Huis aan de Haven

Mimari Tasarım
Powerhouse Company

Proje Yeri
Leeuwarden, Hollanda

Tamamlanma Tarihi
2025

Toplam İnşaat Alanı
14.500 m²

Fotoğraflar
Sebastian van Damme

Baş Mimar
Stefan Prins

Proje Ekibi
Stefan de Meijer, Daphne Delissen, Daan Masmeijer, Erwin van Strien, Florian Anschober, Judith Pelicaan, Kaan Kalak, Rostislav Krones, Sanja Kralj, Willem van de Vorle, Yaxin Jiang

Peyzaj Mimarı
LAP Landscape & Urban Design

Yüklenici
Reitsma Bouw

Statik Projesi
BREED Integrated Design

Bina Fiziği ve Yangın Güvenliği Danışmanı
Wolf Dikken adviseurs

Powerhouse Company tarafından tasarlanan Huis aan de Haven, Leeuwarden’da tarihi liman kimliğini çağdaş mimariyle buluşturan ve doğayla iç içe sosyal yaşamı teşvik eden yeni bir kentsel simgeye dönüşüyor.

Huis aan de Haven, Leeuwarden şehrinin güney kıyısında, Powerhouse Company tarafından MWPO için tasarlanan ve Reitsma Bouw tarafından inşa edilen bir konut projesi. Su ve yeşilliklerle çevrili bu bölge, Kuzey Hollanda’nın özgün atmosferini yansıtırken, yapı modern görünümü ve stratejik konumuyla bölgenin denizcilik kimliğine çağdaş bir yorum getiriyor. Yapıda kullanılan malzemeler, Middelsee’nin genel tasarım ilkeleriyle, özellikle marinayı merkezine alan kuzey bölgesi Havenstad’ın karakteriyle tam uyum içinde seçilmiş. Huis aan de Haven, geleneksel rıhtım yapılarının 21. yüzyıldaki yorumunu sunuyor. Tuğla kütle, toz boya kaplı çelik ve eloksallı alüminyum gibi zarif malzemelerle bir araya gelerek tarihi bir liman kentinin havasını modern biçimde yeniden üretiyor. Geniş pencere açıklıkları, derin nişler ve ritmik cephesiyle yapı hem çağdaş bir mimari kimlik sunuyor hem de çevresiyle güçlü bir bağ kuruyor. Yeni bölgeye girişte konumlanmış olması, hem sembolik bir geçit olarak algılanmasını sağlıyor hem de yerin tarihine saygı duruşu niteliği taşıyor.

Huis aan de Haven, stüdyo dairelerden çalışma alanlı dubleks konutlara ve geniş teras bahçelerine sahip çatı katı dairelerine kadar uzanan 90 konuttan oluşuyor. Yapının genel tasarımı, bina sakinleri arasında sosyal etkileşimi teşvik ediyor. Su kenarındaki kafede içilen bir kahve ya da ortak avluda geçirilen sakin bir an bu etkileşime örnek verilebilir. LAP Landscape & Urban Design tarafından tasarlanan açık alanlar, iç ve dış mekan arasındaki güçlü bağlantıyı vurguluyor. Otoparkın üzerinde yer alan ortak avlu sakinlere huzurlu bir yaşam alanı sunarken, çatı katları yeşil ve kademeli biçimde yükselerek manzara, kent silüeti ve iç bahçeye açılıyor. Yapının arka tarafında yer alan dairelerde geleneksel Frizya kültürüne ait bir “overtuin” yani evin karşısında konumlanan bir ön bahçe planlanmış. Böylece hem özel hem de ortak kullanım alanları bir arada sunulmuş, peyzaj ise yapıyı çevresiyle doğal bir biçimde bütünleştirmiş.