojik altyapı ve donanım özellikleriyle yeni nesil bir akıllı bina olma niteliği de taşıyan Allianz Kampüs İzmir, İstanbul genel merkez binasında olduğu gibi yine Türkiye’nin genç ve yetenekli sanatçılarından Çağatay Odabaş, Ali Alışır, Evren Erol, Mehmet Gün, Serhat Kiraz ve Utku Dervent’in eserlerine de ev sahipliği yapıyor.