Kalebodur’la Mimarlar Konuşuyor “Kampüs”, 9. DAÜ Uluslararası Tasarım Haftası’nda Öğrencilerle Buluştu…
Kalebodur’la Mimarlar Konuşuyor “Kampüs” söyleşisi, Doğu Akdeniz Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nin geleneksel 9. DAÜ Uluslararası Tasarım Haftası’nda yapıldı. Prof. Dr. Celal Abdi Güzer, Norm Mimarlık yöneticileri Prof. Dr. Ahmet Tercan ve Esin Tercan, mimarlığın eğitim ve pratikle ilişkisi üzerine görüşlerini öğrencilerle paylaştı.
Kalebodur’un, toplumu ve mimarlığı ilgilendiren değerlere sahip çıkma misyonuyla sürdürdüğü ‘Kalebodur’la Mimarlar Konuşuyor’ söyleşilerini öğrencilerle buluşturmayı amaçlayan “Kampüs” etkinliklerinin beşincisi, Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde gerçekleştirildi. 9. DAÜ Uluslararası Tasarım Haftası etkinlikleri kapsamında, Prof. Dr. Celal Abdi Güzer, Norm Mimarlık yöneticileri Prof. Dr. Ahmet Tercan ve Esin Tercan’ın katıldığı Kalebodur’la Mimarlar Konuşuyor Kampüs’e, mimarlık öğrencileri yoğun ilgi gösterdi.
Eğitimin öne çıkardığı mimar tipiyle, gerçek hayattataki mimar arasında fark var
Eğitimin öne çıkardığı mimar tipiyle gerçek hayattaki mimar arasında fark olduğunu belirten Prof. Dr. Celal Abdi Güzer, “Bu farkı bilmeyen öğrenciler mezun olduğunda radikal bir şekilde bu durumla karşılaşıyorlar” dedi. Türkiye’deki eğitim kurumlarının part-time şeklinde pratik yapan kişilerden destek alarak üniversitelerdeki mimarlıkları geliştirmeye çalıştıklarını söyleyen Prof. Dr. Güzer, uluslararası modeli örnek göstererek “Uluslararası modelde, mimar kendi pratiğine devam ederken aynı zamanda çok önemli bir mimarlık okulunun yöneticiliğini yapabiliyor. Böyle bir iç içelik var ve hatta bu olmazsa olmaz bir durum gibi” şeklinde konuştu.
Eğitimin praktikle dirsek temasında olması gerekiyor
Mimarlık eğitimiyle mimarlık pratiği arasındaki değişimin paralel bir şekilde yürüdüğünü ifade eden Prof. Dr. Ahmet Tercan, bu durumun günümüzde daha da önem kazandığını belirterek şunları söyledi: ‘’Eğitimin pratikle ilişkisi geçmişten çok farklı. Geçmişte, buna moderniteyi de dahil edebiliriz, mimarlık pratiği büyük ölçüde belirlenmiş birtakım şablonlarla yapılıyordu. Herhangi bir proje, çok fazla seçenek söz konusu olmadan hayata geçirilebiliyordu. Bu hem avantaj hem de dezavantaj yaratabiliyordu. Bugün ise bütün mimarların malzemeyle, teknolojiyle, sistemlerle, farklı disiplinlerle işbirliği var. Tüm bunların eğitime dökülmesi için pratikle çok yakın dirsek temasının sağlanması lazım. Bu açıdan pratiğin eğitime taşınmasını önemsiyorum’’ diye konuştu.
Staj sürelerinin artırılması gerekiyor
Kendilerine çok sayıda staj başvurusunun geldiğini ifade eden Esin Tercan ise “Genellikle son sınıf öğrencilerine destek olmaya çalışıyoruz. Staj süreleri daha uzun olmalı. Öğrencilerin işin her aşamasını öğrenmelerini sağlamaya çalışıyoruz. Toplantıya, belediyeye beraber gitmeye çalışıyoruz’’ diye konuştu. Öğrencilerin proje detaylarının üstüne çok eğilmediğini belirten Esin Tercan, “Detay çalışmaların ne kadar önemli olduğunun mükemmel derecede olması gerektiğini tam olarak anlayamıyorlar” dedi.