Kentin İçinde Bir Perde: Gündelik Hayata Dokunan Sinema ve Tiyatro Yapıları
“Karmaşayı barındıracak bir biçim bulmak; sanatçının bugünkü görevi budur.”
— Samuel Beckett
Hazırlayanlar: Ebru Şevli, Mimar
Dilay Sena Özökten, Mimarlık Öğrencisi
Günümüz kentlerinin tasarımı ve kültürel üretiminde, küçük ölçekli ve geçici mimarinin kentsel yaşama dokunma gücü giderek daha çok fark ediliyor. Dosya kapsamında bir araya getirdiğimiz projeler; büyük ölçekli, kalıcı kültür yapıları yerine mütevazı, “plug-in” niteliğindeki sinema ve tiyatro yapılarının kentsel akupunktur gibi işleyerek, kent dokusuna nazik ama güçlü bir topluluk deneyimi enjekte edebileceğini gösteriyor. Bu yapılar, çevrelerini dönüştürüyor, toplulukların gündelik ritmine uyum sağlıyor ve film ya da performansla daha esnek, katılımcı bir karşılaşma biçimi öneriyor.
Bu örneklerin ortak paydası, esnek programları ve kentsel yaşama entegrasyon biçimleri. Kimi zaman bir akaryakıt istasyonunun kısa süreli bir sinemaya dönüşmesi, kimi zaman bir göl üzerinde yüzen modüler bir pavyon, kimi zaman da afet sonrası kent için inşa edilen geçici bir konser salonu… Tüm bu yapılar, anlamını ve değerini kalıcılıktan veya kabuklarının etkileyiciliğinden değil, yarattıkları sosyal süreçten alan mimarlık örnekleri. Seçilen projeler, kullanılmayan kent boşluklarını yeniden tanımlayarak kültürü gündelik yaşamayı hiyerarşik olmayan bir biçimde davet ediyorlar.
Mimarlık ile olay arasındaki eşiğe yeniden bakmanın önemini gözler önüne seren tasarımlar; yeni bir bina inşa etmekten çok, kentsel yaşamda bir an, bir buluşma, bir deneyim yaratıyorlar. Bu yapılar, kalıcı anıtlardan ziyade, kolektif yaşamın mekanları, kamusal hayatın dönüm noktaları haline geliyor.
Dosya kapsamında; dünyanın farklı yerlerinde tasarlanan, simgesel yapılar olmak yerine günlük hayata dokunan sinema ve tiyatro mekanlarını kentsel yaşamda topluluk hissini güçlendiren, kamusal canlılığı tetikleyen birer kültürel katalizör olarak nasıl işlev gördüklerini göstermek için bir araya getirdik.
Auditorium del Parco
Proje Yeri
İtalya
Tasarım
Renzo Piano Building Workshop
Tamamlanma Tarihi
2012
Fotoğraflar
Marco Caselli Nirmal
2009 yılında İtalya’nın L’Aquila kentinde yaşanan yıkıcı deprem, yalnızca kenti fiziksel olarak değil, toplumsal belleğini de derinden sarsmıştı. Bu felaketin ardından Renzo Piano Building Workshop, kentin kültürel yaşamını yeniden canlandırmak amacıyla geçici bir konser salonu tasarladı: Auditorium del Parco.
Proje, depremden zarar gören tarihi Castello Spagnolo’nun hemen yanındaki bir parkta konumlanıyor. Piano’nun yaklaşımı, “yeniden inşa etmekten” çok, yeniden toplanmayı mümkün kılacak bir mekan kurmak üzerineydi. Yapı üç ayrı ahşap küpten oluşuyor: Biri ana konser salonu, diğeri fuaye, diğeri sanatçı kulisleri için. Bu küpler, prefabrike ladin panellerle oluşturuldu ve kısa sürede monte edilebilecek şekilde tasarlanmış.
Salon, 238 seyirci ve yaklaşık 40 müzisyeni barındırabiliyor. Akustik panellerle optimize edilmiş iç mekan, sıcak ahşap dokusuyla hafif ama yankısız bir ses ortamı sunuyor. Dış cephedeki renkli ahşap çıtalar, hem görsel bir canlılık yaratıyor hem de yapının geçici ama umut verici karakterini yansıtıyor.
Auditorium del Parco, bir geçici yapı olmasına rağmen, L’Aquila halkı için kısa sürede yeniden buluşmanın ve kolektif iyileşmenin simgesi haline gelebilmiş.
Archipelago Cinema
Proje Yeri
Tayland
Tasarım
Büro Ole Scheeren
Tamamlanma Tarihi
2012
Fotoğraflar
Piyatat Hemmatat, Sixtysix Visual
Archipelago Sineması, deniz üzerinde yüzen bir oditoryum salı olarak tasarlanmış olup, yönetmen Apichatpong Weerasethakul ve Tilda Swinton küratörlüğünde gerçekleştirilen Film on the Rocks Yao Noi Festivali’nin açılış edisyonunda (9–12 Mart 2012) ilk kez kullanıma sunulmuş. Festival, sanat ve sinemanın buluştuğu yıllık bir etkinlik olarak konumlanmayı hedeflemiş.
Festivalin kapanış gecesi, Alman doğumlu ve Pekin merkezli mimar Ole Scheeren tarafından tasarlanan Archipelago Sineması’nda gerçekleşmiş. Konuklar, denizin karanlık sularında yapılan kısa bir tekne yolculuğunun ardından, Kudu Adası’ndaki Nai Pi Lae Lagünü’nün ortasında parlayan bir salın üzerine ulaşıyorlar. Oditoryum, denizden yükselen dramatik kaya oluşumları ile çevrili bu doğal ortamda, izleyicilere doğa ve sinematografik anlatıların birleşimini sunuyor.
Yerel toplulukla güçlü bir bağ kuran Archipelago Sineması, bölgedeki balıkçıların yüzen ıstakoz çiftliklerini inşa ederken kullandıkları geleneksel tekniklerden esinlenmiş. Yapı, geri dönüştürülmüş malzemelerden ve esnek kullanım olanağı sağlayan modüler sistemlerden oluşuyor. Yüzen oditoryum, farklı bölgelerdeki su üzeri film gösterimlerinde kullanılmak üzere seyahat ettikten sonra, en sonunda Yao Noi topluluğuna geri dönmüş ve inşasını gerçekleştiren yerel halka, deniz üzerindeki kendi sahnesi ve oyun alanı olarak bağışlanmış.
The Cineroleum
Proje Yeri
Birleşik Krallık
Tasarım
Assemble
Tamamlanma Tarihi
2010
Fotoğraflar
Zander Olsen, Morley von Stornberg, Assemble
2010 yılında Londra merkezli mimarlık kolektifi Assemble, Clerkenwell Road üzerindeki terk edilmiş bir akaryakıt istasyonunu geçici bir açık hava sinemasına dönüştürdü: The Cineroleum. Proje, şehrin merkezinde gündelik yaşamın tam ortasında, alışılmadık bir biçimde sinemayı yeniden kamusallaştırdı.
Tüm yapı, geri dönüştürülmüş ve bağışlanmış endüstriyel malzemelerle elde yapılmış. İskele tahtalarından katlanabilir koltuklar üretilmiş; eski okul masaları fuaye mobilyalarına dönüştürülmüş; yaklaşık üç kilometre uzunluğundaki çatı örtüsü malzemesi, el dikişiyle büyük bir perdeye dönüştürülerek istasyonun cephesini sarmalamış. Bu perde, aynı anda hem sahne perdesi hem de kentin akışıyla salonu ayıran geçirgen bir sınır işlevi görüyor.
Cineroleum, bir “çok salonlu sinema”yı taklit etmeyi değil, film izleme deneyimini sosyal bir ritüel olarak yeniden kurmayı amaçlıyor. Ziyaretçiler, bilet alırken hala benzin pompalarının gölgesinden geçiyor, sinemaya girmeden önce sokağın seslerini duyuyor. İçeride film oynarken, dışarıda trafik devam ediyor; perde arkasında kentin nabzı hissediliyor.
Bu basit ama etkileyici yapı, geçici mimarinin kentsel yaşamla doğrudan temas kurabileceğini kanıtlıyor. Küçük ölçeğiyle bir mahalle etkinliği yaratırken, büyük kültürel yapıların çoğu zaman başaramadığı samimiyeti ve erişilebilirliği sağlıyor.
Pavillon of Reflections
Proje Yeri
İsviçre
Tasarım
Studio Tom Emerson / ETH Zürich
Tamamlanma Tarihi
2016
Fotoğraflar
Studio Tom Emerson
2016 yılında düzenlenen Avrupa çağdaş sanat bienali “Manifesta 11” kapsamında, Studio Tom Emerson ve ETH Zürich Mimarlık Fakültesi öğrencileri tarafından tasarlanan Pavillon of Reflections, Zürih Gölü üzerinde yüzen bir kamusal platform olarak inşa edilmiş. Proje, hem mimari hem pedagojik hem de toplumsal bir deney alanıydı. 30’a yakın öğrenci, tasarımın her aşamasına, kavramsal geliştirmeden inşa sürecine kadar, aktif olarak katılmış.
Yaklaşık 600 metrekarelik ahşap yapı, gündüzleri halka açık bir yüzme platformu, akşamları ise bir açık hava sineması olarak işlev görüyordu. Geniş bir güneşlenme güvertesi, suya uzanan basamaklar, bir bar, soyunma alanları ve gece aydınlatmasıyla bütünleşen bir film perdesi barındırıyordu. Göl üzerinde yüzen platform, çelik yüzer kasalar üzerine oturtulmuş hafif ahşap bir iskeletten oluşuyordu.
Yapı, yalnızca bienal süresince var olmasına rağmen, Zürih halkı için kısa sürede bir yaz buluşma noktasına dönüşmüş. İnsanlar gündüz yüzmek, akşam film izlemek ya da yalnızca göl manzarasını izlemek için bu “kültürel ada”ya akın ediyordu. Pavyon, bienalin geçici doğasının ötesinde, kamusal mekanın çok işlevli, mevsimsel ve dönüştürülebilir potansiyeline dair güçlü bir örnek sundu.
Polyvalent Theater
Proje Yeri
Fransa
Tasarım
Lacaton Vassal Architectes
Tamamlanma Tarihi
2013
Fotoğraflar
Philippe Ruault
Çok amaçlı salon “Le Grand Sud”, Fransa’ nın Lille kentindeki Arras Europe bölgesinin yeniden yapılandırma projesinin bir parçası olarak tasarlanmış. Kent ölçeğinde bir kültürel etkileşim mekanı olan yapı, aynı zamanda yeni mahallenin sivil toplum kuruluşlarına ve çeşitli etkinliklerine de ev sahipliği yapıyor. Proje, mahallenin kentsel tasarımcısı tarafından tasarlanan eğimli bir kamusal bahçeyle örtülü, erişilebilir geniş bir çatının altına “kayarak” yerleşiyor. Bu durum, salonun kütlesini belirleyen temel tasarım girdisi olarak niteleniyor.
Bahçenin eğimini izleyen değişken yükseklikteki hacim içerisinde, ana salon (oditoryum) merkezi bir konumda yer alıyor. Taşıyıcı elemanlardan arındırılmış bu alan, hareketli ve modüler tribünler ile ön kısımda yer alan bir sahne alanı ile donatılmış.
Bu çekirdek alanın çevresinde, park kotunda yer alan 2500 m² büyüklüğünde bir mekan ise, diğer kamusal işlevleri barındırıyor. Bu alan, raylı sistem üzerine yerleştirilmiş büyük perdeler ve akustik katlanır kapılar sayesinde esnek ve çok yönlü kullanıma olanak tanıyor.
The Court Theatre
Proje Yeri
Yeni Zelanda
Tasarım
Haworth Tompkins & Athfield Architects
Tamamlanma Tarihi
2025
Fotoğraflar
Simon Devitt
2011 depremiyle ağır hasar gören Christchurch’ün kültürel dokusunu yeniden kurma çabasının en önemli adımlarından biri olan The Court Theatre, şehrin merkezine dönüşü simgeleyen yeni bir kültür yapısı olarak tasarlanmış. İngiltere merkezli Haworth Tompkins ile Yeni Zelanda’nın köklü ofisi Athfield Architects’in iş birliğiyle geliştirilen proje, yalnızca bir sahne mekanı değil, tam ölçekli bir üretim tiyatrosu olma niteliğiyle dikkat çekiyor.
379 kişilik ana salon, 130–150 seyirci kapasiteli stüdyo tiyatrosu, prova ve eğitim alanları, sahne-kurgu, dekor, kostüm ve aksesuar atölyeleri ile bütüncül bir üretim zinciri sunan yapı, tiyatronun “üreten kurum” kimliğini mekansal olarak görünür kılıyor. Tasarımın odağında açıklık, geçirgenlik ve süreçsel şeffaflık yer alıyor; kamusal alanlarla üretim mekanları arasındaki görsel ilişki, izleyiciyi yaratım sürecine tanık olmaya davet ediyor.
Hibrit bir kurguyla tasarlanan yapı, masif ahşap, çelik ve betonun birlikte kullanıldığı dayanıklı ve sürdürülebilir bir strüktüre sahip. İç mekanda yoğun ahşap kullanımı hem sıcak bir atmosfer yaratıyor hem de doğal nem düzenleyici özelliğiyle çevresel performansı artırıyor. Dış cephede kullanılan malzemeler, deprem sonrası şehir merkezinde yaygınlaşan cam ve metal yüzeylere karşı bağlamla uyumlu, ölçekli bir alternatif sunuyor.
The Court Theatre, Christchurch’ün kültürel hafızasını yeniden inşa ederken, sürdürülebilirlik, üretkenlik ve topluluk odaklılık ilkeleriyle geleceğe bakan güçlü bir kültürel altyapı sunuyor.
Barbican Cinemas
Proje Yeri
Birleşik Krallık
Tasarım
Allford Hall Monaghan Morris (AHMM), NBDA
Tamamlanma Tarihi
2013
Fotoğraflar
Timothy Soar
Allford Hall Monaghan Morris (AHMM) tarafından 2013’te tasarlanan Barbican Cinemas, Londra’daki ünlü Barbican sanat merkezi kompleksine eklenen iki yeni sinema salonu projesi olarak öne çıkıyor. AHMM, brutalist yapı ile uyumlu bir yaklaşım benimseyerek, eski bir Sergi Salonu’nun (Exhibition Hall) cephesini tamamen camla değiştirip sokağa açılan şeffaf ve davetkar bir cephe yaratmış.
Bu ek yapı, iki sinema salonunun yanı sıra bir kafe ve restoranı barındırarak, Beech Street ile Whitecross Street köşesinde aktif bir kentsel mekan oluşturuyor. Salonların iç tasarımı NBDA tarafından gerçekleştirilmiş; AHMM ise sadece cephe ve dış mimarlık çözümlemelerini üstlenmiş.
AHMM’nin müdahalesi sadece işlevsel değil; aynı zamanda kentsel bağlamda da güçlü bir strateji barındırıyor. Tam cam cephe ile yapı, kompleksin ağır beton kütlesini hafifletiyor ve insanlar ile sinema arasında daha doğrudan bir ilişki kuruyor. Bu sinema eklemesi, Barbican’ın sanat merkezi kimliğini güçlendirirken aynı zamanda onun günlük kent dokusuna entegrasyonunu da derinleştiriyor.
Kineforum Misbar
Proje Yeri
Endonezya
Tasarım
Csutoras & Liando
Tamamlanma Tarihi
2013
Fotoğraflar
Laszlo Csutoras
Kineforum Misbar, 2013 yılında Endonezya’nın başkenti Jakarta’da düzenlenen uluslararası çağdaş sanat etkinliği Cakarta Bienali kapsamında inşa edilmiş geçici bir açık hava sineması. Proje, mimarları Csutoras & Liando ile Kineforum iş birliğinde gerçekleştirilmiş. Proje, sosyokültürel bir amaç doğrultusunda tasarlanıyor. Başlıca hedefi, Endonezya sinemasını tanıtmak ve alışveriş merkezlerindeki çok salonlu sinemalara erişemeyen farklı sosyal kesimlerden insanların da büyük perdede film izleyebileceği kamusal bir alan oluşturmak.
Sinemanın konumu, Jakarta’nın merkezinde, Endonezya Ulusal Anıtı’nın eteklerinde yer alıyor. Yapı, 38×14 metrelik bir alanda, 6 metre yüksekliğinde yarı geçirgen bir perde cepheyle tanımlanan geçici bir açık hava sineması olarak tanımlanmış. Bu cephe, yapıya hem kamusal alanda güçlü bir görünürlük kazandırıyor hem de iç mekan sınırlarını belirliyor. Yapıda sinema salonuna ek olarak, bilet gişesi ve atıştırmalık barın bulunduğu bir pavyon ile geniş bir fuaye alanı yer alıyor.
Basamaklı oturma düzeni, profesyonel projeksiyon perdesi ve ses sistemiyle donatılan salon, çağdaş bir izleme deneyimi sunuyor. Fuaye, sinemayı yeniden bir sosyalleşme mekanına dönüştürmek amacıyla tasarlanmış; üst örtüsündeki aydınlatmalar sayesinde akşamları sıcak ve davetkar bir atmosfer yaratılmış. Cephe boyunca uzanan bank elemanı gündüzleri dinlenme, geceleri ise içerideki filmleri dışarıdan izleme alanı olarak kullanılıyor.
Yapı, 10 gün gibi kısa bir sürede, yeniden kullanılabilir ve ekonomik malzemelerle inşa edilmiş. Taşıyıcı sistem kiralık iskele borularından, cephe ise tarımda kullanılan agronet kumaştan oluşturulmuş. Kontrplak yüzeyler renkli geometrik desenlerle boyanmış, beyaz iç yüzeyli alüminyum lambaderler ışığın homojen yayılmasını sağlamış. Proje, düşük maliyetli, sürdürülebilir ve kamusal etkileşime açık bir yapı örneği sunuyor.
































