Aykut Köksal’ın genel yayın yönetmenliğini yaptığı Yirminci Yüzyılda Kent Ütopyaları, Ebenezer Howard, Frank Lloyd Wright ve Le Corbusier’nin ideal kent tasarılarını inceliyor.
Modern teknolojinin gücü ve güzelliği ile sosyal adalete dair en ileri fikirleri en iyi şekilde yansıtan yirminci yüzyılın ideal kenti nasıl bir kenttir sorusuna Robert Fishman, 1890 ila 1930 yılları arasında, üç plancının, Ebenezer Howard, Frank Lloyd Wright ve Le Corbusier’nin bu soruyu nasıl cevaplamaya çalıştıklarını anlatıyor.
Kentsel çalışmalarına tek başlarına başlayan bu üç plancının en küçük ölçekten en geniş ölçeğe kadar kenti her yönüyle inceleyen yüzlerce çizim ve maket üretmişler.
Bunların her biri fabrikalar, ofis binaları, okullar, parklar, ulaşım sistemleri için hazırladıkları detaylı planlar, kent formunun devrimci bir biçimde yeniden yapılandırılmasıyla bütünleştirilmiş, kendi içlerinde yenilikçi tasarımlardı. Çünkü Howard, Wright ve Le Corbusier toplumların yeni kentlere ihtiyacı duyduğuna inanıyorlardı. Toplumsal sorunlar ve yoksulluk içindeki eski kentler kendi başlarına terk edildirse medeniyet adına sorunlar çıkar diye korkuyorlardı.
Kentlerin radikal bir şekilde yeniden inşalarının, sadece kentsel sorunlara değil, toplumsal krizlere de bir çözüm getireceği kanısındalardı.
İdeal kentlerin kapsamlı tasarımı ve kent planlamasının temel ilkeleri üzerine derinlemesine düşünme zamanının geldiğine inanıyorlardı. Aşamalı ıslahı reddedip mevcut kentleri düzeltmek yerine, kentsel ortamı tamamen değiştirmeyi hedeflediler. Robert Fishman, “Yirminci Yüzyılda Kent Ütopyaları” adlı eserinde, üç planlamanın bu olağanüstü yolculuğunu detaylı bir şekilde inceliyor.