Deborah Berke Partners tarafından tasarlanan ve kampüs hayatının birçok farklı ihtiyacına cevap veren mekanları içeren Princeton Üniversitesi Öğrenci Yurtları öğrencilerin kampüse, ormana, atletizme, rekreasyona olan bağını ve kendi aralarındaki iletişimi güçlendirmeyi hedefliyor.

Deborah Berke Partners, Princeton Üniversitesi için her biri 500’er öğrenciye hizmet verecek iki yeni yatakhane kompleksi tasarlıyor. 45.000 metrekarelik bu proje, üniversitenin önümüzdeki 30 yıllık büyüme planının ilk adımını temsil ediyor. Yatakhaneler öğrencilerin kampüse, ormana, atletizm ve rekreasyona olan bağını ve en önemlisi kendi aralarındaki iletişimi güçlendiriyor.  Kampüs hayatının birçok farklı ihtiyacına cevap veren tasarım, uyumlu bir topluluk yaratmayı amaçlıyor. Yemek, uyku, eğitim, kültürel ve sosyal alanları içerecek olan yeni binalar, kampüste geçirecekleri dört yıl boyunca lisans öğrencilerinin günlük yaşamlarını zenginleştirecek.

Tasarımın temel amacı, farklı bakış açılarının temsil edileceği ve saygı duyulacağı, yani davet edici ve kapsayıcı bir üniversite deneyimi yaratmak. Rahat yaşam alanlarının yanı sıra yeni insanlarla tanışmayı, sakin anların tadını çıkarmayı ve boş vakitleri tatmin edici aktivitelerle geçirmeye imkan tanıyan topluluk alanları da sağlanıyor. Bu vizyon, yatakhanelerin, kampüsteki en büyük ve en iyi kullanılan yeşil alanlardan biri olan Poe Field ile buluştuğu sitenin kuzey yüzünde gerçekleştiriliyor. Aktif, dışa dönük ve misafirperver bir “yarı kamusal” varış noktası oluşturmak ve öğrencileri karşılamak için binanın zeminine mağazalar, bir dizi toplumsal ve kültürel işlevler verilmiş. Ana yol üstündeki yedinci yatakhanenin yüksek tavanlı camlı ortak salonunda, öğrenciler bir araya gelip ders çalışabilir veya rahatlayabiliyor. Yanındaki kafede ise telaşsız bir fincan kahvenin tadını çıkarabiliyor. Aynı şekilde sekizinci yatakhanenin girişindeki renkli taşlarla döşenmiş platform, sunum yapmak veya fikir alışverişinde bulunmak için halka açık bir forum.

Tasarım, mekanları görsel olarak bağlayarak öğrencilerin bu etkinliklerin farkına varmalarını sağlıyor. Arsanın iki ön köşesinde konumlandırılan, biri seramik stüdyosu biri de prova ve performans alanı olan iki sanat tesisi ile yaratıcılık ve tefekkür mekanları vurgulanmak isteniyor. Bu işlevleri bu görünür noktalara yerleştirerek sanatın her öğrencinin hayatında var olması hedefleniyor.

İç mekanlar öğrencilerin değişen ihtiyaçlarına cevap olarak farklı kullanımlara uygun tasarlanmış. Ayrıca binanın içinde çeşitli alanlara dağıtılmış etkileşimli sanat unsurları, deneyim ve keşif yoluyla öğrencilerin alanı benimsemelerini sağlıyor.