İstanbul’un Tarihi Mekanlarındaki Otopark Sorunu Sao Paulo Mimarlık Bienali’ne Taşındı

Kerem Piker Mimarlık (KPM) tarafından İstanbul’un tarihi mekanlardaki otopark sorununu ele alan IPL (Informal Parking Lots of İstanbul) isimli araştırma projesi dünyanın en saygın mimarlık bienallerinden Sao Paulo Mimarlık Bienali’nde sergileniyor. 

Kerem Piker Mimarlık (KPM) tarafından geliştirilen IPL (Informal Parking Lots of Istanbul) araştırma projesi 12. Sao Paulo Mimarlık Bienali’nde sergilenmeye başladı. Dünyanın en saygın mimarlık bienalleri arasında gösterilen Sao Poulo Mimarlık Bienali’ne Türkiye’den davet edilen ilk proje olan IPL, İstanbul’un tarihi mekanlarındaki otoparklara dair yeni bir okuma sunuyor.

12. Sao Paulo Mimarlık Bienali (IABSP) Brezilya’nın Sao Paulo şehrinde yer alan ve modern mimarlık tarihinin ikonik yapılarından birisi olarak gösterilen CCSP-Sao Paulo Kültür Merkezi içerisinde 10 Eylül’de kapılanı açtı. Küratörler Vanessa Grossman, Charlotte Malterre-Barthes ve Ciro Miguel’ın belirlediği “Everyday” (Her gün/Gündelik) temasıyla dünyanın farklı ülkerinden yapılan 760 proje başvurusunun değerlendirildiği bienalde, seçici kurulun açıkladığı 70 proje sergileniyor.

Kerem Piker Mimarlık tarafından fotoğraf sanatçısı Emre Dörter ve mimar Ekin Erar’ın iş birliği ile hazırlanan IPL (Informal Parking Lots of İstanbul) isimli araştırma projesi, seçilen 70 projenin arasında yer alırken IPL aynı zamanda Türkiye’den Sao Paulo Mimarlık Bienali’ne davet edilen ilk proje olma özelliğini de taşıyor. Kerem Piker Mimarlık, IPL Çalışma Grubu Alev Işık, Baran Aybars, Behice Özer, Berk Hot, Bilge Ay, Duygu Bingül Aydın, Kerem Piker, Miray Türkoğlu, Öykü Şimşek ve Sinem Burhan’dan oluşuyor.

Bienal’de IPL projesiyle mimarlık dünyasına ‘İstanbul size o kadar da uzak değil’ mesajını verdiklerini kaydeden KPM Mimarlık’ın kurucusu Kerem Piker, İstanbul’da otoparkların mimari bir tasarım problemi olduğunun altını çizdi. Projenin gelişim sürecini anlatan Kerem Piker, ‘’İstanbul’da gündelik hayat, irrasyonelin rasyonelleştirilebilmesi diyebileceğimiz özgün çözümleri üretmek konusunda son derece mahir. Salt iki “kahya” ile yönetilen açık alan otoparkları (INFORMAL PARKING LOT _ IPL), kentin en kritik bölgelerinde yer alan parsel artıklarını içerisine rasyonel bir otopark sığdırmanın fiziksel olarak neredeyse imkansız, mekan ekonomisi açısından ise anlamsız olduğu noktalarda birer otopark vahasına dönüştürebiliyorlar. Hiç bir zaman otopark olarak tarif edilmemiş, planlanmamış, projesi dahi çizilmemiş bu şekilsiz parseller böylelikle gündelik hayatın ürettiği birer altyapı projesine dönüşüyorlar. Modernist planlama anlayışı içerisinde asla kendine yer bulamayacak bu alanlar, kentsel ekosisteme kolaylıkla uyum sağlamalarının ötesinde kendileri de birer sosyal odak haline dönüşüyorlar” diye konuştu.

Otopark konusunun bütün kentler için çok önemli bir sorun olduğunu vurluyan Kerem Piker, “Kentin merkezinde otopark imkanı sınırlı, ancak son yıllarda üzerinde tartışılan en anlamlı çözüm daha fazla otopark üretmeye yönelmek yerine, araçların kent merkezinde park etmeden hareketlerini sürdürmek, araç parklarını toplu taşıma sistemi ile entegre çeper odaklara yönlendirip kent içi ulaşımı tramvay, metro ve benzeri raylı sistemler ağı ile yönetmek üzerine. Bu türden altyapı projeleri esasında kentin en önemli projeleri olarak görülmeli. Tarihi mekanların otopark olarak kullanılması genellikle bu türden altyapı çalışmalarının yetersiz kaldığı noktalarda karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla kentin altyapısına yönelik bu türden hamleleri üretip sürekli olarak geliştirmeden salt cezai yaptırımlarla çözüm üretilebileceğini düşünemiyorum. Bence çözüm daha fazla otopark yapmak değil, otoparka ihtiyaç duymadan seyahat edebilmeyi sağlayan, yani toplu taşın araçlarının seyahat sürelerini ve koşullarını iyileştiren sistemlere yönelmek” şeklinde konuştu.

Kâhya otoparkları

IPL olarak tarif edilen ‘Kahya Otoparkları’nın bir çözüm olabileceğini ifade eden Kerem Piker, “İdeal bir otoparkın yapısı, ölçülerini araçların boyutlarından ve manevra mesafelerinden alan bir yapı türü. Araç manevra alanları ve park alanlarının boyutları o kadar standartlaşmış ölçüler ki, bu büyüklüklerin değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek kadar katılaşmış normlar. Bu normları gözeten bir otopark yapısı inşa etmeniz için ihtiyaç duyduğunuz boyutlar ise çoğu zaman tarihi kentin içerisinde bulunamayacak irilikte boşluklar gerektiriyor. İşte bu noktada kahya otoparkları devreye giriyor” dedi ve şöyle devam etti: “Çalışmamızın temelinde de anlattığımız, modern kentin macerasında otopark denilen yapı türü önemli bir rol oynuyor. Bizim çalışmamızın odağında yer alan bu türden otoparklar, IPL ya da kahya otoparkları, genellikle bir tür kusur olarak görülüyorlar. Oysa kentin kendi kendine ürettiği bu çözüm, kentsel bir stratejiye dönüştürülebilirse, ciddi bir potansiyele sahip oldukları iddia edilebilir. Herhangi bir inşai faaliyet gerektirmeden salt zemine çakıl serilerek dahi uygulanabilen kâhya otoparkları sözgelimi kentin yer altı su kaynaklarına yağmur suyunun erişimi konusunda son derece ideal çözümler. Giderleri salt çalışanların paylarından ve alanın kirasından ibaret. Ekonomik olarak kârlılıklarını sürdürdükleri sürece bitişik nizam adaların arasında doğal hava akımlarının ve gün ışığının yayılmasına imkan veren birer boşluk olarak kalmayı da sürdürüyorlar.”

Dünyanın farklı ülkelerinden seçilen bir çok projenin sergilendiği 12. Sao Paulo Mimarlık Bienali 9 Aralık’a kadar ziyarete açık olacak.