Terk Edilmiş Fabrikadan Araştırma Merkezine: Tarsus Çırçır Fabrikası / BOUN Gözlükule Kazıları Araştırma Merkezi

Mimar Saadet Sayın

Avrupa’nın koruma alandaki en prestijli ödülü kabul edilen, Avrupa Kültürel Miras Ödülleri / Europa Nostra Ödülleri’nin 2019 yılı sahipleri arasında bir Türk mimar da yer almaktadır. Bu yıl 18 ülkede 27 ödül, koruma, araştırma, üstün hizmet, eğitim ve farkındalık yaratma alanlarında etkileyici çalışmalara verilmiştir. Bu yıl Europa Nostra Ödülü’nü koruma dalında kazananlar arasında Mersin-Tarsus’taki Boğaziçi Üniversitesi, Gözlükule Kazıları Araştırma Merkezi koruma ve yeniden kullanım proje ve uygulaması da var. Ödüller, 29 Ekim’de Paris’te Avrupa Kültürel Miras Kongresi kapsamında gerçekleşen Avrupa Kültürel Miras Ödülleri Töreni’nde sahiplerine verildi. Bu törende Restorasyon Uzmanı Yüksek Mimar Saadet Sayın’a ödülü takdim edildi. BOUN Gözlükule Kazıları Araştırma Merkezi ayrıca, 16.02.2019 tarihinde yapılan 13. TSMD Mimarlık Ödülleri kapsamında Yapı Dalı’nda ödüle değer görülmüştür.

Tarsus Akdeniz kıyısında yer alan yerleşimler arasında zengin arkeolojik değerleri ile önemli kentlerimizden biridir. Gözlükule Höyüğü’nde yapılan kazılar Tarsus’taki ilk yerleşmenin Neolitik Dönem’le başladığını ve Tunç Çağı’na kadar kesintisiz sürdüğünü göstermektedir. Tarsus’un Asurlular tarafından kurulduğu,  M.Ö. 8. yüzyıldan itibaren Yunanlılar, Persler, Büyük İskender ve Romalılar tarafından yönetildiği bilinmektedir. Kent İncil’in yazarlarından biri olarak bilinen St. Paul’un doğduğu yer olarak da önem taşır. 1516’da Osmanlı topraklarına katılmıştır.

Tarsus Çırçır Fabrikası’nın 1865 yılında bölgedeki Avrupalıların girişimiyle Adana ve Mersin’deki çırçır fabrikalarıyla birlikte inşa edildiği tahmin edilmekte ve Osmanlı İmparatorluğu’nun en eski sanayi binalarından biri olduğu düşünülmektedir. Pamuk elyafının çekirdeğinden ayrılması ve depolanması işlerinde kullanılmak üzere inşa edilmiştir. Fabrika farklı sahipler tarafından kullanılmış ve 1980’lere kadar işlevini korumuştur. 1980’lerde özgün işlevini yitirmiş, bir süre depo olarak kullanılmış ve sonunda terk edilmiştir.

Tarsus Çırçır Fabrikası kent merkezinde, 3. derece arkeolojik sit alanı içinde yer almaktadır. Yakın çevresinde St. Paul Kilisesi, Tarsus Amerikan Koleji yerleşkesi ve Ulu Cami, Kırkkaşık Bedesteni, yirmiden fazla tescilli kültür varlığı konut yapısı ve Gözlükule Höyüğü gibi kentin önemli kültürel miras alanları bulunmaktadır. Gözlükule Höyüğü’nün Neolitik dönemden bugüne kesintisiz dokuz bin yıllık süreyle yerleşim alanı olarak kullanılmasının yanı sıra, Akdeniz arkeolojisinde önemli bir yer tutmaktadır. Günümüzde BOUN tarafından sürdürülen Gözlükule Höyüğü’ndeki arkeolojik araştırmalar devam etmektedir. Çırçır Fabrikası kent içindeki konumu ile bünyesinde taşıdığı mimari ve kültürel değerleriyle bölgede önemli bir kültür odağı olma potansiyeline sahiptir.

Endüstri Mirasının Tarihsel Geçmişi ve Önemi
19. yüzyıl Çukurova Bölgesi’nde inşa edilen ve hala ayakta olan yirmiye yakın endüstri yapısı mevcuttur. Bu yapılar ait oldukları dönemin mimari, estetik ve kültürel özelliklerini yansıtmaktadır. Yapım teknikleri, malzeme özellikleri ve mekansal kurguları bağlamında benzerlik gösteren bu yapılar, günümüzde özgün işlevini yitirerek terk edilmiş veya depo olarak kullanılmaktadır.

Tarsus Çırçır Fabrikası, Çukurova bölgesinin Avrupa pamuk üretim ağının bir parçası haline gelmesinin tarihi, mimari, belge ve sosyal değerlere sahip önemli bir göstergesidir.

  • Çukurova Bölgesi’ndeki endüstrileşmenin ilk örneklerinden biri olan yapı, bölgenin bu dönemini simgeler ve Tarsus’un endüstriyel kimliğinin en önemli temsilcisi olması nedeniyle tarihi öneme sahiptir.
  • Yapı grubu, mekansal kurgusu, malzeme kullanımı, strüktürel sistemi ve mimari elemanlarıyla erken 19. yüzyıl sanayi yapılarının mimari niteliğini ve inşaat tekniğini bugüne aktardığından belge değeri vardır.
  • Avlu etrafında şekillenen geniş hacimli üretim ve depolama alalarından oluşan yapı grubu, 19. yüzyıl endüstri miras anıtlarının mimari ve mekansal özelliklerini yansıttığı için mimari değer taşımaktadır. Üst yapıda, alınlıklar, ahşap makaslar ve çatı fenerlikleri gerek form ve detayları, gerekse özgün nitelikleriyle yapı grubunun endüstriyel kimliğini oluşturan en önemli mimari elemanlarıdır.
  • Kentliler tarafından uzun süre Çiğdemler Çırçır Fabrikası olarak bilinen yapının Tarsus kent belleğinde de önemli bir yeri vardır. Bu nedenle yapı bir hafıza mekanı (lieu de mémoire) olarak sosyal değer taşımaktadır.

Tarsus Çırçır Fabrikası kompleksi dört farklı kitleden ve kitlelerin ortasındaki avludan oluşan bir yapı grubudur. Abdi İpekçi Caddesi’nden beş ayrı girişi olan ve yerleşkenin en büyük bölümünü oluşturan güney yapısı, içeride çeşitli duvarlarla bölünerek elde edilen hangarlardan oluşmaktadır. Batı yapısındaki dört büyük mekan geniş kapı açıklıklarıyla birbirine bağlanmaktadır. Doğu yapısındaki beş mekan ise doğrudan iç avluya açılmaktadır. Avlunun batısında iki katlı betonarme bir yapı bulunmaktadır.

Yapı Grubunun Yapım Tekniği
Duvarlar, yığma taş örgü tekniği ile inşa edilmiştir. Sadece Abdi İpekçi Caddesi’ne bakan cephede ince yonu kesme taş+kireç harcı kullanılmıştır. Diğer duvarlar ise sıralı moloz taş ve çamur harç ile inşa edilmiştir. Avluya açılan hangarların bir kısmında avlu cepheleri ve ara duvarlarda niteliksiz duvarlar mevcuttur.

Yapının oluklu sac olan üst örtüsü özgün değildir, ancak özgün ahşap makaslar tarafından taşınmaktadır. Üst örtüde doğal havalandırma ve aydınlatmayı sağlayan çatı fenerlikleri mevcuttur.

Proje ve Uygulama Süreçleri
Tarsus Çırçır Fabrikası’nın restorasyon proje ve uygulamaları, üç aşamalı olarak gerçekleştirilmiştir.

  • İlk aşamada 2000 yılındaki kamulaştırma sonrası Kültür Bakanlığı, Tarsus Kent Araştırma Merkezi işlevi ile restorasyon projelerinin hazırlanması amacıyla SAYKA’yı görevlendirir (1). Belirlenen ilk işlev doğrultusunda proje çalışmaları devam ederken, 2.500 m2 alanı olan yapı grubunun Abdi İpekçi Caddesi’ne cephe veren yaklaşık 1.000 m2 lik beş hangarı Kültür Bakanlığı tarafından Boğaziçi Üniversitesi’ne tahsis edilir. Bu gelişme ile yapının bu bölümünün, Boğaziçi Üniversitesi ’nin talepleri dikkate alınarak Gözlükule Kazısı Çalışma Ofisi ve Eser Depoları olarak, Kültür Bakanlığı yönetiminde kalan diğer bölümün ise Tarsus Kent Araştırma Merkezi olarak yeniden projelendirilmesine karar verilir (Şekil 1). Tasarım konsepti, yapının mekansal potansiyeli çerçevesinde, özgün plan şeması ve mimari elemanların özgün nitelikleri korunarak kurgulanmıştır. Proje konsepti kompleksin; halkın, üniversitelerin, araştırmacıların ve sivil toplum kuruluşlarının da kullanımına açık bir yapı olması bağlamında tasarlanır. Bu doğrultuda, Araştırma Merkezi’nde yapı grubunun tanımladığı iç avlu etrafında sergi salonu, konferans salonu, kütüphane, internet kafe ve kafe gibi işlevlere yer verilir. İç avlu ortak bir fuaye olarak düşünülmüş ve halkın erişimini kolaylaştırmak amacıyla bir iç sokakla Abdi İpekçi Caddesi’ne bağlanmıştır. Projenin Adana Kültür ve Tabiat Varlıklarını Bölge Koruma Kurulu tarafından onayı (2) sonrasında kompleksin kuzeybatısındaki en küçük hangar, 2002 yılında Kültür Bakanlığı’nın sağladığı kaynak ile onarılarak üniversitenin kullanımına verilmiştir.
  • İkinci aşamada, 2011 yılına kadar finansman bulunamadığı için yapı grubunda hiçbir çalışma yapılamaz. 2011 yılında BOUN, Kültür Bakanlığı’ndan sağladığı fonla, kendisine tahsis edilen bölümün restorasyon çalışmalarını başlatma kararı almıştır. 2011-2012 yıllarında niteliksiz eklerin kaldırılması, yapıda oluşan deformasyonların tespitine yönelik araştırmalar yapılması, sağlıklaştırma, temizleme, acil müdahaleler ve güçlendirme çalışmaları yapılmıştır. Bu çalışmalar, 2001 tarihinde yapılan proje kararları doğrultusunda gerçekleştirilmiştir. Bu süreçte çalışmalar devam ederken üniversite yöneticilerinin çabaları ve Kültür Bakanlığı’nın onayı ile yapının tümü Boğaziçi Üniversitesi’ne tahsis edilir.
  • Üçüncü aşamada ise, 2013 yılında yapı grubunun tamamına yönelik hazırlanan mimarlık, mühendislik ve işlev projesinde, 2001 yılı proje konseptini oluşturan sergi salonu, konferans salonu ve kütüphaneye ek olarak Gözlükule kazı ekininin ihtiyaçları doğrultusunda kazıevi, laboratuvar ve eser depoları gibi mekanlar eklenmiştir (3) (Şekil 1).

2011-2012 çalışmalarıyla belirlenen malzeme ve yapısal sorunlar çerçevesinde müdahaleye yönelik kararlar yeniden oluşturularak proje tamamlanmıştır. Adana Kültür Varlıklarını Bölge Koruma Kurulu onayından (4) sonra uygulama çalışmaları başlatılmış, 2017’de tamamlanarak kullanıma açılmıştır.

Yapı grubuna işlevden bağımsız olarak yapılan müdahaleler, evrensel koruma ilkeleri ve standartları çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. Müdahalelerde,

  • Özgün mimari ve strüktürel elemanların minimum müdahale ile sağlıklaştırılarak korunması,
  • Niteliksiz eklerin kaldırılması,
  • Yeni işlev ile statik zorunluluklar gereği yapılan yeni eklerin, yapının mimari nitelikleriyle uyumlu, geri dönüşümlü ve izlenebilir olması hedeflenmiştir.

Duvarlar, genelde taşıyıcı niteliklerini korumaktadır. Ancak çimento katkılı sıva ve dış koşullar nedeniyle özgün taşların bir bölümü niteliğini kaybetmiştir. Bu nedenle, özgün taşların temizlenerek yerinde korunması, niteliğini yitiren taşların özgün malzeme ve formda yenilenmesi benimsenmiştir.

Ahşap makaslar, yapının uzun süre boş kalması ve dış koşullardan etkilenmesi nedeniyle taşıyıcı niteliğini belli ölçüde kaybetmiştir. Bu nedenle, çatı yükünün ahşap makaslardan bağımsız olarak çelik bir sisteme taşıtılması, ahşap makasların temizlenerek onarılması, üstüne yük bindirilmeyerek sadece kendini taşıması öngörülmüştür. Çelik taşıyıcı sistemin duvarlara zarar vermeyecek şekilde, izlenebilir, geri dönüşümlü ve yapıya uyumlu olmasına özen gösterilmiştir. Özgün fenerliklerle sağlanan doğal ışık ve havalandırma ile mekanların konfor standartları yükseltilmiştir. Mevcut üst örtü özgün değildir. Yapının yeni işlevinin gerektirdiği nem ve ısı yalıtımı dikkate alınarak, çağdaş malzemelerle koruyucu bir ahşap çatı tasarlanarak çelik sisteme oturtulmuş ve kiremit kaplamayla bitirilmiştir.

Yapı grubunun cephesinde ve iç mekanlarındaki özgün kapı, pencere ve kepenkler tüm özgün nitelikleri korunarak sağlıklaştırılmıştır. Kapı kanatları ve kasaları mevcut olmayan açıklıklar için ise; işlevin gerektirdiği nitelikte, bölgedeki benzeri tarihi yapıların mevcut kapı, kanat ve kasalarına referans vermeyen, nötr görünümlü kapıların çağdaş, yenilikçi detaylarla oluşturulması benimsenmiştir.

Endüstri mirasının çağdaş yaşama entegrasyonuna yönelik tasarım kurgusunda geniş ve açık alanlara açılma ihtiyacı olan işlevler, iç avlu etrafında yer alan kitlelerde programlanmıştır. Böylece iç avlu, çalışma ofisi ile bütünleşerek büyük cazip ferah bir çalışma alanına, mutfak ve kafeyle bütünleşerek çalışanlar ve ziyaretçiler için geniş, kullanışlı bir etkinlik alanına ve sergi salonunun fuayesine dönüşebilmektedir.

Su kullanımının azaltılmasına yönelik teknoloji geliştirilmesi, çatı fenerliklerinden doğal hava ve ışık elde edilmesi, yapının kendi ihtiyacı olan enerjiyi üretmesi, onarım müdahalelerinde özgün taş, harç, döşeme kaplaması gibi yapıya uyumlu malzemeler tercih edilmesi kriterleri bağlamında yapı, Gold LEED sertifikası almıştır. BOUN Gözlükule Kazıları Araştırma Merkezi, Türkiye’de Gold LEED sertifikası alan ilk endüstri mirası yapıdır.

Proje ve uygulama için, Avrupa Kültürel Miras Ödüllleri / Europa Nostra Ödülleri’nin jüri değerlendirme raporunda; “Restorasyon uzmanı yüksek mimar Saadet SAYIN yönetiminde, sürdürülebilir tasarım projesi APAYDIN Mühendislik ile, uygulama çalışmaları ise SAYKA İnşaat ile gerçekleştirilen proje; kompleksin mimari, mekansal ve estetik değerlerini ortaya çıkartırken, yapının endüstriyel miras eseri olarak sahip olduğu özgün tarihsel karakterini de koruyor.

Merkez, araştırmacıların ve yerel toplumun ihtiyaçlarını karşılayarak kentin çağdaş yaşamına yeniden entegre edildi.  Jüri, “yapının en az tarihi kadar orijinal olan yeni işlevine” hayran kaldığını belirterek, “araştırmalar, basit ve işlevsel mimariye sahip yapı kompleksinin Avrupa tarihinde önemli bir yere sahip olduğunu göstermiştir. Ek olarak, dönüştürülmüş sanayi miras alanının kentsel alana işlevsel entegrasyonu, bulunduğu çevrenin dönüşümüne katkıda bulunmaktadır” dedi.

Kompleksin enerji ihtiyaçları için geliştirilen yenilikçi teknolojiler, kültürel miras alanlarının sürdürülebilir dönüşümü için bir model oluşturmuş, kazı ekibi tarafından eserleri temizlemek için kullanılabilecek yağmur suyunu depolamak için yeni bir sistem geliştirilmiştir.  Bunun yanında elektrik ve sıcak su, çatıdaki güneş ve fotovoltaik paneller tarafından sağlanmakta, bu uygulamalar sayesinde araştırma merkezinin tüm enerji ve sıcak su gereksinimleri güneş enerjisi tarafından karşılanmakta ve böylece kompleksin karbon ayak izini büyük ölçüde azaltmaktadır. Jüri, “nitelikli malzemelerin kullanıldığı bu müdahale, yapıyı geleceğe taşıyor” diyerek bu yaklaşımın  “21. yüzyılın sürdürülebilirlik gereklilikleri ile baş etme konusunda oldukça iddialı” olduğunu ifade etti.” ifadeleri yer almaktadır (5).

Sonuç
Gerçekleştirilen bu projeyle Tarsus’taki bu önemli endüstri mirası yapının korunması ve yerel sosyo-ekonomik ve kültürel hayata katkı sağlayacak şekilde yeniden kullanıma açılması sağlanmıştır.

  • Proje, bir endüstri mirası yapı kompleksinin mimari ve estetik değerlerini vurgulamak ve onu akademik araştırma, kültürel miras yönetimi ve kamu yararının kesişebileceği bir alana dönüştürmek için tasarlanmıştır. Bu şekilde, Tarsus’un tarihi ve ekonomik kimliğinin şekillendirilmesinde bina kompleksinin kilit rolü, şehrin mevcut sakinleri için yeni anlamlar kazanması,
  • Bilimsel ve evrensel koruma yöntemleri ile yapılan restorasyon uygulamaları sonucunda kültür mirasının etkileyici, cazip ve çekici mekanlara dönüşebildiğinin yerel halk ve kamu yöneticileri tarafından görülmesi ve takdir edilmesi,
  • Farklı kamu kurumlarının ve paydaşların başarılı işbirliği örneği ile yapının kamu yararını önceleyen bir işlevle kent yaşamında yerini alması,
  • Bölgede eğitim veren üniversitelerin restorasyon bölümlerinin, örnek restorasyon uygulaması olarak öğrencilerine kaynak olarak sunmaları sağlanmıştır.

Tarsus Çırçır Fabrikası, sadece çevre bilincine sahip inşaatın yüksek standartları için bir ölçüt sağlamakla kalmaz, aynı zamanda sadece şehir merkezindeki yaklaşık 300 tescilli tarihi bina ile Tarsus’taki benzer kentsel koruma projeleri için mükemmel bir model olarak hizmet edecektir. Tarsus Çırçır Fabrikası’nın BOUN Gözlükule Kazıları Araştırma Merkezi ‘ne dönüşümü, bölgede yer alan ve aynı döneme tarihlenen benzer endüstri yapılarının korunarak dönüşümüne ilham vermek için önemli bir potansiyel barındırmaktadır. Daha önce terk edilmiş olan Adana Milli Mensucat Fabrikası’nın restorasyonu ve bir müze kompleksine dönüştürülmesi bu etkinin iyi bir örneğidir.

Araştırma Merkezi’nin öğrenme ve öğretme için bir ortam oluşu işlevine uygun olarak, proje bilinçli olarak bir eğitim bileşenini korumuştur. Projede istihdam edilen işsiz gençlere geleneksel inşaat ve zanaat becerileri eğitimi verilmiştir. İstanbul’da Koruma ve Restorasyon Firmaları Derneği tarafından düzenlenen “Mimari Koruma Alanında Kalifiye Uygulama Elemanı Eğitim Programı”nı tamamlayan bir grup eğitimli işçiye sertifika verilmiştir.

Genel olarak, araştırma merkezi kültür turizmini beslemekte, kentsel dokunun sürdürülebilir yenilenmesini teşvik etmekte ve bölge sakinleri için yeni hizmet ve işletmeleri çeşitlendirmektedir. Sonuç olarak, yeniden işlevlendirmenin Tarsus sakinlerinin yaşamlarında uzun vadeli sosyal ve ekonomik gelişmelere yol açması beklenmektedir.

Notlar
1.
Bu aşamada Doç. Dr. Emre Madran (ODTÜ) ve Dr. Nimet Özgönül (ODTÜ) projeye danışmanlık yapmıştır. Malzeme analiz çalışmaları Prof. Dr. Emine Caner Saltık (ODTÜ) ve Prof. Dr. Hasan Böke (IYTE) tarafından yapılmıştır.

2. Adana Kültür ve Tabiat Varlıklarını Bölge Koruma Kurulu’nun 21.06.2002 gün 4780 sayılı kararı ile onaylanmıştır.

3. Bu aşamada Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu (Boğaziçi Üniversitesi), Prof. Dr. Aslı Özyar (Boğaziçi Üniversitesi), Doç. Dr. Ahmet Ersoy (Boğaziçi Üniversitesi) projeye danışmanlık yapmıştır.

4. Adana Kültür Varlıklarını Bölge Koruma Kurulu’nun 22.05.2013 gün 2267 sayılı kararı ile onaylanmıştır.

5. Avrupa Kültürel Miras Ödüllleri / Europa Nostra Ödülleri basın duyurusu metninden alınmıştır.