Doğal ve beşeri afetler sonrası mimarlık ve sosyal gereksinimleri de bir tasarım faktörü olarak çözümleyen örnekler…

Derleyen: Baran Gülsün, Mimar

Doğal afetler sonrasında barınma ihtiyacını karşılamak amacıyla üretilen çağdaş mimarlık örnekleri olabildiğince hızlı, ekonomik ve esnek cevaplar verebilmek için en temel gereksinimler etrafında şekilleniyor. Ancak, tasarımları kısıtlayan bu girdiler, çoğu zaman sonuç ürünlerde sadece asgari fiziksel ihtiyaçların gözetilmesine, insanın sosyal bir varlık olduğu gerçeğinin geri planda kalmasına ve özellikle çocukların ihmal edilmesine sebep oluyor. Birleşmiş Milletler’in (BM) Yeterli Barınma konusundaki özel raportörünün açıklamış olduğu verilere göre dünyada 1 milyardan fazla insanın çok olumsuz koşullardaki barınaklarda yaşadığı, 100 milyondan fazla insanın ise evsiz denilebilecek şartlarda hayatını sürdürmeye çalıştığı günümüzde, doğal ve beşeri felaketlere yönelik olarak üretilen mimarlık ürünleri üzerine eskisinden çok daha fazla kafa yormak ve tartışmak gerekiyor. Bu nedenle doğal afet ve savaş sonrası mimarlık konusunu ele aldık ve sosyal gereksinimleri bir tasarım faktörü olarak çözümleyen nitelikli örnekleri derledik.

Baan Huay Sarn Yaw Afet Sonrası Okulu, Tayland

Mimari Tasarım: Vin Varavarn Architects
Tamamlanma Tarihi: 2015
Proje Alanı: 198 m²
Fotoğraflar: Spaceshift Studio

Design for Disaster (D4D) öncülüğünde, Vin Varavarn Architects tarafından tasarlanan Baan Huay Sarn Yaw Afet Sonrası Okulu; 2014’te Tayland’da yaşanan depremde okulları tahrip olmuş, ailesi alt gelir grubunda bulunan 2.000’in üzerinde öğrencinin eğitime devam edebilmesi amacıyla inşa edilmiş.

Tasarımda temel hedef, psikolojik travma yaşayan çocukları okula çekmek, motive etmek ve öğrenirken eğlenmelerine imkan tanımak olmuş. Üç sınıftan oluşan yapıda, öğrencilerin konsantrasyonunu sağlamak üzere etrafı kapalı ve içe dönük geleneksel sınıf tasarımınının aksine; dışarıya açık, doğayla bütünleşik bir mimari konsept benimsenmiş. Tasarımcılar, doğanın erken
yaşta afete maruz kalmış çocukların hayatına renk katacağına ve iyi bir öğrenme motivasyonu yaratacağına inanırken; aynı zamanda daha aydınlık mekanlar oluşturarak, ekonomik ve sürdürülebilir bir çözüm üretmeyi hedeflemiş. Öğrencilerin yetiştirdiği saksı bitkileri için tasarlanan ve cephelerde konumlandırılan bambu raflar, doğaya içkin tasarım konseptini destekliyor ve çocuklar için de bir güvenlik önlemi oluşturuyor.

Yapının yerel işçiler tarafından kısa sürede inşa edilebilmesi, gerektiğinde farklı işlevlere hizmet edebilecek esneklikte olması, geliştirilebilir ve modifiye edilebilir bir prototip tanımlaması, tasarımı şekillendiren diğer hedefler olmuş.

Eğimli bir arsaya inşa edilen bina; zemine değdiği arka tarafından öne uzanan bir iskele rolü görüyor. Ön kısmın altındaki üstü kapalı alan, çeşitli kulanımlara uygun bir mekan
tanımlarken, arka tarafın zemin bağlantısı yapıya erişimi sağlıyor. Çelik ayaklar üstünde duran yapının inşasında, modern ve pahalı malzemeler yerine, bambu gibi yerel ve geleneksel
malzemeler tercih edilmiş.

Plan B, Guatemala

Mimari Tasarım: DEOC Arquitectos
Tamamlanma Tarihi: 2018
Proje Alanı: 86 m²
Fotoğraflar: DEOC Arquitectos

Plan B, Guatemala’da 2018 Haziran ayında Fuego Yanardağı’nın patlaması sonucu evlerinden tahliye edilmiş olup sığınaklarda kalan binlerce insanın temel ihtiyaçlarına çözüm üretebilmek adına, “The Asıaprode Association” öncülüğünde başlatılan “ekolojik mahalle” önerisi kapsamında, DEOC Arquitectos tarafından
tasarlanmış.

8 x 19 m arsada yer alan 86 m²’lik “bio-climatic houses” konsepli tasarım, bir iç avlu ile iki farklı bölüme ayrılıyor. Bu bölümlerden biri sosyal alan ve ıslak hacimlerden oluşurken, diğeri yatak odalarını tanımlıyor. Yatak odası kütlesinin üzerine veya yanına başka bir yatak odası kütlesi ekleyerek büyümeye olanak tanıyan yapı, geleneksel yığma tekniği ile üretildiğinden farklı alanlarda ölçüleri değiştirmeye imkan tanıyor. Modüler sisteme rağmen farklı renklerin
tercih edilebiliyor olması, tekdüzeliği kırarak aidiyet hissini güçlendiriyor ve tasarımı yere ve kullanıma özgü hale getiriyor.

Doğal yaşamı destekleyen konut formu; ailelerin diğer yaşayanlarla veya evcil hayvanlarıyla paylaşım yapabilecekleri, doğayla iç içe bir hayat sunuyor. Açık cephe tasarımı da bunu
destekler şekilde, çok yönlü kullanım alanları yaratıyor. Beton bloklar, bambu
ve çelik çatı plağı gibi uygulaması ve tedarik edilmesi kolay malzemelerle inşa edilen yapıda, beton blokların farklı düzenlerde kullanılması sayesinde geçirgen bir kafes oluşturulmuş. Bu sistem, mekanlar arası havalandırmaya izin verirken, iç mekanları da dışarıdan ayırmayı sağlamış.

Karton Katedral, Yeni Zelanda

Mimari Tasarım: Shigeru Ban Architects
Tamamlanma Tarihi: 2013
Fotoğraflar: Bridgit Anderson

Şubat 2011’de Yani Zelanda’nın Christchurch kentinde gerçekleşen 6.3 büyüklüğündeki deprem, kentin sembolü olan Christchurch Katedrali’ne ağır hasar vermiş. Shigeru Ban Architects, yeni bir
katedral tasarlamak üzere davet edilmiş.

Yeni yapının geometrisi, orijinal katedralin planı ve yüksekliği esas alınarak tasarlanmış. Birbiri ardına sıralanan 60 cm çaplı karton tüpler, kademeli olarak açı değiştiriyor. Renkli, üçgen cam
mozaiklerden oluşan kolaj, kullanıcılara orijinal katedralin cephesinden aşina oldukları görüntüler sunuyor.

Yapı, yaklaşık 6 metrelik, eşit boyutta ve lamine ahşapla güçlendirilmiş 98 adet karton tüp ile 8 çelik nakliye konteynerinden inşa edilmiş. Her kağıt tüp, yarı şeffaf, polikarbonat bir çatı ile korunmakla birlikte, su geçirmez poliüretan ve alev geciktiricilerle kaplanmış.

700 kişilik kapasiteye sahip olan bu katedral, etkinlik ve konser alanı olarak da kullanılabiliyor.

Geçici Konteyner Konutlar, Japonya

Mimari Tasarım: Shigeru Ban Architects
Tamamlanma Tarihi: 2011
Fotoğraflar: Hiroyuki Hirai

Japonya’da 2011 yılında gerçekleşen depremin ardından sağlanan konaklama imkanlarının yetersiz kalması üzerine Shigeru Ban Architects, nakliyat konteynerlarını kullanarak, bazı mobilyaları da içeren konutları barındıran 3 katlı bir geçici yerleşim tasarlamış.

Konteynerların, cephede bir dama deseni ifade edecek şekilde istiflenmesiyle oluşan yapıların, gerektiği halde kalıcı konut olarak da kullanılabilmesi hedeflenmiş. Binalar arasında kalan alanlar, kamusal işlevlere hizmet edecek şekilde düzenlenmiş. Yerleşimde, afetzedelerin günlük ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik üzeri tente ile örtülü bir markete ve kafeye yer verilmiş.

Konutlar, bir veya iki kişinin kullanımına yönelik 19,8 m²’lik, üç veya dört kişilik aileler için 29,7 m²’lik ve 4 kişiden fazla nüfuslu aileler ve gruplara yönelik 39,6 m²’lik 3 tip plandan oluşuyor. Voluntary Architects Network organizasyonuyla bir araya gelen ve yaklaşık 200 gönüllüden oluşan ekip, her konut için daha fazla depolama alanları yaratmak adına dolaplar ve raflar üretmiş.

Fold & Float, İstanbul

Mimari Tasarım: SO?
Tamamlanma Tarihi: 2018
Proje Alanı: 21 m²
Fotoğraflar: Kayhan Kaygusuz

İstanbul’da bir deprem durumunda kullanılacak acil toplanma alanları 2001 yılında belirlendi. Ne var ki o tarihten sonra bu kamusal alanların büyük bir kısmının üzerine binalar yapılması, acil bir durumda insanların nerede barındırılacağı sorusunu da beraberinde getiriyor. SO? tarafından yürütülen disiplinlerarası bir araştırma projesi, aynı zamanda iki üniversitenin üç bölümüne yayılan bir eğitim deneyini içeriyor: Aranan cevap sabit karada değil de,
yönetilebilir suda olabilir mi?

Haliç’te duran model, Boğaziçi Üniversitesi’nde inşaat mühendisliği ve sosyoloji okuyan öğrenciler ile MEF Üniversitesi Mimarlık Fakültesi öğrencilerinin bir arada çalışarak ortaya çıkardığı türdeş alanlı bakış açılarının bir sonucu. Haliç’in depremde oluşacak bir tsunamiden etkilenmeyeceği düşünülüyor. Acil bir durumdaki olasılıklarla ilgili bir tartışma başlatmayı hedefleyen SO?, kurmaca bir yüzen yapı tasarlamış.

Hafif çelik konstrüksiyon yapı, acil durumlarda kolayca kurulabiliyor ve tüm mobilyaları içeren, katlanabilir üst yapı ile betondan üretilmiş dubadan oluşan iki ana bölümü içeriyor.

Home-for-All, Japonya

Mimari Tasarım: Toyo Ito & Associates, Architects + Klein Dytham Architecture
Tamamlanma Tarihi: 2015
Proje Alanı: 2.150 m2
Fotoğraflar: Koichi Torimura

2011’de, Japonya’da gerçekleşen Tohoku depremi ve beraberinde gelen tsunami felaketi sonrası geçici konutlarda konaklayan çocukların kullanımına yönelik tasarlanan Home-for-All, 150 m2’lik bir oyun alanından oluşuyor.

Depremin Fukuşima Nükleer Santrali’ne hasar vermesi sonucu, belirlenen yüksek radyasyon
seviyesi sebebiyle açık alanda oyun oynayamayacak 0-4 yaş arası çocuklar için, iç mekana park atmosferi verilmek istenmiş.

Yapıda strüktürel ana eleman olarak ahşap tercih edilmiş. Ağaç formuyla tasarlanmış çapraz lamine ahşap kolonlar, çatının açıklık geçmesini kolaylaştırıyor ve hafif bir konstrüksiyon elemanı tanımlıyor. Ahşap çatı, üç farklı doğrultuda, 120 derece döndürülerek üst üste yerleştirilen latalardan oluşuyor. Toplamda 9 kat tanımlayan lataların en uzunu 20 metreye ulaşıyor.

Jarahieh Okulu, Lübnan

Mimari Tasarım: CatalyticAction
Tamamlanma Tarihi: 2016
Proje Alanı: 422 m²
Fotoğraflar: CatalyticAction

Jusoor ve Sawa for Development Aid katkılarıyla, kar amacı gütmeyen, İngiltere merkezli tasarım stüdyosu CatalyticAction tarafından, mülteci çocukların kullanımına yönelik tasarlanan Jarahieh Okulu, Lübnan’ın Suriye sınırından 50 km uzaklıktaki Al-Marj kasabası yakınlarında, Jarahieh gayri resmi yerleşiminde yer alıyor.

5-14 yaş arası çocukları Lübnan eğitim sistemine entegre etmeyi Jarahieh Okulu, Lübnan hedefleyen okul, Save The Children Italy tarafından bağışlanan ve 2015 Milan Expo kapsamında sergilenen, Argot au La Maison Mobile Studio tasarımı pavyonun malzemeleriyle inşa edilmiş.

Sınırlı kaynaklar; yaratıcı, çözüm odaklı ve sürdürülebilir bir tasarım stratejisini zorunlu kılmış. Aydınlık sınıflar ve rekreasyon alanları içeren okulun duvarları, çocukları yaz sıcağından ve şiddetli kış soğuklarından korumak ve gürültünün yayılmasını önlemek için yerel bir yün ile izole edilmiş. Yapı kabuğunda kumaş kullanılırken, konstrüksiyon malzemesi olarak da ahşap tercih edilmiş.

Yerli ve yabancı gönüllülerin, özellikle kadın ve çocukların katılımıyla tasarlanan ve inşa edilen Jarahieh Okulu, zorlu koşullarda yaşama katlanmak zorunda kalan 400’e yakın çocuk için güvenli ve sağlıklı bir eğitim ortamı sunuyor.

IBTASEM, Lübnan

Mimari Tasarım: CatalyticAction
Tamamlanma Tarihi: 2015
Proje Alanı: 200 m2
Fotoğraflar: Lorenzo Conti, Ronan Glynn,
Odysseas Mourtzouchos, Joana Dabaj

Savaş nedeniyle ülkelerinden ayrılmak zorunda kalan ve Lübnan’a gelen binlerce mülteci çocuğun güvende büyüme, eğitim görme ve oyun oynama haklarını savunan CatalyticAction; esnek, geçici ve kullanışlı bir oyun alanı tasarlamış.

Acil durumlarda varlığı unutulan çocuklar için oyun alanlarının tanımı ve gerekliliği sorgulanarak yola çıkılan projede “çocuklara çocukluklarını yaşatacak” bir alan verme fikri üzerinde durulmuş. Bu fikirle, klasik bir oyun alanı yerine; çocukların yeteneklerini keşfedebilecekleri, kendi alanlarını yaratabilecekleri ve ana girdisi çocuk olan yenilikçi bir strüktür tasarlanmış. Multidisipliner gönüllü katılımcılarla inşa edilen oyun alanı modüler ve farklı oyun mekanları tanımlıyor.

Oyun alanı; birleştirilip sökülmesi, taşınması veya farklı amaçlarda kullanılması kolay parçalarla ve sebze sepetleri, araba lastikleri veya halatlar gibi yeniden kullanılan birçok malzemeyle oluşturulup, yapının ayaklarıyla sınırlanmayarak çocuklar tarafından genişletebilecek, esnek ve geçici bir mekan olarak planlanmış. Deneme olarak başlatılan bu proje, savaş dönemlerinde çocuklar için en gerekli mekanlar hakkında farkındalığı artıran bir katalizör rolü üstleniyor.

Za’atari Okulu, Ürdün

Mimari Tasarım: Emergency Architecture & Human Rights
Tamamlanma Tarihi: 2017
Proje Alanı: 42 m²
Fotoğraflar: Martina Rubino

Emergency Architecture & Human Rights tarafından tasarlanan Za’atari Okulu, Ürdün – Suriye sınırında, Za’atari Mülteci Kampı’nın hemen dışında yer alıyor. Kum torbalarının üst üste dizilmesini ifade eden “superadobe” tekniğiyle inşa edilen yapı hem Ürdünlü çocukların, hem de savaştan kaçarak buraya yerleşen ve eğitime erişim imkanı bulunmayan Suriyeli çocukların kullanımına yönelik tasarlanmış. Yapıyı aynı zamanda okuma – yazma becerisini geliştirmek isteyen yetişkinler de kullanabiliyor.

Mali’deki Büyük Djenné Camii’nden esinlenerek kerpiçle inşa edilen okul, Za’atari Okulu, Ürdün mültecilerin çoğunun geldiği Halep ve Humus’un geleneksel arı kovanı formuna atıfta bulunuyor. Ekstra mukavemet desteğine minimum düzeyde ihtiyaç duyması ve vasıfsız iş gücü ile kısa sürede inşa edilebiliyor olması, bu formun tercih edilmesindeki en önemli etkenler olmuş. Ek olarak yapıda, ısı yalıtım performansı yüksek, sürdürülebilir, yerel ve çimento bazlı bloklara kıyasla oldukça ekonomik bir malzeme olan kerpiç kullanılmış. 42 metrekarelik sınıfların her birini, 10’u vasıfsız işçi olmak üzere 18 kişiyle 14 gün gibi kısa bir sürede inşa edebilmek mümkün.