Bjarke Ingels Group (BIG) tasarımı Sluishuis, Amsterdam’ın temel mekan kurma geleneklerini sürdürerek yeşili, suyu ve kenti birbirine bağlarken bu karmaşık bağlam içerisinde kurduğu her ilişkiye farklı bir silüet ile cevap veriyor.

Yoğun şehir dokusu ile Amsterdam’ın sınırındaki ıssız peyzajlar arasında yer alan yeni Sluishuis, aynı anda hem büyük ölçekli altyapı alanlarına hem de küçük ölçekli kentsel yerleşimlere yakın olan karmaşık bağlamı tarafından şekillendirilmiş. Klasik avlulu kütle kurgusuna sahip bina iki dönüşümle yeniden canlandırılmış; su üzerinde yaşama fikrini tamamen benimsemek ve her bakış açısından farklı görünmek. Su ile ilişki kuran tarafta blok yukarı kaldırılarak IJ Gölü’nden avluya suyun erişimini sağlayan ve kompleksin iç dairelerine gün ışığı ve manzara kazandıran büyük bir açıklık oluşturulmuş. Yapı, komşu kentsel bölgeye doğru, peyzajlı teraslardan oluşan bir çağlayan gibi aşağı inerek şehir dokusundan doğal çevreye kademeli bir geçiş yaratıyor.

“20. yüzyılın sonunda Hollanda’da geçirdiğim, mimarlık mesleğine başladığım ilk yıllardan beri, uzun zamandır sevdiğim ve hayranlık duyduğum bu şehrin mimarisine katkıda bulunmak bana eve dönüş gibi hissettiriyor. Sluishuis’imiz, Amsterdam şehir merkezinin IJ Gölü’nde yüzen ve şehir yaşamının tüm yönlerini içinde barındıran bir şehir bloğu olarak tasarlandı. Avlulu yapı, ziyaretçileri şehre doğru tırmanmaya davet etmek için diz çöküyor. Çatısına çıkın ve IJ üzerindeki yeni mahallelerin panoramik manzaranın keyfini çıkarın. Suya doğru bina nehirden yükseliyor ve gemilerin limana/iskeleye girip yanaşması için devasa bir kapı açıyor. Binanın içinde bir liman ile limanın içinde bir bina…” Bjarke Ingels, Kurucu Ortak, BIG.

Halka açık programların yer aldığı bir gezinti yolu, binanın etrafından dolanarak suya doğru devam ediyor; tekne evler, yelken okulu ve yüzen bahçelerden oluşan bir takımada oluşturuyor. Halka açık bir geçit, binanın basamaklı teraslarına tırmanarak küçük bir çatı caddesi olarak hizmet veriyor ve sonunda IJ Gölü üzerinde bir izleme platformu oluşturmak için binanın en tepesine yükseliyor. Geçit sadece ziyaretçiler ve komşular için bir durak noktası oluşturmakla kalmıyor, aynı zamanda konut birimlerini birbirine bağlıyor ve bina sakinleri arasında kurulan topluluğa üç boyutlu bir karşılık oluşturuyor.

“Amsterdam’ın dünyaca ünlü kentsel çevresi, su ve kentin birleşimiyle yaratılmıştır. Yeni Sluishuis de aynı DNA’dan doğuyor, su ve çevre bloğunu birleştiriyo; IJ çevresindeki kentsel yaşam formları için olasılıkları genişletiyor.” Andreas Klok Pedersen, Ortak, BIG.

Sluishuis’in silueti binanın etrafında hareket ettikçe değişiyor. Bir bakış açısında, aşağıdaki suyu yansıtan bir geminin pruvası gibi görünüyor; başka bir bakış açısında, ziyaretçileri doğrudan onunla etkileşime girmeye davet eden dikey bir yeşil topluluk; ve son olarak, sakinleri, komşuları ve Amsterdam’ın geri kalanı tarafından zevk alınacak sokak erişimi ve şehir canlılığı ile gerçek bir kentsel blok olarak görünüyor.