“İstanbul Planlama Ajansı” Yeni Bir Nefes (mi?)

Prof. Dr. Mehmet Çubuk

“İstanbul Bülteni” Kasım 2020 sayısında, İstanbulluyu ve yönetimi, şehrin geleceğine dair bilgilendirecek program çerçevesinde,  bağımsız bir mekanizma olarak İstanbul Planlama Ajansı’nın (İPA) kuruluşu ve faaliyetleri anlatılmakta, İstanbul’un 2050 vizyonu hazırlığı içinde yeni bir  İstanbul imajı arandığı belirtilmektedir.  2050 Vizyon Projesi neden önemlidir?

Vizyon Projesi Yön Veren Bir Araçtır
Vizyon projesi, bir metropolün geleceğine ait bir anlatımdır. Kolay anlaşılabilen, kabullenilmiş ve paylaşılmış doküman olarak gelişmelere yön veren çağdaş bir araçtır. Uygulayıcılara hedefe kenetlenme olanağı veren, gelecekteki gelişmelere ilişkin düşünceler, görüşler bütünüdür. Düşüncelerde daha cesur, daha umutlu olmayı sağlamakta, heveslendirmekte ve niyetlerin ortaya konmasına yol açmaktadır. İnsanları motive ederek kentteki birçok aktörü ortak çabada bir araya getirmektedir. Ortak çalışmalar ve enerji gerektirmektedir.  “Fırsatlar kenti”,  “hakçalık kenti” ve “sürdürülebilir gelişen kent”  gibi çağdaş temelde kavramsal sloganlara da açıktır.

Vizyon Projesi, kent halkının isteklerinin yansıtılmasına yardımcıdır, ortak düşüncelere dayalı eylemler için süreklilik sağlamaktadır. Hedeflere, isteklere ulaşmayı belirleyerek böylece yaşanabilir, sürdürülebilir ve imaj değeri olan bir metropol tanımlanmasına yardım etmektedir.

Bu açıklamalar, “Yeni Bir Hareket İçinde, İstanbul Metropolünün Gelişmesine Yön verecek Paylaşılmış Ortak Bir Vizyon Projesi Yapılmalıdır” başlığıyla, www.planlama.org sitesinde yayınlanan yazımdan özetlenmiştir (1).

2009 yerel seçimlerinde, siyasi partilerin başkan adaylarının kişisel vizyon projeleri üzerinden, İstanbul’un geleceğini tartıştıkları ortamda kaleme aldığım makalede, İstanbul’un geleceğine ilişkin ve kentsel gelişmesine yön verecek, paylaşılmış ortak vizyon projesi için sivil organizasyon oluşturulması gerekliliğini savlamıştım. Toplumun istekleri ve gereksinimlerinin bileşkesinde düşüncelerin ortak projeye dönüştürülmesini sağlayacak ve planlama ile ilgili gelişmenin temel hedeflerinin oluşturacak, anahtar rol oynayan kentsel politikalar üretilmesine katkı yaptığından da söz etmiştim. Bu nedenlerle, metropolde yaşam alanlarının geleceğinin belirlenmesinde vizyon arayışlarını önemsiyorum. Vizyon projesinin metropolün planı olmadığını; geleceğe ait düşüncelerin, hedeflerin belirlendiği, metropol planlarının temel verilerin oluşturan bir doküman olduğunu, keza geleceğe dönük yeni imaj yaratırken, metropole ilişkin eylem kültürü de oluşturduğunu belirtmek istiyorum. Dolayısıyla bu bağımsız yardımcı organizasyona, yönetimlerin, sivil toplulukların, kurumların, kuruluşların uzlaşması, projeye ve yaratacağı sürece katkı yapmaları gerekmektedir (1).

İstanbul Geleceğini Aramaktadır               
Günümüzde İBB Yönetimi, kentin fiziksel, sosyal, ekonomik sorunlar yanında ciddi altyapı ve dönüşüm sorunları ile de uğraşmaktadır. Merkezi yönetimin vesayete dayalı ideolojik projeleri ve kısıtlı ilişkilerin yarattığı sorunlar ve keza belediye meclisinde çoğunluk grubunun engellemelerine karşın,  kent yaşamının her alanında ve toplumunun hemen her kesimine, kişisine dokunan hizmetler üretilmekte, model projeler geliştirilmektedir.

İşte Bülten’de, merak ettiğim ve yanıt aradığım hususlarda yeterli açıklamalar bulunmaktadır. Alıntı yaptığım makalemdeki önerimle uyuşan, İstanbul için ortak, paylaşılmış bir vizyon oluşturacak “İstanbul Planlama Ajansı”nın kuruluşunu, kastettiğim yeni bir hareket içinde gecikilmiş önemli bir girişim olarak değerlendiriyor ve İstanbul’un geleceğine yönelik gelişmesini yönlendirecek vizyon projesinin ortaya çıkarılacağına inanıyorum.

Bir Anımsama
Son birkaç on yıllık dönemde, İstanbul’da planlama çalışmalarına bakıldığında, 1980’de askeri müdahale sonrası iktidar olan AP, belediyeler üzerindeki vesayeti azaltmış, 3030 sayılı “Büyükşehir Yönetimi Kanunu” ile “anakent” kavramını getirmiş, 1960’tan itibaren bakanlıkça yürütülen büyükşehir nazım plan bürolarını kapatmış  ve bu bağlamda bütün planları yok sayılan İstanbul, plansız bir döneme girmiştir. Ancak, 1989’da Prof. Nurettin Sözen’in başkanlığı döneminde nazım plan çalışmaları yeniden başlatılmış, 1999 R.T. Erdoğan’ın Başkanlığı döneminde de devam edilmiştir. 2004’te AKP adayı Kadir Topbaş başkan seçildiğinde, yeni ele alışla belediye şirketi (BİMTAŞ) bünyesinde 500 uzmanın çalıştığı, “İstanbul Metropoliten Alan Planlaması ve Kentsel Tasarım Merkezi”  (İMP) kurulmuş; il çevre düzeni planı, nazım plan, bütüncül strateji planı, kentsel tasarım projeleri yapılması ve çok aktörlü katılımcı süreçle de İstanbul’un vizyonunun tanımlanacağı belirtilmiştir.

İl Çevre Düzeni Planı hazırlanarak onaylanmışsa da çeşitli kez iptal edilmiş, her defasında yeniden ve merkezi yönetimin yetkisinde hazırlanan neo-liberal yaklaşımlı şehircilik planlarıyla, metropolün sürdürülebilir gelişmesinin önünü tıkamıştır.

Aslında nitelikli araştırmalara dayanan, yazılı dokümanlar, grafik şemalar, haritalar bütünü olan bu plan, ciddi arazi kullanım planı ortaya çıkartmışsa da paylaşılmış ortak bir vizyon projesi ortaya konmamıştır. On dört yıl sonra İPA, İstanbul’un 2050 Vizyon projesini üretmek amacıyla oluşturulmuştur.

Demokrasiye Dönüşümün Simgesi: İPA
Bülten’de İPA oluşumu; “..İstanbul’un on, yirmi ve hatta elli sene sonrasını öngörecek çalışmalar yapılması, ortak akıl ve demokratik tüm katılım araçlarının işleyişiyle, planlanma esaslarının ortaya konması ve programlanması bir gerekliliktir.” (2) olarak belirtilmiştir.

Yapılacak ortak çalışmalar da şöyle açıklanmıştır:

“… Kentin ortak akıl mekanizması olarak; veriye dayalı, uluslararası norm ve ölçütlerle kentin geleceğine ilişkin senaryoları, durumları,  demografisi, ekonomisi, çevre, tarım-gıda politikaları ve kamusal alan gibi bütün bileşenleriyle ele almayı, kente dair bir şeyler düşünen, bu kentin geleceğine dair fikirleri olan paydaşların her biriyle doğru bir normda, doğru bir altlıkta çalışılacaktır”(2).

Bülten’de açıklanan şekliyle, İPA bünyesinde   “Vizyon 2050 Ofisi”, sürdürülebilir kalkınma araçları çerçevesinde İstanbul’un vizyonu için kentin tüm paydaşlarıyla bir süreç yürütülecektir.

Sorunlara çözüm arayan ve uygulama yapacak diğer ofisler de şöyle tanımlanmıştır:

– İstanbul İstatistik Ofisi; metropole ilişkin verileri, doğru, tarafsız, bürokrasiden bağımsız bir mekanizmayla üreterek paylaşacaktır.

– Enstitü İstanbul; Vizyon 2050 çalışmalarına altlık oluşturacak araştırmalar yapacak, raporlar hazırlayacaktır.

– Kamusal Tasarım Ofisi; kentin kamusal alanlarının, meydanlarının yeniden üretimi konusunda, sürdürülebilir hedefler çerçevesinde projeler yapacak ve bünyesindeki bir kurul ile de büyük kamusal projeler hakkında bilgilendirmelerde bulunacaktır. Bünyede yer alan “Sosyal Politikalar Merkezi”nde de sosyal politikalar üretilecek, tüm aktörlerle veriye, analize, rapora dayalı somut projeler ortaya konacaktır.

– Kente odaklanma anlamında, İstanbul Urbanhub da havuzda toplanan yaratıcı fikirleri, yatırımcılarla buluşturan bir Ar-Ge Merkezi olarak çalışacaktır. Ayrıca, yaratıcı, zeki, girişimci gençlere de destek verilecektir (2).

– “Halkla ilişkiler” bünyesinde, yenilik oluşturulan  “Ombudsman/Arabuluculuk” birimi de vatandaşlarla İBB arasında iletişimi sağlayacaktır.

Hasılı İPA Yerleşkesi’nde, Florya’daki 800 dönüm arazi üzerinde mevcut yapılarda gerçek sorunlar ve hedeflerde bütünleşen çalışmalar yapılmaktadır (2). Yapılan anlatım ve tanımlamalarla İPA’nın çok iyi planlandığı anlaşılmaktadır. Ancak kişisel olarak, yerel kentsel politikaların üretilmesi konusunda bir belirsizlik olduğunu düşünüyorum. Her ne kadar İPA’da ortaya konacak tüm ürün ve projelerin genelde İBB’nin politikasını oluşturduğu açıklansa da, Facebook sayfamda önerdiğim şekilde İPA bünyesinde, “Yerel Kentsel Üretme Merkezi” kurulmasını gerekli görüyorum (3).

Yorum ve Bir Örnek
Kentsel politikalar, bir metropolün geleceğine ilişkin düşüncelerin ortak projeye dönüştürülmesinde anahtar rol oynamakta, gelişmenin  temel hedeflerini oluşturmaktadır (4). Yeni kent kurumları ve kentlere hizmet projeleri üretilebilmesi, kente ve yaşama yönelik düşünceler, hedefler ve stratejilerin bütünleşmesinde, uyum ve işbirliği halinde ulusal ve yerel kentsel politikaların bütünleşmesini  ve yerel kentsel  politikaların merkezden desteklenmesini  gerekli görüyorum. Dolayısıyla İPA’da “Yerel Kentsel Politikalar Üretme Merkezi” oluşturulmalıdır (5).  Ama zihnimde bir başka sorun daha belirmektedir. O da yeni hükümet sisteminde   “Ulusal Politika Kurulları Platformu” içinde ulusal kentsel politikalar üretecek bir birim bulunmamaktadır. Bu amaçla da Facebook sayfamda önerdiğim, Şehircilik, Kamu ve Kentsel Politikalar Kurulu oluşturulmasını da gerekli görüyorum (3). Dolayısıyla açıkladığım çerçevede şu soru yanıt beklemektedir: Ulusal ve yerel ölçekte politikaların üretim eksikliği nasıl giderilecektir? Günümüzde merkezi ve yerel yönetim zıtlaşması ve belediyeler üzerindeki vesayetin yarattığı sorunlar acaba nasıl aşılacaktır?  Bu durum, İPA faaliyetlerinde zayıf bir halka oluşturmaktadır.

Bu konuda dünya metropollerinde örnek bulunmaktadır. Kamu yararlı yardımcı organizasyon olarak,  (Atelier İnternational du Grand Paris-AİGP) örneği incelenebilir (6).  Uluslararası katılımlı bir danışma toplantısı sonuçları üzerinden 2010 yılında kurulan, metropolün geleceğine dönük vizyonun ortak olarak ortaya konmasını sağlayan atölye; yönetim kurulu, genel kurul, bilim kurulu ve bünyedeki bir birimden oluşmaktadır. İlk iki kurulda da hükümet adına özel sorumlu bir komiser yer almaktadır.

Metropole ilişkin düşünce geliştirmek, olayları incelemek amacıyla bir araya gelen, kamu yararına dönük çalışan bu topluluk bünyesinde toplam 25 ekip (mimarlar ve şehircilerden oluşan 15 ekip ve çeşitli disiplinlerden danışmanların oluşturduğu 10 ekip) bulunmaktadır.

Atölye gurubu, metropolün çözüm bekleyen zor sorunlarına bağlı araştırmalar ve gelişmeye ilişkin değerlendirmeler yapmakta, kentsel yayılmayı frenlemeye, mekanı en iyi kullanmaya ve metropol planının hazırlanmasına yardımcı olmaktadır (6, 7).

Sonuç Yerine
Devingenleşen kentsel gelişme ve kent demokrasisi bağlamında kentsel yönetişim anlayışı büyük önem kazanmıştır. Bu bağlamda, metropolün geleceğinin belirlenmesi ve gelişmesine yön verecek yardımcı mekanizma oluşturulması, çağdaş ve demokratik bir yaklaşımdır.

Metropolün geleceğine ilişkin politikalar oluşturmak, paylaşılmış ortak vizyon ortaya koymak için de planlamaya yardımcı mekanizma içinde sivil kuruluşlar, meslek odaları, üniversiteler, kamu kurum ve kuruluşlarının iş birliği yapmaları gerekmektedir.

Bu perspektiften bakıldığında kuşkusuz İPA, paylaşılmış vizyon projesini yapacak ve bir eylem kültürü de oluşturacaktır ama İstanbul ana planına yön verebilecek midir? Bugün bunu bilmek zordur. Ama her şeye rağmen yeni bir hareket içinde ortaya çıkan İstanbul Planlama Ajansı, hedefe kenetlenme olanağı veren, geleceğe ilişkin daha cesur, umutlu, heveslendirici düşünceler ve görüşler bütünü olarak savunulacak önemli bir yardımcı organizasyon olmaktadır.

Notlar

1. Prof. Dr. Mehmet Çubuk, “Yeni Bir Hareket İçinde, İstanbul Metropolünün Gelişmesine Yön Verecek Paylaşılmış Ortak Bir Vizyon Projesi Yapılmalıdır”, www.planlama.org , 08.02.2009.

2. İBB, İstanbul Bülteni, İPA: Ortak Aklı Çeken Bir Mıknatıs, Röportaj: Nilay Kahveci, Kasım 2002.

3. Prof. Dr. Mehmet Çubuk, “Düşünce ve Görüş Penceremden Seslenişler-19”, Facebook, 22.10.2018.

4. Prof. Dr. Mehmet Çubuk, “Yeni bir toplumsal oluşum Uygulama Aracı Olarak Kentsel Politika Sunuş Bildirisi ve Kente Farklı Yaklaşım Kentsel Politika Gerekliliği Üzerine sonuç-Değerlendirme”, MSÜ-MF-ŞBPB, Ocak 1998.

5. Prof. Dr. Mehmet Çubuk, “Düşünce ve Görüş Penceremden Seslenişler-67, 17.11.2019.

6. Prof. Dr. Mehmet Çubuk, “İnandğım Şehircilik”, ikinci kitapçık, kesim 3, (Y-X), “İstanbul Metropolü İçin Kentsel Gelişmeye Yön Verecek Paylaşılmış, Ortak Bir Vizyon Projesi Üzerine Düşünceler.

7. Atelier İnternational du Grand Paris-AİGP, s:277, www.ateliergrandparis.fr/aigp/index.php.