Zamansız Mekanın Anatomisi: Yer Anlatısı, Ritüel ve Anlam Döngüsünde Mekansal Kutsal Süreklilik – Nazelin Pişkin | Mimarlar Derneği 1927

Nazelin Pişkin, 2 Aralık Salı günü Mimarlar Derneği 1927’de Zamansız Mekanın Anatomisi: Yer Anlatısı, Ritüel ve Anlam Döngüsünde Mekansal Kutsal Süreklilik başlıklı konuşmasıyla yer alacak.

2 Aralık 2025 Salı günü saat 19:30’da Nazelin Pişkin tarafından gerçekleştirilecek olan “Zamansız Mekanın Anatomisi: Yer Anlatısı, Ritüel ve Anlam Döngüsünde Mekansal Kutsal Süreklilik” başlıklı etkinlik, Ankara’da Mimarlar Derneği 1927 ev sahipliğinde gerçekleşecek.

Mekan–kültür ilişkisi, farklı disiplinlerde çoğunlukla dönüşüm süreçleri üzerinden tartışılıyor; süreklilik boyutu ise görece ihmal ediliyor. Bu tez, süregelen zamansallık içerisinde varlığını sürdüren arketip unsurların göz ardı edilmesinin, mekan–kültür ilişkisinin yalnızca bağlamsal ve esnek dinamikler üzerinden açıklanabileceği yönünde örtük bir kabul içerdiğini varsayıyor. Bu nedenle, mekan–kültür ilişkisine dair çözümlemelerde süreklilik olgusunu da eşdeğer bir analitik eksen olarak öneriyor. Tez, mekan–kültür ilişkisi içerisinde zamansal olarak erozyona uğramayan, şekil değiştirerek de olsa varlığını koruyan arketip döngüsel imgelerin ortaya çıkarılmasını amaçlıyor. Balıklıgöl Platosu’nu da içine alan Şanlıurfa geleneksel kent merkezi, süregelen zamansallıkla hem fiziksel olanın hem de anlamsal olanın parçalanıp birleştirilerek birçok kez üretildiği heterojen ve çok katmanlı yapısı nedeniyle araştırma alanı olarak seçilmiş.

Günümüzde “Peygamberler Şehri” olarak anılan ve kutsal mekanlarıyla öne çıkan Şanlıurfa, Göbeklitepe kazısıyla başlayıp Taş Tepeler Projesi kapsamında sürdürülen arkeolojik çalışmalarla birlikte, kutsal topoğrafyasının kökenlerinin on iki bin yıl öncesine uzanan derin bir tarihselliğe sahip olduğunu ortaya koymuş. Bu doğrultuda tez, farklı karakteristikteki katmanların değerlendirilmesini Anatomi Analiz Yöntemi çerçevesinde; Tipomorfolojik Analiz, Space Syntax, sözlü tarih ve arşiv taraması gibi etnografik saha çalışmalarıyla birleştirerek gerçekleştiriyor.

Tüm bulgulara dayanarak tez, kutsal mekânların sürekliliklerini yer anlatısı, ritüel ve anlamdan oluşan üçlü bir mekanizma aracılığıyla sürdürdüğünü ve bu sayede zamansal kırılmalara, inanç sistemlerindeki dönüşümlere ve mekansal müdahalelere rağmen kutsal kimliklerini koruduklarını ileri sürüyor. Buna paralel olarak tez, “anlamsal direnç” kavramını ortaya koyuyor ve kutsal mekanların yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda simgesel anlam yoluyla da varlığını sürdürdüğünü göstererek, Conzen’in sokak ağları ve parsel örüntüleri olarak tanımladığı kentsel direnç unsurlarını genişletiyor.