Aranya’daki Yukarı Manastır
Künye
Mimari Tasarım
Atelier Deshaus
Proje Yeri
Hebei Eyaleti, Çin Halk Cumhuriyeti
Tamamlanma Tarihi
2022
Toplam İnşaat Alanı
615 m²
Fotoğraflar
Tian Fangfang, Su Shengliang, Jonathan Leijonhufvud
Atelier Deshaus tarafından tasarlanan Aranya’daki Yukarı Manastır, üzerinde yer aldığı vadi ve yakınında yer alan Çin Seddi ile zaman-mekansal bir ilişki kuruyor; yapının bileşenleri oluşturdukları atmosfer ile ziyaretçilerine sükunet ve huzurlu olması hedeflenmiş mekansal deneyimler sunuyor.
Jinshan Dağı’nda yer alan Upper Cloister (Yukarı Manastır), antik bir tapınak değil, ancak antik Çin Seddi, gözün görebildiğince uzanan mucizevi bir yapı olarak arazi ile ilişki kuruyor. Manastırın buradaki inşası vadi için yeni bir zamansal nokta oluşturuyor. Hafif bir meditasyon salonu olan Aranya, parmak uçlarında zemine dokunuyor, ince ve narin strüktürü sanki yeni inşaat ile antik Çin Seddi arasında bir mesafe belirliyor ve vadinin insan yapımı olan ile ilişkisi sonucu zamanda yeniden konumlanmasını sağlıyor. Üst kotta yer alan giriş avlusundan alt kottaki açık meditasyon salonuna, manastırın kendisi mekanın kapanıp açılması ve atmosferi ile içsel bir zamansal boyut oluşturmayı hedefliyor. Yeni konstrüksiyon, yalnızca Çin Seddi ile zaman-mekansal bir bağ kurmuyor aynı zamanda vadinin topoğrafyası ve yabaniliği ile de uyum içerisinde yer alıyor.
Arazinin üstünde bulunduğu vadi, kömür ocağı tarafından ve teras tarımı için kullanılıyormuş. Dikkatli bir bakış, hala köylüler tarafından inşa edilmiş olan, bugün artık topoğrafyanın kendisi haline gelmiş teras duvarlarını otların altından seçebilir. Açık meditasyon alanına ek olarak, yeni manastır dağ eğiminin tersine inşa edilmiş ve 1.6 metrelik yükseltili arazinin mekansal bir forma evrilmesini sağlıyor. Burası hem araziye hem de mimariye ait bir bileşen haline geliyor.
Giriş, açık taş avlunun etrafında düzenlenmiş, dini öğeler barındıran hol girişin yanında yer alıyor. Açık avlu, geleneksel koridorlu avlunun oluşturduğu mekansal atmosferi, içeriye doğru asılmış ince çelik plakalar ve beton bir duvara bağlanmış ince çelik kolonlarla taşıyor. Açık avlunun üst girişi ise gökyüzüne bir bakış sunuyor. Avludan bakıldığında uzaktaki dağlar, işaret kuleleri, uçurumlar ve gökyüzünde yavaşça yolculuk eden bulutlar görülebiliyor. Diğer tarafta, batı yönünde vadiye bakan yatay açıklık, Çin Seddi’ni ve doğal taştan bir heykelin bulunduğu manzarayı çerçeveliyor. Bu tapınak odasının adı “Omniscience Hall (Mutlak Bilgi Holü)”; evrensel bilginin feraseti ile kişinin kendisini kötülüklerden arındırmasını sembolize ediyor.
Üst manastırda yer alan çeşitli ölçeklerdeki iç bahçeler, hem peyzaj mimarı hem de keşiş olan Shunmyō Masuno tarafından oluşturulmuş. Girişteki taş avlu, Budist kültüründeki “biçim, duyum, algı, aktivite ve bilinç” olmak üzere bu kültüre tutunan beş agregayı ima eden farklı şekillerdeki beş doğal kayadan oluşuyor ve bu beş agreganın birleşimi her şeyin oluşumunu mümkün kılıyor. Taş avlunun zemini açık renkli yontulmuş betondan yapılmış. Akşamları taş avlu, tıpkı ay ışığı altındaki deniz gibi hala parlak. Beş taş tepe, denizin sınırsız ve sonsuz olduğu düşüncesiyle örtüşen, ayakta duran veya yatan üç gruba ayrılmış. Bu avluya “Sonsuz Anlam” adı verilmiş.
Dağın eteğinde yer alan karbon fiber çatılı çelik strüktür, Çince bir karakter olan “舍” şeklinin grafiksel bir ifadesine dönüşüyor. “舍” karakteri üç parçadan oluşuyor: “亼+屮+口”. İlk parçası çatıyı, ikinci parçası kolon ve kirişleri, son parça ise temeli ifade ediyor.
İçte ve dışta ince çelik sütunlardan oluşan iki halka kavisli çatıyı destekliyor. Kare tabanın değişen yüksekliği ölçek açısından dağ arazisine uyum sağlarken dış halkadaki çelik sütunların uzunluğu da buna göre ayarlanıyor. İnsanlar şeffaf meditasyon salonundayken, dağ geçidi gerçek bir çit haline geliyor ve sadece vadiye bakan yön yeterince açık görünüyor. Çok uzakta olmayan Ming Hanedanlığı’nın Çin Seddi bir zaman fosili; tüm düzenlemeler bu sükunet anı için yapılmış.
Meditasyon salonu ve onu çevreleyen “Aranya” adlı alan, terimin asıl niyeti olan “dünyada sessiz bir yer, kendini bulmak için bir yer” ifadesinin mekansal tasvirini sunuyor. Meditasyon salonunun önündeki havuz, dağları ve gökyüzünü yansıtarak her şeyin huzurunu artırıyor. Güneş battığında veya sis yükseldiğinde, yükselen bulutları görerek oturmak zihne huzur getiriyor.
Bu nedenle, taş avlu, Budist salonu, meditasyon odası, okuma odası, yazı odası ve meditasyon salonu dahil olmak üzere bir dizi mekan yukarıdan aşağıya doğru bir sıra oluşturuyor. Hepsi araziye bağlı, içeride ve dışarıda açılıp kapanıyor ve düzenli bir ritim oluşturuyor. Aşağıdaki vadi meyve ağaçları ve otlarla dolu olup, dolambaçlı taş yollar antik Çin Seddi’ne uzanıyor.