Beşiktaş’ın Kaybolan Bir Mahallesi: İhsaniye
Prof. Dr. Oya Şenyurt
İstanbul’un bir ilçesinin ya da semtinin tarihine ilişkin araştırma yapmanın çeşitli zorlukları bulunmaktadır. Bunların içinde, yer adlarının ve sınırlarının değişmesi nedeniyle karşılaşılan sorunlar en önemlisini oluşturur. Burada ele alınacak İhsaniye Mahallesi de, 19. yüzyılın sonunda adı Beşiktaş mahalleleri içinde geçmemesine karşın arşiv belgelerinde yer alması nedeniyle dikkat çekmiştir. Mahallenin Ihlamur semti ve çevresinde oluştuğu saptanmakta ve bu semtin de, batıda Teşvikiye-Nişantaşı-Topağacı, doğuda Dikilitaş-Yıldız kuzeyde de Fulya ile sınırlanmış ve Ihlamur Kasrı’nın da içinde bulunduğu bahçeyi kapsadığı bilinmektedir. Ihlamur semtinin geçmişine göz attığımızda, en erken bilgi Beşiktaş ve Nişantaşı arasındaki vadide yer alan semtin, Hacı Hüseyin Bağı olarak adlandırılmasına ilişkindir. Bu bağın devlete geçmesiyle bir bağ köşkü yapılmış ve uzun zaman Hacı Hüseyin Bağı Köşkü olarak anılmıştır (1). 18. yüzyılın sonlarından başlayarak sultanların ilgisini çeken köşk ve mesire alanına Abdülmecid iki yeni köşk ve bir çeşme yaptırmıştır. Ihlamur Kasrı olarak bilinen köşk ve bahçesi çevresinde yer alan İhsaniye Mahallesi’nin varlığı, semte ilişkin bir tarih katmanının ortaya çıkarılmasını sağlayacaktır. Bu nedenle, Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde rastlanan birkaç belge dizisinde adı geçen ve Beşiktaş’ın bugün kaybolan bir mahallesi olan “İhsaniye”nin ortaya çıkarılmasına yönelik olarak belgelerde; “Ihlamur Kasrı civarı” olarak tariflenen bu mahallenin adına ve varlığına ilişkin saptamalar, az sayıdaki belgenin elverdiği ölçüde değerlendirilecektir.
Mahallenin Adı ile İlişkili Genel Saptamalar
Semavi Eyice, bazı semt ve mahalle adlarının kökenlerinin saptanmasına yönelik hazırladığı makalesinde; kimi semt adlarını sonradan “özel olarak uydurulan adlar” listesine dahil etmiştir (2). Bir semt ya da mahalle adı olarak 19. yüzyılın sonlarında Beşiktaş’a bağlı mahalleler içinde “Teşvikiye” ve “İhsaniye” adının da Eyice’nin hazırladığı listede yer aldığı görülmektedir. Ayverdi’nin Fatih dönemindeki İstanbul Mahalleleri ile ilgili yaptığı çalışmada Beşiktaş’ın mahallesi olarak İhsaniye adına rastlanmaması ve bu mahalle ile ilgili belgelerin 1853 yılına tarihlenmesi görece yeni oluşan bir mahalle olduğu izlenimi vermektedir. Ayrıca, Ihlamur Kasrı çevresindeki arazilerde göçmenlerin yerleştiğini ifade eden belgeler nedeniyle, bu bölgedeki cadde, sokak ya da mahalle adlarının “İhsaniye”, “İcadiye” adını alması rastlantı değildir. Genelde Anadolu’daki göçmen yerleşimleri de göçmenlerin rahata ve huzura kavuşmaları umuduyla Refahiye, Kemaliye, İhsaniye gibi adlar almışlardır (Düzenli, 2006; 67). Bu açıdan bakıldığında, Semavi Eyice’nin özel olarak üretildiğini ifade ettiği yerleşim adlarına göçmen mahallelerini de eklemek olanaklıdır.
Burada amaç, 19. yüzyılın ortalarında yazılmış belgelerde bugün adına rastlanmayan “İhsaniye Mahallesi”nin varlığını ortaya koyarak, semt ve ilçe tarihine ilişkin tarih katmanlarından birinin ortaya çıkarılmasıdır. 1877-1878’de Osmanlı-Rus Savaşı’ndaki yenilginin yarattığı göç dalgasının sonucunda oluşan Dikilitaş’taki göçmen mahallesinin oluşumundan ya da 20. yüzyıl başında Balmumcu Çiftliği’nin bir bölümünün göçmenler için iskana açılmasından (Ergin, 1919; 305) çok önceleri bu mahallenin belgelerde adına rastlanmaktadır.
Beşiktaş’ta “İhsaniye Mahallesi”nin Varlığına İlişkin Kayıtlar
Beşiktaş’ta İhsaniye adlı bir mahallenin varlığı, Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde 1853 tarihinde yazılmış bir belge ile ortaya çıkmıştır. Belge, yaklaşık olarak 1851 yılının ortalarında Beşiktaş’ta Ihlamur civarında “İhsaniye” adlı mahallede kiraladıkları arsa ve hanelerinin (3) devlet tarafından Ihlamur Kasrı’nın yapımına karar verilmesi nedeniyle inşa ve satış yasağına tabi tutulduklarını hatırlatan bir girişle başlamaktadır. Söz konusu arsalara hane inşa edilmesi, arsaların başkalarına satılması ya da kiracı olarak kullanım hakkının başkalarının üzerine geçirilmesi men edilmiştir. Bir buçuk yıl boyunca devam ettiği anlaşılan bu yasaklamaların ne kadar süreceği İhsaniye Mahallesi sakinlerinin yanıtlanmasını beklediği sorular arasındadır. İhsaniye Mahallesi’ndeki kiracılık durumlarının devam edip etmeyeceği hakkındaki sorulara yanıt bulamamaları ve belirsizlik, mahalle halkını rahatsız etmiş olmalıdır ki belgede devam eden satırlarda, emlaklarına sahip olamadıklarından perişan durumda kaldıkları dile getirilmiştir. Kira ile kullandıkları arsaların ve hanelerin Ihlamur Kasrı’nın yapımı sırasında, gereklilik duyulması halinde devlet tarafından satın alınmasını ve gerekli görülmüyorsa arsalarda yapı inşa edilmesine izin verilmesini, üzerinde haneleri olanların evlerini yenilemesini ya da hanelerin başkalarının üzerine geçirilmesine izin verilmesini talep etmişlerdir. Bilindiği gibi Ihlamur Kasrı’nın yapımı 1849-1855 yılları arasına rastlamaktadır (Artan, 1994; 112) ve mahalle sakinlerinin yazdığı 1853 yılına ait şikayet dilekçesi de kasrın inşaat sürecine denk gelmektedir. Yazdıkları dilekçe ile şikayetlerini dile getiren İhsaniye Mahallesi sakinleri, dilekçenin sonuna Beşiktaş’ta “Yenimahalle”de arsa ve hane sahipleri namıyla kendilerini tanıtan bir başka kayıt bırakmışlardır (4). Bu noktada, İhsaniye Mahallesi’ndeki haklarını arayan bu kişilerin kendilerini Yenimahalle sakinleri olarak tanıtmaları, başka bazı bilinmeyenlerin açığa çıkarılması için önemlidir.
Beşiktaş Yenimahalle’ye ilişkin bilgilerin evraklarda yer alma tarihi İhsaniye Mahallesi ile aynı döneme rastlamakta ve 1853 yılına tarihlenmektedir. Ayrıca belgelerde, Yenimahalle, Ihlamur’a pek de uzak olmayan ve Ihlamur Caddesi’ni de içine alan bugün Abbas Ağa Mahallesi’nin bulunduğu bölgeye uzanan bir konumdadır (5) ve Pervititch Haritası’nda Ihlamur Kasrı çevresindeki sokak adlarında da yer almıştır. “Yıldız Yenimahalle” olarak kaynaklara geçen bu mahalle, Hasanpaşa Deresi içinde ve tümüyle ahşap evlerden meydana gelmişken, Barbaros Bulvarı açılırken ortadan kaldırılmıştır (Somçağ, 1994; 164). Bugün Yenimahalle Dere Sokak ya da Yenimahalle Fırını Sokak gibi, mahallenin eski adının anısını yaşatan sokak adları varlığını korur (6). Pervititch Haritası’nda Yenimahalle Sokak, Ihlamur Kasrı’nın önünden geçen Ihlamur Caddesi’nin paralelindedir. Ayrıca, “Yenimahalle” İstanbul’un bazı semtlerinde göçmenlerin yerleştirildiği “yeni kurulan mahalleleri” tanımlamak için sık sık kullanılan bir ad olmuştur. Sözgelimi, 19. yüzyılın sonunda Feriköy’e yerleştirilen göçmenlerin semtin genişlemesine neden olmaları nedeniyle bu mevkinin başka bir adla anılması ve “Yenimahalle” denmesi uygun görülmüştür (7). Böyle bir açıklamadan sonra, İhsaniye Mahallesi ile ilgili şikayetlerini dile getiren ahalinin “Yenimahalle” sakinleri olarak kendilerini tanıtmalarının iki nedeninin olduğu düşünülebilir. Bunlardan biri söz konusu kişilerin göçmenler için oluşturulan Yenimahalle’ye, İhsaniye Mahallesi’nden nakledilmiş olmaları ve ikametgahlarının değişmiş olmasına karşın İhsaniye’deki vakıf arazileri ve hanelerine ilişkin haklarını aramalarıdır. İkinci olasılık ise daha kuvvetli görünür; İhsaniye Mahallesi’nin öteki adının ya da resmi olarak kabul gören adının “Yenimahalle” olması ve ahalinin bu adı kullanmayı tercih etmesidir. İhsaniye Mahallesi’nin belgelerde adı geçmesine karşın, 1886 yılına ait İstatistik Cetveli’nde Beşiktaş mahalleleri içinde yer almaması (Akbayar, 1998; 3) bu düşünceyi desteklemektedir. Mahalle listesinde “Yenimahalle” olarak geçen kayıt, daha önce de ifade edildiği gibi; aynı dönemde “İhsaniye” ile birlikte kullanılan bu adın kabul gördüğünü ve mahallenin belgelerde kullanılanın tersine “Yenimahalle” olarak kayıtlara geçirildiğini düşündürür. Bu noktada İhsaniye Mahallesi’nin sınırları genişleyerek “Yenimahalle” olarak anılabileceği de göz önünde tutulmalıdır.
1853 yılında İhsaniye Mahallesi’nin varlığını destekleyen bir başka belge, bu mahallede büyük bir araziye sahip olan Çobanoğlu lakaplı kişinin benzer şikayetlerle tek başına kaleme aldığı dilekçesidir. Bu dilekçede, Çobanoğlu iki yıl önce İhsaniye Mahallesi’nde birkaç odalı konak yapımına başladığını anlatarak orada bulunan arsa ve hanelere ilişkin bazı kararlarla yaptığı inşaatın yarım kaldığını ifade etmektedir. Çobanoğlu’na göre, İhsaniye Mahallesi’ndeki arsa ve hanelerin Ihlamur Kasrı’nın yapımı amacıyla satın alınmasına kesin olarak karar verilmiştir. Çobanoğlu böyle bir uygulama durumunda hane ve müştemilatının kıymetlerinin emsallerine uygun olarak belirlenmesi halinde verilen bedele razı olacağını birkaç kez ifade etmişse de o zamandan sonra herhangi bir haber çıkmamış ve yarım kalan inşaatı çürümeye başlamıştır. Bu durumun külfetini ailece çeken Çobanoğlu iki yıldan beri kira evlerinde sefil durumda kaldığından şikayetçidir (8). Pervititch Haritalarında Beşiktaş’a ait 10. paftada Ihlamur Şosesi’ni kesen uzunca ve merdivenli Çobanoğlu Sokağı, hem Çobanoğlu’nun arazisi, hem de İhsaniye Mahallesi’nin yeri hakkında bir bilgi edinilmesini sağlamaktadır (Pervititch; 2000).
13 Ağustos 1853 yılında bütün bu şikayetler göz önüne alınarak Evkaf Nazırı ile görüşülmüş, yazışmalar yapılmış ve resmi yazı Meclis-i Vâlâ’ya (9) iletilmiştir. Anlaşıldığı gibi, Beşiktaş’ta Ihlamur civarında İhsaniye Mahallesi’nde bulunan Ihlamur Kasrı’nın çevresindeki alanın sultan için satın alınmak üzere başkalarına satışının ve arsalara bina yapılmasının yasaklanması söz konusu şikayetlerin ana nedenini oluşturmaktadır. Meclisin açıklamalarına göre, İstanbul (Dersaadet) içinde ve dışında, Üsküdar, Galata, Eyüp semtlerinde ve çevresinde, üzerinde yapı olmayan arazi ve bostanlara sakıncalı görülmediği durumlarda kagir, yarı kagir han, dükkan, ev ya da ahşap hane yapımı sultanın iradesine bağlıdır ve bu kural nizamnamede de yer almıştır. Bu nedenle, nizamnamede yazanlar konusunda bilgilendirilmeleri için arsa ve ev sahipleri ile görüşüldüğü anlaşılmaktadır. Ayrıca, mahalle sakinleri içinde en büyük paya sahip olan Çobanoğlu çağrılarak ikna edilmeye çalışılmış ve Nafia Meclisi’nde kendisine irade ve nizamlardan söz edilmiştir. Çobanoğlu’nun ifadelerinden arsanın kendisine babasından kaldığı ve buranın vakfa ait olduğu ve vakıftan arsa üzerine yapı inşa edilmesi için izin aldığı ortaya çıkmıştır. Ancak sultan tarafından arsa ve hanelere müdahaleye yasak getirilince yapı yarım kalmıştır. Devlet görevlileri tarafından Çobanoğlu’nu ikna çabaları boşa çıkmıştır. Çobanoğlu, “arsa satın alınacaksa alınsın eğer alınmayacaksa da bina inşası için izin verilsin” diyerek diretmiştir. Meclis’in değerlendirmesine göre, bu tip üzerinde bina olmayan arsalar “ham yerler”dir. Çobanoğlu ve öteki mahalle sakinleri Ihlamur Kasrı nedeniyle inşaat yapılması sakıncalı bulunan arsalarının bağlı olduğu vakıf tarafından kendilerine verilen senetlerle yapı inşa etmelerinde sakınca görmemekte, eskiden beri kullanım hakları ellerinde bulunan arazilerin kullanılamaz hale getirilmesini anlamlı bulmamaktadır (10).
Meclis-i Vala’ya intikal eden anlaşmazlığın çözümlenmesine yönelik araştırmalar, arsaların Sultan Beyazıt Han vakfından olduğu konusunda net bir bilgiye sahip olmamızı sağlamaktadır. 1833-1834 yılından sonra kiraya verilen arsalara, reaya mahallesi olmak üzere bina inşasına izin verilmiştir. İhsaniye Mahallesi’nde daha önce inşa edilmiş haneler ile boş arsaların kullanımı, taliplilerine vakıf tarafından verilen senet ve sultanın iradesi ile mümkün olmakta ve mülklerin Evkaf’a bağlı olması nedeniyle bu kişiler her ne inşa ederlerse etsinler vakıf malı olduğu koşulunu kabullenmekteydiler. Ancak, İhsaniye Mahallesi sakinlerinin söz konusu haklarına karşın, inşa edilen haneler ve arsa kullanımları ile ilgili bazı yasaklamaların sultan Abdülmecid’in sözlü iradesi ile gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Meclis-i Vala’nın konu ile ilgili bu kararları sonucunda son söz sultana bırakılmıştır (11).
Görüldüğü gibi, tümü 1853 yılında yazılmış yoğun evrak trafiğinden sonra yaklaşık 42 yıllık bir boşluk konunun nasıl çözümlendiğine ilişkin takibi zorlaştırmıştır. Ancak, 15 Ocak 1895 yılında İhsaniye Mahallesi’ni ilgilendiren bir bilgi Çobanoğlu arazisinin parça parça satılmış olduğundan haberdar eder. Bu dönemde mahallenin altyapısını oluşturma ve götürü usulüyle kanalizasyon inşaatını gerçekleştirme girişiminde bulunulduğu görülmektedir (12). Belgeler bu dönemden sonra Beşiktaş Ihlamur çevresini “muhacir evleri” ile birlikte anmaktadır (13). Beşiktaş ilçesinin çeşitli dönemlerde göçmen yerleşmesine izin verilmiş bir bölge olduğu çok dikkat çekmemiştir. 1877-1878 yılındaki Osmanlı-Rus Savaşı sonucunda gelen ve 1880 yılına tarihlenen belgelerde söz edilen göçmenlerin Beşiktaş’ta geçici ya da kalıcı olarak yerleşmeleri için bazı düzenlemelerin yapıldığı saptanmış ancak bu çalışmanın kapsamının dışında olması nedeniyle değinilmesine gerek görülmemiştir (14). Bu göçler Beşiktaş’ta Dikilitaş ve Balmumcu göçmen mahallerinin de oluşumunu sağlamıştır.
Söz konusu tarihten sonra İhsaniye’de yerleşmenin yoğunlaştığını, 1899 yılında mahalleye bir cami ile kız ve erkek çocukların aynı çatı altında eğitim göreceği bir okul inşa edilmesi için ihale açılarak eksiltme usulüyle talipli kalfalara bırakılmak istenmesinden çıkarsayabiliriz. Mahallenin küçük olması nedeniyle cami ve okulun gereksinime yetecek boyutta olması istenmiş ve yapıların planları hazine tarafından hazırlanmıştır. Ünlü Rum mimarlardan Mimaroğlu Petraki’nin (Petraki Meymaridis) (15) yapı boyutlarını büyük tutması sonucunda verdiği teklif fazla bulunarak kabul edilmemiş, söz konusu koşullar doğrultusunda çalışma yapan Hacı Artin Kalfa’ya yapıların inşası bırakılmıştır (16).
Sonuç
Belgelerde Çobanoğlu arazisinin büyük bir alan kapladığı İhsaniye Mahallesi’nin, Ihlamur Kasrı’nın yapılacağı yere yakın olması nedeniyle bu mahalledeki yapım faaliyetlerinin Abdülmecid döneminde kontrol altında tutulduğu saptanmaktadır. Pervititch Haritası’nda Beşiktaş’a ilişkin 10. paftada Çobanoğlu Sokağı’na rastlanmış olması, belgelerdeki Çobanoğlu arazisi ve İhsaniye Mahallesi’nin konumuna ilişkin tarifleri de doğrulamaktadır. Mahallenin bugün kasrın yakın çevresinde bulunan Fulya Deresi Sokak ve Yıldız Posta Caddesi (Yenimahalle Sokak) ile sınırlanmış arazi üzerinde konumlandığı söylenebilir. Mahallenin kuzeydoğu ve kuzeybatısı Fulya Sokak ve dere ile çevrili, güney doğusu Ihlamur Köşkü Caddesi ve İcadiye Sokak ile sınırlıdır. Dikilitaş ve Balmumcu mahallelerinin oluşumu ise daha önce de ifade edildiği gibi yenidir ve gerek İhsaniye’den gerekse Yıldız Yenimahalle’den ayrı gelişme göstermiştir (17). Bu noktada, Beşiktaş İlçesi’nde Ihlamur Kasrı çevresinde konumlanan İhsaniye’nin günümüze ulaşmayan ve adı unutulmuş bir mahalle olduğu saptanarak, bugün Dikilitaş ile Yıldız Mahallelerinin sınırları içinde kaybolmuş olduğu düşünülmektedir.
Notlar
1. Ihlamur Kasırları, TBMM. Milli Saraylar Daire Başkanlığı Yayını, s.9, İstanbul 1994.
2. Semavi Eyice’nin sonradan uydurulan mahalle ve semt adları için verdiği örnekler şöyledir: Yeniçeriliğin kaldırılması ile yok edilen Eski Odalar ve Yeni Odalar denilen Yeniçeri kışlalarının yerine Ahmed Fevzi Paşa’nın adı verilen Ahmediye (Şehzadebaşı’nda) ve Fevzîye (Yeni-bahçe’de) mahalleleri kurulmuştur. İhsaniye, Teşvikiye, zamanımızda Etiler, Ataköy, İdealtepe, Altıntepe, Gültepe, böyle özel olarak yaratılmış adlardır. Bkz. Semavi Eyice, “İstanbul’un Mahalle ve Semt Adları Hakkında Bir Deneme”, Türkiyat Mecmuası, C.14, s.216, 1965.
3. Arsa ve arsa üzerindeki binaların bir vakfa ait olduğu ifade edilmektedir. Dolayısıyla, bu bölgede vakfın kira ile kullanıma verdiği evler ya da araziler vardır.
4. BOA., İ.MVL., Dosya no. 286, Gömlek no: 11302.
5. Yıldız Mahallesi’nde bugünkü sokak adları ile parantez içinde Osmanlı’nın son dönemlerindeki sokak adları verilmiştir ve sokak adlarının az değişiklikle günümüze geldiği saptanmıştır. Sokak adları şöyledir: Bostan Sokak (Yıldız Bostanı Sokak), Hamidiye Çeşmesi Sokak (Çeşme Sokak), Yenimahalle Dere Sokak (Dere Sokak), Yenimahalle Fırın Sokak (Fırın Sokak) gibi.
6. İstanbul A-Z Rehber-Atlas, Aysa Limited, s.106, İstanbul.
7. Feriköy’de yeni kurulan göçmen mahallesine “Yenimahalle” adı verilmesiyle ilgili bilgi için bkz. BOA., BEO., Dosya no: 1437, Gömlek no: 107762.
8. BOA., İ.MVL., Dosya no: 286, Gömlek no: 11302.
9. Meclis-i Vâlâ: Islahat hareketlerinin gerektirdiği yeni nizamnameleri hazırlamak, memurların muhakemeleriyle ilgilenmek, önemli görülen devlet işlerinde oy vermek üzere 1837 yılında kurulan meclis.
10. BOA., İ.MVL., Dosya no. 286, Gömlek no: 11302.
11. BOA., İ.MVL., Dosya no: 286, Gömlek no: 11302.
12. BOA., BEO., Dosya no: 552, Gömlek no: 41375.
13. BOA., DH.MKT., Dosya no: 1152, Gömlek no: 22.
14. 19 Şubat 1298/3 Mart 1883 yılında göçmenleri iskan ettiren memurların yazdığı evrakta, sultanın iradesi gereği Beşiktaş’ta bulunan akaratta kalan göçmen sayısının 1585 kişiden ibaret olduğu anlaşılmaktadır. Bunlardan 544’ü taşraya gönderilmiş, 1041’i İstanbul’da kalacaklarını beyan etmişlerdir. İstanbul’da kalacak olanlardan 886 kişinin sahip oldukları işlerle maddi güçlük çekmeksizin yaşadıkları saptanmaktadır. 5 kişinin hizmetçilik yaptığı, 44 kişinin genç yaşta olduğu ve çamaşırcılık, terzilik, paketçilik yaptıkları kaydedilmiştir. 106 kişinin ise yaşlı olduğu ve iş yapmaya güçlerinin olmadığı belirlenmiştir (BOA., Y.PRK. AZJ., Dosya no: 5, Gömlek no: 3). Ayrıca öteki belgeler için bkz. BOA., Y.A.HUS., Dosya no. 7, Gömlek no: 64 ve BOA., Y.PRK. AZJ., Dosya no: 5, Gömlek no: 3.
15. Mimarla ilgili bilgi için bkz. Şenyurt, O.; “Rum Cemaatinin Osmanlı Mimarisindeki Temsiliyeti”, Doğu Kitabevi, s.144, 2012.
16. BOA., Y.MTV., Dosya no: 188, Gömlek no: 69.
17. Söz gelimi, 17 Kasım 1917 yılında Dikilitaş’ta bir mahalle teşkil etmesi için karar çıkmıştır. Bkz. BOA., DH.İ.UM., Dosya no: 45, Gömlek no: 74.
Kaynaklar
Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA.) Belgeleri
BEO., Bab-ı Ali Evrak Odası.
DH.İ.UM., Dahiliye İdare-i Umumiye.
DH.MKT., Dahiliye Mektubi Kalemi.
İ.MVL., İrade Meclisi Vâlâ.
Y.A.HUS., Yıldız Tasnifi Sadaret Hususi Maruzatı.
Y.MTV., Yıldız Mütenevvi Maruzat Evrakı.
Y.PRK. AZJ., Yıldız Perakende Evrakı Arzuhal ve Jurnalleri.
Akbayar, N.; “Dünden Bugüne Beşiktaş”, Beşiktaş Belediye Başkanlığı, İstanbul 1998.
Artan, T.; “Ihlamur Kasrı”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.4, Kültür Bakanlığı ve Tarih Vakfı, s.111-112, İstanbul 1994.
Düzenli, T.; “Adapazarı ve Civarında Çerkes Muhacirlerin İskanı ve Uyum Problemleri”, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi (basılmamış), Sakarya 2006.
Ergin, O. N.; “Mecelle-i Umûr-ı Belediye”, C.5, İstanbul 1335 (1919).
Eyice, S.; “İstanbul’un Mahalle ve Semt Adları Hakkında Bir Deneme”, Türkiyat Mecmuası, C.14, s.199-216, 1965.
Gülersoy, Ç.; “Ihlamur Mesiresi”, Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu Yayını, İstanbul 1983.
“Ihlamur Kasırları”, TBMM. Milli Saraylar Daire Başkanlığı Yayını, İstanbul 1994.
“İstanbul A-Z Rehber-Atlas”, Aysa Limited, İstanbul t.y.
Pervititch J.; “Sigorta Haritalarında İstanbul”, Tarih Vakfı Yayınları, İstanbul 2000.
Somçağ, S.; “18. Yüzyıldan Günümüze Beşiktaş”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.2, s.163-164, İstanbul 1994.
Şenyurt, O.; “Rum Cemaatinin Osmanlı Mimarisindeki Temsiliyeti”, Doğu Kitabevi, İstanbul 2012.