Doğa-Kültürel Miras ve Planlama

Doç. Dr. Hayat Zengin Çelik
Prof. Dr. Hülya Koç
Prof. Dr. Sibel Ecemiş Kılıç
Prof. Dr. İpek Özbek Sönmez

1.Muğla Karabağlar Yaylasında Değişimin Toplumsal ve Mekansal Dinamikleri ve Planlama

Tarihsel geçmişi ilk çağlara kadar dayanan Muğla yerleşmesinin her zaman bir tarım ve hayvancılık merkezi olduğunu araştırmalar açıkça ortaya koymaktadır. Bölgesel ticari ilişkilerin ve liman noktalarının hinterlandında önemli üretim faaliyetlerinin yürütüldüğü yerleşme farklı dönemlerde farklı ürün desenleri ile ön plana çıkmıştır. Osmanlı Döneminde Menteşe Sancağı’nın topraklarının büyük bölümünü oluşturan Muğla ve Milas yerleşmelerinde buğday, arpa, darı, susam dışında kuru üzüm, incir, zeytin gibi özel mahsul ürünlerinin yetiştirilmekte olduğu görülmektedir (Aktüre, 1993, s.46). Nitekim 19. yy’ın sonu ve 20. yy’ın başından itibaren Avrupa pazarının da taleplerine uygun biçimde tütün üretimi bölgede yaygınlık kazanmaya başlamış, ancak bu sürece toprağın mülk haline gelmesi ile ilgili gelişmeler de eşlik etmiştir. Muğla’da bu aşamadan başlayarak zenginleşen toprak sahiplerinin yeni bir yerleşme yapısı ve fiziksel düzen ortaya çıkarmaya başladığı izlenmiştir (Aktüre, 1993, s.48). Zamanla parçalanan ve küçük üreticiye satılan araziler, teknoloji alanında yaşanan gelişmeler ve yerleşmenin toplumsal yapısında ortaya çıkan değişimler temelinde ise, yerleşme gelişerek bugünkü fiziksel yapılanmasına ulaşmıştır. Özellikle Cumhuriyet sonrası süreçte yürütülen planlama çalışmaları eşliğinde yerleşme güneye ovaya doğru kayarken aynı zamanda bu bölgede geleneksel dokuya alternatif modern yaşama alanlarının inşasına da başlanmıştır. Bu aşamada geleneksel yaşam düzeninden vazgeçiş belirgin biçimde izlenmiş olsa da yaz kahvelerinin, yaz mescit ve dükkanlarının çevresine odaklanmış yayla yaşamı ile mevsimlik ilişki düzeni varlığını sürdürmeye devam etmiştir.

Karabağlar Yaylası Türkiye’nin özel bir ekosisteme sahip ender çukur yaylalarından biri olup, bölgedeki fiziksel düzen 19. yy’ın sonlarından başlayarak Muğla merkezi ile doğusundaki verimli toprakları arasında geliştirmiş olduğu bir yaşamsal etkileşimin ürünüdür. Yurt adı verilen ve genellikle 2-3 dönümlük yayla parsellerinde gelişen böyle bir etkileşimin özgün nitelikleri Muğla’yı bütün öteki Anadolu kentlerinden ayırmaktadır (Ekinci, 1995, s.83). Hala üretim faaliyetlerine devam edilen bölgede sebze ve meyve yetiştiriciliği dışında hayvancılık faaliyetleri de yaygın olarak görülmektedir. Mayıs ayından ekim ayına dek süren faaliyetler Muğla kentini ikili bir mekan kurgusu içerisinde şekillendirmeye devam etmektedir (Şekil 1).

Bölgenin doğa ile bütünleşmiş yaşam biçiminin temel kaynağı sahip olduğu özel doğal drenaj ve mevsimsel göllenme özellikleridir (Fotoğraf 1-2). Kış aylarında pek çok yayla yolunu dere durumuna getiren yağış ve göllenme, ekosistemin sürekliliği kadar bölgedeki tarım topraklarının verimliliği açısından da son derece önemlidir. Bölgede drenaj hatlarını oluşturan yol sistemine (özellikle irim olarak adlandırılan yol ağlarına) ya da yurtlara yapılan müdahalelerin doğal denge açısından olumsuz etkileri, toprak verimliliğinin ya da bitki türlerindeki çeşitliliğin azalması biçiminde kendisini göstermektedir (DEÜ, 2002, s.24-25).

Bugün gelinen noktada değişen yağış rejimleri ve yanlış fiziksel müdahalelerin sonucu olarak, yaylayı var eden özellikler açısından önemli kayıplar açığa çıkmış bulunmaktadır. Buna giderek bölgede kırsal yaşam düzeninden vazgeçilmeye başlanmış olması nedeniyle önemli sosyal ve ekonomik sorunların da eşlik etmeye başlamış olduğu izlenmektedir. Söz konusu sorunlar, uzun vadede bölgenin yöresel, doğal ve kültürel karakterini olumsuz yönde etkileyebilme potansiyeline sahiptir. Zira bir yandan bölgenin var olan yapı stoğunu oluşturan yurtlar ve kahveler yayladaki eski işlevlerini sürdürememeleri bağlamında bir köhneleşme sorunu yaşarken, öte yandan üst gelir gruplarının bölgeyi ikinci konut olarak değerlendirme istekleriyle açığa çıkmış bir emlak piyasası aracılığıyla geleneksel yayla dokusunun dönüşmeye başladığına tanıklık edilmektedir.

Bütün bu sorunlar henüz 2000’li yıllarda Muğla Karabağlar Yaylası olarak anılan, Kentsel ve 3. Derece Doğal Sit olarak korumaya alınmış bölgenin bütünlüklü olarak bir koruma amaçlı imar planı çalışması içerisinde ele alınması gerekliliğini açığa çıkarmış ve DEÜ Mimarlık Fakültesi, Şehir ve Bölge Planlama öğretim elemanlarından oluşan bir ekip tarafından yürütülmüş olan planlanma çalışmaları 2002 yılında tamamlanarak, Muğla Belediyesi’nin 20.08.2002 tarih ve 42 sayılı ve Muğla Koruma Kurulu’nun 18.12.2002 tarih ve 2041 sayılı kararı ile onaylanarak yürürlüğe girmiştir.
Söz konusu plan ile revizyona konu bölge Karabağlar Yaylası ve Muğla Ovası arasında bir geçiş bölgesi niteliğinde ele alınmış;
•Bir yandan yayla ile benzer nitelikte parsel büyüklükleri ve yapılaşma yoğunluğu ile bölgenin gelişimi öngörülürken,
•Öte yandan kentin yaylada mülk edinme şansı bulunmayan öteki kesimlerine de hitap etmek üzere park, spor alanları vb. ortak kullanım alanları ile kentte yer bulamayan geniş açık alan kullanımı gerektiren ticari faaliyetlerin (çay bahçeleri, açık düğün salonları, kır kahveleri vb.) yer alacağı biçimde düzenlenmiştir.

Bugüne değin geçen sürede, yayla içerisinde plana bağlı çok sayıda uygulama, yayla karakterine bağlı olarak belirlenmiş yapılaşma koşulları temelinde hayat bulmuştur. Ne var ki, bölgede tarımsal üretim etkinliğinin giderek gerilemesine ve bölgedeki yaşayış biçiminin değişmesine bağlı olarak geçmiş kültürel deneyimlerin geleceğe aktarılması açısından beklenen gelişmeler yaşanamamıştır. Tarımsal üretim faaliyetlerinden vazgeçiş kaçınılmaz olarak arazilerin yeni bir yapılanma içerisinde değerlendirilmesi isteğini açığa çıkarırken, parsel büyüklüklerinde küçülmeye ve yapı yoğunluklarında ise artışa yönelik taleplerde gündemdeki yerini almıştır. Bu durum özellikle de Karabağlar Yaylasında Muğla-Marmaris yoluna bitişik alanlarda izlenmiş ve esasen yayla genelinde en büyük tarımsal parsellerin bulunduğu bu bölgede, hem var olan tarımsal etkinliğe bağlı gelişen sorunlar, hem de Muğla – Marmaris yolu boyunca ortaya çıkan yapılanmanın yarattığı etkilere bağlı olarak kısmi revizyon çalışması yapılması gerekliliği ortaya çıkmıştır. Ayrıca 2002 yılından 2012 yılına kadar geçen 10 yıllık süreçte bölgede plan kararlarının uygulanmasına yönelik herhangi bir eğilimin ortaya çıkmamış olması da revizyon gereksinimini güçlendirmiştir. Revizyon temelde, kullanım biçimlerinin, kamu özel alan ayrımlarının, yapı yoğunluğu kararlarının değiştirilmesine yönelik değil, bu kararların mekanda yeniden organizasyonuna yöneliktir. Örneğin, iç kısımlarda önerilen kamusal kullanım alanlarının Muğla-Marmaris yolu boyunca yoğunlaştırılarak güçlü bir yaya aksı oluşturulması ve alternatif bir erişim olanağı olarak bisiklet yolları ile bütünleştirilmesi ve böylece bölgenin kullanım düzeyinin artırılması hedeflenmiştir. Öte yandan bu düzenleme ile güçlenen erişim olanakları ile bağlantılı olarak geniş açık alan gerektiren ticari kullanımların da bir araya toplanması, Marmaris yoluna cephe verecek biçimde düzenlenmesi ve Karabağlar Yaylası ile bütünleşen geri plandaki bölgelerde de tümüyle kırsal nitelikli konut kullanımlarına yer verilmesi öngörülmüştür.

“Muğla Karabağlar Yaylası Kentsel ve III. Derece Doğal Sit Alanı 1/2000 Ölçekli Koruma Amaçlı Kısmi Revizyon İmar Planı” böylece Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nin 28.03.2013 tarihli protokolü çerçevesinde yaklaşık 100 ha’lık bir bölgenin yeniden ele alınarak planlanması biçiminde ortaya çıkmıştır. Çalışma ayrıntılı analiz çalışmaları, ilgili kurum görüşleri ve farklı uzmanlıkların rapor ve değerlendirmeleri eşliğinde tamamlanarak Şubat 2014 tarihinde Muğla Belediyesi’ne teslim edilmiştir. Muğla Belediyesi’nin bu süreçte Büyükşehir statüsü kazanmasının ardından, yapılmış olan değerlendirmeler ve Muğla Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’nun görüşü ışığında yeniden düzeltilmesi talep edilen konular ele alınmak suretiyle tamamlanan plan çalışması bu kurulun onayından geçmiştir. Ancak 2011 yılından başlayarak doğal koruma alanları Kültür ve Tabiat Varlıkları görev alanlarından ayrılarak, bu alanlara ilişkin karar üretme yetkisi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlı olarak kurulan komisyonlara bırakılmıştır. Söz konusu alanın Doğal Sit statüsü ve 2011 yılı sonrası yapılan yasal düzenlemeler ile çakışan alanlarda onaya esas görüşün Tabiat Varlıklarını Koruma Komisyonuna verilmiş olması nedenleri ile bu komisyonun görüşleri de alınarak çalışma tamamlanmıştır.

2012 yılında yürürlüğe giren “Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelik” ile ise daha önce 1., 2. ve 3. Derece Doğal Sit olarak tanımlanan doğal koruma alanlarının yeniden gözden geçirilmesi öngörülmüş ve bu alanlar “kesin korunacak hassas alanlar, nitelikli doğal koruma alanları ve sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanları” olarak üç kategoriye ayrılmıştır. 2014 yılına gelindiğinde ise, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın “Doğal Sit Alanlarının Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma Projesi” adıyla başlattığı çalışma ile doğal sit alanlarının gözden geçirmesi, yapılan ihalelerle özel şirketlere verilmiştir. Bu süreçte bazı alanlarda değişiklikler gündeme gelmiş olmakla birlikte, bütün sit alanlarının irdelendiği düzenlemelerin kesinleşmeye başlaması ile konu basına yansımıştır.

Muğla Karabağlar Yaylasının 3. Derece Doğal Sit Statüsüne ilişkin şu anda kesinleşmiş bir değişiklik bulunmamakla birlikte ülke düzeyinde ne tür değişikliklerin olacağı konusu henüz belirsizliğini korumaktadır. Özelikle daha önce 1. ve 2. Derece Doğal Sit olarak belirlenmiş alanlardan sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanlarına dönüştürülecek olanlar için ortaya çıkacak yeni taleplerin nasıl değerlendirileceği önemli bir tartışma konusudur.

2. Muğla Karabağlar Yaylası Kentsel ve III. Derece Doğal Sit Alanı Koruma Amaçlı Kısmi Revizyon İmar Planı Çalışmasına İlişkin Belirleyiciler ve Plan Hedefleri

Bölgesel gelişme kararlarının makro ölçeklerde yapılandırıldığı ve daha alt kademede söz konusu kararların var olan potansiyeller ve sorunlar doğrultusunda bir sınamaya tabi tutularak geri beslemelerle bütün planlama ölçeklerine aktarıldığı bir çalışma düzenine olan gereksinim genel bir kabuldür. Böyle bir çalışma biçimi makro düzeydeki ilişkisel analizlerin ürünü olarak doğal ve kültürel değerlerin daha alt ölçeklerde ayrıntılı olarak yapılandırılan mekansal gelişme kararları içerisinde kendisine daha sağlıklı bir yer bulmasına olanak sağlar. Muğla ilinin sahip olduğu özel doğal ve kültürel nitelikler bütün planlama çalışmalarında makro ölçekli ilişkisel değerlendirmelerin dikkate alınmasını gerekli kılmaktadır.

Yörede üst ölçekli planlar açısından dikkate alınması gerekli ilk ölçek 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planıdır ve 09.03.2011 tarihinde ve değişiklikleri ile birlikte, 25.03.2015 tarihinde onaylanan Aydın-Muğla-Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı kendisinden önce onaylanmış koruma imar planlarının geçerliliğini hükme bağlamıştır. Buna göre bu süreçten önce Muğla Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından onaylanmış olan “1/5000 ölçekli Karabağlar Yaylası Koruma Stratejisi Planı” ve “1/2000 ölçekli Karabağlar Yaylası Koruma Amaçlı İmar Planı”nın karar ve hükümlerinin geçerli olacağı kabul edilmiştir.

2002 yılında yürürlüğe giren Muğla Karabağlar Yaylası Kentsel ve 3. Derece Doğal Sit Alanına ilişkin olarak iki kademede hazırlanmış olan planların strateji ve kararları yörenin değişken özellikleri dikkate alınarak bir bölgeleme çalışması aracılığıyla geliştirilmiştir (Şekil 2). Yapı yoğunlukları, yapı düzeni, parsel – yapı ilişkileri dikkate alınarak belirlenmiş 7 farklı alt bölgeyi bir arada değerlendiren 1/5000 Ölçekli Karabağlar Yaylası Koruma Stratejisi Planında kısmi revizyon çalışmasına konu bölge, gerek parsel büyüklüğü ve gerekse de geleneksel yapılaşma özellikleri açısından sit alanının genel özelliklerinden önemli ölçüde farklılaşan bir bölge içerisinde yer almıştır. Ne var ki söz konusu bölge beklenen biçimde yayla karakterine benzer bir yaşayışın mekanı haline gelememiştir. Tarımsal üretim faaliyetleri açısından var olan sorunlar, sosyal yaşama ilişkin değişimler ve özellikle de Muğla-Marmaris yolu üzerindeki mekânsal gelişmeler bir bütün olarak koruma planlaması yaklaşımlarının hangi yeni stratejilerle desteklenmesi gerektiği sorusunu da gündeme taşımıştır.

Böylece başlayan revizyon çalışmaları Muğla kenti ve yayla arasındaki bağlantıların sağlıklı bir biçimde yeni gelişmeleri de dikkate alacak biçimde nasıl güçlendirilebileceği sorusuna yanıt arama çabasının ürünüdür. Çalışma var olan doğal ve kültürel yapılanmanın sürdürülmesi temel hedefine, güncel gelişmeler ile yayla yaşamı arasında bağlantılar kurmak esası üzerinden yeni bir boyut eklemiştir. Nitekim, Muğla Üniversitesi’nin yörede gelişimi ile birlikte Muğla-Marmaris yolu üzerinde artan günübirlik gidiş gelişler ve trafik yükü, güzergah üzerinde son dönemde gelişim göstermiş alışveriş alanları, bunun yanı sıra üniversite öğrencileri ve Muğla halkının bölgeyi yürüyüş ve spor amacıyla kullanma eğilimleri zaten bölgenin yeni bir ilişki örüntüsü içerisinde ele alınması gerekliliğini açığa çıkarmıştır. Böyle bir aşamada ilgili gelişmelere bitişik konumdaki revizyon planlama çalışması önemli bir fırsat olarak değerlendirilmiştir. Bu temelde geliştirilen kısmi revizyon çalışmasının alt hedefleri;
•Karabağlar Yaylasının yeniden canlandırılmasına katkıda bulunacak planlama kararları geliştirmek,
•Karabağlar Yaylasının batı kesimindeki gelişme eğilimlerini ve talepleri koruma ve kullanma dengesi çerçevesinde dikkate alacak plan stratejileri geliştirmek,
•Planlama bölgesini Karabağlar Yaylasının gelişme hedefleri ile uyumlu bir biçimde yeniden yapılandırmak,
•Yörenin var olan ekonomik faaliyeti olan tarımsal üretimin sürdürülebilirliğini olanaklı kılmak ve var olan bitki örtüsünü korumak,
•Yaylanın batı sınırını oluşturan kesimindeki ticari gelişmelerin, yaylanın iç bölgelerine doğru yönelmesi riski karşısında gerekli önlemleri almak, yaylanın yöresel sosyal, ekonomik ve mekansal özelliklerini koruyan, yaylanın yeniden canlandırılmasına katkı sağlayacak gelişmeleri olanaklı kılmak ve bunların yer alabileceği bölgeleri sınırlamak,
•Yaylanın batı kesiminde, ana yol güzergahında (yaya yolu ve bisiklet yolu düzenlemeleri gibi) yapılacak mekansal düzenlemeler ile Üniversite, Muğla ve Karabağlar Yaylası arasındaki etkileşimin güçlendirilmesine katkıda bulunmak,
•Batı kesimde, Muğla-Marmaris yolu güzergahında oluşan yürüyüş ve bisiklet kullanım taleplerini yaylanın odaklarına ve işlevini yitirmiş yayla kahvelerine doğru çekerek, bölge ile etkileşimi mümkün kılmak olarak tanımlanmıştır.

3. Koruma Amaçlı Kısmi Revizyon İmar Planı Kararları

Planlama alanı, Muğla merkez yerleşmesi ile Üniversite alanı arasında bir geçiş bölgesidir (Şekil 2). Böyle bir konumlanma alan açısından aynı zamanda bir potansiyel de ortaya çıkarmaktadır. Nitekim Muğla Merkez yerleşmesi ile Üniversite arasındaki ilişkinin güçlendirilmesinde söz konusu alanın özel bir rol üstlenebilme potansiyeli planın çıkış noktasını oluşturmuştur. Bu doğrultuda alanın yeniden canlandırılmasını sağlayacak kullanımlara ağırlıkla Muğla-Marmaris yolu ile temas eden doğrusal bir aks boyunca yer verilmiş ve yolla bütünleşen bu alan ile söz konusu aksın gerisindeki kırsal yaşam niteliklerinin sürdüğü alan iki ayrı bölge haline getirilmiştir (Şekil 3).

Çalışma bölgesinin Karabağlar Yaylasının batı ucunda ve Muğla Marmaris karayoluna bitişik bir konumda yer alması bölgede üretilen arazi kullanım kararları üzerinde belirleyici olmuştur. Karayolunun alan sınırı dışında kalan bölümündeki ticari kullanımlar, üniversite ve ilgili kullanımlara yönelik uygulamalar, yapılan bölgelemede ve plan kararlarının yapılandırılmasında dikkate alınmıştır. Ayrıca bu bölgenin kamu yararı gözetilerek, yörede yapılan tarımsal faaliyetlere zarar vermeyecek önlemlerin alınması koşuluyla, tarım dışı amaçla kullanılmasının uygun görüldüğü de Muğla Valiliği İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’nün 11.09.2012 tarihli ve 8343 sayılı yazısı ile belirtilmekte olduğundan, bölgede kamu yararına bağlı tesislerin (Açık ve Yeşil Alanlar, Spor tesisleri, Belediye Hizmet Alanı, Eğitim Tesisi, Otopark Alanları) yapımına olanak sağlayacak bir planlama anlayışı benimsenmiştir.

Planlama alanında önerilen arazi kullanım kararları için bölgenin özel nitelikleri ve koruma statülerine bağlı olarak özel notasyonlar (Tercihli Konut Alanı gibi) geliştirilmiştir. Söz konusu notasyonlar ve planlama dili, 06.12.2016 tarihli “Korunan Alanlarda Yapılacak Planlara Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair” yönetmeliğin 4. Maddesinde yer alan “…planların özelliği, verilecek kararların detaylı olması ve her alanın farklı nitelik taşıması nedeniyle, Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü’nün onayı doğrultusunda plana özgü gösterim kullanılabilir” hükümleri ile de mevzuata uygunluk sağlamaktadır.

Bütün bunlar dikkate alınarak geliştirilen kararlarla birlikte karayoluna paralel ve 30 metrelik bir yeşil bandın arkasında kalacak biçimde turistik tesislere ve ticari tesislere tercihli olarak Tercihli Turizm Ticaret Alanı (TİCT) biçiminde yer verilmiştir. Bu bölgede;
Turizm Tesisleri: Motel, pansiyon, kamping, hostel
Sağlık, Rehabilitasyon ve Bakım Tesisleri
Yeme İçme Eğlence Tesisleri: Lokanta, kafeterya, kahvehane, düğün salonu vb.
Ticari Tesisler: Kapalı ve açık alışveriş ve hizmet birimleri yer alabilecektir.

Söz konusu tesislerin var olan parseller üzerindeki yapılaşma biçimlerinin yörenin yapılaşma özelliklerine göre ve yayla karakteri ile uyumlu olarak gerçekleşebilmesi için plan hükümleri ile bazı sınırlamalar getirilmiştir. Sınırlamalar temel olarak ticari ya da turistik kullanımların büyük ve yaylanın doğal özellikleri ile çelişecek biçimde masif kütleler aracılığıyla yaşama geçmesini önleyecek esaslara bağlı olarak biçimlendirilmiştir. Yapılaşma koşullarındaki sınırlamalara bağlı olarak ortaya çıkacak kütlelerde mimari olarak farklı çözüm arayışlarının geleneksel özellikler çerçevesinde ortaya konması da temel hedeflerden biridir. Geleneksel yayla yapılaşmasında izlenebilen mimari çeşitliliğin yeni yapılaşmalara da yansıyabilmesi amacıyla var olan geleneksel yayla evleri üzerinden yapılan değerlendirmelerin bulguları temelinde uygulamaların en ve boy oranlarına yönelik bazı öngörülerde de bulunulmuştur.

Yukarıda ortaya konan çözümlerin yer alabileceği ve 10 metrelik bir ulaşım aksı ile sınırlandırılan bölgenin doğusunda yayla ile bütünleşen alanlar ise, Tercihli Konut Alanı (TKA) olarak tanımlanmıştır. Bu bölgede ise;
Konut: Konut yapıları
Kırsal Turizm Tesisleri: Kırsal turizm tesisleri ve pansiyonlar yer alabilecektir.

Bu tesislerin belgelendirilmesi ve niteliklerine ilişkin yönetmelik uyarınca TC. Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan Turizm İşletme Belgesi alınmak kaydıyla eko turizme yönelik “Kırsal Turizm Tesisleri” ile “Pansiyon” yapabilecektir.

Tercihli konut kararı, ticaret ve turizm aktivitelerine yer verilen bölgeden başlayarak Karabağlar Yaylası ile bütünleşen doğu hattında kırsal yaşam niteliklerini sürdürme amacı ile geliştirilmiştir. Büyük parsellerin ağırlıklı olarak yer aldığı bölgede bugün hala tarımsal üretim faaliyetlerinin yer yer sürdürülüyor olması ve yayla konutuna benzer özellikler gösteren yapılaşmaların bulunması alınan kararın başlıca nedenleridir. Bölgede kırsal yaşamla birlikte, kırsal yaşamın potansiyellerinden yararlanan bazı kullanım türlerinin de yörenin doğal ve fiziksel özelliklerine uygun biçimde gelişim göstermesi beklenmektedir. Böyle bir gelişimin bölgenin doğal ve yaşam niteliklerini tehdit etmemesi için plan hükümleri ile bazı sınırlamalar getirilmiştir. Yapılaşma koşullarındaki sınırlamalara bağlı olarak mimari çözümlerin tıpkı turistik ve ticari kullanımların yer alacağı bölgede olduğu şekliyle geleneksel özellikler çerçevesinde ortaya konması planın temel hedeflerinden biridir. Geleneksel yayla yapılaşmasında izlenebilen mimari çeşitliliğin yeni yayla konutlarında da izlenebilmesi amacıyla var olan geleneksel yayla evleri üzerinden yapılan değerlendirmelerin bulguları temelinde yine uygulamaların en ve boy oranlarına yönelik bazı öngörülerde bulunulmuştur.

Bu kaygı nedeniyle ayrıca planlama çalışmasının ulaşımla ilgili öngörüleri de genel kentsel ulaşım planlaması tercihlerinden ayrışan özelliklere sahiptir. Nitekim en üst kademede 10 metre genişliğinde iki ana arter tanımlanmakta ve bunların dışında Karabağlar Yaylası ile uyumlu bir yol sistematiği ve yaylanın içindeki kahvelerle bütünleşen ana yaya aksları ön plana çıkmaktadır.

4. Sonuç

Kültürel ve doğal birikimin bir arada bulunduğu bölgelerde yürütülecek koruma çalışmalarının çok yönlü değerlendirmeler temelinde ve farklı hassasiyetler gözeterek geliştirilmesi gerekliliği açıktır. Bu tür alanlarda hem doğal ve kültürel niteliklerin korunmasına ilişkin münferit sorunları aşabilmek, hem de bu iki alanın bir aradalığını sürdürerek yerleşmelerin yeni gelişme kararları ile ilişkilendirebilmek temelinde konunun iki önemli bileşeninin bulunduğu kabul edilmelidir. Bu noktada kültürel yaşamın devamlılığı ile doğanın korunması yönündeki bağlayıcı ilkelerin yeni gelişme hedefleri ile kolayca çelişebilecek bir içerik taşıyabileceği de dikkatle değerlendirilmek durumundadır.
Ülkemizde doğal ve tarihsel değerlerin bulunduğu yörelerde gerçekleştirilmiş olan çalışmalar, koruma alanında başarı sağlamada plan belgelerinin tek başına yeterli olmadığını ortaya koymuştur. Bu konuda var olan bilimsel tartışmalar yerel ekonominin önemli bir belirleyici olduğuna vurgu yaparken aynı zamanda bu tür bölgelerde yaratılacak ekonominin yerel topluluklarla paylaşımının önemine de dikkat çekmektedir. Bu noktada planlama ile eş zamanlı olarak yerel halkın katılımını destekleyici projelerin varlığı önem kazanırken, yerel ekonominin nasıl yaratılabileceğine ilişkin destekleyici araştırmalara gereksinim olduğu da açıktır.

Muğla Karabağlar Yaylasının en batı ucundaki parçasını konu alan planlama çalışmasında, geleneksel kırsal yaşamın çevresine örülerek bir birikim ve değer yaratmış olan yörelerde, üretim etkinliğinde yaşanan değişimler nedeniyle yeniden yaratılamayan değer temelinde önemli koruma sorunlarının açığa çıkabildiği izlenebilmiştir. Terk edilme ve köhneleşmenin koruma sorunlarını derinleştiriyor olması dikkate alındığında, ilkesel zemini planlama çalışmaları içerisinde oluşturulacak ve yeni ekonomik değer yaratmanın koruma alanları için kabul edilebilir sınırları içerisinde kalacak öngörülere gereksinim bulunduğu açıktır. Muğla Kentsel ve III. Derece Doğal Sit Alanı Kısmi Revizyon İmar Planı çalışması böyle bir arayışın ürünü olarak ortaya çıkmış bulunmaktadır. Hem geleneksel kırsal yaşamın bölgede sürdürülebilmesini sağlayacak, hem de güncel koşullar içinde yaratılabilecek bir ekonominin bölgenin niteliği ile uyumlu adaptasyonunu hedef alan plan kararları ve yapılanma koşullarının geliştirilmesi yönünde çalışmalar yapılmıştır. Bölgede tercihe bağlı olarak üretim faaliyetlerini büyük tarlalarda sürdürmekte zorlanan kesimleri kırsal yaşamdan koparmaksızın alternatif çözümlerin önerildiği bir yerleşme düzeni yaratılmaya çalışılmıştır. Ne var ki bu öngörünün bölgede yeni üretim faaliyetleri ve ürün desenleri için yürütülecek özel araştırmalara gereksinimi bulunmaktadır. Muğla Üniversitesi’nin varlığı bölge için büyük bir potansiyeldir ve bu tür çalışmaların bölgeyle bütünleştirilebilmesiyle hedeflenen yaşam düzenini yaratmak mümkün olabilecektir. Yine Muğla – Marmaris yolu üzerinde oluşan ticari potansiyelin yayla içinde de ölçülü bir biçimde ekonomik değer yaratmak üzere kullanılabilmesini sağlayacak kullanım kararları geliştirilmiştir (Plan ile “TİCK” kullanımı ve bununla bütünleşen ortak kullanım alanlarının düzenlendiği bölge). Bu noktada Muğla yerel kültüründe sosyal yaşamın temel bileşeni olarak izlenen yeme içme, düğün ve sosyal paylaşım mekânları bu öngörüde yörenin doğal niteliği ve tarihsel geçmişi ile uyumlu bir ara yüz olarak ele alınmıştır. Ancak bu noktada da ilgili yatırımların yörenin mimari ve toplumsal anlayışı ile uyumlu bir içerikte gelişimini sağlamak üzere mutlaka denetlenmesine gereksinim bulunmaktadır. Bu aşamada dikkate alınması gerekli olan konu, bölgede karar verme mekanizmaları açısından önemli kurumlar (Muğla Büyükşehir Belediyesi, Menteşe Belediyesi, Muğla Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu ve Muğla Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu) arasında koordinasyon ve eşgüdümün sağlanabiliyor olmasıdır.

Kaynaklar
•DEÜ, Mimarlık Fakültesi, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Döner Sermayesi, Muğla-Karabağlar Yerleşmesi Kentsel ve Doğal Sit Alanı Analitik Etüd Çalışması, 2002, İzmir.
•Ekinci, O.; “Yaşayan Muğla” Numune Mücellithanesi, İstanbul, 1985. •Aktüre, S.; “19. yy’da Muğla, Tarih İçinde Muğla”, ODTÜ Mimarlık Fakültesi Yayını, Ankara, s. 34-113, 1993.