Abrahamic Family House

Mimari Tasarım
Adjaye Associates

Proje Yeri
Abu Dabi, Birleşik Arap Emirlikleri

Tamamlanma Tarihi
2023

Toplam İnşaat Alanı
6500 m²

Fotoğraflar
Arwa Alhati, Dror Baldinger

Birleşik Arap Emirlikleri’nin başkenti Abu Dabi’de bulunan Adjaye Associates imzalı Abrahamic Family House; hem bireyselliği hem de uyum içinde olmayı vurgulayan mekanlar yaratarak farklı inançları bir araya getiren bir öğrenme, diyalog ve inanç pratiği merkezi olma niteliği taşıyor.

Abrahamic Family House, Birleşik Arap Emirlikleri’nin başkenti Abu Dabi’deki Saadiyat Kültür Bölgesi’nde yer alan yeni bir öğrenme, diyalog ve inanç pratiği merkezi. Bir cami, bir kilise ve bir sinagog olmak üzere üç ibadethanenin yanı sıra toplanma için ortak alanları da kapsayan Abrahamic Family House’ta ziyaretçiler dini ayinlere, rehberli turlara ve kutlamalara katılarak inancı keşfetme fırsatları buluyor. 

Abrahamic Family House, merkezinde karşılama forumunun yer aldığı tek katlı bir kaide ve hacim olarak eşit üç kübik ibadet evi ile net bir görsel uyum sergiliyor. Aynı zamanda, her bir binanın mimari artikülasyonu birbirinden ayrışarak özellikle bulunduğu yere ve dini referanslara yönelik olarak tasarlanmış. İbadethanelerin tamamı bir forum ve yükseltilmiş bir bahçeden oluşan dördüncü bir seküler mekanın üzerinde yer alıyor.

Her bir dinin anlatısı, yapıda çeşitli ölçeklerde ortaya çıkıyor ve yaratılışın unsurları olan su ve ışık aracılığıyla kendini gösteriyor. Odalar, vücudu serinletmek için tasarlanmış üçgen su öğelerinin bulunduğu bir avlunun içinde yer alıyor. İbadethaneye girildiğinde ziyaretçiler ışıkla yıkanırken, sıcak hava çevreden süslü tavanlara doğru çekilerek iç mekanı yumuşatıyor. Güneşin sıcaklığını yansıtan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin kum ve dağlarına atıfta bulunan kirli beyaz bir betonla kaplanan her bir form, birleştirici bir bahçe içinde yer alıyor.

Mekke’ye doğru yönlendirilen İmam Al-Tayeb Camii’nin her iki yanında yer alan yedi uzun kemer, İslam’da yedi sayısının önemini yansıtıyor. Işık, mahremiyeti korurken havayı sirküle eden maşrabiya perdelerinin hassas CTP kafeslerinden süzülüyor. İç mekanda, dört sütunlu bir iç ızgara ve ziyaretçileri mihraba yönlendiren tonozlar bulunuyor. Dört sütun, İslam’da dört sayısına atfedilen istikrar, düzen ve doluluk kavramlarına gönderme yapıyor. Tamamen opak olan tek duvar, perdelerden gelen desenli ışıkla yıkanan sade taş mihraba yer açmak için dalgalanıyor. Avlunun iki köşesi boyunca, dış formun her bir cephesini biçimsel olarak yansıtan bronz kapılarla perdelenmiş abdest alma alanları bulunuyor. Öğeler ve mahremiyet arasında arabuluculuk yapan kare form içindeki ters kubbe ve piramit tavan, kadın ve erkek abdest alanlarını ifade ediyor.

Aziz Francis Kilisesi, ışık tanrısallığın sembolü olarak kabul edildiğinden, yükselen güneşin yönü olan doğuya bakıyor. Sütunlardan oluşan bir orman, dikey olarak süzülen güneş ışınlarını sembolize ediyor. Sıcak ahşap bir kapı, ziyaretçileri Adjaye Associates tasarımı meşe sıraların mihraba doğru baktığı cemaat alanına yönlendiriyor. Aziz Petrus Bazilikası’nın mihrabından esinlenilerek tasarlanan gölgelik doğrusal ahşap elemanlardan oluşuyor. Mermer sunak, ambo ve tabernacle’ın yanı sıra meşe bir masa ve üç sandalye, ırk veya inanç belirtisi olmayan insansı bir form olan haçın altındaki kutsal alanda oturuyor. Haç, kilisenin herkese açık olduğunu ve farklı mezhepler tarafından kullanılabileceğini yansıtacak şekilde bilinçli olarak minimal bir bakış açısıyla tasarlanmış. Kilisenin yanında, avlu duvarlarının üzerinde yükselen konik bir formla gösterilen ve iç kısma ışık yayan küçük pencerelerin bulunduğu bir vaftizhane yer alıyor. İçeride sekizgen bir oda, kesilmiş mermer bir forma sahip bir vaftiz kurnasına ev sahipliği yapıyor. 

Moses Ben Maimon Sinagogu Kudüs’e doğru konumlandırılmış. V şeklindeki üç sütun, iç ve dış mekan arasında bir perde oluşturacak şekilde bir araya geliyor. Bu biçimlenme, Yahudilerin sığınma bayramı olan Sukot sırasında kullanılan bir yapı olan sukkah üzerindeki palmiye yapraklarının üst üste binen katmanlarına gönderme yapıyor. Binanın her iki tarafındaki sütunların yere değen yedi noktası insanı; tabana değen sekiz noktası tanrıyı temsil ediyor. Bronz bir örgü çadır, tavandaki bir ışıklıktan süzülerek cemaatin üzerini örtüyor. Sütun dizisi ve bronz çadırdan kırılan gün ışığı, sinagogun içinde benekli, filtrelenmiş ışık etkisi yaratıyor ve sukkahın palmiye yaprakları arasından akan güneş ışığına referans veriyor. Girişin bitişiğinde yer alan Mikveh, kireçtaşı duvarlardan oluşuyor. Dokulu, monolitik tavanı delen bir tavan penceresi, yukarıdan gelen ışığın mikvehin mahrem alanına girmesini sağlıyor. 

Belirli bir dine bağlı olmayan dördüncü alan; avlular, merkezi bir giriş, kütüphane ve sergi alanı aracılığıyla mekansal olarak bir araya gelmek isteyen tüm ziyaretçiler için bir forum görevi görüyor. Her bir odanın avlusuna erişim sayesinde, burası bir ayrışmadan ziyade bir yakınlaşma mekanı oluşturuyor. Başlı başına bir varış noktası olan yükseltilmiş bahçe, üç dini yapının da görülebileceği bir izleme platformu oluşturarak bir yandan uyum ve birbirine bağlılık duygusuna teşvik ederken diğer yandan da bu yapıların bireyselliklerini ortaya koyuyor. Girişleri sembolize etmek için hurma ağaçlarıyla çerçevelenen ve serinletmek için bölgesel bitki örtüsü ve su özelliklerine sahip saksılarla noktalanan bahçe, iklimlendirilmiş kolektif bir dinlenme alanı haline geliyor.