Rainbow International School

Mimari Tasarım
Spacefiction Studio

Proje Yeri
Nellore, Hindistan

Tamamlanma Tarihi
2025

Toplam İnşaat Alanı
83 500 m²

Fotoğraflar
Vivek Eadera

Spacefiction Studio imzalı, tasarımı gurukul geleneğinden ilham alan Rainbow International School, çağdaş eğitim yaklaşımlarını doğayla kurduğu güçlü ilişki ve mekansal esneklikle destekleyerek öğrenmeyi sınıfın dışına taşıyor.

Spacefiction Studio’ya göre; Hindistan’da okulların en eski biçimlerinden biri olan “gurukul” (öğretmen evi), bu kavrama aşina olanlar için, bilgeliğini geniş bir ağacın gölgesinde öğrencilerine aktaran bir öğretmeni anımsatıyor. Bu sınırlandırılmamış, yalın ve dolaylı öğrenme biçimi, 19. yüzyıla gelindiğinde yerini hücre ve zil modeline bırakmış, bu yaklaşım çoğu eğitim kurumunda baskın hale gelmiş.

“Okul” kelimesi, kökenini Yunanca σχολή (scholē) kelimesinden alıyor ve bu kelime ilk anlamıyla “boş zaman” demek. Ne var ki, günümüzde Hindistan’daki pek çok öğrenme ortamı, öğrenmeyi boş zamandan çok baskı üzerinden tarif ediyor. Oysa eğitim pedagojisi değişiyor ve öğretmenden öğrenciye doğru ilerleyen endüstriyel ve hiyerarşik bilgi aktarımı, artık 21. yüzyıl öğrencilerinin ihtiyaç ve arzularına karşılık veremiyor. Pedagojik yenilik, hem öğretmen hem öğrenciye keşif imkanı tanıyan mekanları gerektiriyor.

Mevcut bir kampüse ek olarak tasarlanan üç katlı yapı, doğu-batı aksında uzanıyor; uzun cephelerini kuzey ve güneye yönelterek ısı kazanımını minimize ediyor. Yapının merkezinde yer alan geniş üç kat yüksekliğindeki hacim, kuzey ve güney kanatlarını ayırıyor ve çok katlı köprülerle birbirine bağlanıyor. Bu ana mekana yukarıdan gelen gün ışığı, okul boyunca uzanan büyük tropik bitkilerle dolu saksılara ulaşıyor. Güney kanat, yüksek güneş ışığını alt katlardan koruyacak şekilde kademeli olarak geriye çekilmiş.

Zemin kattaki sınıflar, kuzey ve güney yönlü gölgeli avlulara açılıyor. Üst katlardaki sınıflar ise doğu ve batıya yönelmiş, çift yükseklikteki büyük avluları paylaşıyor. Bu avlular, geleneksel dört duvarlı sınıfın yarattığı sıkışmışlık hissini azaltmak ve mekanı “gurukul” modeline yaklaştırmak amacıyla duvarların ortadan kaldırıldığı bir mekansal deneme sunuyor. Yapı, öğrencilerin bireysel çalışma, grup tartışmaları, sunum ve ders anlatımı gibi öğrenme biçimleri arasında serbestçe geçiş yapabilmesini mümkün kılarak yapılandırmacı öğrenmenin gerekliliklerini mekana taşıyor.

Eğitimde paradigma değişimini tam anlamıyla gerçekleştirebilmek için, öğrenmenin sınıf dışına taşarak birbiriyle ilişkili alanlar ağı içinde akmasını sağlayan mekanlar kurgulanmış. Bu “artık” alanlar, mekanın planlı ve üretken kullanımıyla ilgili alışkanlıkları sorgulatarak düşünsel uyarım yaratıyor. Rastlantısal, plansız ama değerli karşılaşmalar bu alanlarda mümkün oluyor; bu da düşünsel derinliği, yaratıcılığı ve iş birliğini artırıyor.

Yapıda zemin kaplamaları, yerel olarak temin edilen soğuk yüzeyli kota taşı ile granitin birlikte kullanılmasıyla oluşturulmuş. Sınıflarla avlular arasındaki geçişi, alüminyum sürgülü kapılar sağlıyor. Dış avlular, yerel tandoor taşı ile döşenmiş.
Son on bin yıllık insan uygarlığı teknolojik anlamda büyük ilerlemeler kaydetmiş ve bu süreç insanı doğanın denetim dışı öğelerinden gittikçe uzaklaştırmış olsa da, insan doğayla bağ kurma arzusunu sürdürüyor. Bu okul, ışık, rüzgar, bitki ve mekan hacimleri aracılığıyla öğrenme deneyimini doğanın ritimleriyle yeniden bütünleştiriyor.