ZXD Architects ve BIAD tarafından tasarlanan Maiji Dağı Ziyaretçi Merkezi, bulunduğu bölgenin coğrafyasına, tarihine, kültürüne ve inançlarına dair referanslar içererek geçmiş ile bugün arasında bağ kuran çağdaş bir mimari yaklaşım barındırıyor.

Tepelerle çevrili Maiji Dağı, eşsiz zirvesiyle öne çıkıyor. Eski Qin Hanedanlığı’ndan bu yana, dağın uçurumlarında yapılan mağara kazılarının tarihi zanaatkarların ve hayırseverlerin hikayelerini barındırıyor. Maiji Dağı Ziyaretçi Merkezi, kırmızı kumtaşı görünümü, dairesel formu, değişen ışık ve gölge desenleri, zengin ve detaylı ekranları ile geçmiş ve geleceği birbirine bağlayan bir köprü görevi görüyor. Budizm inancında temel bir konumu olan yaşamsal “döngü,” yapının tasarımına yön veren metaforlar arasında yer alıyor.

Dolambaçlı yapı, tamamı yamuk şeklinde olan ve birbirinin içine geçen altı hacme bölünmüş. Hacimlerin birleşme noktalarında “boşluklar” meydana geliyor. Dışarıdan bakıldığında bunlar şeklin düğüm noktaları olarak görülebilirken, içeride ışık alan açıklıklar oluşturuyorlar. Işık, binanın içinde yer yer artıp azalıyor ve izleyiciyi bir mekandan diğerine yönlendiren bir çağrı işlevi görüyor. Ziyaretçi merkezinin çeşitli sergileme mahalleri, bu tür mekansal düzenlemeler altında sürekli olarak ortaya çıkıyor. İki hacmin birleştiği noktanın altında oluşan gölgeli alanda ana giriş yer alıyor. Burada, Maiji Dağı Mağaraları’ndan gelen duvar resminin metal plaka boyalı bir tavanda sergilendiği bir avlu tanımlanıyor. Resmin üzerindeki renkler, parlaklıkları ile dikkat çekerken aynı zamana mekana kültürel bir boyut ekliyor. Avlunun da bulunduğu bu açıklıktan ziyaretçi merkezinin içine giriliyor ve hafif eğim boyunca saat yönünde yürüyerek yapı gezilebiliyor. Alanda ilk olarak resepsiyon alanı, ardından Dijital Maiji Dağı ön salonu, 5B dijital sinema, performans tiyatrosu, sergi ve eğlence alanı ve son olarak da toplam altı adet tema barındıran kültürel ve yaratıcı merkez yer alıyor. Dördü yapısal destek ve sismik direnç görevi gören altı trapez çekirdeğin ayırdığı, nispeten kapalı ve büyük, kolonsuz altı alandan oluşan ve her çekirdekte çeşitli işlev alanları projenin iç mekanının en çarpıcı noktasını oluşturuyor.

Halka şeklinin belirgin kenarları veya köşelerinin olmaması; güçlü bir kapsayıcılığa sahip olmasını, net bir yönlülük ve sınırlılık bulundurmamasını sağlıyor. Form, doğası gereği çeşitliliği kabul edebiliyor ve içerisinde barındırabiliyor. Yapının şekli de farklı kültürlerden ve geçmişlerden gelen turistler için kapsayıcılığı sembolize ediyor ve bir arada yaşama alanı sağlıyor.