Çanakkale Boğazı’na bakan bir tepede konumlanan Yalın Mimarlık imzalı Suluca Evi, parçalanarak birleşen kütle kurgusu ve malzeme paletiyle Ege mimarisiyle ilişki kurarak içerisinde hayatın yeşereceği bir habitat kuruyor.

Yalın Mimarlık tasarımı Suluca evi Çanakkale’nin kuzeyinde bulunan Lapseki’ye bağlı Suluca Köyü’nde yer alıyor. Suluca Evi Çanakkale Boğazı’na 500 metre mesafede, boğaz manzarasına hakim tek bir ailenin evi. Nispeten ufak yapılar olmalarına rağmen yoğun ilgi ve emek gerektiren, kullanıcısı ile neredeyse içli dışlı bir ilişkiyi beraberinde getiren tek aile evleri, mimarlığın en zor üretim alanlarından bir tanesi olarak görülebilir.
Suluca Evi de benzer zorluklar içinde düşünülmüş, tasarlanmış, detaylandırılmış ve inşa edilmiş. Toplam 2 yıl süren süreç aile fertlerini, çocuklarını tanıyarak başlamış. Sonunda, ailenin talepleriyle birlikte, Çanakkale Boğazı’na ve köprüye bakan uzun ince araziye çeşitli stratejiler üretilmiş. Uzunca dış sokak ve iç sokak, bu sokağa eklenen irili ufaklı odalar, boşluklar, bahçeler ana yaklaşımı ve yaşantıyı oluşturmuş.
Bu parçalanarak birleşen kurgu, pek çok mekansal olanağı sunmuş. Ege kıyıları gibi içeri, dışarı, öne, geriye burulan mekanlar pek çok mikro avluyu, taşlığı, aralığı var edebilmiş. Tüm bunlara, tasarım sürecinde hayatın tutunabileceği çeşitli olasılıklar olarak bakılmış.
Bu çerçevede yapı, sürekli kotlara basan uzun ince bir iç sokağa bağlanmış şekilde kurgulanmış. Daha ağır zemin, yaşam katını taş ve beton olarak, üst katı ise hafif ahşap karkas olarak ayrılmış. Bu 2 kot arasındaki kontrast, yapı hisleri, koku, ışık, doku ve nihayetinde atmosferlerin ayrılığı tasarımın temel çıkış noktası olmuş.
Neredeyse tüm projelerde kullanılan “sahada üretim sırasında orada olma, yaparken tasarımı geliştirme” düşüncesini bu projede de uygulanmış. Bu çerçevede tüm yapı üreticilerine göre farklı detay seviyelerinde ve usta kabiliyetlerine göre biçimlendirilmeye çalışılmış.
Mekan; içinde hayatın yeşerebileceği, güçlenebileceği bir ortam, habitat. Bir altyapı olarak mekanın gücü içinde oluşacak yaşantının niteliğini de bir ölçüde belirliyor.