Open Chapel

Mimari Tasarım
Gensler

Proje Yeri
Austin, United States

Tamamlanma Tarihi
2020

Toplam İnşaat Alanı
17 551 m²

Fotoğraflar
Matthew Neimann, Gensler, Ryan Conway

Christoph Hesse Architects tarafından tasarlanan ve Almanya’da yer alan Open Chapel, hizmet verdiği komünite için canlı bir buluşma noktası haline gelirken aynı zamanda çevresindeki peyzajla kurduğu kuvvetli ilişki ile ziyaretçilerinin doğayla olan bağını hatırlayacakları bir alan barındırıyor.

Hillerhausen, Almanya’da yer alan Open Chapel, yakınlardaki Referinghausen köyündeki “Open Mind Places”dan ilhamla, birliğin sembolü olarak öne çıkıyor ve bir “bakış açısı dönüştürücü” olarak hizmet veriyor. Açık ve kapsayıcı ruhuyla, şapel ziyaretçilerine hem içgözlemi hem de bağlılığı canlandıran bir mekan sunuyor.

Yerel sakinlerin yönettiği, tabandan başlayan bir süreç ile tasarlanan strüktür, ortak deneyimlere ve komünite ruhuna bir mabet tasarlamak için gösterilen kolektif efora bir örnek oluşturuyor. Şapelin, topluluk içerisindeki farklı değerleri ve ilhamları barındırdığından emin olarak her katılımcı kendi benzersiz bakış açıları ve becerileri ile projeye katkı sağlamış. Bir tepenin üzerine tüneyen şapel, iç mekanında iki koruyucu eli hatırlatan bir açık alan tanımlayan altı metre yüksekliğinde kumtaşı sütunlar bulunduruyor. Sütunların yerleşimi etrafı çevreleyen peyzaja panoramik bir bakış sunuyor, kutsal mekan ve doğal çevre arasındaki bağlantıyı güçlendiriyor.

Tasarım yansıma olarak davetkar bir ortam oluşturuyor; gerek bireysel gerek kolektif, başkalarıyla birlikte ya da doğa ile bir arada. Yapının açıklığı yalnızca sessiz bir tefekkürü değil aynı zamanda topluluğun öz-yeterlilik hissinin açığa çıkmasını da teşvik ediyor. İletişim için elverişli olan oturma düzeni yüz yüze etkileşimi destekliyor, diyaloğu güçlendiriyor. Bu dikkatlice tasarlanmış parçalar, şapelin meditatif bir dinleme alanı ve canlı bir toplanma alanı şeklindeki ikili amacını öne çıkarıyor.

Sarkan bitkilerle süslenmiş olan çatı, doğa ve mimari arasındaki sınırları bulanıklaştırırken odun parçalarıyla kaplanmış olan zemin de iç mekan ile etrafı saran peyzaj arasındaki geçişi pürüzsüzleştiriyor. Hep birlikte, bu özellikler şapelin bütünleşme felsefesini yansıtırken, kişinin kendine, diğerlerine ve doğaya olan bağlarını da kutluyor.