Herzog & de Meuron tarafından İsviçre’de tasarlanan Hortus, ahşap ve sıkıştırılmış kil gibi yenilenebilir malzemeleri, enerji fazlası üreten sistemi ve yeşil avlusu ile bölgede yeni bir sürdürülebilir ofis binası olarak öne çıkıyor.

Hortus, Basel metropol bölgesindeki Switzerland Innovation Park içinde yer alan ve yaşam bilimleri şirketlerine ev sahipliği yapan yeşil bir ofis binası. Herzog & de Meuron tarafından tasarlanan proje, yenilenebilir ve yeniden kullanılabilir malzemelerle inşa edilen radikal derecede sürdürülebilir bir ofis yapısı olarak planlanmış. Müşteri Senn Resources AG tarafından verilen yönerge, yapım aşamasında minimum gri enerji, kullanım döneminde enerji optimize edilmiş bir konsept ve kendi enerjisini üreten pozitif enerji dengesi talep ediyormuş. Bu sayede bina, inşasında kullanılan enerjiyi 31 yıl içinde tamamen dengeleyecek.

Yapı, yeşil bir avlunun etrafında konumlanan dört katlı ahşap iskelet sistemine sahip. Binanın altında beton bodrum bulunmuyor; yapının hafifçe yükseltilmiş formu havalandırmayı destekleyerek yazın serin, kışın sıcak bir mikroiklim sağlıyor. Güneydeki geniş bir geçit, peyzaj mimarı Piet Oudolf tarafından tasarlanan bahçeye açılıyor. Avlu cephelerinde yükselen sarmaşıklar, çiçekli otsu bitkiler ve yoğun bitki dokusu yer alıyor. Bahçenin altında bitkileri ve sanitasyon ihtiyaçlarını karşılamak için yağmur suyu deposu bulunuyor. Avludaki ahşap veranda çalışanlar ve ziyaretçiler için bir dinlenme alanı sunuyor.

Yaklaşık 10.000 m² ofis alanı sunan üst katlar açık plan düzeni ile farklı ekiplerin esnek çalışma ortamlarına olanak tanıyor. Her katta ortak salonlar ve mutfaklar bulunuyor. Zemin katta restoran, kafe barlı bir spor salonu ve halka açık oturma alanları yer alıyor.

Hortus ismi Research, Technology, Utopia ve Sustainability kavramlarını temsil ediyor. Tasarım süreci malzemelerin bilimsel analizleri ile başlamış; doğal, yenilenebilir ve yeniden kullanılabilir malzemeler seçilmiş. Ahşap, sıkıştırılmış kil ve selüloz kullanılarak oluşturulan ahşap ve kil hibrit taban sistemi yerinde üretilmiş. Bu sistem geleneksel beton tabanlara göre on kat daha düşük karbon salımı sağlıyor. Tüm yapı elemanları gelecekte tekrar kullanılmak üzere kataloglandı.

Yaklaşık beş bin metrekarelik fotovoltaik panel alanı, çatı ve parapet boyunca yenilenebilir enerji üretimi sağlıyor. Bu sistem daha ilk günden enerji fazlası üretmeye başlıyor. Jeotermal enerji ile ısıtma ve soğutma yapılıyor, fosil yakıt kullanılmıyor. SIA 2040 standartlarının çok üzerinde bir sürdürülebilirlik performansı hedefleniyor.