“Devamlılık Hatası” Sergisi SALT Beyoğlu’nda Açıldı…
Türkiye’de 1990’lı yıllarda gelişmeye başlayan güncel sanat ortamının etkin isimlerinden Aydan Murtezaoğlu ve Bülent Şangar’ın bugüne kadarki en kapsamlı sergisi “Devamlılık Hatası” SALT Beyoğlu’nda açıldı.
Türkiye’de 1990’larda gelişmeye başlayan güncel sanat ortamının etkin isimlerinden Aydan Murtezaoğlu ve Bülent Şangar’ın bugüne kadarki en kapsamlı sergisi SALT Beyoğlu’nda gerçekleştiriliyor. Adını, sinema ve edebiyatta kurgusal tutarsızlıklar için kullanılan terimden alan sergi, pratiklerini ayrı yürüten iki sanatçının birlikte çalışmaya geçişi ve zamanla sergilemede karşılaştıkları kesintiye gönderme yapıyor.
Devamlılık Hatası, yapının giriş mekânı Forum’da, İşsiz İşçiler-sana yeni bir iş buldum!(2006-2018) ile başlar. Bu performans ve üçüncü kattaki bir diğer ortak üretim olan Laboratuvar İşi (2006-2018) serginin kavramsal sınırlarıdır. İşsiz İşçiler-sana yeni bir iş buldum!, önerme niteliğindeki temsilî bir “üretim bandı” çevresinde, sergi süresince istihdam edilen beş kişi ve mekâna gelenlerin diyaloglarıyla şekillenir. Yürütücüler ve katılımcıların hazır bir metne tabi olmadığı performans, hızlı tüketim ürünleri kadar kültür üretimlerinin oluşum süreç ve yöntemlerini sorunsallaştırır. Türkiye özelinde yıllara göre değişen su ve çevre politikaları ile hayati sonuçlarını irdeleyen Laboratuvar İşi, bir okuma performansının yapıldığı laboratuvar benzeri bir yerde, siyasi söylemlerin bilimsel rapor ve analizlerle nasıl çeliştiğine dikkati çeker. Her iki iş, sanatçıların yanı sıra performansların yürütücüleri ve onlara eşlik eden katılımcılarla var olur.
Murtezaoğlu ve Şangar’ın hem ayrı hem bir arada sürdürdüğü pratikleri, bireyleri pasif birer “izleyici”den ziyade kendileriyle beraber düşünen, yorumlayan ve harekete geçen birer “muhatap” olarak konumlar. Sanatçıların dâhil olduğu iki yıllık yoğun bir çalışmayla hazırlanan Devamlılık Hatası, yapının katlarına yayılan bir seçkiyle kesiştikleri, ayrıştıkları yönleri ve bağımsız işlerinin ortak üretimleriyle etkileşimini görünür kılar.
Gündelik deneyimleri ve aşina ruh hâllerini yansıtan işler, gerçek ile kurguyu birbirine örerken öznel yerine toplumsal olana vurgu yapar. Şangar’ın mizansenlerinde yakın çevresinden simalar vardır; Murtezaoğlu, kişisel arşivinden aile fotoğrafları gibi görsel kayıtlar kullanır. Ayrı bir katman olarak üretime eklemlenen İstanbul, sanatçıların “ait hissettiği, sahiplendiği, gözettiği ve birlikte var olduğu yer”dir. Bu bakımdan, kentin türlü yönetimsel hamleyle başkalaştırılması, Murtezaoğlu’nda duraksama, ayrıksılık, yorumlama ve müdahillik; Şangar’da gerilim, tekinsizlik, kapanma ve ifşa senaryolarının belirgin bir parçasıdır.
Murtezaoğlu, sosyo-politik dalgalanmaları ve günlük hayattaki izlerini takip eder. Dondurduğu “an”ları serigrafi, fotoğraf ve enstalasyon gibi üretimlerle düşünmeyi sürdüren sanatçı için bu anlar karşılıklı iletişim kurmak üzere çıkış noktasıdır. İşlerine kendisi ve muhatabını bir iktidar ilişkisi kurmadan katarak mutlak kahramanın olmadığı müzakere alanları yaratır. Derinlemesine kurgulanan bu çok katmanlılık, muhatabın iş içinde özgürce dolaşarak farklı yorumlamalar yapmasına imkân tanır.
Şangar, toplumsal kırılmalarla sıradanlaşan ve üçüncü sayfaya haber olan ev içi ve dışı devinimlerini kurgular. Özel alan ve kamusal alanın yan yanalığında oluşan kriz, çözülme ve olağanlaştırmalarla ilgilenir. Bir filmin kareleri gibi art arda dizdiği kurban, kaza, sıkışma ve şiddet sahneleriyle gerilimi gitgide artırır; muhatabı adım adım anlatının içine çekip hikâyenin çözümlendiği bir sona ya da sonun olmadığı bir döngüye bağlar. İşi oluşturan durumun gerekçeleri, bir çıkışsızlık hissiyle karşı karşıya kalan muhatabın anlamlandırmasına bırakılır.