Saray Müzesi

Mimari Tasarım
Kris Yao, Artech

Proje Yeri
Taipei, Tayvan

Tamamlanma Tarihi
2015

Toplam İnşaat Alanı
38.332 m²

Fotoğraflar
Shawn Liu Studio, KyleYu, Jeffrey Cheng, Commonwealth Publishing Group

Asya’nın dört bir yanından gelen eserleri bir araya getiren, Kris Yao imzalı Saray Müzesi; zıt bileşenlerin uyumunu vurgulayan tasarımıyla Taipei bölgesinde şeffaf ve kapsayıcı bir kültür mekanı oluşturmayı amaçlıyor.

Tayvan’ın Taipei kentinde bulunan Saray Müzesi, başkentin kültürel zenginliklerini Tayvan’ın diğer bölgeleriyle paylaşma girişiminin bir parçasını oluşturuyor. Müzede; Çin, Hint ve İran olmak üzere üç medeniyetin egemen olduğu bir kıta olan Asya’nın dört bir yanından gelen sanat eserleri sergileniyor. Sergiler, farklı kültürlerden ve zaman dilimlerinden eserleri bir araya getirerek ziyaretçilere bu kalıntılar ve bağlamları hakkında bilgi veriyor.

Müze, Chiayi İlçesindeki Taibao kentinin dışında, Puzi Nehri kıyısında çevredeki kırsal alanın geniş manzarasına sahip düz bir arazide yer alıyor. Ulaşım, 140 metre uzunluğundaki kıvrımlı bir yaya köprüsü üzerinden sağlanıyor. Bu köprü, rezervuarın dibinde yer alan taşkın önleme sistemine herhangi bir müdahalede bulunmamak için gölün üzerine yerleştirilmiş. Köprünün yapısı temel olarak tek çelik kemere, köprü tabliyesine ve aradaki dikdörtgen askılardan oluşuyor. Askılar, tabliyenin kademeli olarak dönmesiyle eğiliyor, böylece her parça yukarıdaki kemere sıkıca bağlanıyor. Korkuluk, köprünün genel eğrisini tamamlamak için hafifçe içe doğru eğimli masif ahşap korkuluklarla kaplanıyor. Köprü aslında yaya trafiği için tasarlanmış ancak gerektiğinde elektrikli arabaların geçişi de sağlanabiliyor. Ayrıca, insanların havai fişek gösterilerini ya da göldeki diğer etkinlikleri izlemek üzere toplandığı özel günlerde, güvertesinde çok sayıda izleyiciye ev sahipliği yapıyor.
Ana binanın tasarımında Çin kaligrafi vuruşlarından esinlenilmiş; “kalın mürekkep” vuruşu, “yarı kuru” vuruşla birleştirilmiş. Batıdaki düz siyah kalın mürekkep darbesi ve doğudaki beyaz yarı kuru boşluk, kavisli hacmin her iki ucunda çarpışıyor. Kuzeyde siyah yükselerek beyaza doğru sokulurken; karşı uçta beyaz yükselerek siyahla kesişiyor. Zıt bileşenlerin çarpışması titizlikle ele alınmış, sanki bir bütün oluşturmak üzere birbirine kenetlenmiş iki nesneymiş gibi temiz ve uyumlu bir yüzeyle sonuçlanmış.
Konsollu alanların inşası, üstesinden gelinmesi gereken bir zorluk olmuş. Ana çelik çerçeveler tamamlanmadan önce çıkıntılı yapıyı desteklemek için kırk beş adet geçici kolon yerleştirilmiş. Yapısal tasarımın vurucu kısmı destekler söküldüğünde ortaya çıkmış.
Müzenin camla kaplı hacmi; müze lobisi, kafe, kütüphane ve idari ofisleri içeriyor. Çelik bir strüktürle desteklenen ve açık gri low-E camla kaplanan hacim, ziyaretçilerin sosyalleşebileceği ve dinlenebileceği samimi bir kamusal alan sunmak için şeffaf olarak tasarlanmış. Çelik çerçeveler, sıcak Chiayi güneşinin bir kısmını saptırma görevi görmek üzere kabuktan çıkıntı yapıyor ve low-E cam, doğrudan güneş ışığının yanı sıra gölden gelen dolaylı yansımalardan kaynaklanan yoğun parlama ve ısı kazanımını engelliyor. Ana lobideki cam perde duvar, insan yapımı gölün ve çevredeki manzaranın çarpıcı görüntülerini çerçeveliyor. Büyük bir merdiven nazikçe yükselerek ziyaretçileri, ışık dolu sirkülasyon alanlarının bir iç avluya açıldığı ve yumuşak bir şekilde aydınlatılmış sergi galerilerine yönlendirdiği bir oryantasyon odasına götürüyor.
Katı kabuk, küratörlük bölümü ve sergi salonlarındaki ışığa duyarlı eserleri koruyor. Binanın batı yarısını oluşturan bu siyah kavisli hacim, binanın aldığı güneşin çoğunu engelliyor. Kabuğun dış cephesi, eski bir bronz çömlek deseninin dijitalleştirilmiş bir versiyonunu oluşturmak amacıyla hafifçe eğimli bir duvara tutturulan 36.000’den fazla dökme alüminyum diskle kaplanmış. Diskler, güneş hareket ettikçe oluşan yansımalarla bir ejderha imgesini çağrıştıracak şekilde bilinçli olarak yerleştirilmiş. Havalandırmayı kolaylaştırmak ve ilave güneş ışığını içeri almak için binanın hem kuzey hem de güney uçlarında büyük açıklıklar oluşturulmuş.
Müzeyi çevreleyen alan, çeşitli yerel türlerle yoğun bir şekilde doldurulmuş minyatür bir manzara şeklini alıyor. Uzaktan bakıldığında bina, bölgenin bol yağışına, sofistike sulama kanallarına ve gür yeşilliğine bir övgü niteliği taşıyan, dalgalanan bir bitki örtüsü kütlesinin içinden yükseliyor gibi görünüyor. Peyzaj tasarımı aynı zamanda bölgenin kültürel mirasını da yansıtıyor; tarih öncesi dönemlerden ve Pingpu ve Tsou halkının geleneklerinden motifler serpiştirilmiş. Müze, geceleri güzel bir su kenarı sanat eseri gibi zarif bir şekilde ışıklandırılarak Taibao Şehri ve büyüleyici çevresinin gece manzarasını bozmak yerine zenginleştiriyor.