Guardian Glass Türkiye, Mimarları “La Casa Del Desierto”da Ağırladı
Geleceğin mimarisinde, çevre koşullarının daha da önem kazanacağı düşüncesiyle Guardian Glass tarafından projelendirilen “La Casa del Desierto”, tüm dünyadan ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor. Guardian Glass Türkiye ekibinin mimarlardan oluşan bir grupla ziyaret ettiği “Çöl Evi”, camın günlük yaşantımızdaki öneminin dört mevsim boyunca birinci elden ve yerinde deneyimlenmesini sağlıyor.
Guardian Glass Türkiye ekibi, İspanya’nın Granada bölgesindeki Gorafe Çölü’ne direnmek üzere tasarlanan La Casa del Desierto’yu Türkiye’den davet edilen bir grup mimar ile ziyaret etti. Dome+Partners Genel Müdürü Erdal Özdemir, Studio Vertebra’dan Kurucu Ortak, Baş Mimar Gencer Yalçın ve Kurucu Ortak Dilşad Aslaner, Tosca Façade Consultancy Kurucusu Arzu Işıklı, NN Façade Cosultancy Kurucu Ortakları Nejdet Ziyaettin ve Nurhan Cihan Ziyaettin, ile Tago Architects Genel Müdürü Müge Eker Eryayar’ın katılım gösterdiği gezide deneyimlenen Çöl Evi’nin özelliği, ahşap bir iskelet üzerine kurulu ve tümüyle yüksek performanslı, enerji tasarrufu sağlayan Guardian Glass ürünleri ile kaplı olması.
Şeffaf ve estetik görünümü ile bulunduğu coğrafyada minimum etki yaratacak bir anlayışla tasarlanarak konforu ve lüksü bir arada sunması, bunun yanı sıra Avrupa’daki en zorlu çevre koşullarından birinde doğaya meydan okuyarak aynı zamanda enerji tasarrufu da sağlıyor oluşu, Çöl Evi’ni Guardian Glass’ın en özel, en cüretkar, en riskli, en yaratıcı ve en verimli projelerinden biri haline getiriyor. OFIS Architects’ten Spela Videcnik liderliğindeki büyük ve tecrübeli mimar grubunun, AKT II ve Transsolar firmalarından mühendisler, enerji danışmanları ve Guardian Glass uzmanları ile birlikte ortaya koydukları ortak çabanın ürünü olan projede yalnızca 20 metrekareyi kaplayan alan ise üç bölgeden oluşuyor: Yatak odası, banyo ve oturma odası. Doğrudan manzaraya bakan geniş bir alanı bulunan La Casa’da ayrıca bir su filtreleme sistemi, enerji üretimi sistemi ve güneş enerjisi panelleri bulunuyor. Kapladığı her mekânda doğrudan bir etki bırakan ve projede de kullanılan Guardian Glass ürünü cam türü ise, her mekâna en uygun olan cam seçildiğinde bir evin iç ortamının nasıl dönüşebileceğini gösteriyor.
Tamamen cam ile çevrelenen La Casa del Desierto’da termal izolasyon Guardian SNX 60 ile sağlanarak iç mekân konforu en üst noktaya çıkarılıyor. Kışın soğuk havanın içeri alınmasına, yazın da sıcak havanın içeri girmesine engel olmaya yardımcı özellikleri sayesinde ısıtma ve soğutma sistemlerinin kullanılmasına gereksinimi azaltan cam türü, konfor sağladığı gibi maliyetleri de bir o kadar düşürüyor.
Mimarlar La Casa del Desierto’yu Değerlendirdi
Guardian Glass Türkiye ile birlikte La Casa del Desierto’yu ziyaret eden ve oldukça etkilenen mimarlar, bu yaratıcı yaklaşım ile ilgili görüşlerini dile getirdiler. Tago Architects Genel Müdürü Müge Eker Eryayar projeyi özel kılan en önemli unsurun camın başrolde olması olduğunu vurguladı ve “Kendi kendine yetebilen bir yapının başat aktörünün cam olması konuya ayrı bir heyecan getiriyor. Mimari tasarım da bu farkındalığı üst noktalara taşıyacak şekilde gerçekleştirilmiş. Camın şeffaf olarak kullanılamayacağı her yüzeyde ayna kullanılmış. İçinde ya da terasındayken görüntülerin birbiri içine geçtiği, gerçek ve göz yanılsamalarının birbirine karıştığı çok özel bir görsel deneyim sunuyor size. Yanı başındayken mimari tasarımın meydan okuduğu çölden başka bir şey görmüyorsunuz aslında. Ev çöl ve gökyüzünün bir aynasına, camlar da bu görsel geçirgenliği ve illüzyonu son noktaya taşıyan var-yok çizgisinde elementlere dönüşmekte” dedi. Eryayar, yapıda Guardian Glass ürünleriyle sağlanan farklılık hakkındaki gözlemlerini ise şu sözlerle aktarıyor: “Kapadokya’yı anımsatan bir coğrafya, sert bir iklim, 2200 m rakım… Yerel halk bunlarla baş edebilmek için mağara evler yapmış, yumuşak olan kayaları oyup kendilerine konfor alanları yaratmışlar. Guardian Glass’ın öncülük ettiği bu teknolojik ev, onları ters köşe yapmışa benziyor. Ezberlerini bozan bir yapı. İklimle barışan, doğanın tam ortasında yapayalnız ve yalın bir yapı. Elbette bu hayal ancak doğru teknolojiyi barındıran mimari cam ile mümkün olabilirdi. Guardian Glass’ın doğru geçirgenlik ve yansıma değerlerine sahip, yalıtımlı camı, yapının yaz kış istenilen konfor sıcaklığında kalmasını sağlıyor. Tasarımcı, kullanıcı-doğa ilişkisini zayıflatmak zorunda kalmadan hedefe bir adım daha yaklaşıyor, yapının karbon ayak izi temizleniyor!”
Çöl Evi’nin etkileyici ve iz bırakan tasarımı ile hayalgücünde yeni ufuklar açtığını dile getiren Dome+Partners Genel Müdürü Erdal Özdemir, bu özel malzemenin mimarideki önemini şu sözlerle açıkladı: “Camın mimarideki yeri, ışığı geçiren yüzey görevi ile başlamıştır. Görüntünün değil ışığın geçmesi ilk adımıdır camın. Sonra görüntünün geçişi ile tüm minhalarda cama görev düşmüştür, asırlar süren bu görevi başarıyla üstlenen camın teknolojik gelişimi ile cam artık, yapı strüktürünü oluşturan bir malzeme sıfatını da kazanmıştır. Yani asal yapı elemanıdır.”
La Casa del Desierto için “Hem sınırlı ve korunaklı bir mekan yaratması, hem bulunduğu ortam ile bağını hiç koparmadan var olması en etkileyici kısmı.” yorumunda bulunan Tosca Façade Consultancy Kurucusu Arzu Işıklı doğru malzeme ile, doğa ile uyumlu ve çok basit ama fonksiyonel yapılar yapmanın mümkün olduğunu dile getirirken, Studio Vertebra Kurucu Ortağı Dilşad Aslaner yapının sürdürülebilirlik kriterleri ile ilgili görüşlerini şu şekilde dile getirdi: “La Casa del Desierto tamamen cesaret örneği bir proje. En nihayetinde sürdürülebilir bir proje olması adına konulan hedeflerde dünyada bu hedeflere ulaşmamızı sağlayacak teknolojilerin ve Guardian Glass gibi firmaların olması güven verici. Biz mimarlara düşen de çalıştığımız firmaları, kurumları, işverenleri bu anlamda cesaretlendirmek ve olabilecekleri aktarmak diye düşünüyorum.”