Hindistan’da yer alan Raj Sabhagruh, Serie Architects’in bölgenin kutsal tapınaklarından aldığı ilhamla tasarladığı, sözlerden sessizliğe doğru giden yolculuğu somutlaştıran bir mimariye sahip.

Fifth + Tillery Ofis Binası’nda mimarlar, Doğu Austin’de bulunan büyük bir depoyu yeniden tasarlayarak post-endüstriyel yapıya hayat vermişler. Yemyeşil mahal leden sanayi bölgesine geçişi simgeleyen proje, zıtlık içindeki çevresinden ilham almış. Hibrit ahşap yapı her iki alan içinde fayda sağlayan estetik bir anlam ifade ediyor. Yapı klasik ofis binası anlayışlarının aksine yerel halkı içeri davet eden peyzajlı bir avluya sahip. Asansörler doğrudan dışarıya açılırken, büyük bir merdiven, ziyaretçileri binayı keşfetmeye teşvik ediyor. İklim sebebiyle pasif soğutmayı önemseyen mimarlar dış mekanlarda gölge, örtü araçları kullanmışlar. Bunun yanı sıra güneş enerjisi panelleri geniş çatı boyunca uzanarak yaz boyu binanın enerji kullanımını tamamen dengelemeye yetecek kadar güç üretiyor.

Avlu, çok kiracılı koridor görevi görürken, gün ışığını, havalandırmayı iyileştirmeye ve yağmur suyu altyapısı olarak hizmet ediyor. Yapının cephesinde basit delikli açıklıklar kullanılırken, hem gölgelemenin hem de peyzaj manzarasının olduğu yerlerde sürekli pencereler ilave edilmiş. Basit metal kaplama, duvar içi yalıtım sağlamış. 

Yapıda renk paleti kaplamadaki köknar ağacının sıcaklığını yansıtan tonlardan oluşturulmuş.  peyzaj için sakin bir arka plan sunarken öncesinde neredeyse tamamı geçirimsiz bir örtüyle kaplı olan arsada her alandan yeşillik manzarasına sahip olmayı mümkün kılıyor. Yapıyla doğanın baştan sona kusursuz entegrasyonu, kullanıcıları ortak alanlara çekerek, tesadüfi bağlantıları ve kendiliğinden işbirliğini teşvik eden dinamik bir sosyal ortam yaratıyor.