Longosphere Glamping

Mimari Tasarım
Yazgan Tasarım Mimarlık

Tasarım Ekibi
Kerem Yazgan, Begüm Yazgan

İşveren
Istranca Turizm

Ana Yüklenici
Istranca Turizm

İç Mekan, Peyzaj ve Uygulama Projesi
Yazgan Tasarım Mimarlık

Statik, Mekanik ve Elektrik Projesi
SİGMA Mühendislik

Tamamlanma Tarihi
2020 (1. etap)

Toplam İnşaat Alanı
14.405 m2

Fotoğraflar
Emre Dörter

Yazgan Tasarım Mimarlık tarafından tasarlanan ve fonksiyonel olarak çeşitlenen üç zondan oluşan Longosphere Glamping, eşsiz bir doğa turizmi deneyimi sunarken uygulama bakımından mütevazi ve doğa dostu kalmayı hedefliyor.

İğneada Türkiye’nin kuzeybatısında bulunan Kırklareli ilinde Karadeniz’e kıyısı olan küçük bir belde. Alan, ender bulunan taşkın yatağına, kışın yaprak döken ormanlara, kıyı kumullarına, tatlı ve tuzlu su göllerine ve çeşitli hayvan ve bitki ekosistemlerine ev sahipliği yapıyor. Bu küçük alanın bünyesinde bulundurduğu ekolojik çeşitlilik İğneada’yı Avrupa’da eşsiz bir konum haline getiriyor.

Proje, İğneada’nın eşsiz doğasını deneyimlemek isteyen turistlerin ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlarken aynı zamanda da yeni bir konaklama türü sunuyor: Lüks kamp (glamorous camping: glamping). Lüks kamp dünyada gün geçtikçe yaygınlaşan, ziyaretçilerin modern hayatın konforundan vazgeçmeden doğa ile doğrudan temasa geçebileceği bir turizm çeşidi. 

Longosphere Glamping’in genel tasarım anlayışı fonksiyonel olarak çeşitlenen üç zon ve bu zonların birbirleriyle olan ilişkisine dayanıyor; itina ile planlanan bir hiyerarşi ve dolaşım modeli master plana yansıyor. Üç ana alan – günübirlik alan, aktivite alanı ve konaklama alanı – yaprak formunda üç bölge olarak biçimlenerek ana giriş noktasında birleşiyor. Proje alanının kuzeydoğusunda konumlanan ana giriş, aynı zamanda birimlerin kamusal-özel dağılımını düzenleyen eş merkezli yarım dairelerin de odak noktası. Zonları biçimlendiren ana dolaşım yolları elektrikli golf arabası yolu, bisiklet yolu ve yaya yolundan oluşuyor; ayrıca her bir zon sadece yaya kullanımına açık merkezi bir aks (zon içi dolaşım rotası) ve iki dairesel yol (zonlar arası geçiş rotası) ile de bölünmüş.

Günlük ziyaretçilere ayrılmış alanda (master planda doğu yaprağı) yemek pişirmenin, kontrollü ve orman dostu bir şekilde gerçekleştirildiği, küçük dükkanların çevrelediği bir yol yardımıyla ulaşılan piknik alanları bulunuyor. Bu zon tüm kullanıcılara açık ancak esas olarak alanı bir günlüğüne kullanacak olan günübirlik ziyaretçilere hizmet ediyor.

Aktivite alanı ortada konumlanmış olup alanın güneyine doğru uzayarak diğer iki zon arasında bağlayıcı eleman görevi görüyor. Tenis ve basketbol sahaları, çok amaçlı yeşil amfi tiyatro, macera parkı ve genç ziyaretçiler için iki tematik çadır köyü, bu alanın esas fonksiyonlarını oluşturuyor.

Üçüncü ve en geniş zon (batı yaprağı) yatılı ziyaretçiler için konaklama ve servis alanı olarak tasarlanmış. Merkezde bir biyolojik göl doğal vadi formunu dolduruyor ve alanın var olan topoğrafik özelliklerini kullanarak ziyaretçi deneyimini zenginleştiriyor. Gölün etrafında, kulübelerden lüks çadırlara doğru çeşitlenen her biri kendi meydanına sahip farklı tiplerdeki konaklama birimleri 7 tematik köy olarak organize edilmiş. Buna ek olarak, lobi kafe, spa ve toplanma alanı ziyaretçilerin özel ihtiyaçlarına hizmet edecek şekilde tasarlanmış.

Projedeki bütün birimler – en küçük servis biriminden en büyük toplanma alanına kadar –  temasal çeşitlenmeler ile tasarlanıp aynı yapısal sistem ve malzeme paleti farklı formlarda uygulanmış. Her birim modüleriteyi tanımlayan, ölçek veren ve final formu oluşturan tekrarlı ahşap kiriş çerçeveler ile sarılmış. Ters yönde geçen ikincil kiriş sistemi birincil sistemi taşıyıcı görevi görüyor. Her birim desteklerin üzerine oturuyor ve zeminden kısmen kopuyor; böylece, bitki ve toprak örtüsü üzerindeki etkiyi minimuma indirme hedefleniyor. Genel tasarım yaklaşımı olarak, her bir birimin yapımında minimum ekolojik ize sahip, doğal, sürdürülebilir ve geri dönüştürülebilir malzemeler kullanılmış.

Konsepti bakımından iddialı ve yenilikçi olan Longosphere Glamping projesi, içinde bulunduğu alanın değerini artırarak Türkiye’de eşsiz bir doğa turizmi deneyimi sunmayı, aynı zamanda uygulama bakımından mütevazı ve doğa dostu kalmayı hedefliyor.