Urban Living Lab

Mimari Tasarım
Su Chang Design Research Office

Proje Yeri
Tai Kok Tsui, Hong Kong

Tasarım Ekibi
Su Chang (Baş Mimar), Au Cheuk Fan Frankie, Tam Wing Huen Raven, Wong Chun Yan Oscar, Zhou Yuying Cherrie, Zhu Yalan Julia, Ng Hou Ming Matthew, Tang Chun Hei Isaac

İşveren
Hong Kong Arts Centre

Yapısal Danışman
Arup (Hong Kong)

Yüklenici
Orlando Engineering, Timmax Industrial

Tamamlanma Tarihi
2025

Fotoğraflar
Xu Liang Leon, Kris Provoost, Eugene Chan

Su Chang Design Research Office tarafından tasarlanan Urban Living Lab, bambu ve galvanizli çelik zanaatını birleştirerek kentsel dönüşüm sürecindeki Tai Kok Tsui mahallesinde iklim duyarlı, kolektif bir kamusal alan öneriyor.

Re:Tai Kok Tsui Pavyonu’nun tasarımı, bölgeye özgü galvanizli çelik işçiliği ile lamine bambu malzemelerini bir araya getirerek, dönüşüm geçirmekte olan Tai Kok Tsui mahallesinde kolektif bir kamusal alan yaratmayı amaçlıyor. Akışkan formuyla deniz dalgalarını çağrıştıran yapı, Tai Kok Tsui’nin deniz ve kara arasındaki eşsiz mekansal karakterine dair kolektif hafızayı harekete geçiriyor ve bu kentsel bölgenin geleceğine dair yeni bir tahayyül sunuyor. Tai Kok Tsui, Hong Kong’un en hızlı kentsel yenileme ve dönüşüm geçiren bölgelerinden biri. Binaların üçte ikisinden fazlası kırk yaşın üzerinde ve önümüzdeki on beş yıl içinde farklı derecelerde yenileme projelerine tabi olacak. Bu mahalle aynı zamanda Hong Kong’un en yoğun nüfuslu bölgelerinden biri: Kilometrekare başına 180 bin kişilik nüfusuyla Hong Kong ortalamasının altı katı. Ancak kişi başına düşen kamusal rekreasyon alanı yalnızca 0.43 metrekare. Yaşlanan yapılar, yoğunluk ve hızlı dönüşüm bağlamında kaliteli kamusal alanlar yaratmak, kent yaşamı tasarımının başlıca hedeflerinden biri.

Tai Kok Tsui, tarihsel olarak Hong Kong’un önemli tersane kümelerinden biri olmuş ve dolgu öncesi dönemlerde zengin bir gemi yapım ve bakım endüstrisine sahipmiş. Bölge, farklı dolgu ve kentsel gelişim aşamalarıyla katmanlı bir şehir dokusu geliştirmiş. Bu katmanlı yapı, mekansal mülkiyetin karmaşıklığını da beraberinde getiriyor. Proje alanı eskiden bir tayfun sığınağıyken, dolgu sonrası yönetim, mülkiyet ve bakım hakları hükümet, metro şirketi, özel geliştiriciler ve STK’lar arasında bölünmüş durumda. Bu çoklu mülkiyet yapısında kaliteli bir kamusal alan üretmek, önemli bir tasarım sorunsalı olarak öne çıkıyor.

Tasarım, topluluğun buluşabileceği, gölgede dinlenebileceği, buluşabileceği ve subtropikal iklimden korunabileceği kamusal bir gölgelik öneriyor. Yapının kabuk geometrisi mevcut palmiye ağaçları etrafında şekillenmiş; hem gölge alanını maksimize ediyor hem de hava sirkülasyonuna izin veriyor. Kentin merkezinde atıl kalmış bir alanı yeniden kamusal yaşama dahil etmeyi hedefleyen pavyon, çevresiyle kurduğu ilişki sayesinde yerle kurulan kolektif bir mekan yaratıyor. Kabuk formu, yaz aylarında güneybatı güneşini engelleyecek şekilde konumlandırılmış; kış aylarında ise yansıtılan gün ışığını içeri alıyor. Bambu ve sac kaplama ile oluşturulan kabuk, yağmur suyunun geçirgen tuğla zemine doğrudan boşaltılmasına imkan veriyor. Aynı zamanda bambunun düşük ısı kapasitesi sayesinde kullanıcılar için doğal ve konforlu bir dinlenme ortamı sağlanıyor. Mevcut ağaçlarla birlikte doğal havalandırma sağlanarak iklim koşullarına uyumlu bir alan oluşturulmuş.

Tayfun sığınağı ve tersane geçmişinden ilhamla yerel metal ustalarıyla iş birliği yapılmış, geleneksel çelik işçiliği modern üretim teknikleriyle harmanlanmış. Galvanizli çelik ve bambunun birleşimi, kara ve deniz arasındaki malzeme kültürünü yaşatan melez bir yapı dili oluşturuyor. Güney Çin’in bambu üretimi, işlenmesi ve inşaatta kullanımı konusunda zengin bir geçmişi bulunuyor. Yerel üreticilerle yapılan iş birlikleriyle lamine bambu strüktürel malzeme olarak geliştirilmiş ve bu yapı, Hong Kong’daki ilk lamine bambu strüktür olmuş. Bu sistem sayesinde çelik sistemlere kıyasla gömülü karbon %75 oranında azaltılmış, yaklaşık yedi ton karbondioksit salımı engellenmiş.

Tasarım süreci; toplantılar, sergiler, atölye çalışmaları ve seminerler gibi çeşitli paydaş etkileşimlerini içeriyor. Alanda yapılan gözlem ve araştırmalar, yerel kullanıcıların gölge ihtiyacına dikkat çekmiş; bu doğrultuda tasarım, yalnızca bir dinlenme alanı değil, topluluk buluşmaları ve eğitim etkinliklerine ev sahipliği yapan sosyal bir merkez haline gelmiş. Proje, farklı fazlarda ve farklı mekanlarda tekrar kullanılmak üzere tasarlanmış. İlk fazdan sonra, her biri beş modülden oluşan yapı sökülerek benzer dönüşüm süreçleri yaşayan yeni bölgelere taşınacak. Bu yaklaşımla yerel bambu ve çelik ustalığı entegre edilerek biyobazlı, karbon negatif ve döngüsel bir inşaat sistemi hedeflenmiş. Böylece geleneksel yapı malzemelerine yeni ve sürdürülebilir tasarım değerleri kazandırılmış.