Tange’den Yazgan’a Üsküp
Suha Özkan, Hon. F AIA
Temmuz 1963’te Üsküp’de 6.1 şiddetindeki deprem iki binden çok can almış, iki yüz bin kişi evsiz kalmıştı. O zaman Yugoslavya, Kuzey Makedonya kenti Üsküp, Osmanlı’nın Batı hamlelerinden kalan tarihi bir mirastı. Depremde kentin %80’i yıkılmıştı. 1963 yılında henüz ODTÜ’de birinci sınıftaydım. Türkiye’nin en uzun soluklu ve nitelikli edebiyat dergisi, sanat ve edebiyat alanına bizi götüren Varlık, hem dergisi hem de çıkardığı kitaplar ile o yılların en etkili ve en sevdiğimiz yayın ortamıydı. Bu ortamın kurucusu Yaşar Nabi Nayır (1908 – 1981) Üsküp doğumluydu. Genellikle birkaç hafta haber bültenlerinde yer alan doğal afetler Nayır’ın aidiyeti ve tutkusu nedeniyle edebiyat alemimizin gündeminde de aylarca yer aldı.
Neslimizin unutulmaz yayını İnsan Yerleşmeleri dergisi Ekistiks’in kurucusu ve Delos Sempozyumu’nun unutulmaz öncüsü Constantinos Doxiadis 1960’ların önemli bir kent planlama bürosuydu. Yerle bir olan Üsküp’ün yeniden planlaması hakkaniyetle, ona verilmişti. Doxiadis, Polonyalı Mimar-Plancı Adolf Ciborowski ile birlikte 1964’te Üsküp Master Planı’nı bitirdi. Bir yetki tercihi olarak ve mesleğe saygıyla, kentsel tasarım konusuna girmeyip, iki kilometrelik kent merkezini yarışma aracılığı ile seçilecek başka bir yeteneğe teslim etmeyi yeğledi.
Yarışmaya Kenzo Tange (Japonya), Johannes van den Broek and Jaap Bakema (Hollanda), Luigi Piccinato (Italya) ve Maurice Rotival (ABD) olmak üzere 4 uluslararası, Aleksandar Dordevik, Eduard Ravnikar, Radovan Mischevik – Fedor Wenzler ve Slavko Brezorski olmak üzere de 4 Yugoslav tasarım grubu davet edilmişti. Bu çağrılı planlama ve kentsel tasarım grupları arasında Bursa ve İstanbul imar planlarında çalışmış olan Piccinato bizim için önemliydi. Burada anımsamakta yarar var: Kendisinin Bursa tarihi merkezi ve Kapalıçarşı’nın tümüyle koruma altına alınması için Adnan Menderes’e neredeyse yalvardığı bilinir. 1958’de Türkiye’den dönerken uçakta kaptan, Bursa Kapalıçarşı’da çıkan ve önlenemeden yayılan, Ulucami’yi bile saran yangını bildirince, Bursa’da daha yeni işe başlamış olan Piccinato’nun olanlardan kendini sorumlu tutup gözyaşları arasında “Keşke ısrar etmeseydim” diye bu trajediyi dolaylı da olsa üstlendiği bilinir. Bu yangının bir imar kundakçılığı olduğu da hep söylenir. O yine de 1961’e kadar Bursa üzerinde çalışmıştır.
Yarışmayı Tange Grubu kazandı ve bu grupta Sadao Watanabe ile Yoshio Taniguchi de vardı. Tange’nin kentsel tasarımı, Vardar Nehri’ni kentsel olarak içselleştiren, “kent kapısı” ve “kent duvarı” kavramlarını geliştiren 1960’ların bütünleşik kentsel tasarım kavramlarının zamanın mimari dili metabolizmin heyecan verici bir çalışmasıydı. Öyle ki bizim tüm mimarlık eğitim sürecimizi kapsayan bir kentsel tasarım okulu gibiydi. Bize sanki korkulacak bir tutummuş gibi sunulan “ütopya” gözlerimizin önünde ve yanı başımızda gerçekleşiyordu.
Aradan neredeyse yarım yüzyıl geçtikten sonra Üsküp kent merkezinin 3 km uzağındaki, 450 bin metrekarelik bir alanda yer alan; alışveriş, eğlence, konut ve ofis parkını içeren, gerçekten kapsamlı bir kentsel tasarım alanı için açılan yarışma Doğu Kapısı (East Gate) olarak adlandırıldı. Yarışmayı, geçen yüzyılın sonlarında iz bırakan Winny Maas’ın kurduğu MVRDV ile Ben Berkel ile Caroline Bos’un UN Studio’su gibi uluslararası ünlü tasarım grupları arasından Begüm ve Kerem Yazgan kazandı.
Bölgenin yetkin işvereni Balfin Group, projenin ileri kesin proje aşamasına kadar olan kısmını kapsayan bir sözleşme ile Yazganları görevlendirdi. Bu alanın master planlamasının yanı sıra, mimari, iç mimari ve peyzaj hizmetlerini de içermekteydi. Böylelikle Yazgan, özledikleri tasarım felsefesini elde ederek, ender rastlanacak bütüncül bir tasarım süreci oluşturma olanağı sağladı.
Ekim 2021 de açılışı yapılan Üsküp Doğu Kapısı (East Gate) projesini Yazganlar şöyle özetliyor: “Mimari düşüncemizin temelini oluşturan “esnek sistem tasarımı” fikrini, kent ölçeğinden başlayarak detay ölçeklerine kadar uygulayabildiğimiz önemli projelerimizden biridir. Genel tasarım anlayışı, “doğrusallık” fikrinin çeşitli ölçeklerde tekrarı ve ihtiyaca uygun esnek bir biçimde çeşitlendirilmesine dayanır. Doğrusal biçimde uzanan kütlelerin her biri kendi otonomilerini yansıtmaktadır. Bununla birlikte, alışveriş ve eğlence merkezi, kaskatlı konutlar, iş merkezi kütleleri doğrusal eksende kaydırılarak, ara mekanlar ve yeşil teraslar oluşturulmuştur. Üsküp Doğu Kapısı projesinde de farklı fonksiyonlar, Orta Doğu Teknik Üniversitesi yerleşkesinin yaya dostu yürüyüş yolu gibi, doğrusal bir yeşil, yürüyüş, aktivite, dinlenme, eğlence aksında bir araya getirilmiştir. Bu sakin, tüm kentsel ortamı bütünleştiren yürüyüş yolu, kent ölçeğinde, Üsküp’ün merkezinde bulunan Makedonya Meydanı’ndan başlayıp, Vardar nehri kenarında devam ederek, Kenzo Tange’nin tasarladığı Merkezi Tren İstasyonu’nun yanından uzanıp, nehrin karşısına geçen yürüyüş aksını, şehrin doğusuna entegre etmeyi ve şehrin merkezini doğuya bağlamayı önermektedir.”
Çok geniş bir alanı kapsayan arazi kullanımı, son yıllarda iç içe ve üst üste ortak kentsel etkileşim araya bir sıkışık kullanım karışımı yerine, işlevsel bölgelemeyi (zoning) yeğlemiştir. Bu neredeyse bir “yeni kent” olan yapılanmaya belki de dünyada en geniş kentsel açık alanlardan biri olan meydanla erişilmektedir. Üç parça halindeki sert zeminli meydan iki kenarından geniş yeşil alanlarla yumuşamaktadır. Tüm ticari kullanımlar, dar uçları meydana çıkan doğrusal kitleler olarak bitimlerinde konut alanlarına erişmektedir. On blok kendi içlerinde ve aralarındaki alanlarda ulaşım, erişim, işlev ve hizmet farklılıkları ile çoğulcu bir biçimlendirme ve farklı mimarlık kimliği aranarak betimlendirilmiştir. Özellikle, bu doğrusal kitlelerin meydana açılan uçları, çağımızın simgesel dışavurum izlenimleri kullanılarak zenginleştirilmiştir. Toplam inşaat alanı 152 bin metrekare olan komplekste 1600 daire konut ve 5 ofis bloğu vardır. Tahmini yatırım ise 360 milyon avrodur.
Bu uygulama ile dünya planlama, kentsel tasarım ve mimarlık ortamı yepyeni, genç ve dinamik yetenek grubuna kavuşmuştur.