Nepal Mimarisinde Malzeme
Emine Begüm Savçın, Dr. Arş. Gör.
Burak Savçın, Öğr. Gör.
Deniz Demirarslan, Doç.Dr.
Adolf Loos’un “Süsleme suçtur.” manifestosuna rağmen özellikle bazı geleneksel mimarilerde süsleme yapının özünü oluşturmaktadır. Bu mimarilerden biri olan ve “Newar” mimarisi olarak da bilinen Nepal geleneksel mimarisi de malzeme ile şekillenen süslemeleriyle ön plana çıkmaktadır. Malzeme bu mimarinin önemli bir parçasıdır. Tarih boyunca, Katmandu Vadisi ve çevresinde geniş bir ölçekte bulunan Newar toplumu, yüksek kalitede heykel ve mimari eserler üretmiştir. Bu mimari tarz Nepal’e komşu olan Hindistan, Tibet gibi ülkelerin geleneksel mimarisine benzemekle birlikte özellikle taş, ahşap ve tuğla malzemelerle oluşturulan yapılar malzemenin kullanım şekli ve süsleme işçiliği bakımından diğer mimarilerden farklılaşır. Geçmişten gelen malzeme kullanım bilgisinin fiziki ve coğrafi koşullar, yaşam kültürü ve dini unsurlarla harmanlamasıyla oluştuğu geleneksel mimari ve günümüz şehir dokusunun Cat Stevens’ın şarkısında dediği gibi (“Katmandu I’ll soon be seeing you and your strange bewildering time will hold me down”/ “Katmandu, yakında görüşürüz. Ve garip- şaşırtıcı zamanın beni tutacak.”) zamandan bağımsız bir şekilde olduğu görülmektedir (Resim 1 ve 2) (1).
Bu mimariyi çevresiyle birleştiren malzemeler Katmandu Vadisi’nin killi toprağı ve ağacıdır. Killi toprağıyla ünlü vadide halen daha geleneksel yöntemle tuğla ve kiremit üretimi devam etmektedir. Günümüzde yok olmaya yüz tutan ve geçen yüzyıla kadar varlığını sürdüren Katmandu ormanlarının ağaçları bu mimarinin gelişmesinde etkili bir malzeme olmuştur. Saray, tapınak ve konutlarda taşıyıcı yapı malzemesi olarak, kapı ve pencerelerin yapımında, süslemelerde kullanılan ağacın yanı sıra bazı anıtlar, özellikle Hint dini mimarisine göre inşa edilen “Shikhara” tapınakları tipik olarak taştan yapılmıştır (2).
Hintli araştırmacı N. R. Banerjee, Nepal’in geleneksel yapılarını periyodik olarak meydana gelen deprem ve heyelanlardan dolayı oluşan ahşap ve kil malzemenin esnek birlikteliği olarak tanımlamıştır (3). Newar mimarisi üzerine araştırmalar yapan Wolfgang Korn, bu mimariye ait yapıları dega tapınakları, Budist manastırları (bahal), Hindu rahip evleri ve basit evler olarak sınıflandırmış ve şöyle ifade etmiştir: “Şehirlerin ve köylerin görünümü, tasarım olarak yüzyıllar boyunca kayda değer bir şekilde değişmedi. Kavramlar ve yapı malzemeleri neredeyse değişmeden kaldı.” (4). Nepal Tarihi üzerine araştırmalarıyla ünlü tarihçi Lévi’ye göre bu yapılar, bir dini ibadet sistemi, bir kült ile bağlantılı olup eserlerin kökenleri Hint kültürüne dayanmakta, Budizm ve Hinduizm’den beslenmektedir. Levi bu mimariyi “Yok olmuş bir Hindistan’ın otantik görüntüsü” olarak isimlendirmiştir. Levi bu ifadeyle Nepal’in Hint kültüründen etkilenmiş olduğunu anlatmıştır (5).
500 yıllık saltanatları boyunca Newar halkı dışavurumcu becerilerini geliştirmeleri ve belirli konulara yönlendirmeleri sonucu hem sanatta hem de zanaatta son derece uzmanlaşmış ve tüm yeteneklerini eserlerine aktarmışlardır. Nepal’de hüküm süren hanedanların etkisiyle gelişen Nepal Sanat Okulları bu mimarinin temelini oluşturmakla kalmamış aynı zamanda Çin ve Tibet geleneksel mimarisinin gelişiminde de söz sahibi olmuştur. Nepal araştırmacılarından Singh bu sanatı şöyle tanımlamıştır: “Himalaya sanatı yüzyıllar boyunca keşişlerin, zengin tüccarların, kralların ve yerel halkın inanç ve ideallerini ifade eden dini ve kutsal bir sanattır.”(6). Yazar Percy Brown da “Newarların sanatı, esas olarak, ülkenin inancının hizmetine atanmış ve kutsanmış dini bir sanattır” demiştir (2-7). Doğu bilimci Tucci’nin bu konudaki düşünceleri daha geniştir: “Bu mimari Hintli öğretmen ve Nepalli öğrencisinin bir eseridir. Çalışmalarda hayal gücü serbest bırakılmamıştır. Bunun yerine, mimarideki süslemeler insanların deneyimlerini ve vizyonlarını belirli biçimlerin sembolüne çevirirler veya inisiyenin zamansal düzlemi aşmak ve insan ötesini ilahi ve zamansız planlara dönüştürmek için gitmesi gereken karmaşık yolları görüntüler ve figürler aracılığıyla temsil ederler.” (8).
Günümüzde sayısı gittikçe azalan tarihi eserlerin zaman içinde tahrip olmasının başlıca faktörleri, istilalar ve savaşlar, malzemelerin doğal nedenlerle genel olarak bozulması ve Asya geleneğine göre eserleri restore etmeye çalışan insanlar tarafından yapılan değişiklikler ve 2015 yılında yaşanan büyük depremdir. Bu nedenle ayakta kalan eserler mimarlık ve kültür tarihi açısından önem taşımakta olup Unesco tarafından Katmandu Vadisi Dünya Kültür Mirası listesine alınmıştır. Geleneksel özelliklere sahip en iyi bilinen yapılardan bazıları, 1576’da inşa edilen Katmandu’daki Changu Narayan, Taleju ve 1392’de inşa edilen ve 16. yüzyılın sonunda tamamen yenilenen Patan’daki Kumbheswara tapınaklarıdır. Peristilli tapınakların en iyi örnekleri arasında Katmandu’daki Maju Dega Tapınağı, Patan’daki Biswa Nath ve Bhaktapur’daki Nyatapola bulunur.
Nepal tapınakları başta olmak üzere tüm yapılarda yapısal bileşenler esasen statik stabiliteyi sağlamak için kullanılır, bu nedenle temel bir kolay okuma ve mimari belirleme biçimi türetilmiş olup pişmiş toprak malzeme, ahşap ve taş ile yapılan yapı süslemelerle zenginleştirilmiştir (Resim 3). Süslemelerde Brahma, Şiva, Durga, Vishnu gibi tanrı ve tanrıçalar, ölüme ilişkin figürler, yılan, Brahma’nın gözü, Buda’nın gözü, güneş, aslan, çiçek ve bitki motifleri gibi Hinduizm ve Budizm kültürlerinin mitolojik figürleri yer almaktadır.
Pişmiş Toprak Malzeme
Katmandu Vadisi’nde tuğla, kiremit yapımı ve kullanılan farklı üretim yöntemleri, bunlarla yapılan süslemeler mimariyi yüzyıllar boyunca farklılaştırmış ve kaliteli bina yapımındaki becerisiyle tanınan ve Mies van der Rohe’nin “Mimarlık iki tuğlayı dikkatlice bir araya getirmekle başlar.” sözünü doğrularcasına eşsiz bir uygarlığın doğmasına neden olmuştur. Diğer Asya ülkeleriyle karşılaştırıldığında, vadiye kültürel kimliğini ve mirasını veren birçok geleneksel zanaat uygulamasıyla birlikte bu malzemelerin geleneksel üretimi hala yürütülmektedir. Sıvasız tuğlaların yoğun renkleriyle kullanımı mimariye eşsiz bir özellik katmaktadır. Tuğlalar, saray ve tapınak duvarlarının (Resim 3), çatıların, dar şeritlerdeki kaldırımların, sokakların ve meydanların yapımında kullanıldığı gibi yapının çeşitli bölümlerinde de kullanılmaktadır. 18. yüzyıldan 20. yüzyılın ilk yıllarına kadar yapıların yapımında tuğla kullanımının yaygınlığı gözlemlenmiştir (Resim 4 ve 5). 18.yüzyılda Nepal’i ziyaret eden İskoç araştırmacı Hamilton, ülkede kaliteli kilin varlığına dikkat çekmenin yanı sıra, zanaatkarların becerilerine de dikkat çekmiştir: “Nepalliler, tuğla ve fayans yapmak için mükemmel kile sahip olma konusunda büyük bir avantaja sahipler ve işçileri çok uzman. Neredeyse her boyut ve şekilde kalıplar kullanıyorlar.” (9). Nepal mimarisinin kırmızı tuğla dokulu duvarları halkın renkli kültürü ve kişiliği ile eşsiz bir armoni oluşturmaktadır (Resim 6).
Katmandu Vadisi’nde beyazdan siyaha, sarıdan, kırmızıdan kahverengiye kadar farklı renklerde birçok kil türü bulunur. Tecrübe ve gözlemlerden bu killerin özelliklerine ve kalitelerine göre farklı yapı sektörlerinde kullanıldığı görülmektedir. Tuğlalar, fayanslar ve kaliteli sıvalar için en yaygın olarak gri ve siyah killer kullanılır. Gri kil harç yapımında, kırmızı kil ise kaldırım yapımında kullanılır. İç ve dış boyamalarda, derzlerin sıvanmasında ve trapez kesme tuğlaların birleştirilmesinde kullanılan harçlarda sarı kil kullanılmaktadır. Normal tuğla yapımı dışında Nepal mimarisi denilince akla dış cephe duvarlarında kullanılan “daci appa” olarak isimlendirilen yamuk kesimli tuğlalar gelmektedir. Bu duvarlar malzeme ve biçim özellikleriyle Muson yağmurlarına karşı iyi bir direnç sağlamaktadır. Tuğla duvarın derzleri Nepalce’de “silay” denilen yağ, bitkisel reçine ve kırmızı kilden yapılan özel bir harçla dikkatlice doldurulur (2). Duvarların yüzeyi Nepal kültürünün sembolik biçimleri ile bezenmiştir.
“Jhigati” olarak isimlendirilen, bir yüzünde uzunlamasına yönde küçük bir oluk oluşturmak üzere tasarlanmış bir kalıp kullanılarak modellenen kiremitlerin farklı şekillerde dizilimleri bu mimarinin çatılardaki süslemelerini oluştururlar (Resim 5). Bunlar genellikle zoomorfik Nepal çatılarına ayırt edici karakterlerini verir. Bir yüzü kabartma olarak işlenmiş sembolik unsurların yer aldığı tuğlalar, negatif kalıplar kullanılarak yapılmıştır. Dekoratif yüzey, iş için tasarlanmış özel aletler kullanılarak kalıptan çıkarıldıktan sonra rötuşlanır ve temizlenir. Erkekler tarafından üretilen, tuğla, kiremit, karo gibi pişmiş toprak gereçler kadınlar tarafından boyanarak dekore edilmektedir. Kadınlar ayrıca bu gereçlerin kurutma ve taşıma işlemlerinde de görev almaktadır.
Ahşap Malzeme
Vadinin ana şehrinin adının “Katmandu” olarak bilinen eski bir ahşap binadan türetildiği söylenir. “Kath” ahşap ve “mandi veya mandon”, bir yapı, ev veya tapınak anlamına gelmektedir. Bu nedenle Katmandu, “ahşap şehir” anlamına gelir. Vadinin mimarisi tipik olarak yapısal bir ahşap karkas çerçeve ve tuğla duvarlardan oluşur. Ahşap ev anlamına gelen Kasthamandapa, bölgede bulunan çok güçlü ve dayanıklı yüksek kaliteli bir ağaç olan sal ağacı kullanılarak inşa edilmiş bir tapınak olup 2015’deki büyük depremde yıkılmıştır.
Pagoda çatı, dikmeler, kirişler, döşemeler, merdiven, doğramalar gibi birçok yapı elemanında kullanılan ahşap tüm parçalar, Newar stilinin geleneksel yapım yöntemleri kullanılarak çivi veya başka metal parçalar kullanılmadan birleştirilir. Kolon ve kirişlerin birleştirilmesiyle oluşturulan çerçeve yapı, estetik olduğu kadar yapısal bir işleve de sahiptir (Resim 7). Peristillerin sütunları, köşebentleri, payandaları, kiriş çerçeveleri, pencere ve kapı çerçeveleri üzerinde, genellikle sembolik olan karmaşık ve renkli oyma işleri olduğu görülmektedir (Resim 8 ve 9).
Özellikle tek, üçlü veya beşli pencere grupları ve balkonlu pencereler şeklinde görülen pencerelerdeki oyma işçiliği çok çarpıcıdır. Oyma şeması ilk başta karmaşık ve sonsuz çeşitlilikte gibi görünmektedir. Ancak estetik ve dini düşüncelere dayalı olarak açıkça tanınabilir kategorilere ayrılarak anlaşılır kılınmıştır (Resim 10, 11, 12).
Resim 12. Patan Eski Kraliyet Sarayı, üçlü pencere dizisi ve ahşap süslemeciliği.Genel olarak kapılar ve pencereler, ahşap kavelalarla birbirine bağlanan kasa-kanat çerçevesinden oluşur. Dış çerçeveler, tamamlanmış birimler olarak duvarlardaki açıklıklara yerleştirilir ve daha sonra yatay elemanları vurgulayan bir çerçeve ile yerine sabitlenir. Çerçevenin üst kısmı, üst duvarı taşımak için bir lento görevi görür. Bu, tüm duvara olduğu kadar çerçeveye de güç veren özellikle ustaca bir sistemdir. Her pencere, binanın içi ve dışı arasında perde görevi gören bir kafes ile karakterize edilir. Kapı ve pencereler, her bir binaya ve kat seviyesine göre tasarım ve önem bakımından farklılık gösterir. Ana yaşam alanının bulunduğu ikinci katta, güzel cepheler, birinciden daha büyük zemin ve sembolik tasarımlarla oyulmuş pencereler yer almaktadır. Geleneksel olarak Silapakar ailesinden ve yaygın olarak “sikarmi” olarak adlandırılan marangozlar hem tasarımcı hem oymacı olarak görev yaparlar.
Estetik ve yapısal değerlerini ahşap elemanlar ile tuğla duvarların birlikteliğinden alan bu yapı sistemi Nepal’de yaygın olarak kullanılır ve Newar uygarlığının özgün bir ifadesidir (10). Nepal çatılarının ahşap yapısı, benzer kültürlere sahip diğer ülkelerde, örneğin Japonya’da bulunan eserler ile karşılaştırıldığında çok farklı bir yapısal konsepte sahiptir.
30 metreye kadar uzun kerestesi olan ve çok sofistike işlerin üretilmesine izin veren geniş bir kesite sahip Sal, Sisau, Chaap (Michelia Champacca) ve Haldup ağaçları sütunlar, payandalar ve kirişler gibi yapı elemanlarının yanı sıra pencere, kapı, kafes ve pervazların yapımında kullanılır. Bakaina ağacı, alp ağacı, padke, simal, karma, sisame ağaçları da mobilya ve iç mekan işçiliklerinde ve süslemelerde kullanılır.
Estetik görünüm, her bir yapı elemanındaki oyma tipine göre değişiklik göstermektedir. Sütun örneklerine bakıldığında çok ayrıntılı olarak şekillenen oymaların en yeni örneklerinin Moğol döneminden etkilendiğini söylemek mümkündür (2). Sütunların yapısal ve estetik açıdan önemi özellikle peristil ile inşa edilmiş dega tipi tapınaklara bakıldığında görülebilir (Resim 7). Sütunlar, dış çevre boyunca hizalanır ve tuğla kullanılarak inşa edilen merkezi kutsal hücrenin etrafında bir koridor oluşturur.
Taş Malzeme
Taş malzemenin kullanımı özellikle heykel sanatıyla birlikte mimariye büyük katkı sağlamıştır. Nepal taş heykelciliği, dini yapıların inşasıyla başlamıştır. Hayvanları, mitolojik figürleri ve bazen de savaşçıları temsil eden sembolik heykeller genellikle tanrının evini şeytanlardan korumak için tapınak giriş kapıları yanında bulunur. 1877 yılında Nepal Tarihi adlı eserinde Wright bu heykeller hakkında şöyle demiştir: “Girişlere çıkan merdiven, her platformda iki devasa figür tarafından korunmaktadır” (2) . Taş malzeme ayrıca pencere ve kapı sövelerinde, cephe kaplaması ve süslemelerinde büyük bir ustalıkla kullanılmıştır (Resim 14,15).
Metal Malzeme
Altın, gümüş, bakır, pirinç ve bronz, Newar ustalarının her zaman kullandığı metaller ve alaşımlardır. Özellikle metaller dini yapılarda her zaman tanrıların varlığını vurgulamak amaçlı kullanılmıştır (11). Birçok tapınağın çatıları altın yaldızlı bakırla kaplanmıştır. Bu türün en ünlülerinden biri Kwa Baha tapınağı olup “Altın Tapınak” olarak da bilinir. Tapınak kapılarının çoğunda altın yaldızlı bakırdan yapılmış bir Torana vardır. Üzerine kabartma figürler işlenmiş Bhaktapur Kraliyet Sarayı’nın kapısı tamamen altın yaldızlı bakırdan yapılmıştır. Çatılarda, yapı girişlerinde kullanılan bronz ve demir döküm heykeller ayrıca dikkat çekicidir.
Sıva ve Boya
Özellikle evlerin duvarları özel bir tür beyaz kil ile sıvanmıştır. Renkli olarak da yapılan sıvaların temel görevi duvarı yağmur etkisine karşı korumaktır. Evlerin genellikle ilk katlarının sıvaları daha açık renklidir. Bu evlerin iç duvarlarına tezek katkılı ince bir kırmızı kil kaplaması yapılmaktadır. Bu kaplama hava şartlarına ve neme karşı dayanım sağladığı gibi zararlı böceklerin iç mekâna girmesini önlemektedir. Köylere göre evlerin sıvalarında kullanılan renkler değişmektedir. Pencere sövelerinde, pilastr şeritlerinde, sütun ve başlıklarında, sıvalı yüzeylerde renkli kabartma süslemeler bu mimarinin karakteristik özellikleridir (Resim 17, 18). Kullanılan renklerin de Nepal insanı gibi canlı ve parlak olduğu dikkati çekmektedir. Özellikle Brahma’nın gözleri cephe ve çatılarda, kapı girişlerinde koruyucu amaçlı kullanılmaktadır (Resim 9, 19).
Norveçli mimar Sverre Fehn’in dediği gibi “Her malzemenin kendi gölgesi vardır. Taşın gölgesi, kırılgan bir sonbahar yaprağının gölgesi ile aynı değildir. Gölge malzemeye nüfuz eder ve mesajını yayar.” (12). Sonuç itibariyle, Nepal mimarisinde de aynı şekilde kullanılan her malzeme kendi karakterini mimariye yansıtarak kültürel mesajı yansıtmıştır. Newar ustaları elinde şekillenen malzeme geçmişte olduğu gibi günümüzde de mimarinin oluşmasında önemli rol oynamıştır. Nepal mimarisi somut olmayan kültür mirasının; semboller, bina süslemeleri ve doğal çevrenin; efsaneler, ritüeller ve festivallerle ilişkilendirilerek malzeme ile forma dönüşerek bütünleştirildiği eşsiz bir sanat ve pratiklik türüdür. Özellikle farklı dini inançların ortak birlikteliğiyle doğan zengin kültürel çeşitlilik mimariye yansıyarak mekanın ruhunu yaşatmaktadır.
Kaynaklar
- Kleine, R. (2015). “Hochasien: Abgrenzung und kulturräumliche Gliederung einer Region am Schnittpunkt der Kulturen.”, Seminar: Naturräumliche Phänomene und aktuelle ökologische Entwicklungen HochasiensUniversität Heidelberg.
- Bonapace, C., Sestini, V. (2003). Traditional Materials and Construction Technologies used in the Kathmandu Valley. Paris: United Nations Educational, Scientific and Cultural Organization.
- Banerjee, N.R. (1980). Nepalese Architecture, Agam Kala Prakashan, Delhi.
- Korn, W. (1979). The Traditional Architecture of the Kathmandu Valley, Ratna Pustak Bandhar, Kathmandu.
- Levi, S. (2020). Le Nepal. Facsimile Publisher.
- Singh,M. (1968). Arte Himalayana, Silvana Editoriale d’Arte, Milano.
- Brown, P. (1912). Picturesque Nepal, Adam & Charles Black, London.
- Tucci, (1960). Nepal, alla scoperta dei Malla, Leonardo da Vinci Editrice, Bari.
- Hamilton, F.B., (1919). An Account of the Kingdom of Nepaul, A. Constable, Edinburgh, 1919.
- Burbank, J. (2002). Nepal. Marshall Cavendish. Cultures of the World (First Edition).
- Hutt, M. (1994). Nepal: a Guide to the Art and Architecture of the Kathmandu Valley. Gartmore: Kiscadale Publications.
- Fehn, S., Langdalen, E., Lending, M. (2021). Sverre Fehn: Nordic Pavilion, Venice: Voices from the Archives. Lars Müller Publishers.
Görseller
Görseller yazarlara aittir.