BASF Türk İstanbul Ofisi

İç Mimari Tasarım
Mimaristudio

Proje Yeri
Ataşehir, İstanbul

Tasarım Ekibi
Ayça Akkaya Kul, Önder Kul

Proje Ekibi
Enver Kuda, Kaan Gülkıran

İnşaat Yapım
Oğuz Bayazıt Mimarlık 

İnşaat Yapım Saha Sorumlusu
Gönül Dereli Gaygusuz

İnşaat Yapım Ofis Sorumlusu
Sibel Odabaşı

İnşaat Yapım Ekibi
Şule Nur Toruç, Cengiz Kaan Tatar, Şule İbişoğlu, Ayşe Oral, Janet Oğur, Ezgi Can, Ercan Işık

Aydınlatma Tasarımı
Mimari
studio

Elektrik Proje
Enkom 

Elektrik Uygulama
Asem 

Mekanik Proje
Ente 

Mekanik Uygulama
Aldem 

Akustik Proje
Talayman 

Akustik Uygulama
Qubi 

Peyzaj Proje & Uygulama
Bianca 

Tamamlanma Tarihi
2024

Toplam İnşaat Alanı
1700 m²

Fotoğraflar
Gürkan Akay

BASF için Mimaristudio tarafından tasarlanan İstanbul merkez ofisi, iş birliğinin ve esnekliğin ön planda tutulduğu, yaratıcılığın ve çalışanlar arası bağın teşvik edildiği, teknolojiyle güçlendirilen yeniliklerin sağlandığı canlı bir buluşma ve etkileşim noktası olarak kurgulanmış.

Dünyanın önde gelen kimya şirketlerinden olan BASF, İstanbul’ daki merkez ofisini, “Geleceğin çalışma sistemini” ve “BASF’ nin sürdürülebilirlik anlayışını” destekleyen, iki kat ve 1.700 m2 alana sahip yeni yerine taşıdı. BASF İdari İşler ve Gayrimenkul Yönetimi liderliği ve BASF global tasarım kriterleri ile Mimaristudio tarafından tasarlanan proje ile firma, hibrit çalışma modeli uygulamalarından bir yenisini LEED Gold sertifikalı Nidakule Batı binasındaki yeni ofisinde gerçekleştirmiş oldu.

İş birliği ve esnekliğin ön planda tutulduğu yeni ofis, yaratıcılığın ve çalışanlar arası bağın teşvik edildiği, teknolojiyle güçlendirilen yeniliklerin sağlandığı canlı bir buluşma ve etkileşim noktası olarak öngörüldü. Esneklik, modülerlik, şeffaflık ve deneyim başlıkları tasarımın çıkış noktası oldu. Çalışma dışında, çalışanların kendilerini geliştirebilecekleri, sosyalleşebildikleri, paylaşabildikleri, özel günlerini ve kutlamalarını yapabilecekleri, hibrit çalışmaya uygun bir mekan planlandı.
Geleneksel çalışma modeli yerine, verimliliği olumlu yönde etkileyen, daha rahat, esnek, çalışanlar arası etkileşimi güçlü tutan bir mekan tasarım yaklaşımı ortaya konuldu. Yaratıcı fikirleri geliştirmeye olanak sağlayan, şeffaf bir çalışma ortamı planlandı.

Planlamada, herkesin özgürce kullanabileceği sosyalleşme alanları, farklı tipteki bireysel ve birlikte çalışma, toplantı ve görüşme mekânları ile mekan kullanımına yönelik esneklik sağlandı. Gün içinde farklı profildeki kullanıcıların ortak çalışabilmelerine, beyin fırtınası yapabilmelerine ve interaktif bir iletişim içinde olabilmelerine yönelik “çevik” (agile) bir mekan tasarımı gerçekleştirildi. Bu bağlamda, yeniden yapılandırılabilir bir kat planlanarak, çalışanlar arasında bağın güçlendirilmesi ve karşılıklı etkileşimin teşvik edilmesi amaçlandı. Özetle, farklı yaş gruplarına hitap edebilen, bağlantı ve bireyselliği dengeleyen, dinamik bir ofis fikri ortaya konuldu.

Bugüne kadar gerçekleştirdiği projelerde, ofisler içinde en çok kullanılan alanların, mekan sürekliliği ve bütünlüğü olan alanlar olduğunu tecrübe eden tasarım grubu, görsel ve işitsel temas kurulabilen, açık iletişime olanak veren mekanlara projesinde yer verdi. Yaratıcılık ve üretkenlik için gerekli koşulların sağlandığı mekanlar planlandı. Bunlardan en dikkat çekeni, ilgi çekici konuşmalara, panel tartışmalarına, uluslar arası toplantılara ve hatta kimi zaman film gösterimlerine ev sahipliği yapmanın yanında, insanların yemek yiyebileceği, kahve içebileceği veya arkadaşlarıyla sosyalleşebileceği ortak bir buluşma noktası olan “sosyal alan” alanı oldu.

Çevre dostu olma ve sürdürülebilir mekan, tasarım yaklaşımının diğer önemli alt başlıkları oldu. Bu bağlamda, “biyofilik tasarım” yaklaşımının, “mekan içinde doğa”, “doğal anımsatıcılar”, “mekanın doğası” kavramlarına ve bu başlıklar altındaki farklı biyofilik tasarım adımlarına projede yer verildi.

Tasarımda vurgulanan bir diğer önemli konu ise, çalışanların fiziksel ve zihinsel anlamda sağlıklı ve mutlu olabilecekleri mekan tasarımı ve esenlik (well-being) kavramı oldu. Bu bağlamda, çalışanların azami gün ışığında, düzenli temiz havada, uygun ısısal ve akustik konfor şartlarında, doğru aydınlatma çözümleri ile teknolojik imkanlara sahip olarak çalışabilecekleri bir yaşam alanı planlandı. Diğer yandan, mekanı boğmayan, kullanıcıyı sıkmayan doğal renk kullanımına proje genelinde yer verilerek, doğal malzeme kullanımı da desteklendi.

Esnek çalışma başlığı altında, yükseklik ayarlı masaların kullanımı ile ergonomi ön planda tutuldu ve kullanıcıların kendilerini rahat hissedebilecekleri, oturarak değil, bazen ayakta da çalışabilecekleri bir çalışma alanı tasarlandı. Bunun yanında, açık teras kullanım imkanı ile çalışanlara nerede, ne zaman ve nasıl çalışabilme özgürlüğü sunuldu. Firmanın güçlü ürün gruplarından olan akustik “basotect” ürünü, Mimaristudio tasarımı ile estetik bir dilde proje içine yerleştirildi. Malzeme, akustik amacının yanında, alışılmışın dışında kullanımı ile mekanın özgün bir parçası ve kimliği haline geldi. Açık ofis ve townhall alanlarında moleküler formdaki panellerde basotect ürünü kullanımı örnek olarak gösterilebilir.

Enerji verimliliği önceliği ile LED teknolojisinin tercih edildiği projede, dengeli ve insan merkezli bir aydınlatma (human centric lighting) tasarımına öncelik verildi. Teknik aydınlatma ürünleri dekoratif aydınlatmalar ile desteklendi. Özellikle, townhall alanındaki Mimaristudio tasarımı moleküler formdaki aydınlatma uygulaması dikkat çekmekte. Diğer bir dikkat çeken ürün grubu ise, eğrisel formdaki kat çekirdeğini aynı form ile çevreleyen lineer teknik aydınlatma ürünleri. BASF Turk’ ün yeni İstanbul ofisi, geleceğin çalışma trendlerinin, işlevsellik ve sürdürülebilirliğin ön planda tutulduğu, hibrit çalışma modelinin fiziksel çalışma alanına yansıtıldığı, 200’den fazla çalışanın sadece çalışma değil, aynı zamanda bir yaşam alanı olarak kullanımına sunulan yepyeni bir proje oldu.