Dünya Şehri İstanbul
Doğan Hasol, Dr. Y. Müh. (Mimar)
İstanbul, tarihte üç büyük imparatorluğun başkenti olmuş: Doğu Roma, Bizans, Osmanlı. Coğrafi konumu, topoğrafyası, doğal güzellikleri ve tarihsel, kültürel, mimari zenginliğiyle çok özel bir küresel merkez haline gelmiştir. Kısacası, yüzyıllardan beri bir dünya şehri…
Ne var ki 1950 yılından beri kentleşme olgusu ve göç baskısı İstanbul’u sorunlu bir şehir haline getirdi. Bir zamanlar politik ödünlerle yüreklendirilen gecekondu ve kaçak yapılaşma, yeşilin kemirilmesine, şehrin anormal şekilde yayılıp genişlemesine neden oldu. Bununla da kalınmadı, kimi iş bitirici yöneticiler de yetkilerini aşarak plansız, keyfi projeler ve bilinçsiz uygulamalarla şehre zarar verdiler. “Planlama” olgusu, yine siyasetçi bilgiçliğiyle fiziksel gelişmelerin hep gerisinde kaldı. “Bize plan değil, pilav lazım.” diyen ülke yöneticileri bile oldu.
Aşırı Nüfus Baskısı
İstanbul nüfus baskısı altında ezildi. O baskı hala sürüyor. 1980’de ülke nüfusu 44.7 milyon, İstanbul nüfusu 4.5 milyondu. Ülke nüfusu bugün 85 milyon, İstanbul nüfusu resmi rakamlara göre 16 milyon. Ne var ki, sığınmacılarla yaklaşık 20 milyona vardığı tahmin ediliyor. 1980’de ülke nüfusunun yüzde 10’u İstanbul’da yaşarken 2023’te bu oran yüzde yirminin üzerinde.
Almanya’nın nüfusu da yaklaşık bizimki kadar. Ancak orada ülke çapında dengeli bir dağılım söz konusu: Nüfusu 4 milyonu aşan şehir yok. En kalabalık şehir olan Berlin’in nüfusu 3.6 milyon.
Denetimsiz nüfus artışı, şehirlerde sorunları büyütüyor; şehir yayıldıkça yayılıyor. Bilindiği gibi İstanbul’un ormanları ve su havzaları şehrin kuzeyindedir. Bütün bilim insanları ve kentsel planlama uzmanları, İstanbul’un kuzeye doğru yayılmaması gerektiğini sürekli olarak söyleyip dururlar. Ne var ki yıllardan beri yapılmakta olan büyük yatırımlar, 3. Köprü ve İstanbul Havalimanı, İstanbul’u daha da büyütme ve kuzeye kaydırma doğrultusunda oldu. Bu gidişle, İstanbul’un akciğerleri olan kuzeyde, ne tarım alanı, ne orman, ne de su havzası kalacak. İstanbul’un akciğerleri tümüyle yok olacak. Çılgın proje diye anılan Kanal İstanbul ve iki yanında yapılması öngörülen 750’şer bin nüfuslu iki kent projesi ise tam bir ekolojik felaket oluşturacak.
Plansız Gidiş
İstanbul’un planlaması için 2005 yılında kurulmuş olan İstanbul Metropoliten Planlama ve Kentsel Tasarım Merkezi (İMP) yok edildi. Uzmanların katılımıyla hazırlanmış ve 2009 yılında hem Belediye Meclisi hem de İl Genel Meclisi tarafından onaylanarak yürürlüğe girmiş olan 1:100.000 ölçekli, yasal nitelikli “Çevre Düzeni Planı”, tepeden inme kararlar yüzünden uygulanmıyor.
Bugün İstanbul’da, insanların doğrudan yararlanabileceği aktif yeşil alan miktarı kişi başına yaklaşık 2 metrekare. Dünyadaki benzer metropollerde bu değer 10 metrekarenin altına düşmüyor. Yıllarca, İstanbul’u yönetenler AVM’leri, gökdelenleri parklara tercih ettiler. Kentsel tasarım kavramı ise tümüyle göz ardı edildi.
Son yılların kalkınma modelinde yatırımlar hep İstanbul’a daha aşırı nüfus çekecek şekilde yapılmakta… Benimsenen neoliberal ekonomik politikaların baskısıyla, kent toprağı yatay ve düşey yoğun yapılaşmayla spekülasyon aracı olarak kullanılıyor. Toprağın artırılan değerine dayalı bir saadet zinciri söz konusu. Yeşilin ve tarihin yok edilmesi pahasına, İstanbul gelişigüzel yapılaştı. Kentsel dönüşüm ise asıl amacından sapmış olarak rantsal dönüşüm şeklinde gelişti. Şehrin hafızası yitirildi.
Doğru Çözüm
Plansız gidiş İstanbul’u çözümsüzlüğe götürür. 2023’te yapılan bir ankete göre yaşanabilir kentler sıralamasında İstanbul dünyada 130’uncu sırada. Doğayı, havayı, toprağı, suyu, yeşili, ormanı, tarihsel varlıklarımızı, mimarlık mirasımızı, kısaca tarihsel ve doğal çevreyi giderek artan bir ivmeyle yok ediyoruz.
Plansızlığın egemen olduğu süreçte İstanbul çok şey yitirdi. Ne var ki yapılan yanlış uygulamalara karşın hala büyüleyici güzelliğini koruyor.
Özetlersek, “İstanbul gibi İstanbul” için doğru yol, iyi yönetimden, bilimsel yöntemlere dayalı planlama disiplininden ve kentliyle, uzman kuruluşlarla paylaşılan katılımcı, akılcı, şeffaf projelerden geçiyor.
İyi bilinmeli ki başka İstanbul yok!