Side Ören Yeri ve Ziyaretçi Merkezi

Proje Yeri
Side, Antalya

Tasarım
caps.office

Tasarım Ekibi
Mehmet Cemil Aktaş, Pınar Kesim Aktaş

Mimari Proje Ekibi
Hilay Şanlı, Batuhan Kumru, Cansu Aydemir, Dilara Tuncer, Barış Kalyoncuoğlu, Şeyma Kahraman, Nursel Ateş, Bedirhan Öder, Ayça Bel, Ecem Sevin Keskin, Dilek Işık, Tuğçe Duman, Çağla Yılmaz

İşveren
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı

Ana Yüklenici
Alp İnşaat

İç Mekan Projesi
caps.office

Peyzaj Projesi
caps.office

Aydınlatma Tasarımı
LAB1 Lighting Design

Grafik Tasarım
TA, Tolgahan Akbulut

Statik Projesi
Kozca

Elektrik Projesi
Senaz

Mekanik Projesi
Senaz

Altyapı Projesi
InfraPlan

Mimari Mesleki Kontrollük
caps.office

Toplam İnşaat Alanı
650 m2

Tamamlanma Tarihi
2024

Fotoğraflar
Egemen Karakaya

Tasarımı caps.office tarafından gerçekleştirilen Side Ören Yeri ve Ziyaretçi Merkezi, Antik Side’nin çok katmanlı tarihini, sürekliliğini ve kullanıcı çeşitliliğini odağına alan bu bütüncül yaklaşım, hem mekansal deneyimi zenginleştirmeyi hem de kentin kültürel mirasını çağdaş biçimde yeniden kurgulamayı hedefliyor.

Geçmişi M.Ö. 7. yüzyıla uzanan Antik Side Kenti, Anadolu Yarımadası’nın güneyinde, Akdeniz kıyısında yer alıyor. Antik limanın küçük tekneler için sağladığı doğal korunaklı yapı ve çevresinin elverişli coğrafyası sayesinde, döneminin önemli ticaret merkezlerinden biri haline gelmiş. Antik çağlardan günümüze, kısa kesintiler dışında 2700 yıldır kesintisiz yaşayan bu çok katmanlı kent; Antik Yunan, Neo-Hititler, Büyük İskender’in Makedonya Krallığı, Kilikya, Galatlar, Roma İmparatorluğu, Bizans ve son olarak Girit göçmeni Türkler gibi pek çok kültür ve uygarlığın izlerini taşıyor.

Devam eden arkeolojik çalışmalar, turistler, yerel kullanıcılar ve çalışanları kapsayan geniş kullanıcı profili; kentin tarihsel karakteri, antik mirası ve sürekliliğini sağlayan mümbit doğası ile birlikte ele alınarak, bütüncül bir tasarım anlayışını zorunlu kılıyor. Kısa, orta ve uzun vadeli çalışmaların odağında, gelişen kültür envanterinin esnek biçimde deneyimlenmesini sağlamak, Antik Side’nin kullanım ve deneyim senaryolarını geliştirmek ve bütüncül bir kent kimliği oluşturmak yer alıyor.

Mekansal tasarımın ana omurgası; ziyaretçilerin alan deneyimini bilinçli, merak uyandırıcı, sürprizlere açık, tanımlı ve donanımlı biçimde zenginleştirmeyi amaçlayan bütüncül bir yaklaşımla şekillendirilmiş. Alan kurgusu ulaşımın planlanmasıyla başlamış; sidemway, otobüs, dolmuş, taksi ve bireysel araçların eş zamanlı paylaştığı otopark sistemi, kamusal kullanım öncelikleri gözetilerek peron sistemiyle tasarlanmış. Böylece durak yerleri, bekleme alanları ve ziyaretçi merkezine ulaşımı sağlayan yaya bağlantıları bu sistem içinde organize edilmiş.

Kullanıcıların otogar ve otoparka erişimi, anıtsal çeşmenin arkasında yer alan yaya girişinden başlıyor. Bu alan, tüm ziyaretçiler için bir karşılama mekanı olarak önerilmiş ve tamamen yayalaştırılmış bir omurga boyunca kent kapısına kadar uzatılmış. Side Antik Kenti’nin çok katmanlı tarihi, süren kazı ve arkeolojik çalışmaların anlatılacağı ve izlenebileceği, sürekli keşif ve deneyim hissini yaşatacak merkez, aynı zamanda ören yerine geçmeden önce bir mola ve başlangıç noktası olarak tasarlanmış. Bu hattın ilk durağını oluşturan ziyaretçi merkezi ve amfisi, deneyim rotasının başlangıç noktasını oluşturuyor. Otoparktan başlayan yaya aksı, ziyaretçi merkezinden anıtsal çeşmeye, oradan da kent kapısı üzerinden bilet gişesine ulaşıyor.

Anıtsal çeşme ve kent kapısında önerilen düzenlemeyle, alanın uzun vadede tamamen yayalaştırılması hedefleniyor. Kent kapısındaki kule kalıntısına önerilen manzara noktası sayesinde, hem çeşmenin restorasyon süreci bütüncül bir perspektifle izlenebiliyor hem de kentin en iyi korunmuş unsurlarından olan B Caddesi’ne özgün döşeme ve sütunlarıyla ilk bakış sağlanıyor. Bu noktadan itibaren kontrollü erişim başlıyor.

Antik kente girişin kontrollü biçimde sağlanması ve güzergahların net olarak tanımlanması, temel tasarım yaklaşımının en önemli bileşenini oluşturuyor. Kent içinde, farklı vistalarla deneyimlenen tanımlı ve donanımlı gezi güzergahları oluşturulması amaçlanmış. Bu güzergahlarda kullanılan modüler korkuluk sistemi; izleme sınırlarını tanımlamak, kazı alanlarını korumak, bilgilendirme sağlamak, soyut silüetleri tamamlamak, psikolojik eşikler oluşturmak ve geçişleri yönlendirmek gibi işlevleri üstleniyor. Aynı sistemin farklı niteliklerdeki modülleri, bütüncül bir dil oluşturacak şekilde tüm alana yayılmış. Tanıtım, yönlendirme, bilgilendirme, fiziksel ve psikolojik eşik tanımları gibi işlevleri taşıyan bu modüller, ihtiyaç duyulan her noktada tekil olarak da kullanılabiliyor. 

Ziyaretçi Merkezi
Mekansal tasarımın ana omurgası, ziyaretçilerin deneyimini zenginleştirmeyi amaçlayan, bilinçli, merak uyandıran, sürprizlere açık; aynı zamanda tanımlı ve donanımlı bütüncül bir yaklaşımla oluşturulmuş. Side kazılarıyla sürekli güncellenen tarihsel veriler ve öne çıkan katmanlar, ziyaretçi merkezi mimarisine ilham kaynağı olmuş. Yapının tasarımı, bir duvar ve onun arkasına gizlenen mekanlar aracılığıyla, kente girişte ziyaretçilere bir hikaye deneyimi sunmayı hedefliyor. Kentin anlatısını taşıyan rölyef duvar, çok katmanlı yapısını ve üst üste binmiş değerlerini desenler aracılığıyla yansıtıyor; ziyaretçi merkezine ait tüm birimler ise bu duvarın arkasında konumlanıyor. Minimum kapalı alan kurgusuyla tasarlanan merkez, Antalya iklimi göz önünde bulundurularak geniş bir saçak altına yerleştirilmiş. Bu saçak hem gölgelik işlevi görüyor hem de yarı açık sergi düzeninin temelini oluşturuyor. Sergi, rölyef duvarın arkasından başlayarak, kent haritasının bir yapboz gibi kurgulandığı ikinci duvarla devam ediyor. Merkez yapı içinde yer alan video mapping alanı, ziyaretçilere kentin hikayesini kısa bir görsel anlatımla sunuyor. Rölyef duvarın karşısında, mevcut ağaçların altına yerleştirilen amfi, ziyaretçi merkezinin bir uzantısı olarak işlev görüyor. Kentle ilk temasın sağlandığı bu nokta, deneyim rotasının başlangıcını oluşturuyor. Tarihi dokuya zarar vermemek amacıyla çelik yapı, prekast temeller üzerine yerleştirilmiş; zeminle doğrudan temas etmeyen bu kurgu sayesinde ihtiyaç duyulan iklimlendirme doğal yollarla sağlanmış.